Çifte Vatandaş Olmanın Yararları Nelerdir?

0.jpg


Şimdi her zamankinden daha fazla, bu küreselleşme dünyasında, vize kısıtlamaları olmadan özgürce seyahat edebilmek ve kendiniz ve aileniz için en iyi geleceği sağlayabilmek giderek önem kazanıyor. Çifte vatandaşlık almak, bugünlerde yapılabilecek en iyi eylemlerden biri olabilir. Vize içermeyen seyahatten yeni bir kültürün parçası olmak ve bir ülkeye daha “ev” deme şansını vermek, çifte vatandaşlık birçok fayda sağlar ve hatta bazıları için prestij sembolü olabilir.

Bir iş adamı, girişimci, sık sık seyahat etmeyi seven veya aileniz için daha iyi bir gelecek sağlamak isteyen bir kişi olmak, ikinci bir ülkeden vatandaşlık almak sizin için hayatı kolaylaştırabilir. Çifte vatandaşlık, özellikle çocuklu aileler tarafından tercih edilir, çünkü bu, gelecekte onlar için daha iyi eğitim ve daha fazla seçenek anlamına gelebilir. Çocuğunuz, sıkı bir vize başvuru sürecinden geçmek zorunda kalmadan nerede çalışmak, çalışmak ve yaşamak istediğini seçebilir. Seçeneklere sahip olmak her şeydir. Her iki ülkede de yaşama, her iki ülkede de mülk satın alma, her iki ülkede de okula gitme ve her iki ülkede de çalışma seçeneğine sahipsiniz.

Çifte vatandaşlığa sahip olmanın en iyi bölümlerinden biri de iki harika ülkeyi eve çağırmak. İki kültürün bir parçası olabilirsiniz ve bu şüphesiz hem sizin hem de aileniz için sayısız fayda sağlayacak. Özellikle çocuklarınız yeni çevrelere, yeni insanlara alışacak ve kendi üçüncü kültürlerini geliştireceklerdir. Vatandaşlığınızı çocuklarınıza ve bazı ülkelerde, çocuklarınızın çocuklarına bile aktarabilirsiniz.

Gördüğüm gibi ikinci bir vatandaşlık geleceğin için bir yatırım. Ne tür bir programa başvurmak istediğinize bağlı olarak, kesinlikle seçenekler var. Örneğin, doğrudan vatandaşlık başvurusu yapmak istiyorsanız, bazı ülkelerin yatırım programlarıyla vatandaşlığı vardır. Bu programlardan birkaçı, Karadağ, Dominika, Antigua ve Barbuda, St. Kitts ve Nevis, Grenada, Türkiye ve Malta’dır.

Yatırım türleri ve miktarları her ülke için farklıdır. Örneğin, Karadağ’ın programı henüz açıklanmış ve ülkedeki önceden belirlenmiş 4 veya 5 yıldızlı otellere yatırım yapacak yalnızca 2000 başvuru sahibine verilecek. Dominika ve Antigua ve Barbuda gibi ülkeler, ulusal kalkınma ve sosyal fonlara yatırım yapılmasını gerektirir. Malta ayrıca başvuru sahiplerinin Malta’nın ulusal kalkınma ve sosyal fonuna katkıda bulunmalarının yanı sıra Hükümet onaylı finansal araçlara yatırım yapma ve beş yıl boyunca sürdürülecek mülk alım veya kiralama işlemlerini yapmalarını ister. Her programın kendi yararları vardır, ancak ihtiyaçlarınızı özel olarak karşılayan bir program seçmeniz önemlidir.

Vatandaşlığa geçme yoluyla vatandaşlık, çoğu kişinin tercih ettiği bir seçenek. Bu, önce bir ülkenin ikametgahını kazanmak ve sonra vatandaşlık kazanmak için gereken kurallara ve yasalara uymakla geçer. Örneğin, Kanada, başvurudan önceki 5 yılda Kanada’da ikamet eden Daimi Sakinlere vatandaşlık verir. Bu davalardaki asıl zorluk ilk önce kalıcı ikamet almak. Bu ülkeler sizden birkaç yıl alabilen ve kalıcı ikamet ve nihayet vatandaşlıktan kaynaklanan bir göç sürecinden geçmenizi istiyor.

İkinci bir vatandaşlık almayı düşünmeye başlarsanız, hangi ülkenin hangi programın sizin için en iyisi olduğunu düşünmeniz önemlidir. Neden ikinci bir vatandaşlık istediğinizi ve sizin ve ailenizin gelecekte neyi umduğunu düşünün. Birçok seçenek var, ama püf noktası sizin için doğru olan seçeneği seçmektir.

TANJU HAN

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

 

Emlak Blogu Yazmak İsteyenlere 10 Önemli İpucu…

Bugün bir blog sahibi olmak artık çok kolay. Ücretsiz yazılımlar ve internet üzerinde bulabileceğiniz sayısız kaynak ile blogunuzu dakikalar içerisinde kurup hayata geçirebilirsiniz.

Fakat asıl iş bundan sonra başlıyor. Blogunuzu eğer sadece kendiniz için yazmıyor ve insanların takip etmesini istiyorsanız, elinizdeki en önemli araç içeriğiniz olacaktır. İster tek kişilik dev bir kadroya, ister çok yazarlı bir yapıya sahip olsun blogunuzun içeriğine gerekli önemi vermezseniz bir süre sonra ziyaretçi istatistiklerine bakmak kendi kendinize konuşuyormuş hissine kapılmanıza yol açabilir.

Özellikle yeni başlayan ve orta seviye blog yazarlarının işine yarayacağını düşündüğümüz, içerikle ilgili 10 önemli ipucunu bir araya getirdik.

1- Kimin için yazıyorsunuz?

Eğer hedef kitlenizi tanımlayamazsanız, onlarla iletişim kuramazsınız. Yazdıklarınızı okumalarını istiyorsanız hedef kitlenizin kimler olduğunu, ne sevip ne sevmediklerini, ne yiyip ne içtiklerini anlamaya çalışmak zorundasınız.

Başlangıçta hedef kitlenizle ilgili ön görüleriniz %100 başarılı tahminler olmayabilir. Hiç hedeflemediğiniz kullanıcı profillerine rastlayıp, “bunlar da kim?” dediğiniz ziyaretçilerle karşılaşacak olursanız panik olmaya gerek yok. Bu durum son derece doğal…

Hazırladığınız içerik sizin başlangıçta hedeflediğinizden farklı bir kitlenin ilgisini çekebilir. Örneğin siz grafik profesyonellerine hitap etmeyi planlarken, grafiğe meraklı ama yeni başlayan kullanıcılar sitenizi daha faydalı bulabilirler. Bu gibi durumlarda, ziyaretçilerinizi değil en başta tanımladığınız hedef kitlenizi gözden geçirmekte fayda var.

Bu arada eğer bu maddenin sorusuna “kendim için yazıyorum” yanıtını verdiyseniz, size 20 dakika kazandıralım; doğrudan 10. maddeye geçebilirsiniz ?

2- Alıntı yapın, kopyala-yapıştır asla

Özellikle yazmaya yeni başladıysanız, kısa süre sonra bunun sandığınız kadar kolay bir iş olmadığını farkedeceksiniz. İlk zamanlarda günde birkaç kez yeni yazı yayınlarken, haftada birkaç keze, oradan da ayda bir iki yazıya düşüp paniğe kapılabilirsiniz.

Bu durumda çoğu kez blog boş kalmasın, yayınlanan yazıların arasında çok uzun süre olmasın niyetiyle kolay yoldan içerik elde etmek akla gelir. Bir süre sonra kendinizi her gün başka blogların veya yayınların içeriğini kopyalarken bulabilirsiniz. Bu blogunuzun sonu anlamına gelir. Çünkü okurlarınız için bu yazıların orjinal kaynağına ulaşmak ve özgün içerikleri kaynağından takip etmek hiç de zor değil.

Diğer yandan alıntı yapmak konusunda durum çok daha farklı. Siz kendi özgün içeriğinizi üretirken, konuyla ilgili bilgilendirici veya eğlenceli alıntılar yapıp, bir de bunu yaparken kaynak gösterirseniz sadece içeriğinizi zenginleştirmekle kalmaz, okuyucularınıza aynı konuyu başka yerde bir arada bulamayacakları farklı perspektiflerden aktarma şansına ulaşırsınız.

3- Samimi ve mümkünse eğlenceli yazın

Eğer yazdığınız konu çok fazla teknik değilse, yazı dilinizi samimi ve eğlenceli hale getirmeye çalışın. Konu uygun olduğu sürece herkes her konuyu biraz daha sıcak ve eğlenceli bir halde okumaktan memnun olur.

Eğer espri yeteneğinize güveniyorsanız, yazı içine (abartmadan) ufak espriler serpiştirmeye çalışın.

Diğer yandan bunun oldukça riskli olduğunu da gözden kaçırmamak lazım. Eğer doğru dozu tutturamazsanız yazılarınız okurlar tarafından fazla “sulu” bulunabilir. Esprilerinize yakın arkadaşlarınız çok gülüyor olabilir ama sözlü esprilerdeki lezzeti yazıya aktarmak her zaman kolay değildir.

4- Konuya değer katın

Haber odaklı yayınlar için bir haberi ilk aktaran olmak yani “breaking news” hayati önem taşır ama bu tip haberler üretmek herkes için kolay, hatta mümkün olmayabilir. Profesyonel yayınların bu tarzda haberler yayınlama imkanı ve potansiyeli çok daha fazla olduğu için onlarla bu konuda yarışmak, özellikle yeni başlayan bloglar için mümkün değil.

En iyisi kendi blogunuzda aktarmaya uygun olduğuna inandığınız son dakika haberlerini kaynak göstererek, alıntı olarak kullanmak. Fakat burada ikinci maddedeki kopyala-yapıştır tuzağına düşmemek için bu habere kendi yorumunuzu ekleyerek değer katmanız en mantıklısı olacaktır.

Okurların çok büyük kısmı o haberi zaten ilk yayınlayan kaynağından okuyacaklardır. Aynı haberi sizin blogunuzda tekrar okumaları için tek geçerli sebep sizin başka yerde bulunamayacak özgün yorumunuzu eklemeniz olacaktır.

5- Uzmanlık alanınızı netleştirin

Aklınıza gelebilecek her konuya ait yatay olarak içerik üreten en az 10 farklı blog veya yayın bulabilirsiniz. Eğer uzun zamandır hayatta olan bu yayınlarla rekabet edecek potansiyeliniz yoksa, kenarda kalmamak için en iyi tercihinizi içeriği daha dar bir alanda sınırlamak olacaktır.

Örneğin size rahatlıkla şu an için teknoloji konusunda genel içeriğe sahip bir bloga daha gerek olmadığını söyleyebilirim. Eğer bir şekilde çok ciddi anlamda fark yaratamayacaksanız genel olarak teknolojiyi ele almak yerine, örneğin sadece cep telefonlarına odaklanın. Cep telefonları ile konuyu daralttınız ama bu da yeterli olmayabilir. O zaman sadece akıllı telefonlar veya sadece mobil işletim sistemleri üzerine yazın.

Ne kadar çok şeyden bahsetmeye çalışırsanız, içeriğiniz o kadar yüzeysel hale gelecek ve ciddiye alınma ihtimali de o kadar azalacaktır. Ama siz konuyu daralttıkça hem rekabetin daha az olduğu kanallarda varlığınızı sürdürebilir, hem de sınırlı kaynağınızı, vaktinizi daha rahat uzmanlaşabileceğiniz bir alana odaklayarak, okuyucularınız için daha doyurucu içerikler üretebilirsiniz.

6- Okuyucuya saygı gösterin – 1

Eğer blogunuzu önemsiyorsanız, okuyucularınızı da önemsemelisiniz. Elinizden geldiği kadar sık içerik üretmeye çalışın. Eğer haftalarca yazamıyorsanız, haftada en azından bir kez yazabilecek duruma gelmeye çalışın. Haftada en az 1 özgün içerek duruma gelene kadar blogunuzun pek ciddiye alınmayabileceğini göz önünde tutmalısınız. Ne kadar sık içerik sağlarsanız, blogunuzun o kadar değer kazanacağını unutmayın.

Hızlı başlayıp, yolda ivme kaybeden bloglar okuyucularını da kaybeder. Ve kazanılması en zor okuyucu bir kez kaybedilmiş olandır.

7- Okuyucuya saygı gösterin – 2

Okuyucunuz asla şişirme olarak nitelendirilen bir yazıyı hak etmiyor. Sakın ama sakın kolaya kaçarak, onlara kötü içerik sunmayın ve kulaktan kulağa pazarlamayı asla hafife almayın. İyi bir içeriğin ulaştığı bir kişi size 10 yeni okuyucu kazandırabilir. Diğer yandan kötü bir içerik yüzünden kaybettiğiniz okuyucuyu tekrar geri kazanmak sandığınızdan çok daha zor olabilir.

Eğer yoğun bir şekilde Twitter kullanıyorsanız burada anlatmaya çalıştığımızı daha iyi anlayacaksınız. Twitter aslında, bir tweet’den sonra bir anda takipçilerin nasıl bir anda azalabildiği gerçeğini ve kaliteli içerik üretmenin ne kadar önemli olduğunu pek çok kişiye en kolay yoldan öğretti.

8- Sinirlerinize hakim olmayı öğrenin

İnternetin bugün ulaştığı noktanın en büyük avantajlarından biri de insanların en pratik şekilde birbirleri ile etkileşime girebilme imkanı. Artık her hangi bir konuya yorum yapmak çok kolay. Her blog yazarının istediği şey, yazısına daha çok yorum yapılmasıdır.

Fakat her yorum beklediğiniz tarzda olmayabilir. Ne yazık ki internet, bazı kullanıcıların içlerindeki muhalif hisleri çok kolay bir şekilde ortaya dökmelerine de yardımcı oluyor. Yapıcı olmaktan uzak, ağır eleştiri ve hatta hakaret içeren yorumların sayısı ne yazık ki hiç de az değil.

Eğer blogunuza önem veriyor ve yakından ilgileniyorsanız, muhtemelen siz de bu tip moral bozucu yorumlarla karşılaşacaksınız. Bu tip durumlarda en sık tekrarlanan hata, bu tip yorumlara aynı tarzda yanıtlar vermektir. O yorumu yapan kişi belki konuyu ertesi gün unutacak, siz de 3 gün sonra anımsamayacaksınız bile. Ama internetin hafızası hepimizden daha keskin ve o gereksiz yoruma verdiğiniz gereksiz yanıt internette varlığını çok uzun süre koruyacak.

Bu tip durumlarda en güzeli konuyla ilgisiz, yapıcı olmaktan uzak yorumları görmezden gelmektir. Siz yanıt verdikçe o konu uzayacağı ve bir anda çığırından çıkabileceği için kendinize hakim olmayı öğrenmelisiniz. Eğer yorum gerçekten haksızsa, zaten diğer okurlar müdahale ederler. Eğer onlar da etmiyor ve hatta söz konusu yorumu destekliyorlarsa belki de yorumda bahsedilen konu, sizin geliştirmeniz gereken bir şeyleri gösteriyor olabilir.

Özetle sinirlerinize hakim olun ve yorumların hepsine kulak verirken gereksiz tartışmalardan uzak ama sizin için değerli olabilecek fikirlere yakın durmaya çalışın.

9- Hepiniz bu blog, bu blog hepiniz için

İş yaşamı, özel hayat derken bazen haftada 1 tek yazı yazmak bile zor olabilir. Neyse ki bu işi tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Son zamanlarda Türkiye’de çok yazarlı bloglar da ciddi bir artış var. Bu moda olduğu için değil, aynı konuda fikirlerini paylaşmak isteyen insanların bir araya gelmesinin ortaya daha güçlü bir blog ortaya çıkartabildiğinin fark edilmesinden kaynaklanıyor. Çok yazarlı bloglarda hem daha zengin bir içerik elde etmek, hem de benzer konuları farklı bakış açılarıyla aktarabilmek açısından önem taşıyorlar.

Eğer blog konunuz sizin özel ilgi alanınızsa, muhtemelen çevrenizde aynı konuya ilgi duyan başkaları da vardır. Onların da bloga katkıda bulunmasını sağlayabilirseniz, ortaya okurlar için takip etmesi daha keyifli ve daha bilgilendirici bir yayın çıkacaktır.

Eğer imkanınız varsa veya blogunuz maddi bir değer üretiyorsa bu konuda profesyonellerden de yardım alabilirsiz. Ücretli içerik üretenlerin yazıları genellikle daha kaliteli ve profesyonel olacaktır. Blog’unuza yatırım yapma imkanınız varsa, doğru yönetim ile bu yatırımın maddi ve manevi karşılığını almanız sandığınız kadar zor değil.

10- Yazarken Eğlenin

İster sadece kendiniz için yazın, isterseniz büyük hedefleri olan sektörel olarak söz sahibi olmasını hedeflediğiniz bir bloga sahip olun; yazarken eğlenmek zorundasınız. Eğer yazarken eğlenmiyorsanız belki de yapmanız gereken şey bir blog yazmak/yürütmek değildir.

Eğer çok şanslı değilseniz özellikle başlangıçta ve büyük ihtimalle uzun süre bu işten çok ciddi bir gelir elde edemeyeceksiniz. O seviyeye ulaşacağınızın da garantisi yok. Ama kesinlikle denemeye değer ve denerken size devam etme gücü verecek tek şey yaptığınız işten keyif alıyor olmanız.

Yazı okuyucu ile aranızda tek taraflı bir köprüye benzer ve siz keyif alıyorsanız bu his okuyucuya da mutlaka yansıyacaktır. İşin kötü yanı zoraki yazıyorsanız bu his de ulaşacak ve siz keyif almadığınızda okuyucular da keyif almayacak.

Mutlaka aramızda çok tecrübeli blog yazarları da var ve yukarıda saymaya çalıştığımız noktalar önemli olmakla beraber, her şey bunlarla sınırlı değil. Eğer siz de yorumlarda bu konuyla ilgili tecrübelerinizi, fikirleriniz paylaşırsanız özellikle yeni blog yazarları için ortaya daha faydalı bir kaynak çıkartılmasına katkıda bulunabilirsiniz…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Yerel Emlakçılar İçin Yerel SEO Taktikleri…

Arama motorlarında ilk sıralarda yer almak, artık cadde üzerinde ışıltılı bir dükkan sahibi olmak kadar önemli hale geldi. Bu konuda internet âleminin Jose Mourinho’su kabul edilen Aidan Beanland sırrını açıkladı. Sağlam ve emin adımlar atarak firmanızın web sitesini kullanabileceğiniz yerel anahtar kelimeler ile SEO’ya uyumlu hale getirebilirsiniz. Beanland’ın güncel SEO ipuçlarıyla siteniz için doğru bir rota çizebilirsiniz.

SEO Nedir?  Serach Engine Opretaion, (= Arama Motoru Optimizasyonu)

Sıradışı Anahtar Kelimeler Kullanın

İlk olarak, web sitenizin içeriğinde, bulunduğunuz yerel bölgeye en uygun ve en popüler kelimeleri kullanmanız çok önemlidir. Google Keyword Planner gibi araçlar, bu konuda size yardımcı olabilir. Bu araç sayesinde, en yüksek performans gösteren anahtar kelimeleri belirleyebilir ve yerel bölgenizdeki insanların hangi kelimeleri yoğun olarak arattığını keşfedebilirsiniz.

Örneğin Mavişehir’de hizmet veren bir gayrimenkul firması olduğunuzu varsayalım. Aşağıdaki anahtar kelime ve kelime gruplarını sitenizde kullanmanız sizin için uygun olabilir:

  • Mavişehir’ gayrimenkul

  • Mavişehir’ emlakçılık

  • Gayrimenkul ‘Mavişehir’

  • Emlakçılık ‘Mavişehir’

  • Mavişehir’ satılık evler

  • Satılık mülkler ‘Mavişehir’

  • Emlak Ofisi ‘Mavişehir’

  • Mavişehir’ emlak ofisi

  • Satılık/Kiralık evler ‘Mavişehir’

  • En iyi emlak ofisi ‘Mavişehir’

Web siteniz sizin yüzünüzdür; burada kullanacağınız içeriklerde yalnızca hizmet verdiğiniz dar bölgeyi yazmak yeterli olmaz. Bir adım daha atmalı ve şehrin hangi kısmında yer alıyorsanız onu mutlaka içerikte belirtmelisiniz. Mavişehir’de yani İstanbul’un Avrupa Yakası’nda hizmet verdiğinize göre bunu ön plana çıkarmalısınız. Örneğin; ‘Avrupa Yakası satılık evler’ veya ‘Avrupa Yakası gayrimenkul’ gibi…

Digital Unity bünyesinde uzun yıllardır SEO uzmanı olarak hizmet veren Beanland’a göre, yukarıdaki SEO terimlerini kullanmak, diğer popüler internet siteleriyle rekabeti mümkün kılsa da tek başına yeterli olmayacaktır. Ona göre aynı kelimeyi arayanların ulaşabileceği internet siteleri kuyruğunda kaybolmak yerine, tali bir yol keşfetmeli ve o yoldan ilerlemelisiniz. İnternette arama yapanların o kelimelerin yanı sıra esasen ne aradıklarını düşünmeli ve buna göre içerikler oluşturmalısınız.

Birkaç tali yol önerisi:

  • Mavişehir’in en popüler bölgeleri

  • Aileler tarafından Mavişehir’de en çok tercih edilen bölgeler

  • Mavişehir’deki ortalama ev fiyatları

  • Mavişehir’deki en iyi eğitim veren okullar

Semtin belediyesinden veya istatistik kurumundan bu bilgilere ulaşabilir ve hiçbir ücret harcamadan web sitenizin içeriğini geliştirebilirsiniz.

Sesli Aramaların Önemi

Artık Google’da üst sıralarda yer almaya başladığınıza göre bir sonraki adım daha heyecanlı ve şaşırtıcı olacak. Apple’ın dünyaya armağanı olan Siri’nin, günümüzde gençliğin yüzde ellisi ve yetişkinlerin yüzde otuzu tarafından kullanıldığı ispat edilmiş durumda.

Siri teknolojisi, aranması istenilen kelimeyi Google’da süzer ve en iyi içeriğe sahip olan bilgiyi cevap olarak sunar. Örneğin; ‘Mavişehir’deki en iyi emlak firması hangisi?’ sorusunun karşılığında Siri tarafından insanlara ulaştırılırsanız müşteri potansiyeliniz artacaktır.

Çoğu web site sahibinin gözden kaçırdığı SSS (Sık Sorulan Sorular) sayfası ise SEO taramalarında çok önemlidir. Siri’nin bu sayfalardan sizi bulabilmesi için mutlaka detaylı şekilde hazırlayarak bu sayfayı sitenizi yerleştirmelisiniz.

Öneri Sitelerinin Faydası Sizi Şaşırtacak

Siteyi SEO uyumlu hale getirdiniz. Siri konusunda da ciddi adımlar attınız. Sizce bu yeterli mi? İnternet aramalarında size şaşıracağınız boyutlarda getiri sağlayabilecek bir başka yol daha var. İnternette son dönemde hızla popüler olan ve belli değerlendirmeler sağlayarak insanlara farklı sektörlerdeki ‘en iyiler’ konusunda yol göstermeyi görev edinen siteler, insanlar tarafından oldukça ciddiye alınıyor.

Örneğin Washington’da bir otel arıyorsunuz. Mutlaka internette o bölgedeki otellerin özelliklerinden ve aldığı yorumlardan bahseden sitelere göz atarsınız. Kendi sektörünüzde hizmet veren bu sitelerle iletişim halinde olmalı ve onlara kendinizden haberdar edecek basın bültenleri göndermelisiniz.

Sitenizi Mobil Uyumlu Hale Getirin

Artık insanlar internete bilgisayardan değil, cep telefonu ve tabletlerden daha çok giriyor ve tüm aramalarını bu cihazlar üzerinden gerçekleştiriyor. Bir bilgisayarda kusursuz görünen bir web sitesinin, mobil uyumlu hale getirilmezse hiçbir anlam ifade etmeyeceğini unutmamalısınız. Sitenizi mobil uyumlu hale getirirken şu başlıklara dikkat etmelisiniz:

  • İletişim bilgilerinin sitenin kolay bulunan yerine koyulması

  • Bağlantılar için kolay basılabilen butonlar koyulması

  • Anlaşılır, büyük ve ölçeklendirilmiş resimler kullanılması

  • Kaydırılabilir resim galerinin eklenmesi

Amerika’da koyduğu performansla pek çok gayrimenkul firmasını yukarılara taşımayı başaran Aidan Beanland’in sunduğu ipuçları, sizin de web sitenize mutlaka katkılar sağlayacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.