Emlak Markası Nedir ve Nasıl Güçlendirilir?

Emlak markası deyince aklınıza ne gelir? Muhteşem bir logo ve estetik bir marka tasarımı mı? Aslında bir emlak markası, bundan daha fazlasını kapsar. Çünkü emlak markanız, aynı zamanda sizin kim olduğunuz, nasıl bir kitleye ulaşmaya çalıştığınız ve onlara nasıl ulaştığınız hakkında da pek çok fikir verir. Eğer bu konularda herhangi bir fikre ve bilgiye sahip değilseniz, emlak markanızı geliştirme konusunda eksiksiniz demektir. Emlak markanız üzerine kafa yormamanız ise bu yoğun rekabet içinde kaybolmanıza neden olur.

1. Adım: Kimsiniz ve Nasıl Algılanmak İstiyorsunuz?

Bir emlak marka stratejisi oluşturmanın ilk adımı, kim olduğunuzu bilmeniz ve başkaları tarafından nasıl tanınmak istediğinizi belirlemenizdir. Bu, güçlü yönlerinizi keşfetmeniz, müşterilere sunacağınız değer tekliflerini hazırlamanız ve bunları kitlenize nasıl sunacağınızı belirlemeniz anlamına gelir. Çünkü bunların her biri markanızın insanlarda oluşturduğu ilk, ikinci ve üçüncü izlenimlerdir. İzlenimler ise müşteriler ile aranızda kuracağınız güven sürecinin ilk aşamasıdır. Eğer bu güveni kurabilirseniz onlara satış yapabilirsiniz. Dolayısıyla markanız, üzerinde yoğunlaştığınız şey, temsil ettiğiniz uzmanlık alanı ve onu web üzerinde nasıl sergilediğinizdir. Bu unsurları Hansel ve Gratel masalarındaki ekmek kırıntıları gibi düşünün. Her bıraktığınız kırıntı, potansiyel müşterilerin sizi keşfetmesi için birer ipucudur.

2. Adım: Sosyal Medyada Ne Kadar Etkinsiniz?

Başarılı bir emlak markası stratejisinin ikinci ayağı sosyal medya varlığınızı oluşturmanızdır. Sosyal medya profillerinizi, web üzerindeki birer kartvizit gibi düşünebilirsiniz. Kameraya doğrudan bakarak ve gülümseyerek çekilmiş bir profil fotoğrafı, işletme hikâyenizi anlatacak etkileyici bir tanıtım yazısı ve onlara değer verdiğinizi gösteren paylaşımlar, sosyal medya üzerinden markanızı nasıl yansıttığınızı belirleyen unsurlardır. Bu konudaki diğer bir önemli nokta da yerel uzmanlık alanınıza ne kadar hitap edebildiğinizdir. Belirlediğiniz niş alanına ne kadar hakimsiniz? Pazarda ortalama satış fiyatlarının durumu ve evlerin piyasada ne kadar sürede satıldığı hakkında bir fikriniz var mı? Sosyal medya, niş alanınızdaki uzmanlığınızı kanıtlamanız için en uygun yerdir.

3. Adım: Kimler İçin Çalışıyorsunuz?

Emlak markanızı yansıtacak içerikler hazırlarken en dikkat etmeniz gereken unsur, hedef kitlenizin kimlerden oluştuğudur. Sizden neyi öğrenmek istiyorlar veya istemiyorlar? Rastgele bir blog veya rastgele bir web sitesi hazırlamaktansa, hedef kitlenizin ihtiyacı olan bilgileri derlediğiniz bir platform oluşturmanız, emlak markanız için çok daha faydalıdır. Çoğu emlak profesyoneli haftada iki kere blogda rastgele bir yazı paylaşmanın gerekli hedef kitleyi çekeceğini düşünerek hareket eder. Ancak düzenli giriş yapmaktan daha önemlisi blog içeriklerinizin hedef kitleniz ile ilgili olmasıdır.

4. Adım: Potansiyel Müşterileri Hedefliyor musunuz?

Emlak markanızı oluşturmanızdaki asıl amaç potansiyel müşterilere ulaşmak ve onları satışa çevirmektir. Potansiyel müşteriler sizinle ilgili bir web siteye, sosyal medya hesabına veya bloğa girdiğinde, diğerlerinden sizi ayıran özellikleri, kendisine fayda getirecek bilgileri görmek ister. Potansiyel müşteriler sitenize girdiğinde, hiçbir yerde bulamadığı sorunun cevabını bulabiliyor mu? İnsanların sizin sitenize gelirken ve sizin sitenize tıkladıktan sonra gidebileceği binlerce farklı seçenek daha var. Acaba onlar sizin sitenizde olmaktan ve sizin emlak markanızı keşfetmekten memnunlar mı? Yoksa aradıkları şeyi bulmak için başka yerlere mi yönelmek zorundalar?

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Hedefinize Odaklanmanızı Sağlayan 80/20 Kuralı

Dünya, her geçen gün daha büyük bir koşuşturmaca içerisine giriyor. Teknoloji belki hayatları daha kolaylaştırıyor gibi görünse de, aslında insanların meşguliyetlerinin azalmasına değil, aksine artmasına neden oluyor. Bu koşuşturmaca, insanların istedikleri şeylere odaklanmasını neredeyse imkansız hale getiriyor.

İş dünyasında ve özellikle gayrimenkul endüstrisinde de durum farklı değil. Bu nedenle gayrimenkul işinizi geliştirmek için sınırlı olan zamanınızı, enerjinizi ve paranızı en iyi nasıl kullanabileceğinizi çok iyi bilmeniz gerekiyor.

Bir gayrimenkul profesyoneli olarak artık daha fazla şeyi takip etmek zorundasınız. Sosyal medyayı, web sitenizi, müşterilerin sosyolojik tiplemelerini, toplumsal gelişmeleri, ekonomik farklılıkları, teknolojik yenilikleri ve buna benzer pek çok şeyi aynı anda incelemelisiniz. Bunlara günlük oyalanmalar ve enerji sömüren durumlar da katılınca, her şey daha yıldırıcı ve cesaret kırıcı olabiliyor.

Bu yıpratıcı süreci biraz olsun hafifletmenin bazı yolları var elbette. Bunlardan birisi 80-20 kuralıdır. Bu kuralın anlamı şudur: Elde ettiğiniz sonuçların yüzde 80’i, gösterdiğiniz çabanın yüzde 20’sinden gelir. Aslında bu kural, pareto ilkesi adını taşır ve ekonomik kazanç sağlama yöntemlerinden biri olarak anlatılır. Ancak bu kuralın barındırdığı temel felsefenin, pek çok konuya uyarlanabileceğini düşünüyoruz. Çünkü deneyimlerimiz bize bunu gösteriyor.

Aşağıda bahsedeceğimiz, temelde 8020 kuralının felsefesini taşıyan birkaç kolay adım sayesinde, hedeflediğiniz amaca daha iyi odaklanabileceğinizi ve hem işinizi büyütme hem de özel hayatınızı yaşama anlamında pratik bir uyum sağlayabileceğinize inanıyoruz. 80-20 kuralının odak noktasını unutmayın. Tüm çabalarınızın sadece yüzde 20’si sizi en büyük sonuçlara ulaştırır. İşte aşağıda bahsedeceğimiz adımlar, tüm çabalarınız içinde en önemli yüzde 20’lik kesimde bulunan adımlardır.

Veri Tabanınızdaki Kişilere Öncelik Verin

İşinizin en önemli güç noktası, kurduğunuz ilişkilerde yatar. Hangi müşteriler size en etkili iş deneyimini kazandırıyor? Zamanınızın, dikkatinizin ve odağınızın çoğunu harcayan A ve A+ müşterileriniz hangileri? Size referans olabilecek müşterileriniz hangileri?

Onlar sizin marka savunucularınızdır ve onlarla düzenli olarak iletişim kurmaya ihtiyacınız var. Onlarla olan ilişkilerinizi her geçen gün daha iyi beslemeli ve geçmiş müşterileriniz ile yeniden iş yapmaya çalışmalısınız.

Onlarla bağlarınızı hiçbir zaman koparmayın. Yüz yüze iletişim kurmaya gayret edin ve her zaman yeniden birlikte iş yapabileceğinizi onlara hatırlatın.

Ve elbette veri tabanınıza her geçen gün yeni kaliteli müşteriler eklemeyi de ihmal etmeyin.

En İyi ve Yeni Müşterilerinize Düzenli E-postalar Atın

Araştırmalarımız gösteriyor ki tepkiler ve okuma oranları yıllık bazda artıyor. Neden? Çünkü içinde bulunduğumuz dijital çağda, e-posta ve sosyal medya yağmuruna tutulmuş durumdayız. Ancak bunlar içerisinde bulunan e-postanın gücüne gayrimenkul profesyonelleri yeterince değer vermiyor. Öyle ki gayrimenkul profesyonellerinin yüzde 82’si e-posta atmanın etki alanının farkında değil.

Boşa giden bir fırsat! Oysa müşterilerinize her ay düzenli olarak e-posta göndermeniz çok önemlidir. İnsanların daha fazla okumaya yöneldiği ve merak duygusuna kapıldığı bu dönemlerde, bu fırsattan yararlanmanız gerekir.

Onlara değeri yüksek ve incelemek isteyecekleri içerikleri e-posta ile düzenli olarak atabilirsiniz. Piyasa şartları hakkında bilgilendirici içerikleri veya marka değerinizi ortaya çıkarmak için son yaptığınız satış listesini e-posta olarak müşterilerinize ve potansiyel müşterilerinize atabilirsiniz.

Duygusal Teminat Kazanmaya Yönelin

Müşteriler ile ilişkilerinizi derinleştirmek ve güzelleştirmek için, daha anlamlı ve gerçekçi bir bağ kurmak zorundasınız. Siz sadece somut bir şeyler alıp satmıyorsunuz. Müşterilerinizin hayatlarında çok önemli bir dönemi simgeleyen ev alma veya ev satma konusunda onlara yardımcı oluyorsunuz.

Dolayısıyla bir bağ kurduğunuz müşterilerinizin önemli günlerinde onlara kendinizi hatırlatmanız, onların duygusal manada size karşı bir güven duymalarını sağlayabilir. Bu da işinizin geleceğine yapacağınız bir yatırımdır.

Müşteriniz bir ev aldığında ona tebrik hediyesi gönderebilir veya müşteriniz bir ev sattığında ona parasını değerlendirebileceği farklı fikirler vererek danışmanlık edebilirsiniz. Onlara sadece hizmet ettiğiniz sırada değil, hizmet öncesinde ve özellikle hizmet sonrasında da ilgilendiğinizi göstermelisiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Kişisel Markanızı Oluştururken Yaptığınız Hatalar…


Tıpkı bir ürün ya da bir firmaya dayanan markalar gibi, kişiye özel markalar da insanlarda belli hisler uyandırmak ister, bunun için imaj ve mesaj verme çalışmaları yapar. Fotoğraflardan tutun diğer marka bilinci oluşturma öğelerine, hatta içeriğe kadar pek çok element markanızı benzersiz hâle getirir.

Bunlar tüm pazarlama platformlarında doğru ve tutarlı bir şekilde sergilendiğinde, tanınırlığınız artar ve zamanla otorite hâline gelirsiniz. Fakat kişisel marka oluşturma çabaları yanlış yürütüldüğünde, işler ters gider ve zarar verir. Emlak sektöründe markalaşma sırasında yapılan en büyük hataları aşağıda listeledik;

Hata 1: Kendinizi Farklılaştırmıyorsunuz

Markalaşmak istiyorsanız insanlar sizi mesleğinizle değil, farklı oluşunuzla tanımalı. Eğer tüm gayrimenkul danışmanları aynı olsaydı müşteriler nasıl seçim yapardı? İnsanlar ihtiyaç duyduklarında neden sizi seçsin? Bu yüzden kişisel markanız hem müşterinin ihtiyaçlarına hitap edebilmeli, hem de fark yaratabilmeli.

Hata 2: Odaklanma Sorununuz Var

Emlak piyasası hizmet sektöründe olmasına rağmen bunda başarısız olan çok sayıda ofis ve danışman var. En başarılı danışmanlar her zaman belli müşteri tiplerine hizmet ederler, başka bir deyişle kendi uzmanlıklarını geliştirirler. Başlangıçta dünyanın kalanını dışlıyor gibi hissedebilir, çok fazla para kaybedeceğinizi düşünebilirsiniz. Fakat aslında belirli bir müşteri tipine odaklanmak, markanızın tanınırlığınızı arttırır ve ileride daha çok iş fırsatı yaratır.

Hata 3: Güvenilir Olmuyorsunuz

Markanız sizi temsil eder ve bu yüzden sizin tanındığınız etki alanları üzerinde olmalıdır. Yaptığınız her şeyle markanızı da etkilemelisiniz. Kendinizi alışkanlıklarınızla, bilginizle temsil etmeli ve insanlarda güven yaratmalısınız. Markanız sizin için bir zincir, pranga gibidir. Bir şeyi yapacağınızı söylediğiniz zaman sözünüzü tutmazsanız insanlar size nasıl güvenir? Bunu pek çok danışman unutup es geçse de, aslında müşteri şikayetlerinin en başında “güvenilir olmamak” geliyor. Sizi siz yapan markanızın  standartlarını her müşteride, her işlemde uygulamalısınız. 

Hata 4: Markanız Tutarlı Değil

Ayırt edilen, akılda kalan bir marka oluşturmuş olabilirsiniz fakat logo, slogan, mesaj gibi marka elementlerini tutarlı bir şekilde tüm pazarlama platformlarında göstermezseniz, sonucunda çok fazla başarılı olamazsınız. Pazarlamada tekrar etmek, tutarlı olmak iyi bir şeydir ve akılda kalıcılığı sağlar. Kullanıcıların markanıza aşina olmasını istiyorsanız göstereceğiniz fotoğraf ve arkaplan görüntüsü sayısı 4’ü geçmemeli, bunlar düzenli olarak gösterilmeli.

Hata 5: Markanızı İçerikle Desteklemiyorsunuz

Nihai hedefiniz markanızı seçtiğiniz bir alanda otorite konumuna getirmek. Bu yüzden de konumunuzu bilginizle, uzmanlığınız ve tecrübenizle devamlı desteklemelisiniz. Bugünün anlık bilgiye dayalı dünyasında, bunu da içerik üreterek sağlayabilirsiniz. Fotoğraflar, alıntılar, e-kitaplar, kısa videolar ve podcast kayıtları birer örnek olabilir. En rahat olduğunuzu seçmeli, basit tutmalı ve başarılı içerikler üretmelisiniz.

Hata 6: ‘Eylem Çağrınız’ Yok

Belki bütün pazarlama kanallarında aktifsiniz fakat aynı zamanda müşterilerinizi kendinize çekmek için davet de edebilmelisiniz. Eylem çağrınız ‘Önce beni arayın’ gibi basit bir şey ya da ‘Ücretsiz ev değerlendirmesi için bana ulaşın’ gibi daha karmaşık bir şey olabilir. Farklı pazarlama kanalları ya da amaçlarına göre kelimeler değişebilir fakat mutlaka bir tane kullanmalısınız.

Hata 7: İşinize Sadık Değilsiniz

Gayrimenkul danışmanlığı sıradan bir iş değildir. Bu iş mücadele  etmeyi, pes etmemeyi, sürekli kendini geliştirmeyi ister. İşinize tutkuyla  bağlanırsanız ve severek çalışırsanız zorlukları aşmak çok kolay oluyor. Odaklanma, yoğunlaşma  ve adanmışlıkla çalışmanın sonunda başarı da kendiliğinden geliyor. Tutkulu danışmanların bir süre sonra kariyerinde ilerlemesi ve para kazanmaları hiç de tesadüf değil. Onlar tutkuları ve işe olan bağlılıkları sayesinde her türlü piyasa şartlarında kazanç sağlıyor. Sonuçta para kazanmak istemeseler bile para onları buluyor.

Görsel: Curling (körling) sporcusu Anastasia Bryzgalova 2016 dünya şampiyonasını kazandıktan sonra verdiği bir röportajda, rakiplerimizin bizden daha iyi olduğunu biliyorduk fakat şampiyon olmak için yapmamız gereken tek bir şey vardı o da işimize odaklanmak. Odaklanmak bize şampiyonluğu getirdi.

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.