Gayrimenkul Danışmanının Görevleri Nelerdir?

avantajlar…

Gayrimenkul danışmanı kendisine getirilen sözleşmeli veya sözleşmesiz gayrimenkullerin pazarlama satış ve takip işlemini yapar. Satış sonrasında satış işlemelerini takibini yapar. Gayrimenkul danışmanı bu süreçte yaptığı işlemlerden dolayı para kazanamaz para talep edemez ve faturalandıramaz. Peki diyeceksiniz bu insanlar nasıl geçiniyor. Anlatayım; Satılmak üzere gayrimenkul danışmanına getirilen gayrimenkulun pazarlama sürecin takip eder gelen müşterileri satılık olan gayrimenkulü dolaştırır.

Gayrimenkul ile ilgili ilan reklam tanıtım broşür gibi işlemlerin takibini ve pazarlamasını yapar. Ancak satış işlemini gerçekleştirişe gayrimenkul danışmanı satıştan alacağı hizmet bedelini faturalandırabilir ve satış yapması koşuluyla para kazanabilir. Eğer bu kadar işlemi takip eder ve sonuç olarak kendisi satamaz da mülk sahibi kendi satar veya başka bir emlak danışmanı tarafından satış gerçekleştirirlerse o zaman gayrimenkul danışmanı hiçbir şekilde para kazanma şansı yoktur.

Emlak danışmanları satış ya da kiralama işlemi gerçekleştiğinde ancak verdikleri bu hizmetlerini faturalandırabilirler. Bu işlem maalesef sadece emlak sektörüne ait özel bir durumdur. Gayrimenkulün satış işlemini yapacak olan gayrimenkul danışmanı bu işlem ile ilgili harcadığı kişisel zaman dikkate alındığında, satış ya da kiralama sürecini tamamlayabilmek için çok daha fazla yüksek enerji, zaman ve para harcadıklarını görürüsünüz

Gayrimenkul danışmanı şayet satış işlemini veya kiralama işlemini başaramazsa herhangi bir ücret talep edemez. Gayrimenkulun satışını gerçekleştirmek için Günlerce, aylarca bazen seneye varan sürelerde çabalaması gerektiği durumlar yaşanmaktadır. Bu hizmet modeli aslında emlakçı için oldukça zor ve maliyetlidir.

Aslında bu süreçte emlakçının motivasyonun yüksek olması ve size sunduğu gayrimenkul danışmanlık hizmetine odaklanması, tam anlamıyla tüm kaynaklarını sizin için ayırması belirlenen süre boyunca tek yetkili olarak atanmaları alıcı ya da satıcıya büyük bir avantaj sağlayacağını unutmamak gerekir.

Gayrimenkul danışmanı sizin için neler yapıyor?

Gayrimenkul danışmanı anlaşma yaptığınız ilk günden itibaren

• ilanlarınızı yayınlamak,

• sosyal medya ve ilan siteleri için mülkünüzün fotoğraf ve videolarını çekmek

• Kişisel giderler, yol, park ve telefon masrafları, ikramlar

• Satış ya da kiralama süresi uzadıkça bu masrafların 2 ye katlanacağı

• Gayrimenkul danışmanı bölgenizde araştırma yapar veya bölge hakkında bilgi toplar

• Gayrimenkulü daha hızlı bir şekilde satmak ve kiralamak ya da istediğiniz fiyata satmak için fiyatı piyasa koşullarında oluşturmanıza yardımcı olur

• Danışmanınızla birlikte belirlediğiniz tutar üzerinden en hızlı şekilde ve en doğru fiyatla mülkünüzü satmak ya da kiralamak için gayret, çaba sarf eder.

• Gayrimenkul danışmanınız günün her saati 7/24 (sabah erken saatlerden, gece geç saatlere) ulaşılabilir olur ve alıcı adaylarının telefonlarını yanıtlar.

• Gayrimenkul danışmanınız sizin adınıza görüşmeleri yapar, randevu ayarlar görüşmek için alıcının ayağına gider ve ön şartlarınızla ilgili bilgiler aktarır, mülkünüz hakkındaki gerekli önemli detaylar ve bilgiler verir.

• Gayrimenkul Alıcısı ve satıcısı arasında doğması muhtemel problemleri sezinleyerek öngörerek sorun oluşmadan önüne geçebilir. Pazarlama ve Satış aşamasında stresli süreçleri yönetir ve problem oluşması halinde her iki taraf için de çözüm önerileri sunabilir. Alış-verişin güvenilir bir şekilde tamamlanmasını sağlar.

TANJU HAN

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Az Sayıda Ama Daha Değerli Evlerin Satışı Nasıl Yönetilir?

Gayrimenkul satışında özellikler ile ortak yönler genelde aynı kefeye konulur. Ancak ikisi arasında çok belirgin farklar vardır ve gayrimenkul profesyonellerinin bu farkın farkında olarak satış stratejisini belirlemesi çok önemlidir.

Özellikler, bir arazinin, bir parselin veya bir mülkün kendisiyle ve çevresiyle ilgili olan somut özelliklerdir. Örneğin üzerindeki ışıklandırmaların düzgün bir sıraya konulmasını ve arabaların düzgün bir hizada gitmesini sağlayan yollar vardır. Araziler üzerine inşa edilmiş evler vardır ve etrafında bahçe düzenlemeleri, peyzaj alanları bulunur. Bunların her biri birer özelliktir.

Özellikler, aynı zamanda günümüzün tıklama jenerasyonunu yansıtır. Onlar önce mahalle bölgelerine tıklarlar. Sonra alt bölümlere girerek özelliklere bakarlar. Açık garaj kapısına tıklayarak içeri girerler. Televizyona, internete, video oyun konsoluna tıklarlar.

Ancak bu süreç içerisinde kaybettikleri bir şey vardır. Bu, insanların dışarıya çıkarak komşularıyla etkileşime girdiğinde yaşayacakları duygudur. İşte ortak yönler dediğimiz şey budur. Ortak yönler, insan etkileşimini teşvik ettiği için bir aidiyet duygusu oluşturur. Çevredeki özellikler ne kadar önemli olursa olsun, ortak yönler her zaman insandaki düşünceleri, duyguları ve amaçları belirleyici etken olur.

Ortak yönler, özelliklerde olduğu gibi size bağlı olmayan güçlerce yapılmaz. Ortak yönler, bilinçli olarak sokakların düzenini oluşturan, evlerin birbiriyle bağlantılarını kurduran bir yapıdır ve tamamen geliştiricilere ve tasarım ekiplerine bağlıdır.

Az Sayıda Ama Daha Değerli Evlerin Satışı

Açık alanlar ve olanaklar, en uygun güzellik ve faydalılık için tasarlanır. Örneğin ağaçlarla çevrili sokaklarda, bu ağaçların yılın değişik zamanlarında nasıl görüneceği düşünülür. Bitki ve ağaçlarını seçimi yapılırken, yıl boyunca katacağı renkler ve kış aylarında toplum üzerinde oluşturacağı etki açısından hesap edilir. Diğer bir örneği verecek olursak, çevrede eğer bir kulüp binası veya havuz bulunursa, bu projenin toplam maliyetini doğrudan etkilemesinin yanı sıra evlerin değerini arttıracaktır. Eğimli sokaklar, açık alanların oluşturulması gibi daha güzel görünüm kazandıran özellikler, daha zevkli bir yaşam deneyimi sağlayacaktır. Ancak bu unsurların hepsi daha yaşanılabilir bir çevre için gerekli olan özelliklerdir.

Yürüyüş yolları ve parklar ise, sakinlerin dışarıya çıkarak birbirleriyle etkileşime geçmelerini teşvik edici unsurlardır. Bu unsurlar insanlardaki aidiyet duygusunu geliştirir. Örneğin bir proje sahibi, oluşturacağı sitedeki sahip olduğu alanın bir kısmını bu tarz kolaylıklar için kullanarak belki daha az alanı evler için kullanabilir. Ancak bu tür kolaylıklar, az sayıda sahip olduğu evlerin değerini arttıracaktır.

Emlak Danışmanları, Ortak Yönlerin Satışını Nasıl Yapabilir?

Evlere bakmak için aracınıza bindiğinizde, bir adım geri çekilerek ortak yönleri var eden unsurların olup olmadığına bir göz atın. Hem özelliklere dikkat edin hem de ortak yönlere dikkat edin ve arasındaki farkı ayırt etmeye çalışın.

Alıcıların ilgisini çekecek ve güvenini kazanacak ortak yönleri barındıran bir ev, belki de en ucuz seçenek olmayacaktır, ama alıcılara daha iyi bir yaşam biçimi sunacak ve 5-10 yıl içerisinde çok daha fazla değerlenecektir. Bu da alıcıları satış için ikna etmenizi kolaylaştıracaktır.

Peki, bir emlak danışmanı tarafından ortak yönlerin öne çıkarılarak satılması ne demektir ve bu nasıl yapılır? Öncelikli olarak yapmanız gereken şey, bir adım geri çıkarak, yaşam tarzlarını değerlendirmeniz ve önünüzdeki gayrimenkulle birlikte çevresinin alıcının yaşam tarzını yansıtıp yansıtmadığını anlamanız gerekiyor. Kendinizi alıcının yerine koyarak, karşınızda duran mülkte yaşadığınızda hayatınızda ne gibi değişiklikler olabileceğini kestirmeniz gerekiyor.

Mülkün çevresindeki aktiviteler, etkinlikler, kültürel faaliyetler, yemek ve alışveriş mekanları, eğlence fırsatları ve bunlar gibi insanlarla bir araya gelinmesini sağlayacak unsurların olup olmadığına göz atın. Tüm bu unsurlar alıcınızın yaşam biçimi ile uyuşuyorsa veya alıcınızın gelecekte sahip olmak isteyeceği hayalleri arasında yer alıyorsa, işte o zaman bu ortak yönleri ona satmaya başlayabilirsiniz.

Özellikleri değil, ortak yönleri öne çıkararak, daha az bir satış elemanı olmakla birlikte, alıcılar için daha fazla bir yaşam danışmanı olursunuz. Müşterilerin sizden asıl beklediği de bu değil mi zaten? Tembel olmayın ve mülkün çevresinin fotoğraflarını, videolarını çekin. Siz alıcılara mülkün çevresindeki ortak yönleri anlatırken ve bu nedenle 5-10 yıl içerisinde nasıl değerleneceğini söylerken, bir yandan da çektiğiniz fotoğraf ve video gibi somut veriler ile bu söylediklerinizi destekleyin.

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Bir Emlak Danışmanı Olarak Sizin İletişim Tarzınız Hangisi?

İletişim sanatında yetkin olma özelliğimizi hızla kaybediyoruz. Unutmayalım ki bizi hayvanlardan ayıran özelliğimiz, düşünme ve konuşma yeteneğimizin olmasıdır. Bir emlak danışmanı olarak bBu yeteneğimizi olabildiğince geliştirmeliyiz. Eğer kendinizi bu konuda yeterince yetkin hissetmiyorsanız, bu durumdan kurtulmanın yolları var.

Öncelikle kendinize şunu sorun: “Kendime hizmet etmek için mi iletişime geçiyorum, yoksa başkalarına hizmet etmek için mi?

Diğer bir deyişle: “İletişime geçtiğiniz zaman bencil misiniz, yoksa duyarlı mı?

Soruyu cevaplamak için kalbinizi sorgulamanız gerekiyor. Çünkü iletişim, ağzınızdan çıkan ve başkalarının kulaklarına giden kelimelerden ibaret değildir. İletişim, aklınızla kalbiniz arasındaki düşüncelerin bir yansımasıdır. Kısaca, iletişim altın kuraldır. İletişim, bir etiket, bir ahlak ve iyi bir insan olmaktır.

İletişimde en önemli şey, karşınızdakinin görüşlerini görmenizdir. Onların görüşlerini göremezseniz, sizin bakış açınızın başkaları tarafından görülmesini de bekleyemezsiniz. Ancak insanlar, genellikle iletişimi bir savaş olarak görme eğilimindedir ve bu anlamda kutuplaşmıştır. Birisi kazanırsa birisi kaybeder; birisi çok kötüyse birisi buna üzülür veya sevinir. Her eylem, onunla eşit veya ona karşıt olmak üzere bir tepki ile karşılaşır. İletişim kurarken, etkimize göre bir tepki alacağımızı unutmamalıyız.

Bencil İletişim

Şununla yüzleşelim: Sevgi eksikliği, kesinlikle hoşnutsuz bir durumdur ve karşınızdaki kişinin yanlış olup olmadığı ile ilgisi yoktur. Kendinizi sürekli ele geçirmek ve vaaz etmek zorunda gibi hissediyorsanız, siz bencil iletişim kuran birisinizdir. Bencil iletişim tarzına sahip olan kişiler şu eğilimleri gösterirler:

  • Saldırganlık

  • Sempati arayışı

  • Manipülasyon

  • Alaycı ve kibirli ses tonu

  • Rekabetçi

  • Hakimiyet

  • Etiketleme

  • Zorbalık/siber zorbalık

Eğer dürüstseniz ve bu eğilimlerin sizde var olduğunu düşünüyorsanız, iletişimi bir savaş alanı olarak görüyorsunuz demektir. Kızgınlığınızın seviyesi, ses tonunuza ve cümlelerinizin içeriğine yansıyor. Karşı görüş sunmakta zorlanıyorsunuz, çünkü sizinle aynı düşünmeyen insanların bağnaz olduklarını varsayıyorsunuz.

Bu tarz bir davranışın, ana akım medya ve filtrelenmemiş teknoloji nedeniyle de biraz güçlendiğini söyleyebiliriz. Her gün kavga ve çatışma dolu içeriklerin televizyonlarda yansıtılması ve internet ortamının da böyle bir iletişim kurmaya müsait olması, insanların daha çok bencil iletişim tarzına yönelmesine neden oldu.

Ancak iletişimin yolu bu olmamalıdır. İletişimde sizi diğerlerine bağlayacak olan değerler, saygı ve sadakat olmalıdır. Sizi daha derin ve bilgili gösterecek bir tarzınız olmalıdır. Özellikle de bir emlak danışmanı olarak hizmet veriyorsanız, bu özellikler daha da ön plana çıkmalıdır.

Duyarlı İletişim

Duyarlı iletişim, duygusal, ruhsal ve kişisel özelliklerine sahiptir. Bu tarz bir iletişim kurma eğilimdeyseniz, insanlar sizin fikirlerinize katılmasa bile söylediklerinize saygı duymak zorunda hissederler. Gerçek, ne kadar duyulması zor bir şey olursa olsun, her zaman ona eşlik eden bir sevgi unsuruna sahip olmalıdır. Eğer bunu başarabiliyorsanız, bir bölücü değil, bir birleştiricisinizdir. Duyarlı iletişim tarzına sahip olan kişiler şu eğilimleri gösterirler:

  • Bireysellik

  • Saygı

  • Altın Kural

  • Birebir

  • Özel

  • Barışçıl

  • Kabul edilebilir

  • Sade

Bu tarz iletişim kuranlar, diğerlerinin duygularına ve kişisel inançlarına saygı duyarlar. En değerli kişinin hayatta kalması gerektiğine inanmazlar. Bu tarz iletişimde, karşıdaki kişiye söyleyeceğiniz en kötü şeyi ifade ederken bile, karşıdakinin bunu duymaya hevesli olması sağlanır.

Son Sözler

İletişimde eğer iyi yaklaşıyorsanız iyilik görürsünüz. Kötü yaklaşıyorsanız kötülük görürsünüz. Başkalarının hatalarını görmek için vakit harcayanların, nedense kendi hatalarını görmek için hiç vakti yoktur. Bir emlak danışmanı olarak nasıl iletişim kurduğunuz ve bunu karşınızdakileri önemseyerek yapmanız çok önemlidir. İletişim kurarken sadece insanoğluna karşı nazik ve duyarlı olun. Aslında bu kadar basittir.

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Kahraman Mahalle Emlakçısı Okumuş Gayrimenkul Danışmanına Karşı!

Emlakçı İle Gayrimenkul Danışmanı Arasındaki Fark Nedir?

Emlak sektöründe yer alan pek çok kişi emlakçı ile gayrimenkul danışmanı terimlerini aynı anlamda kullanmaktadır. Oysa bu iki terim birbirinden farklıdır ve ikisinin birbiri yerine kullanımı mümkün değildir. Peki, emlakçı ile gayrimenkul danışmanı arasındaki fark nedir?

Emlakçı Ne Demek?

Müşterisine ait olan taşınmazın alım satım ve kiralama işlemlerini belirli bir komisyon karşılığında yapan kişiye emlakçı adı verilmektedir. Ülkemizde inşaat sektörünün son yıllarda büyük bir hızla büyümesi ile beraber emlakçı olarak hizmet veren kişi sayısı ve emlak bürosu sayısında rekor artış dikkat çekmekte olup yaşanan bu artış ile beraber yeni yasal düzenlemeler de gerçekleştirilerek sektöre bir çeki düzen verilmeye çalışılmaktadır.

Gayrimenkul Danışmanı Ne Demek?

Belirli bir ücret karşılında kişinin gayrimenkullerini yönetme ve başarılı gayrimenkul yatırımı yapmalarını sağlama hizmeti veren kişilere gayrimenkul danışmanı adı verilmektedir. Ne yazık ki Türkiye’de bu alanda belirli kurallar konulmadığı için emlakçılar ile gayrimenkul danışmanları sıklıkla karşı karşıya gelmekte ve bu iki kavram birbirine karıştırılmaktadır.

Emlakçılar bu alanda eğitim almayan kişiler dahi olabilirken gayrimenkul danışmanları ise alanlarında eğitim sahibi olan, gayrimenkul yatırımı hakkında fikir veren, belirli bir ücret karşılığında müşterisine düzenli gayrimenkul danışmanlığı hizmeti veren kişilerdir. Yapılacak olan yasal düzenlemeler ile beraber ülkemizde de bu alanda hizmet veren kişilere sınırlamalar getirilecek olup bazı eğitimler zorunlu tutulacaktır.

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Emlak İşinizde Daha Hızlı İlerlemenin Yolu Nedir?

Eğer zamanınızı ve çabanızı iyi olduğunuz noktalara harcarsanız, bu size olumlu sonuçlar getirir. Tam tersine iyi olmadığınız konular üzerine yoğunlaşmakta ısrar ederseniz, hiçbir sonuca ulaşamayacağınız gibi verimliliğinizi ve motivasyonunuzu da kaybedersiniz.

Büyük bir gayrimenkul profesyoneli olmanın evleri birer satışa çevirmekten ve mükemmel bir portföye sahip olmaktan geçtiğini düşünebilirsiniz, ama bu yetmez. Hepsinden önce sahip olduğunuz yetenekleri ve kişilik tipinizi bilmeniz ve kendiniz hakkında bilinçli olmanız gerekir.

Belki de kapıdan kapıya dolaşarak satıcı bulmak size göre değildir. Öte yandan yatırımcı müşterileri ikna etme anlamında büyük bir kabiliyetiniz olabilir. Bina inşaları hakkında pek bir şey anlamayabilirsiniz, ama piyasa koşullarını değerlendirmek tam size göre olabilir.

Bu endüstri içerisinde yapılması gereken çok şey vardır ve siz tek başınıza her şeyi yapamazsınız. Mutlaka iyi olduğunuz ve kötü olduğunuz noktalar bulunur. Kendinizin farkında olmanız ve neyi yapıp yapamayacağınızı bilmeniz, işinizde daha hızlı bir şekilde ilerlemenize olanak sağlar.

Ne Konuda İyi Olduğunuzun ve Neyi Sevdiğinizin Farkında Olun

Gayrimenkul profesyonelleri, genellikle işe ilk başladıklarında büyük bir firma sahibi olma isteği içerisinde olurlar. Bunun için listelerine farklı tipte mülkler ekleme çabasına girerler. Müşterilerine yönelirken farklı tipte müşteri profillerine aynı anda yönelmeye çalışırlar. Ancak belli bir süre sonra bu kişilerin sürekli benzer özellikli mülklere ve benzer profildeki müşterilere yöneldiklerini fark edersiniz. Bunun sebebi, daha deneyimli hale geldikçe neyi sevdiklerini ve hangi konuda daha başarı gösterdiklerini fark etmeleridir. Böylece başarabildikleri alanlara daha fazla eğilim gösterirler.

Gayrimenkul işinde kişiliğinize uymayan işleri yapmaya çalışmanız, dış satış yapmaya çalışan bir iç satış temsilcisine benzer. Dış satış temsilcisinin büyük bir kişiliği vardır ve insanlarla konuşmaktan, seyahat etmekten zevk alır. İç satış temsilcisi ise organizedir ve takip eder, kaleyi tutar.

Bu farklı kişilik türlerinden hangisine uygun olduğunuzu bilmezseniz, kişiliğinize uymayan bir profile bürünerek mutsuz bir iş hayatı sürdürürsünüz. Daha da ötesi bu şekilde başarıya ulaşma şansınız da yoktur.

Sizlere rahat olduğunuz bölgeden çıkmanızı söylemiyoruz. Sadece yeni şeyleri denemeniz gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bunu yaparken, hangi konularda iyi olup olmadığınızı keşfetme şansınız olacak.

Gayrimenkul sektöründe hangi alanlara açık olduğunuzu anlamak için aşağıdaki örnek sorulara cevap vermeyi deneyebilirsiniz:

– İçe mi yoksa dışa mı dönüksünüz?

– Satış görüşmelerini sever misiniz?

– İnşaat konusundan anlar mısınız?

– İnsanları yönetmekten hoşlanır mısınız?

– Parayı yönetmekten hoşlanır mısınız?

– Etkinliklere katılmayı sever misiniz?

– İnternette sosyalleşmeyi önemser misiniz?

Belli Kalıplara Sığmaya Çalışmayın

Başlıkta da açıkça belirttiğimiz gibi, belli kalıplar içine kendinizi sığdırmaya çalışmayın. Sizin neyi daha iyi yapabildiğinizi ortaya çıkarın ve o iş üzerine eğilin. Bu sayede daha özgür, daha mutlu ve daha başarılı bir iş hayatına sahip olabilirsiniz.

Emlak pazarlama aşamasında etkinliklere katılmak sizi boğuyorsa bunu yapmanıza gerek yok. Artık teknoloji ve sosyal medya zamanıdır. Size uygun bir pazarlama yöntemi belirleyerek onu kullanın. Çok sayıda alıcıya open house etkinliği düzenleyerek bir ev gösterimi yapmaktan hoşlanmıyorsanız, her alıcıyla birebir görüşerek sunumlarınızı yapın.

Tercih sizindir. Önemli olan, kendinizi iyi tanımanız ve en iyi başarıyı gösterebileceğiniz alana odaklanmanızdır.

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Emlak Sektöre Yeni Girecekler İçin Test!

Gayrimenkul sektörüne girmeye karar verdiniz veya gayrimenkul sektöründe tam zamanlı bir işe girmeyi düşünüyorsunuz. Acaba böyle bir adım atmaya hazır mısınız? Bunu test etmek için bir bilgi yarışması yapmaya ne dersiniz? Aşağıdaki soruları evet veya hayır şeklinde dürüst bir şekilde cevaplayın.

Alacağınız sonucu makalemizin sonunda değerlendirebileceksiniz.

  • Emlak sektörü ile ilgili yasal değişiklikleri sürekli olarak takip ediyorum.

  • Kendi işim olduğunun ve bundan her yönüyle sorumlu olduğumun farkındayım.

  • Her gün görüşmem gereken kaç kişi olduğunu gösteren yazılı bir iş planım var.

  • Bilgisayar, akıllı telefon ve yazıcı gibi teknolojik cihazlara sahibim.

  • Müşterilerimle ve iş ağımla buluşamadığım zaman çoğunlukla bölgemde çalışıyorum.

  • Teknolojiye meraklıyım ve başkalarına sormadan önce aradığım cevabı Google’da arıyorum.

  • İşleri başarmaktan hoşlanan, kendine bakan ve kendine güvenen bir insanım.

  • Dışarda vakit geçirmeyi ve insanlarla konuşmayı severim.

  • Bir ağ oluşturmadan iş kuramayacağımı biliyorum.

  • Tıpkı yeni bir iş kuruyormuşçasına bir pazarlama bütçesine sahip olmam gerektiğini ve akıllı harcama yapmam gerektiğini biliyorum.

  • Yıl boyunca yaklaşık 100 bin dolarlık komisyon geliri elde etmeyi hedefliyorum.

  • Gayrimenkul sektörünün herkese göre olmadığını, sektöre giriş yapanların yüzde 80’inin altı ay içinde yok olduğunu biliyorum ve ben başarılı olan yüzde 10’luk pay içerisinde olmak istiyorum.

  • Ofistekiler bana 24 saat boyunca ulaşabilir, çünkü ben ekibin bir parçasıyım.

  • Bilgisayarlar hakkında pek fazla bir şey bilmiyorum, ama öğrenmek için bir planım var.

  • Bu işe girmek istiyorum, çünkü bu işin prestijli bir kariyer edinmek ve çok para kazanmak için iyi bir yol olduğunu biliyorum.

  • Gayrimenkul işine atılmadan önce birkaç ay boyunca mesleğinde deneyimli bir akıl hocasından yapmam gerekenleri öğrenmek istiyorum.

  • İlk işimi yapmadan önce gayrimenkul sektörünün her alanında bir eğitim almalıyım.

  • Müşterilerin istediği bir numaralı şeyin bir firma değil, güvenilir bir arkadaşlık olduğuna inanıyorum.

  • Bir ev sunumuna giderken benim bilgimi kullanabilecekleri her sebebi, her detayı ile onlara anlatmaya çalışırım.

  • Bir arabam var, ama bir müşteriyi ev gösterimine giderken misafir edecek durumda değil 😦

  • Ne kadar çok anlatırsam o kadar iyi anlayacaklardır.

  • Müşterilerimi kot pantolon ve bir gömlek ile karşılayabilirim. Nasılsa bir ev gösterip döneceğim.

Sonuçlar

Eğer ilk 14 soruya evet, son 8 soruya ise hayır cevabı verdiyseniz, gayrimenkul sektöründe başarıya ulaşan yüzde 10’luk kısım içerisine girme adayı olabilirsiniz. Eğer bu şekilde cevap vermediyseniz, biraz daha çalışmaya ve beklentilerinizi ayarlamaya ihtiyacınız var demektir. 

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Lütfen BENİ takip etmeye devam edin…

Broker Odaklı Modeldeki Gerileme Nasıl Gerçekleşti?

Teknoloji odaklı sistemlerin gelmesi ile birlikte, broker odaklı modelde görülen düşüşün, son 20 yıl içerisinde ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz. İki yıl öncesine kadar emlak brokerları kendi çevrelerinde dönen emlak sektöründe önemli bir yere sahipken, şimdi ise büyük bir ilgisizlik ile yüz yüzeler. Teknoloji dostu yaşayan müşteriler, artık emlak brokerlarını devreden çıkaran uygulamalara yöneliyorlar.

Aşağıdaki hazırladığımız grafik, sizlere emlak sektöründeki geleneksel emlak modelinden teknolojik emlak modeline geçişte, broker merkezli iş modelinin seyrinde görülen değişimi sunuyor. Grafikten anlayacağınız üzere, 1920’li yıllarda büyüme aşamasına geçen emlak broker işi, 2000’li yılların başında zirve noktasına ulaşıyor ve 2010’lu yıllardan itibaren ise ciddi bir düşüş evresine geçiyor. İçinde bulunduğumuz 2016 yılı ise bu düşüş evresinin başlangıç bölümünde yer alıyor. Grafiğin kırmızı çizgi ile belirtilen 2020’li yıllardan sonraki kısmı ise geleceğe yönelik bu düşüş seyrinin devam edeceği öngörülerek çizilmiştir.

Not: Makale içeriğimizin dünya çapında bir değerlendirmeyi baz aldığını göz önüne almanızı tavsiye ediyoruz. Dünyada yaşanan gelişmelerin Türkiye de dahil olmak üzere diğer ülkeler üzerindeki etkileri asla göz ardı edilemez. Dünya çapında değişen seyrin, 2-3 yıl gecikme ile ülkemizde de etkin olacağını zihinlerimizden çıkarmayalım.

Giriş (1847-1923)

1847 yılı itibariyle modern gayrimenkul endüstrisi, iş dünyasındaki ilk yolculuğuna başlamıştı. Yerel coğrafi bilgilerin paylaşılması, o dönemde büyük bir yenilikti. Ve bu veri paylaşımı ile birlikte emlak brokerlığı denilen iş alanı ortaya çıkmış oldu. Amerika başta olmak üzere daha pek çok ülkede gayrimenkullerin satışı bir sisteme bağlandı ve geleneksel çoklu listeleme sistemleri geliştirildi. Gayrimenkul bilgilerinin depolandığı bu sistemler, 21. yüzyılın başlangıcında çeşitli gayrimenkul portallarının da ortaya çıkmasına neden oldu.

Büyüme (1923-2000)

Çoklu listeleme hizmetlerinin alıcı ve satıcılar üzerindeki etkisi, 1923 yılı itibariyle daha fazla şirketin kurulmasına yol açtı. 1970’li yılların sonunda artık gayrimenkul sektöründe dernekler ve kuruluşlar ortaya çıkmaya başladı. Bölgelere göre evlerin ve yaşamsal özelliklerin verilere dökülmesi, bu verilerin arşivlenmesi anlamında, kurulan dernekler büyük kolaylık sağladı. Derneklerin yaptığı anketler ve istatistik çalışmaları neticesinde gayrimenkul sektörüne giren pek çok broker, büyük adımlar atmış oldu. 2000’li yıllara yaklaşırken ise artık gayrimenkul sektöründeki rekabet son derece yoğun bir alan haline geldi.

Zirve (2000-2020)

2000’li yıllara gelindiğinde sektör zirve noktasındaydı. Ancak zirve dediğimiz nokta, aynı zamanda ardından gelen bir düşüş seyri olacağı anlamına geliyordu. İnternet veri değişimi dediğimiz gelişme ile artık gayrimenkul sektörüne ait tüm veriler internet ortamına da aktarılmaya başladı.

Bu durumu fark eden emlak brokerları, gidişattan yararlanmayı ve internet ile gayrimenkul sektörünü bağlantılayarak geliştirmeyi tercih etti. Verilerin internet ortamına aktarılması ile birlikte, yeni internet siteleri oluşturulmaya başladı. Alıcı, satıcı ve broker taraflarına yönelik kullanım alanı bulunan platformlar ortaya çıktı.

Tüketiciler internet girişimlerine artık güvenmeyi öğrendiler ve öğrendikleri bilgiler ışığında brokerlara daha şüpheyle yaklaştılar. Emlak brokerları ise, uzun vadeli planlar yapmamalarının pişmanlığını yaşamaya başladılar.

Yeni başlayan firmalar adapte olamadıkları için çabuk pes etmeye, yaşlı firmalar ise talebi karşılayamadıkları için kapanmaya başladılar. Emlak brokerlar bu haldeyken, tüketiciler ise internet girişimleri ile ihtiyaçlarını gidermeye devam ediyorlar.

Son noktada, sosyal medyadan ve internet ortamından uzak bir gayrimenkul işi yapılamaz hale geldi. Günümüzde artık gayrimenkul sektörü, teknoloji olmadan fayda getirmiyor.

Düşüş (2020 ve sonrası)

İçinde bulunduğumuz 2016 yılında durum böyleyken, emlak sektöründe emlak brokerlara olan ihtiyacın 2020’lerden sonra iyice düşeceği öngörülüyor. Ancak geleneksel emlak broker modelinin düşüşü, aynı zamanda yeni bir emlak broker modelinin de ortaya çıkmasına neden olacak. Çünkü emlak brokerları sektördeki koltuklarını tamamen teknoloji alanına bırakmak niyetinde değiller. Eğer teknolojinin getirdiği nimetleri zekice kullanabilirsek ve bu araçlarla alıcı-satıcı ihtiyaçlarını karşılayabilirsek varlığımızı sürdürebiliriz şeklinde olumlu yaklaşmaya devam ediyorlar.

Artık farklı bir dünyada yaşadığımızı ve farklı bir çağın içerisine girmekte olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Üretici-tüketici arasındaki satış kavramının boyutları değişiyor. Teknolojiden bağımsız hareket edemeyeceğimizi kabullenmeli ve kendimizi bu yönde geliştirmeliyiz.

static_qr_code_without_logo 2

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

Değişen Müşteri Beklentileri ve Cesur Emlak Danışmanları

Robotlarbotlaryapay zekalaryazılımlar, uygulamalar… İşimiz elimizden mi gidiyor? Online web siteleri emlak firmalarının yerine mi geçiyor? Sanal gerçeklik başlıkları serbest denetimi gasp mı ediyor? İşte gayrimenkul sektörünün yeni cesur çağı burada tüm zorlukları ile bizi bekliyor.

Siz hala bunun filmlere konu olan bir teknoloji-insan savaşı macerası olduğunu mu düşünüyorsunuz? Unutmayın ki her filmin konusu insan zihninin üretimidir ve bir filme dönüştürülebiliyorsa gerçeğe de dönüştürülebilir. Nitekim içinde bulunduğumuz çağ, bunun gerçekleşmekte olduğunu tüm yönleri ile bize belli ediyor.

Bu yıl düzenlenen Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda tartışma konusu Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) olarak seçildi. Gelişmekte olan bu yeni teknolojik devrimin küresel ve bölgesel çapta etkilerinin nasıl olduğu ve geleceğe dair öngörülere karşı nasıl tedbirler alınabileceği irdelendi. İş piyasalarının, iş yaşamının ve tüketicilerin yaşam şekillerinin bu devrim ile birlikte nasıl baştan aşağı değiştiği masaya yatırıldı.

Artık sizin de dünyada neler olduğunu takip etmeniz ve tedbirlerinizi almanız gerekiyor.

Tüketicilerin Talep ve İhtiyaçları Değişiyor

Bu teknolojik gelişmelerin bir ayağı da insanların, daha doğrusu tüketicilerin yaşamındaki etkisi oldu. İnsan dediğimiz varlık, doğası gereği meraklı birer tüketicidir. Ancak daha önceki yıllarda, insanın tüketme güdüsü, hiçbir zaman bilgisayar başında otururken ki kadar yoğun olmamıştı. Aramak, tıklamak ve satın almak… Aslında bu şekilde insanlar direkt olarak alışverişi saplantı haline getirme eğilimi gösteriyorlar.

Arama araçları, uygulamalar ve görüntüleme hizmetleri gibi daha pek çok seçenek sayesinde insanlar koca bir alışveriş denizinin içine dalıyorlar. Ve gidişat gösteriyor ki gelecekte bu seçenekler daha da artacak ve tüketicilerin bu eğilimleri gayrimenkul sektöründe de etkisini gösterecek. (Göstermeye başladı bile.)

Gerçek dünyanın dışındaki online pazar seçenekleri, yoğun ve rekabetçi. Satış ortamı, son derece hızlı işliyor ve tüketici üzerinde artan bir baskı oluşturuyor. Web sitelerigirişimler ve uygulamalar, tüketiciyi parasından ve zamanından tasarruf ettiği hissine itiyor. Siteler, tüketicilerin karar almaları için onlara geniş bilgi kaynağı sunuyor. (Gayrimenkul firmalarının dikkatli olması gereken bir noktadır.)

Dolayısıyla tüketiciler, gelecekte gayrimenkul işinde bizlere göre çok daha fazla dominant hale gelecekler. Değişmekte olan talepleri ve ihtiyaçları ile yaptığımız işi baştan aşağı yeni bir çehreye büründürecekler. Müşteri yönlendirmeleri ve referanslar, oyunun zirvesinde kalabilmemiz için eskiye göre çok daha fazla önem kazanacak. Aslında bu durum çoktan gerçekleşti bile.

Emlak Danışmanları ve Emlak Ofisleri Ne Yapmalı?

Bu durumda tüketicilerin eline geçen kozu, emlak danışmanları ve emlak ofisleri nasıl yeniden lehine çevirebilir? Alıcı ve satıcıların doğru kararlar almak için internete değil emlak danışmanlarına danışmaları gerektiği fikrini onlara yeniden nasıl aşılayabiliriz? Eğer bu mümkün değilse, onların dikkatini çekecek stratejileri nasıl bulabiliriz?

Bir kere artık kendi ajandanızı bir kenara koyun ve kaldırın. Artık sizin isteklerinizin bir önemi yok. Alıcılar ve satıcılar sizden ne bekliyor, buna bakmanız lazım. Emlak danışmanlarının ve emlak brokerlarının yeni çağda alması gereken sorumluluğu tam da budur. Müşterilere üstü kapalı şekilde ne kadar küstah olduğunu ima etmek yerine, onun ne kadar değerli olduğunu ona hissettirmeniz gerekiyor.

Şunu kabul edelim ki insanların gayrimenkul firmalarından beklentileri, bırakın 25 yıl öncesini 5 yıl öncesine göre bile farklılık gösterebilir. Onlar artık sizden daha hızlı arama yapmanızı, daha teknolojik pazarlama yöntemlerine başvurmanızı ve onlarda farklılık duygusunu oluşturacak yeni stratejiler geliştirmenizi bekliyorlar.

Bu noktada emlak firmalarının yapacakları en akıllı hareket, tüketicileri siz olmadan teknolojik platformları kullanamayacak hale getirmektir. Bu platformlara, teknolojiye ve internete onlardan daha fazla hakim olmalısınız. Onları gayrimenkul sektörüne en iyi adapte eden kişiler müşteriler değil, sizler olmalısınız. 

Örneğin evlerin listelendiği bir emlak ilan sitesi düşünün. Bu web sitesi, satıcıların evlerini satışa çıkarmalarını sağlarken alıcıların da satışa sunulan evler içinde istediklerini aramalarına olanak tanıyor. Ancak bu tip sitelerin bir de emlak firmalarına özel yapıları olur. Üçüncü bir taraf olarak emlak firmalarının da siteye entegre olmalarına olanak tanırlar. İşte bu noktada sizin bu tip platformlara girerek hem alıcılara hem satıcılara rehberlik etmeniz mümkün olabilir. Tercih edeceğiniz bu tip platformlar sayesinde, yeni potansiyel müşterilerinize de sağlam bir profil çizme şansı yakalarsınız.

Girişimlere ve Teknolojiye Ön Ayak Olmak

Elbette ki bu tip sitelere ve uygulamalara dahil olabilmek için kendi hedefiniz olan bölgelere özel hazırlanmış olanları tercih etmeniz çok daha etkili olur. Ancak Türkiye’de henüz bu tür girişimler ulusal çapta bile çok azken(yok aslında), yerel ve bölgesel girişimleri nereden bulacaksınız?

İşte bu durumu, cesur ve farklı bir emlak firması olduğunuzu göstermek için kullanabilirsiniz. Kendi bölgenizde kendi girişim projenizi hazırlayabilir, bunu kendi firma markanızla birleştirebilir ve müşterilerinize yeni çağda birer piyon değil birer öncü olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Artık bu tür girişimleri yapmak çok zor değil. Bir yazılım ekibi ve proje geliştiricisi sayesinde istediğiniz girişimi ortaya çıkarmanız mümkündür. Pazarlama ise bir emlak broker olarak zaten sizin en iyi bildiğiniz iş olmalıdır.

Emlak danışmanları ve gayrimenkul firmalar;

Önünüzdeki engelleri kendi lehinize çevirmek için elinizden geleni yapın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Sektöründe “Biz Bir Aileyiz” Yalanı…

garanti_emelilik_aile_04.jpg


Bu sektörde sık sık duyduğum iki cümle var. Biri neredeyse her ofisin sosyal medyada ya da beraber geçirdiğimiz eğitim, paylaşım süreçlerinde istisnasız kullandığı 
biz bir aileyiz” klişesi. İkincisi de eğitimler sırasında birbirinizin reklamını yapın, kendi reklamınızı yapmanızdan çok daha iyi sonuçlar elde edersiniz” diye tavsiye verdiğimde karşıma çıkan millet birbirinin gözünü oyuyor, kimse başkasının reklamını yapmaz ki” cevabı.

Evet, kabul ediyorum. Gayrimenkul danışmanları ve ofis sahipleri olarak çok fazla sorumluluğumuz var. Çok çalışıyoruz. Gayrimenkul sektörü dışı sizi içi bizi yakar bir sektör. Stres seviyesi yüksek bir iş. Alıcısı satıcısı çeşit çeşit. Karşımıza bin bir türlü insan, acayip acayip işlemler, tuhaf garip sorunlar çıkıyor.

Ama ortada çok üzücü bir gerçek var. Stresin en büyüğünü, beraber çalıştığımız ofisler, yönlendirme yaptığımız diğer gayrimenkul danışmanları ya da aynı piyasayı, pazarı paylaştığımız iş ortaklarımız yaratıyor. Bu hem en çok şikayet edilen hem de en çok üzeri örtülmeye, görmezden gelinmeye çalışılan sorunlardan biri. Üzerinde ne zaman konuşmak istesem kavgaya dönüşen, herkesin alınganlığının en yüksek seviyeye çıktığı acayip bir konu.

Bir tarafta ne zaman beraber iş yapsak yüzümüzü ağartan, dost arkadaş olduğumuz, işimizi kendi işi gibi sahiplenen ofisler, danışmanlar var. Bu danışmanlarla ve ofislerle çalışırken aynı kulübün üyesi olduğumuzu hissediyor, yaptığımız işten gurur ve mutluluk duyuyoruz. Satış yaptığımızda, zor bir işlemi sonuçlandırdığımızda ya da ciro başarısı elde ettiğimizde bizi içtenlikle tebrik ediyorlar. Başarılarımızın ve sıkıntılarımızın ortağı oluyorlar.

Diğer tarafta aynı ofiste ya da marka altında çalıştığımız halde kendi ekmeği ve müşterisi için çaba göstereceğine başkasının ekmeğini elinden almaya çalışan, etik kuralları önemsemeyenler var. Üstelik tüm bunları yaparken kendisine yapılan en ufak bir yanlışta yüzü kızarmadan etik kurallar var” diye bağırıp çağıran ofisler ve danışmanlar var. Onlarla çalışmak Doktor Jekyll ve Bay Hyde’la çalışmak gibi. İşbirliği yapmak istediğinizde önce kabul ediyor hatta gayet arkadaşça ve yardımsever davranıyorlar. Sonra her türlü akla gelmedik engeli önünüze koyup yolunda gitmeyen her şeyde sizi suçluyorlar. Alıcınızı elinizden kapmaya çalışan mı istersiniz, satıcınıza hatta ofis sahibinize sizin beceriksiz olduğunuz anlatıp dedikodunuzu yapan mı istersiniz… Anlatmama bile gerek yok eminim. Çünkü hepiniz benzer hikayeleri yaşamışsınızdır zaten.

Önemli olan danışmanların birbirine yaptığı saygısızlık da değil. İş saygısızlıkla kalsa bir daha görüşmezsiniz olur biter. Ama işlemlerde beraber çalışmak zorunda kalınca sorun ciddileşiyor. Müşterinize “ben sizi temsil eden danışmanla çalışmam” diyemeyeceğiniz zamanlar oluyor. Beraber yürütmeniz gereken işlemler için, evrak ve bilgilere ulaşmanızda yardımcı olmayan bu iş ortakları, sizi temsil ettiğiniz tarafa karşı zor duruma düşürüyorlar ve en önemli görevin yerine getirilmesine engel oluyorlar: İşlemin kaliteli bir hizmetle tamamlanması!!!

Bu tip danışmanlar ve ofisler, maalesef yaptıklarının dönüp dolaşıp kendi itibarlarını zedelediğinin farkında bile değil. Son yıllarda biraz da olsa itibarını yükseltmeyi zar zor başardığımız gayrimenkul danışmanlığı mesleğine verdikleri bu zararın bindikleri dalı kesmekle aynı anlama geldiğini bir türlü anlamıyorlar.

İnsanlar çeşit çeşit. Gayrimenkul danışmanlarının da farklı karakterlerde olmaları gayet normal. Hepimiz insanız. Kabul ediyorum ki bu, iş dünyasının bir gerçeği. Ama gayrimenkul sektöründe danışman olmak sıradan bir çalışan olmaktan çok farklı. Gayrimenkul danışmanlığı bir çeşit girişimcilik. Bu iş, beraber çalıştığınız ofisin sahibine  olduğu kadar size de ait bir iş. Yani sektördeki danışmanların yaptığı iyi ve kötü her şeyin sonuçları doğrudan bizi etkiliyor. Bu yüzden piyasanın işleyişini ve etik kuralların yaygınlaşmasını kendi ellerimizle sağlamak zorundayız.

Bizler aile olmayabiliriz ama düşman da değiliz. Bu sektörde işbirliği yapmaktan, birbirimizi desteklemekten ve eğitmekten başka ilerleme yolumuz yok. Sektörde her markadan ancak bir tane birinci çıkarabilirsiniz. Geri kalan binlerce danışman ne olacak? Hırs güzeldir ama bu piyasa tek bir birinci için fazlasıyla büyük. Herkesin ekmeğini kazanabileceği kadar yer ve işlem var. Eğitimlerde boşuna mı öğretip duruyorlar size rakibiniz sahibinden satılıklardır, diğer gayrimenkul danışmanları, diğer ofisler ya da markalar değildir diye. O yüzden rol yapmayı bırakıp gerçek işbirlikleri ve ortaklıklar kurun. İş birliği yapmaktan hoşlanmıyor musunuz? Kimsenin başını yakmayın, yalnız çalışın. Aile olmasak da olur.

Doğru rakiple uğraşmanız dileğiyle…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Evinizin Kira Değeri Nasıl Artar?

Gayrimenkullerin yüksek bedelle kiraya verilebilmesi için öncelikle bakım ve onarım çalışmalarının yapılması gerekiyor. Çünkü temiz ve bakımlı evler daha yüksek bir bedelle kiraya verilebiliyor. Ancak bir gayrimenkulün yüksek bir fiyata kiralanma olasılığını artırmak için dikkat edilmesi gereken başka konular da var. Neler mi? İşte evinizin kira değerini artırmanızı sağlayacak 10 madde de sıraladığımız ipuçları…

Bir gayrimenkulün kira değerini artırmak için 10 öneri…

  • Öncelikle gayrimenkulün sahip olduğu özellikleri tespit etmeli ve hangi değişiklikleri uygulamanız gerektiğine karar vermelisiniz. Çünkü yapacağınız değişikliklerle evin değerini artırmanız mümkün olur.

  • Evinizde yapacağınız değişiklerle evinizi güzelleştirmeniz gerekir. Yani evin temiz ve düzenli görünmesi önemlidir.

  • Bir evin bakımlı görünmesi için yapılacak ilk iş boya badana yapmaktır. Ayrıca bakımlı bir ev için küçük çaplı hasarların da giderilmesi faydalı olur.

  • Evin bazı bölümlerine ayrıca önem vermeli ve dikkat etmelidir. Çünkü kiralama yapılırken özellikle mutfak ve banyoya dikkat edilir. Bu nedenle buradaki eşyaların temiz ve bakımlı, tesisatının da sağlam olması gerekir.

  • Evin iç dekorasyonuna ilişkin yapılacak düzenlemeye dikkat etmek gerekir. Örneğin mutfak dolapları yeterli ve kullanışlı olmalı. Ya da banyoda dolap için yer ayarlanmalı.

  • Evin sadece iç kısmı değil dışı da kiracılar üzerinde etkili oluyor. Bu nedenle dış cephenin temiz ve bakımlı olması faydalı olur.

  • Evinizin bulunduğu semtte yapılan yenilikleri ve gelişmeleri araştırın. Semtinizde yaşanan gelişmeler evinizin kirasında yükselmelere neden olur.

  • Isı yalıtımı önemlidir. Isınma giderleri düşük olan bir ev avantajlıdır. Bu nedenle ısı yalıtımı yaptırmak da kira değerini artıracaktır.

  • Isınma sistemi de evin kira değeri üzerinde etkili oluyor. Örneğin kombili bir ev sobalı eve göre daha yüksek bir fiyata kiralanabiliyor.

  • Deprem konusunda bilinçlenme artıyor. Bu nedenle evinizin depreme dayanıklı olduğunu belgelemeniz değer artışında etkili olur.

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

 


 

A’dan Z’ye Emlak Pazarlama Planı Nasıl Oluşturulur?

Başarılı pazarlamanın ilk kuralı iyi bir pazarlama planına sahip olmanızı gerektirir. Bu plan sizin pusulanızdır. İyi bir emlak pazarlama planına sahip olmak pusulanızın sizi hangi yöne götürdüğünü anlamanızı sağlar. 

İster bir pazarlama ekibi kurmuş olun isterseniz sınırlı kaynaklarla çalışıyor olun dijital çağda hedefine odaklanmış bir pazarlama kampanyası artık kaçınılmazdır.

Çok çeşitli ve farklı pazarlama uygulamaları ile karşılaştığınızda, oyun planınızın fazlaca genişlemesi nedeni ile hedeflerinizden şaşmanız çok daha kolay olmaktadır. Hedeflerinize ulaşabilmeniz için, anahtar metotlar hakkında bilgi sahibi olmanız ve doğru mesajları iletmeniz sizin kalabalıklar arasından sıyrılarak rakiplerinizin önüne geçmenizi ve listenizdeki gayrimenkulleri öne çıkarmanızı sağlar. Müşterilerinizi harekete geçirecek olan başarılı pazarlama kampanyanız potansiyel kârlılığınızı da etkiler.

Pazarlama planınızda makalemizde belirttiğimiz konulara dikkat ederek stratejinizi daha kolay oluşturabilirsiniz. 

HAZIRLIK

Hazırlık aşamasında şu soruları sormanız gerekir;

Kimi hedefliyorsunuz ve müşterileriniz neden sizi seçmeli? Çok tanıdık geliyor olabilir ama pazarlama planınızın başarılı olması için hedef kitlenizin doğru bir şekilde belirlenmiş olması gerekir.

Bütçeniz nedir ve bu bütçeyi farklı pazarlama mecralarına nasıl dağıtmayı planlıyorsunuz?

Rakipleriniz kimler ve kendilerini ve gayrimenkullerini nasıl pazarlıyorlar? Ne teklif ediyorlar ve kendinizi nasıl farklılaştırabilirsiniz?

Hazırlık aşamasında şunlara da dikkat etmek gerekir;

Online ve offline pazarlama çabalarınızda kullanılacak profesyonel bir fotoğrafçı ile anlaşmalısınız. Evet, herkesin akıllı birer mobil cihazı var fakat yapacağınız çekimler için çok amatör olmanız pazarlama sunumunuzda sizi geriye düşürür. Listenizdeki gayrimenkulleri tanıtırken potansiyel müşterilerinizi etkileyecek güçlü, görsel ve atmosferik fotoğraflar ile gayrimenkullerin dile gelmesini ve kendi hikâyelerini anlatmalarını sağlamalısınız.

Gayrimenkulleriniz için bir kimlik ve marka yaratın. Hedeflediğiniz niş pazara uygun orijinal bir kimlik ve logo aracılığı ile bir itibar yaratmalısınız.

Anahtar mesajları belirleyin, bu gayrimenkulü rakiplerinizden ayıran nedir? Gayrimenkulün değerini doğru konumlandırmak pazarlama iletişiminizi ve materyallerinizi seçerken size yardımcı olacaktır.

OFFLINE PAZARLAMA PLANI

Online pazarlama gayrimenkullerinizin pazarlanması aşamasında son derece önemli olsa da hala geleneksel pazarlama da önemini koruyor. Evet işin yarısını artık online pazarlama oluşturuyor ama hala denenmiş ve test edilmiş offline pazarlama yaklaşımları da yerini koruyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri bu yöntemlerin hala güven uyandırması ve pek çok yatırımcı ve kiracı tarafından biliniyor olmasıdır. 

Potansiyel müşteri ve referans oluştururken kullanılan bazı stratejilere bakacak olursak;

– Basılı Materyaller–Kaliteli baskı ile üretilen broşür, ilan, araştırma ve benzeri pazarlama materyalleri ile potansiyel müşterilerinize gayrimenkul ile ilgili doğru hikayeyi anlatabilirsiniz.

– Teşhir ve Cama Asılan İlanlar–Camlara asılan Kiralık ya da Satılık ilanlarını da kişiselleştirerek rakiplerinizden farklılığınızı gösterebilirsiniz. Özellikle afiş ilanlarınıza mutlaka QR kodu ekletmeyi unutmayın!

– Emlak Ofisinizin Aktiviteleri – İş ağınızı geliştirmek amacı ile emlak ofisiniz tarafından organize edilen yemek, kahvaltı ya da özel geceler potansiyel alıcılarla karşılaşabileceğiniz ve gayrimenkullerinizi öne çıkararak tanıtabileceğiniz ortamlar olabilir. Pazarlamanın en etkili yöntemlerinden biri olan bu tür davetler, hedef kitleniz ve onlara ulaşmanızı sağlayacak toplulukla bir arada bulunmanızı sağlar. Bundan daha güzel bir pazarlama ortamı bulamazsınız. 

– İş Ağınız – Tabii ki meslektaşlarınızla yapacağınız paylaşımlar sektörün en etkili pazarlama yöntemlerinden biridir. Bölgeniz de bulunan emlak profesyonellerinin pazarlama faaliyetlerinden haberdar olmasını sağlayarak iş birliğinin gücünden faydalanmalısınız.

– Basılı Medya – Gazeteler ve sektöre yönelik dergiler marka bilinilirliğinizi artırmak, güçlü ve aktif şekilde varlığınızı göstermek açısından son derece önemlidir. Yerel gazete ve sektörel dergilere pazarlama kampanyalarınızda ağırlık vermelisiniz.

– Kartpostal – Posta kartlarının en yüksek açılma oranına sahip olduğunu düşünerek yapacağınız pazarlama kampanyalarında çok önemli geri bildirimler alırsınız. Kartpostal pazarlama ile gönderdiğiniz kartların okunmadan atılma gibi bir durumu söz konusu değil, empati yapacak olursanız. 

ONLINE PAZARLAMA PLANI

İş ödüllü bir pazarlama kampanyası hazırlamaya geldiğinde dışarıdaki pek çok online mecradan hangisinin doğru olacağını ayırt etmek gerçekten güç bir iştir.

Fakat online ortamda varlığını göstermek hayatidir. Bu bölümde bu rekabetçi ortamda online pazarlamanın bazı örnekleri üzerinde duracağız;

– Dijital Broşürler– İlgi çekici ve yaratıcı dijital broşürleri mail aracılığı ile göndermek geniş bir kitleye seslenmenin iyi bir yolu olabilir. Aynı broşürlerin gayrimenkullerin bulunduğu web sitenizden de indirilebileceğinden emin olun.

– İnternet Sitesi Geliştirme – Müşterilerin kullanabileceği, önemli bilgilere birkaç tık ile ulaşabilecekleri, arama, izleme ve interaktif kullanım imkanı sunan bir internet sitesini yaratmanız ve lanse etmelisiniz.

Yatırımcıların ve kiracıların %80’i online arama ile işe başlarlar. Bu nedenle sitenizin sadece güzel görünmesi yetmez aynı zamanda müşterileriniz için bulunabilir de olmalıdır. İnternet siteleri her türlü cihazdan (masa üstü bilgisayar, mobil ya da tablet) görüntülenebilir, bilgi verici ve kullanımı kolay olmalıdır. Yarışta öne geçebilmek için metinlerin yanı sıra indirilebilir zemin planları, interaktif grafikler, yüksek çözünürlüklü resimler, dinamik haritalar gibi farklı özellikleri kullanabilirsiniz.

– İnternet Sitesi Güncellemeleri – Sitenizin portföyünüzde ki gayrimenkuller ya da sitenize ait bilgiler ile sürekli güncellenmesine özen gösterin. Potansiyel müşterileriniz ile iletişime geçebileceğiniz bir blog ile markanızın ötesinde müşteriler ile kişisel ilişkiler kurma fırsatı yakalayabilirsiniz.

Sektör trendleri ile uzman görüşlerini, dikkat çekici kiralama işlemlerini, bölgenizin tanıtımını, haberleri ve gayrimenkul güncellemelerine sitenizde yer verebilirsiniz.

– Popüler Kişileri Kullanarak Pazarlama – Potansiyel yatırımcılarınızı ya da kiracılarınızı sektör öncüleri, analistler, bloggerlar ve gazetecileri kullanarak çekebilirsiniz. Bu kişiler vasıtası ile online gazetelerde ya da bloglarda sizi ve markanızı öne çıkaracak yazılar yayınlanmasını sağlayabilirsiniz.

Sizde emlak sitelerinde ve bloglarda misafir yazar olarak yazı yazabilirsiniz. Yazdığınız yazıların linkini kendi gayrimenkul sayfalarınıza eklemeyi de unutmayın. Yazarlık konusunda illa ki size bir teklif gelmesini beklemeyin sizde emlak dünyasına ait ipuçlarını ve yaratıcı makalelerinizi yayınlaması için bir emlak sitesi ve bloguyla görüşebilirsiniz. Kişisel sitenizden paylaşım yapmak ile popüler bir sitede yazılarınızı yayınlamak arasındaki etkileşim farklılıklarını göz önünde bulundurun. Bu heyecan verici dünyaya adım atmanız için sizin bir teklifiniz yeterli gelebilir.

– Mail Kampanyaları – Gönderilen maillerin çoğunun okunmadan silindiğini göz önünde bulundurarak hedeflediğiniz kitleyi iyi seçin. İçeriğinizin gerçekten hedeflediğiniz kitle ile konuşması çok önemlidir. Maillerinizde gayrimenkuller hakkında bilgi verdiğiniz kadar sektör haberlerine de yer verdiğinizden ve sayfanıza ulaşabilecek bir linki mailinize eklediğinizden emin olun.

– Online Medya – İnternet ortamında şirketinize ve sektöre ait bilgileri paylaşabileceğiniz bir gazete ya da dergi hazırlayabilirsiniz. Haber değeri olan ve potansiyel müşterilerinizin ilgisini çekecek içerikler ile çıkaracağınız bu gazete ve dergiler marka bilirliğinizi artıracaktır. Bu güvenilir yöntem sayesinde rakiplerinizin önüne geçecek ve bir butona basılarak paylaşımı arttıkça hedeflediğinizden de daha çok kişiye ulaşacaksınız. Söylediklerinizin kesin, anlaşılabilir, farklı olduğundan ve haber değeri bulunduğundan emin olun. Yazıların içine müşterilerinizi gayrimenkullerinizin yer aldığı sayfalara ya da kendi internet sitenize götürecek yönlendirici linkler eklemeyi de unutmayın.

– Sosyal Medya – Sosyal medyanın gücünü küçümsemeyin.  PeriscopeYoutubeTwitterPinterestFacebookİnstagramLinkedin gibi pek çok sosyal medya mecrası pazarlama amacı ile kullanılıyor. Bu ortamlarda uzman olarak görüşlerinizi bildirebilir, yazılanlara yorum yapabilir, sektöre ait gruplara katılabilir ya da kendi kişisel sayfanızı ya da şirketinizin sayfasını oluşturabilirsiniz.

– Medya Reklamları – Sektörünüz ile ilgili online dergilerde ya da gazetelerde pazarlama amaçlı yer alarak, hakkınızda haber yayınlatarak hedef kitlenize seslenebilir, gayrimenkullerinizin tanıtımı yapabilir ve gayrimenkullerinizin Google arama motorlarında üst sıralarda yer almasını sağlayabilirsiniz.

– Performans Bazlı Pazarlama – Tıklama başına ücret ödeme bazlı kampanyalardan faydalanarak reklamlarınızın performansına göre ücret ödeyebilirsiniz. Facebook, Google, İnstagram, Twitter gibi online ortamların kullandığı bu yöntem ile markanıza kolaylıkla dikkat çekebilir ve marka bilinirliğinizi hızlıca binlerden milyonlara çıkarabilirsiniz. Bu pazarlama yönteminin en büyük avantajı hızlı, ölçülebilir ve kitlelere ulaşabilir olmasıdır.

Özellikle Facebook kampanyaları oluşturmanızı tavsiye ediyoruz. Facebook reklam ölçümleme amaçlı yapmış olduğumuz örnek reklam çalışması iyi bir trafik akışı sağladı. Burada dikkat edeceğiniz en önemli nokta hedef kitlenizi iyi belirlemeniz olacaktır. Ayrıca Google aramalarında bölgeniz ve portföyünüzle ilgili anahtar kelime bazlı reklam çalışmalarına belirli aralıklarla reklam çalışmaları yapmalısınız.

ÖLÇÜM SONUÇLARI

– Metrikler – Pazarlama kampanyanızın başarısını ve aktivitelerinizdeki ilerlemeyi takip edecek ve ölçecek olan metrikleri belirlemeniz gerekir.

Göz önünde bulunduracağınız performans anahtar göstergeleri şunlardır;

  • Marka etkisi (Reklam performansı için)

  • İnternet sitesi ziyaretleri (online pazarlama kampanyaları için)

  • Medya Takip (hem geleneksel hem de internet ortamındaki yayınlar için)

  • Potansiyel müşteri yaratma (tüm pazarlama kampanyalarının başarısı için )

– Raporlama – Pazarlama girişimlerinizin raporlanması, kampanyanızın seyrini izleyebilmeniz, başarılı olup olmadığını tespit edebilmeniz ve gerekli durumlarda kampanyanızda geliştirim yapılabilmeniz için son derece önemlidir. Google Analytics başlangıç için iyi bir araçtır. Online performansınızı ve potansiyel müşterilerinizi ölçmek açısından en faydalı araç olan bu uygulama aynı zamanda size müşteri raporları ve gösterge tabloları oluşturma şansı da tanır.

İlk başta biraz karmaşık gelebilir fakat kullanmaya başladıkça diğer özelliklerini de keşfedebilirsiniz. Biz hem Google Analytics hem de Yandex Metrica ölçüm uygulamalarını kullanıyoruz. Zaman zaman Google Analytics yanlış ölçümler yapabiliyor bunun için ücretsiz Yandex Metrica ölçüm uygulamasını kullanmanız sizin yararınıza olacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Başarı Piramidinin Hangi Seviyesindesiniz?

Satış rakamlarını unutun gitsin. Bir gayrimenkul danışmanı olarak nasıl düşünmeniz ve neye inanmanız gerektiğini biliyor musunuz? Bunu anlamanız için basit bir yöntem yeterli.

Zihninizde üçgen bir piramit canlandırın ve onu altı satıra ayırın. Her bir satır bir aşamayı temsil edecek. En aşağıdaki birinci seviyeyi temsil eden satır, gayrimenkul sektöründeki yolculuğunuzun başlangıcıyken, en üstteki altıncı seviyeyi temsil eden satır ise yolculuğunuzdaki zirve noktası olacak.

Bu piramit, nerede olduğunuzu, ekip üyelerinizle birlikte nasıl hareket edeceğinizi ve düzenleme yapmaya ihtiyacınız olup olmadığını görmenizi sağlayan bir değerlendirme aracı olarak oldukça faydalıdır. Unutmayın ki kimse sadece tek seviyeye bağlı değildir ve ekibinizi bir sonraki seviyelere çıkmak için yönetme imkânı sizin elinizdedir.

Seviye 1: Kaybetmemek İçin Oynamak

Bu seviyede bulunanlar, ekstra gelir elde etmek için kenarda kıyıda gayrimenkul işi yapmaya çalışanlardır. Çok daha fazlasına aç değillerdir ve var olanı korumaya yönelik iş yapmak isterler. Mevcut müşterilerini, mevcut çalışma ekiplerini ve mevcut kazanç kapılarını kaybetmemek ana hedefleridir. Eğer etrafınızda bu tarz insanlar fazlasıyla varsa, bu durumda kendinize bir ayna tutun ve size ilham verecek yenilikler bulmaya bakın.

Seviye 2: Ağır Ağır İlerlemek

Bu seviyede bulunanlar, güvenli bölgeleri olmamalarına rağmen açıkta yaşam savaşı vermeye çalışan firmalardır. Onlar sürekli minimum işlem rakamlarını yakalamaya çalışırlar. En yüksek hedeflerini asla tepelere çıkarmazlar. Çok büyük geri dönüşler sağlayacak listeler oluşturmadıkları gibi, beklentilerini de buna bağlı olarak çok yüksek tutmazlar. Bu nedenle çok ağır bir ilerleme seyri gösterirler.

Seviye 3: Rekabet Etmek

Bu seviyede bulunanlar, gelecek vaat eden danışmanlardır. Çünkü bu seviyedeki gayrimenkul profesyonelleri, yoğun rekabetin içerisindedirler ve sürekli yarış halinde olmaları onları motive edici bir faktördür. Bu aşamada bulunanların tek sorunu ise, daha iyi görünmenin yolunun diğerlerini daha kötü göstermekten geçtiğine olan inançlardır. Kazanamadıklarında hemen rekabet ortamını, müşterileri ve listelerin kalitesini suçlarlar. İçinde bulundukları piyasa koşullarının kurbanı olduklarını düşünürler ve suçlama yoluna seçerler.

Seviye 4: Gelişmek İçin Çabalamak

Bu seviyede bulunanlar, gerçek motivasyonun ne olduğunu yakalamış olan firmalardır. Motive olmak için başkalarının davranışlarından, piyasa koşullarından veya iş ortaklarından destek almak zorunda hissetmezler. Kendi içsel motivasyonlarını beslemeyi çok iyi bilirler ve kendilerini sürekli geliştirmek isterler. Kendilerini asla bir kurban olarak görmezler. Bu seviyedeki gayrimenkul profesyonelleri daima şu inanca sahiptirler: “Kendi iş geleceğimi kendim belirleyebilirim. Eğer bu işte en iyisi olacaksam doğru bakış açılarını ve yetenekleri benimsemem gerekiyor.

Seviye 5: Meydan Okumak

Bu seviyede bulunanlar, kendilerini çok iyi tanırlar. Hem yapabileceklerinin kapasitesini çok iyi bilirler hem de içinde bulundukları koşulların onlara getireceği zorlukları çok iyi takip edebilirler. Piyasa içerisindeki bir alanı araştırdıkları zaman, rekabet koşullarını hemen anlayabilir ve kendilerini bu rekabetin içerisinde nasıl konumlandıracaklarının analizini yapabilirler. Bu da onlara zorluklar ile başa çıkma kabiliyeti ve gücü kazandırır. Her koşulda “Ben bu engeli aşabilirim ve bunun nasıl olacağını biliyorum” diyebilirler.

Seviye 6: Ustalaşmak

Bu seviyede bulunanlar, sektörde yükselme aşamasının en üst noktasındadırlar. Asla karşılaştıkları kötü durumlar için lanet etmeyen, her zaman iyimser yaklaşan ve stressiz bir çalışma biçimini benimseyen gayrimenkul profesyonelleri, karşılaştıkları zorlukları birer engel olarak görmezler. Yaratıcılıklarına odaklanırlar ve dış faktörlerin etkisini görmezden gelirler. Bu firmalar, konut piyasasının herhangi bir alanında rahatlıkla başarı gösterebilirler.

Sonuç

Piramidin hangi seviyesinde olduğunuz, aynı zamanda sizin sektöre ve iş yaşamınıza hangi açıdan baktığınızı da gösterecektir. Tek başınıza olun veya ekibinizle birlikte çalışın, ne şekilde olursa olsun piramidin basamaklarını tırmanmak için çabalamayı ihmal etmeyin.

Siz piramidin hangi seviyesindesiniz ve hedefiniz neresi?

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Zavallı Gayrimenkul Danışmaları!


Meslek hayatımın son on yılını, tutkusunun ne olduğunu hiç düşünmemiş ama gaza gelmiş, parasız ve başarısız, hayallerinin peşinden koştuğunu sanan, mutsuz, umutsuz insanları seyrederek geçirdim.

Gayrimenkul sektöründe hayatının merkezi yanlış yerde sallanıp duran yüzlerce danışman ve danışman adayı, acı içinde koşturup duruyorlar. Kimse onlara bu iş sana göre değil, gücünü sana çok daha uygun başka işler için harca” demiyor.

Farkındayım bu iş çok cazip. Bu işe talip olanlarda belli özellikler ya da diploma aranmıyor. Kazanılabilecek gelir kelimelerle tarif edilemeyecek kadar yüksek. Harcanan emek bu ülkede asgari ücretle çalışan birçok kişinin harcadığı emekten daha azmış gibi görünüyor. Haftanın 6 günü, günde 8 saat çalışıp ay sonunda 1.600 TL almakla tek işlemden 5.000 TL alma ihtimali kıyaslanamaz bile.

Gelin görün ki gayrimenkul danışmanlığı, herkesin rahatlıkla gücünü ve becerisini değerlendirebileceği bir alan değil. Hatta pek çok kişi için kumar kadar tehlikeli. Sopanın ucunda sallanan havucu kovalayan ve o havucu hiç yakalayamayacak olan çok danışman var.

Kişisel gelişim kitaplarında ve gayrimenkul sektöründeki markaların eğitimlerinde sürekli pompalanan tutkularının peşinden koşup kazanan insan modeli” siz olmayabilirsiniz.

Sorun kendinize… Neden gayrimenkul danışmanı olmak istediniz? Bağımsız çalışabilmek için mi? Herkes yapıyor ben de yaparım diye düşündüğünüz için mi? Tutkunuz gayrimenkul sektöründe başarılı olup yükselmek mi, yoksa fazla nitelik aranmayan bir işten para kazanmak mı? İkisi arasındaki o küçük fark bu işteki başarınızın temel taşlarını oluşturuyor.

Emlakçılık başka, gayrimenkul danışmanlığı bambaşka bir şey. Harika bir emlakçı olabilecekken büyük markaların ofislerinde kendilerine hiç uymayan bir iş modeliyle çalışmakta inat eden yüzlerce kişi var. Ofis sahipleri de sırf ciroya etki ediyor diye bu çalışanlardan vazgeçmek istemiyor. Oysa markalar altında yapılan gayrimenkul danışmanlığı, bir iş modelidir. Kuralları ve yaptırımları vardır. Olmalıdır.

Ödenen isim hakkı bedelleriyle bir marka adını kullanma hakkını değil, sağlam kurulmuş bir sistemi satın alırsınız. Buna rağmen pek çok markalı ofis, işlerini bildikleri gibi yapıyor. Tabelalarında falan emlak”yerine bilinen bir marka yazıyor olmasının havasını atıyor sadece. Merkezdeki eğitimlere katılıyor, o gazla bir iki hafta önerilen iş modelini yürütmeye çalışıyorlar.

Bu iş modelinin kendi bildikleri yoldan daha yavaş işlediğini görünce de bildikleri, alıştıkları yoldan devam ediyorlar. Sektör, marka tabelası taşıyan ama karadüzen çalışan ofisler ve danışmanlardan geçilmiyor.

Ofis sahiplerinin büyük bir kısmı tabelayı kapıya astıklarında ve çalışanlarına siz bizim çalışanımız değil iş ortağımızsınız dediklerinde sistem kendi kendine işlemeye başlayacak sanıyor. Ama gerçek bir gayrimenkul danışmanı yetiştirmek çok emek ve çaba isteyen bir süreçtir. Markalar da ofis sahiplerini bu konuda fazla sıkıştırmadığı için gayrimenkul danışmanı kartı taşıyan ama bu niteliğe hiç sahip olmamış yığınla insanı sektör çiğneyip çiğneyip atıyor maalesef.

Danışman tutundurma oranları %12-13 civarında hala. Yani işe beraber başlayan 10 danışmanın yıl sonunda sadece bir tanesi bu işe devam ediyor.

Gayrimenkul danışmanlığı gerçekten eşine az rastlanır güzellikte bir iştir. Ama herkese göre değildir. Parlak renklerle yazılmış tabelaların, janjanlı ofislerin, hoplanıp zıplanan eğitimlerin, ödül törenlerinin cazibesine kapılmadan önce bu işin gerçeklerini ve gereklerini öğrenin. Sistemi anlamış ve uygulamak için çaba göstermiş bir ofis bulun.

Gerçekten istediğiniz iş bu mu? Yoksa sadece sonuçlarını mı istiyorsunuz? Sadece sonuçlarla ilgileniyorsanız ve gereken çabayı göstereceğinizden, bu katı kurallı iş modeline uyabileceğinizden şüpheniz varsa emlakçı olun lütfen.

Ya da hem aklınızı hem gücünüzü kullanabileceğiniz başka bir şeyin peşine düşün. Marangoz olun, aşçı olun, otobüs şoförü olun ama her ne olduysanız işinizi gerektiği gibi yapanlardan olun. Mutlu olun demiyorum bakın. Rahat ve kendinizden emin olun. Neden o işi yapıyorsunuz bunu iyice biliyor olun.

Mutlu olmak için mi, az düşünmek için mi, çok para kazanmak için mi, az çalışmak için mi? Hayatınızı sürdürmek için yapıp duracağınız bu şey, hayatınızda doğru yerde durmuyorsa, hangi mesleği yaparsanız yapın, kendinizi sürekli bir huzursuzluk denizinde yüzerken bulursunuz.

Hayatınızı değiştirebilecek olan gayrimenkul danışmanlığı işini gerçekten hayatınızı değiştirmek için yapmanız dileğiyle…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Pazarlama Üstatlarının Sırları Nedir?

Pazarlama, gayrimenkul profesyonellerinin en iyi olması gereken alandır aslında. Alıcılar ile satıcılar arasında aracı görevini üstlenen emlak brokerlar, onları ikna edebildikleri ve ellerindekini pazarlayabildikleri sürece iş yaparlar. Bu durumda pazarlama dünyasının kapısını aralayan ve içeriye girdiklerinde en farklı stratejileri ortaya koyarak sıyrılmaya çalışan broker ve danışmanlar, bu dünyanın sırlarını da iyi takip etmelidir.

Nedir bu sırlar? Onlar gayrimenkul ve iş dünyasının üstadlarının sözlerinde saklı. İşte iki bölüm şeklinde yayınlayacağımız bu makalemizde, sizler için iş dünyasının pazarlama üstadlarının sözlerinden önemli sırları aktarıyoruz. İlham almanız dileğiyle…

Guy Kawasaki:

 İnsanların aklını başından aldığınızda, hedefiniz onlar üzerinden para kazanmak ya da istediğinizi almak olmasın. Onlara mükemmel bir keyif yaşatmayı hedefleyin.

Laura Monroe:

 Hem kendinize hem müşterilerinize ilham kaynağı olun. Bilgilendirin, ilgisini çekin, bağlanın ve teşvik edin. Video, e-posta ve sosyal medyayı kullanarak stratejiler geliştirin ve onlara aradıkları evi bulun. Son dokunuşunuz ise mükemmel bir müşteri hizmeti olsun.

Frederick Townes:

 Veri güdümlü kararlar almak için analitik kullanmak, kör bir sürücü olmak yerine, yeni rekabet üstünlüğü ve işin iç yüzünü kavrama kabiliyeti kazandırır.

Katie Lance:

 Hikayeleştirme ve kapsamlı ve içerik stratejisi hayati önem taşır. Pazarlama mesajlarının sosyal medyada uçuştuğu değil, gerçekten işlerine tutku ile bağlı olduklarını anlatan bir hikayeleştirme ile kendi değerlerini yaratan brokerlar görüyorum.

Ekaterina Walter:

 Etkili görseller kullanın. İnsan beyni görselleri, metinlere göre 60 bin kez daha hızlı algılar ve Y kuşağındaki alıcıların fotoğraf odaklı deneyimleri vardır. Aşırı bilgi yükleme çağında, çağdaş, ilginç ve yüksek kalitedeki görseller, içerik stratejinizin bir parçası olmalıdır.

Alexanfra Gibson:

 Her zaman bir şeyler isteyen siz olmayın. Anlaşmanızı almaktan daha çok vermeye yönelik bir temele oturtun. Bu işin yalnızca sizinle ilgili olmadığını hatırlayın.

Joda Mize:

 Markalaşma ile pazarlama arasında tartışılmaz bir fark vardır. İş sahipleri olarak siz, bu ayrımı yapma yeteneğine sahip olmalısınız. En nihayetinde markanız, kendiniz hakkında ne dediğiniz değil, tüketicinin sizin hakkınızda ne hissettiğidir.

Peter Brewer:

 Emlak profesyonelleri tarafından sunulan pazarlama stratejilerinin manzarası, giderek daha mülayim bir hal alıyor. Acilen farklılığınızı ortaya koyacak olan noktayı belirleyerek kendinizi daha özel hale getirin. Mülayimlik ve sıkıcılık öldürür. Dikkat çekin!

Anne Jones:

 Yüksek kalitede içerik paylaşmak, bir Mercedes sürmek ile eşdeğerdir. Henüz milyon dolarlık bir evler satmamış olabilirsiniz, ama pazarlamanız sizi öyleymiş gibi göstermelidir.

Debra Trappen:

 Kişisel marka hikayeniz ve niş pazarlama hedefinizin her ikisi de sevdiğiniz bir hayat ve iş içerisinde tasarlanır. Değerlerinizi ve asıl amacınızın ne olduğunu tanımlamalısınız. Ancak o zaman sizin değerlerinizi fark eden ideal müşteriler ortaya çıkar. Tutkularınızı paylaşın ve deneyimlerinizden zevk alın!

Rivers Pearce:

 Pazarlama üzerine bir kuruş dahi harcamadan önce, benzersiz olan değerinizi ve hedef kitlenizi anlamak için zamanınızı harcayın. Sonra bazı karakterler oluşturun ve hedeflerinizi özelleştirin. Ancak o zaman zamanınızı, paranızı ve enerjinizi nasıl harcayacağınıza hazırlanmış olursunuz.

Carol Farrar:

 Topluluk oluşturun. Sizi tanıyan, seven ve güvenen insanlar, sizin savunucunuzdur. Düzenleyeceğiniz toplantılar, etkinlikler boyunca onlarla olan ilişkilerinizi güven içinde geliştirin.

Seth Price:

 Online pazarlama, bir füze bilimi değildir. Her gün yapılan bir yarı savaş durumu ve diğer insanlar hakkında konuşma durumudur.

Jack Miller:

 Gayrimenkul profesyonellerinin %55’i online görüşler ile çalışmıyor. Tüketicilerin ise %85’i oradalar. Gelecek 18 ay içinde firma görüşleri trendi artacak. Evinizi sıraya koyun ve olumlu görüşler biriktirmeye bakın!

Kim Colaprete:

 Gayrimenkul pazarlamasında başarı, benzersiz, tutarlı ve tamamen vizyonunuzu uygulayan bir durumda gelir. Birçok parlak fikir, not defterlerinde, Evernote beyin fırtınalarında veya Facebook grup sohbetlerinde kalır. Markanızı, vizyonunuzu ve planınızı öne çıkarın. Gerçek sihir, niş pazarlamanızı bildiğinizde ve fikirlerinizi notebookunuzdan sokaklara taşırdığınızda gerçekleşir.

Zach Schabot:

 Harika hikayeler anlatın! Her ev ve her müşteri hakkında özel bir şeyler vardır. Bazı şeyleri özelleştirmek ve onları paylaşmak sizin işinizdir.

Beverly Thorne:

 Gayrimenkul pazarlama yaklaşımı çok basit bir felsefedir. İşleme dayalı değil ilişkilere dayalı bir işiniz olduğunu unutmayın. Güne müşteri kazanmak üzere başlayın. Yapacağınız her anlaşma size ek anlaşmalar getirecektir ve bu yalnızca birileriyle iletişime ve ilişkiye geçtiğinizde olur. Uzun vadeli ilişkiler kurmaya bakın.

Chris Smith:

 Eğer sahip olduğunuz kullanıcı adı ve parola sayısı, müşteri sayısından daha fazlaysa, yanlış yoldasınız demektir. Müşteri kazanmak için ne üzerine çalışmanız gerektiğini çözümleyin ve daha fazlasını yapın.

Wendy Forsythe:

 Gayrimenkul profesyonelleri, çeşitli araçlarla ana mesajınızı oluşturduğunuz pazarlama platformunun koşullarında düşünmeye ihtiyaç duyarlar. Bu platformları benzersiz gayrimenkul hikayelerinizi anlatmak için kullanın.

Lisa Archer:

 Tutarlı olun ve destek çıkın. Müşterilerinizin bildiği, güvendiği ve sevdiği firma olun. Onların tüm sorunlarına cevap veren kişi olun.

Sarah Jones:

 Önemli sayıda iş yaptığınız ve size referans olabilecek en hevesli müşterilerinizi belirleyin ve onlara şu soruyu sorun: Birine beni tavsiye ederken bunu nasıl ifade edersiniz? Aldığınız cevapların içinde değer önermenizi bulacaksınız.

Paul Tyma:

 Şu an piyasamızı ve müşterilerimizi tanımak için eşi benzeri görülmemiş fırsatların olduğu veri güdümlü bir dünyada yaşıyoruz ve şimdi meşgul olma zamanıdır. Veriler üzerindeki derin analizler, günümüzün en kritik pazarlama avantajıdır. Ama yarın kolay bir işkenceye dönüşebilir.

Mark Cohey:

 Tüm pazarlama çabanızı, tek bir noktaya, yani bir niş veya bir fikre yoğunlaştırın. Demografik çok önemlidir. Spesifik olun ve odaklanın.

Juliene Helman:

 Online müşteri oluşturma, hükümranlığını sürdürüyor.

Amy Smythe Harris:

 Teknolojiyi kucaklamak ve gayrimenkul ile nasıl bütünleştireceğini öğrenmek… Çeşitli teknolojileri anlamak, bir gayrimenkulü değil kendinizi pazarlamanıza yardımcı olur. Eğer işinizi düzgün şekilde kurmak istiyorsanız, potansiyel müşterilere ödemek zorunda değilsiniz.

Nicole Nicolay:

 Pazarlamanızı, işinize ve hayatınıza olan tutkunuzla doldurun. Sonra bu tutkuyu diğerlerine yardım etmek için kullanın. Yardımlarınız onların hayatlarında büyük bir etki yaratacaktır ve ileriki zamanda bir hamle yapmak istediklerinde akıllarına ilk sizin isminiz gelecektir. Onlar hatırlayacaklar ve sizde görmüş oldukları tutku ve yardımseverlik ile birlikte iş yapmak isteyecekler.

Sam Debord:

 Küçük bir işletme olarak, çabukluk sizin için bir avantajdır. Benzersiz ve hızlı bir lezzet olun ve olmayan devi ortaya çıkartın.

Ara Mamourian:

 Eğer içeriğinizde fikirlerinizi güçlü bir şekilde ifade edemezseniz, ilişkilerinizi geliştirmek için fırsatları kaybedersiniz. Her şeyden önce müşteriler ile iletişime geçmenizi sağlayacak bir kıvılcım yakalamanız gerekir.

Ben Kinney:

 Nasıl ev gösterimi yapacağınız, pazarlamanın en önemli parçasıdır. Sadece ev gösterimi değil, aynı zamanda online ev gösterimi de öyle. Dronelar gibi yeni teknolojileri kullanarak havadan fotoğraflar çekerek alıcıları heyecanlandırın ve satıcıları listenize katın.

Hangi pazarlama uzmanının sırrından etkilendiğinizi ve varsa bildiğiniz diğer uzman sırlarını benimle paylaşmayı unutmayın. 🙂

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Danışmanlarının Kötü Alışkanlıkları Nelerdir?

  1. Şikayet etmek
    Koşullardan memnun değil misiniz? Tamam olabilir. Peki memnun olmadığınız koşullar hakkında ne yapıyorsunuz? Ofis mutfağında sigara içerken koşullar hakkında homurdanmak bir işe yaramaz biliyorsunuz. Ya da her fırsatta 
    alt yapı vardı da biz mi başaramadık” demek başarılı olmanızı sağlamaz. Koşullardan memnun değilseniz önce ilgili kişiye çözüm önerinizi iletirsiniz. İlgililer ilgisizse ya da çözüm aramıyorsa kendinize istediğiniz koşullara sahip olduğunu düşündüğünüz yeni bir ofis ararsınız. O da olmadıysa kendi ofisinizi açarsanız. Siz yeter ki derdinize çare arayın.

  2. Başkalarını suçlamak
    Hayatta başımıza gelen şeylerin büyük bir kısmının sorumlusu biziz. İş yerinde biri hakkınızı mı yiyor, engel olun. Dedikodunuzu mu yapıyor, geçip karşısına yüzleşin. Güvendiğiniz insanlar size kazık mı atıyor, seçimlerinizi gözden geçirin. Bazı şeylere ulaşmanıza başkalarının davranışları engel olabilir ama onları suçlayarak hatalarını düzeltmelerini beklemek size hiçbir şey kazandırmaz. Siz yolunuza devam edin. Sizi yolunuzdan başkası alıkoymaz. Sadece önünüze engel çıkaran olur. Üzerinden atlayacak ya da teslim olup vazgeçecek olan sizsiniz.
  3. Zamanınızı boşa harcamak
    Arkanıza dönüp baktığınızda boşa harcadığınıza en çok pişman olacağınız şeydir zaman”. Lak lak ederek, candy crush oynayarak harcadığınız o zamanın onda birini kendinizi geliştirmek için harcasaydınız bambaşka bir yerde olurdunuz.
  4. Dedikodu yapmak
    Başkalarının hayatı ve hataları kendilerini ilgilendirir. Ortada sizi ilgilendiren bir durum varsa bunu üçüncü bir kişiye değil direkt ilgili kişiye söylemelisiniz. Dedikodu yapıyorsanız, dedikodusunu yaptığınız kişinin yüzüne karşı düşüncelerinizi söyleyemeyecek kadar korkaksınız demektir. Başarı korkakları sevmez.
  5. Hata yapmaktan korkmak
    Hata yapmıyorsanız bir şey yapmıyorsunuz demektir. Yeni bir şey deneyen herkes bir kaç hata yapar çünkü. Hata yapmayı göze almak, risk almayı öğrenmenizi sağlar. Aynı hataları tekrar etmeyin yeter. Başarı risk alabilme ve sonuçlarını sırtlanma sanatıdır. Başarısız olmayı göze almazsanız ilerleyemezsiniz. Hani filmlerde hep söyledikleri bir söz var 
    kaybedeceğim savaşa girmem ben” diye.  O sadece korkakların ve film karakterlerinin söyleyeceği bir laf. Çünkü zafer bir sürü yenilgiden oluşur.
  6. Sabit fikirli olmak
    Hayatta hedefler de hedefe ulaşmak için kullanılan yöntemler de değişebilir. Hedefte istikrarlı olmaya çalışabilirsiniz ama yöntemde esnek olmak zorundasınız. Zaman, koşullar, çevre ve hatta kendiniz sürekli değişirken yöntemlerinizi sabit tutarak ilerleme sağlayamazsınız. Sabit fikirli olmanız gereken tek şey iş ahlakınızdır.
  7. Tembellik
    Emek olmadan yemek olmaz. Çalışmadan başardığını düşündüğünüz kişiler siz bakmazken sizin bilmediğiniz yöntemlerle çalışıyorlar. Ne demiş John Hanke: 
    Bir gecede başarılı olmak 20 yılımı aldı.”

 

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Sektöründe Kazanan Kim? Ofis Mi? Danışman Mı?

yabancı-gayrimenkul-markaları

 

Bütün işi ben yapıyorsam neden ofise kazancımın yarısını vereyim?” 

Sorusu bence başlangıç eğitimlerinde sorulan en can alıcı sorudur. Henüz işe yeni başlamış bir danışmana bu paylaşım oranlarını haklı çıkaracak pek çok şey söyleyebilirsiniz. Yolun başında bir marka çatısı altında çalışmak bir avantajdır, kurulu bir düzende ilerlemek çok daha hızlı ve kolaydır, ofislerin masrafı çoktur, kendiniz ofis açsanız kazancınızın daha büyük bir kısmını ofis ve tanıtım masraflarına harcamak zorunda kalırsınız falan diye sıralarsınız.

Hepsi haklı sebeplerdir. Ama biraz yol almış, meslekte kendine güvenmeye başlamış danışmanlar karşınıza bu soruyla geldiğinde verdiğiniz cevapların yeterli olmadığını bilirsiniz. Bunun farkına varan pek çok ofis kendi içinde ciroya bağlı yükselen prim kotaları koyarak sorunu çözme yoluna gitti. Bu soru Amerika’da da çok sorulduğu ve cevabı pek tatmin edici verilemediği için gayrimenkul danışmanları kendilerine bir marka kurarak çözümü göstermeye çalıştılar. Danışmanlar için, danışmanlar tarafından kurulan bu markanın verdiği cevap işe yaramış olsa gerek ki hem kurulduğu ülkede hem de bizde kısa sürede hızlı bir büyüme sağladı.

Ofis sahipleri de Markaların kendilerinden çok kazandığını söylüyor.

Sistemden sadece danışmanlar şikayet etmiyor. Konu ofis sahiplerine gelince daha da karışıyor olay. Yeni ofis açacak birine markalı çalışmak ve markasız çalışmak arasındaki farkı açıklamak pek kolay olmuyor. Markalara yapılan ödeme kalemleri çok kalabalık ama sağlanan fayda çok göreceli. Üstelik her yerde her şehir ve kasabada aynı hızda sonuç alınamıyor.

Ofisler ne kazanıyor?

Ofisler markalara isim hakkı bedelleri dışında adı markadan markaya değişen aylık ödemeler yapar. Raporladıkları her işlemin yüzde sekizini, çatısı altında bulundukları markaya öderler. Eğitimler için ödeme yaparlar, kimi marka dergi çıkarıp almayı zorunlu hale getirir, rozetinden sözleşme koçanına her türlü logolu aksesuarı için piyasa fiyatının oldukça üzerinde fiyatlar talep eder. Büyük ve gösterişli kongreler, ödül törenleri düzenleyip otel, yol gibi masraflarınızı marka üzerinden ödeyerek bu etkinliklere katılmanızı ister. Bazen marka tarafından kesilmiş faturanın ne hakkında olduğundan bile emin olamazsınız.

Ofislerin sık sık ödemeler konusunda markalarla kavga ettiğini duyarsınız. Bu ödeme listesinin büyük bir kısmını ofislerinden almayarak ofisleri koruduğunu söyleyen birkaç marka kurumsal imajını yükseltemediği için ofis sayısını arttırmasına rağmen danışman sayısı artışında pek ilerleme kaydetmeyi başaramadı henüz. Tuhaf bir çelişki değil mi? Sanki bir markaya ne kadar çok para verirseniz o kadar çok popülaritesini arttırıyorsunuz.

Birbirine çok benzer yapılarla kurulmuş olsa da çoğu yurt dışından getirilip ülkemiz koşullarına uyarlanmaya bile çalışılmadan isim hakkı satmaya başlamış bu gayrimenkul aracılık markalarının her biri yoğurdunu kendi usulünce yer. Farklı faydaları ve farklı sıkıntıları vardır. Etrafınıza bir sorun. Bir markadan diğerine transfer olan pek çok ofis sahibi de size benzer şeyler söyleyecektir. Temelde sorun sabittir. Beklentiler ve sonuçlar birbirini bir türlü tutmaz. Ne ofisler markalardan beklediklerini alabilir ne de danışmanlar ofislerden.

Markalar arasında henüz insanı ön plana koyup farklılaşmayı başaran pek çıkmış olmasa da ofisler arasında kendi düzenini kurup, çalışma koşullarını sinir bozucu olmaktan çıkaran ve beraber çalıştığı danışmanlarıyla hem verimli hem de herkesin kazançlı çıktığı bir iş modeline dönüştüren birkaç ofisin varlığını kendi gözlerimle gördüğümü söylemeliyim. Bunu da markalarına ters düşmeden yapabiliyorlar.

Şimdi gelelim sorunun cevabına.

Gayrimenkul sektöründe gerçek kazanan kimdir?

Cevap öyle kestirip atabileceğiniz, genelleyebileceğiniz bir şey değil emin olun. Şu anki duruma bakacak olursak en büyük kazancı isim hakkı satan markalar sağlıyor gibi görünüyor. Ama hepimizin bildiği bazı gerçekler var. Pek çok ofis gerçek cirolarını markalarına raporlamıyor. Bir o kadarı da isim hakkı olarak vermeyi kabul ettiği toplu ödemenin taksitlerini ödememeyi ve aylık ödemelerini yapmamayı seçiyor. Bazı ofisler neredeyse aracılık hizmetinden çok danışman alıp satarak para kazanıyor. Markasından daha yüksek oranda kar eden ofis var mı, evet var. Ofisine kazandırdığından daha çok kazanan danışman var mı, ohooo pek çok. Yani bu kargaşada maalesef en çok kazananlar kestirme yoldan gidenler oluyor hala.

Benim fikrimi sorarsanız kimin kazandığını bence ofis sahipleri belirliyor. Markayla ilişkiniz de danışmanlarla ilişkiler de ofis sahiplerinin gücü ve becerisine kalmış. Güçlü olduğu için markalardan ayrıcalık kazanmış ofisler hakkındaki söylentileri mutlaka duymuşsunuzdur.

İş böyle olunca sosyal medyadan markasıyla kavgalarını açık eden ve sektörün ve markasının ipliğini pazara çıkaracağını söyleyen pek çok paylaşım görmeye başladık. Kimisi ima yoluyla kimisi açık açık yaşadığı sorunları sosyal medyadan anlatmaya başladı. Sonuçları ne olacak pek emin değilim. Markalar bu isyanın böyle açıkça yapılmasını ciddiye alıp pozisyonlarını yeniden mi belirleyecek yoksa görmezden gelip bu açıklamaları yapanları suçlayacak ya da kendilerinin haklılığını savunacak dedikodular mı yayacaklar bekleyip hep beraber göreceğiz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Alıcı Suçlamalarından Nasıl Kurtuluruz?

Ev alım satım süreci, hem taraflar için hem de emlak danışmanları için bazen sıkıntılı geçebilir. Emlak sektöründe çalışanlar, zaman zaman çok zorlandıklarını ve zor duruma düştüklerini düşünebilirler. Bu tarz sıkıntılı durumlardan biri de alıcıların, üzerinde anlaştıkları evi satın aldıktan sonra pişmanlık duymalarıdır.

Alıcılar, bazen süreç tamamlandıktan sonra istemedikleri veya onların isteklerine uygun olmayan bir veya birkaç şeyi keşfedebilirler. Sonuç ise onlar için hüsran olur. Bu durumda suçlanan tek kişi, evi onlara bulan emlak danışmanı veya gayrimenkul firması olacaktır. 

Yani siz!

Örneğin alıcı, tam evi satın aldığında aynı muhitte isteklerine daha uygun bir ev ile karşılaşarak büyük bir hüsran yaşayabilir. Ya da alıcı, eve yerleştikten sonraki süreçte komşusunun barbekü davetinde, daha önce o evde bir suç işlendiğini öğrenebilir. Ne için olursa olsun, alıcı mutlaka pişmanlık duyduğu her türlü bilgi için sizi sorumlu tutmaya devam edecektir. Dolayısıyla emlak broker veya gayrimenkul danışmanı olarak bu gibi konularda son derece dikkatli olmanız gerekir.

Böyle bir durum ile kaç kere karşılaşılabilir diye düşünmeyin. Çünkü yapılan araştırmalar, ev satın alan alıcıların içinde pişmanlık yaşayanların oranının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bu pişmanlık sebeplerinin içerisinde en yoğun olarak görülenler, yetersiz dolap alanı, küçük banyo, istenmeyen komşular ve çevrede vasatın altında okulların bulunması.

Peki, böyle durumların yaşanmaması için gayrimenkul firmalarına düşen görev nedir? Alıcıların pişmanlık yaşamamaları ve dolayısıyla böyle durumların sorumlusu olma durumundan kurtulmanız için alabileceğiniz önlemler nelerdir?

Müşterilerinizi eğitin

Bir gayrimenkul firmasının satış kapadıktan sonra alıcıdan duymayı en son isteyeceği şey, “Bilseydim…” ile başlayan cümlelerdir. Bu cümleleri duymamak için ilk yapılması gereken şey ise, müşterileri ev alım sürecinin her aşaması hakkında bilgilendirmektir. Müşterilerinizi adeta bu konuda eğitmelisiniz.

Örneğin ilk olarak onlarla finansal durum hakkında konuşun. Bütçelerinin ne olduğu, ilgilendikleri evin değerinin onları zora sokup sokmayacağını ve kredi seçeneklerini anlatın. Ayrıca satıcı ile yaptıkları anlaşma gereği ne ödeyeceklerini ve bu ödemelerin hangisinin neyi karşıladığını açık bir şekilde ifade edin. Kontratta yazan en ufak ayrıntıyı bile okumalarını sağlayın.

Listeleri ince eleyip sık dokuyun

Müşterinize bir liste sunmadan evvel, onunla birlikte uygun evleri gezin ve evin çevresindeki imkanları çok iyi araştırın. Bu ev gösterimlerini yapmadan önce ise bir çizelge hazırlayın. Bu çizelgede, ücret, konum, mülkiyet durumu, ulaşım imkanları gibi sayılabilecek tüm kolaylıkları ve zorlukları liste haline getirin. Kaç tane ev gezecekseniz bu listeden o kadar çoğaltın. Ardından hazırladığınız bu listeleri müşterinize verin ve her evi dolaşırken bu listeleri ayrı ayrı işaretlemesini isteyin.

Her evin kolaylıklarını ve zorluklarını kağıt üzerinde işaretlemiş olan müşteriniz, böylece evlere dair en ince ayrıntıyı düşünmüş olur. Gözden kaçırılan bir durum olma ihtimali en aza indirilir. En sonunda ise işaretlenen listelere toplu şekilde 1 ile 10 arasında bir puan vermesini isteyin. Eğer puan 7’nin altında çıkıyorsa o evin müşterinize uygun olmadığını söyleyebilirsiniz.

Komşuları ve çevreyi araştırın

Alıcıların pişmanlıklarını önlemenin bir yolu da müşterilerinize evleri göstermeden evvel komşular ile iletişime geçmektir. Bu kadar da olur mu demeyin. Emlak danışmanlarının görevi işte böylesine geniş bir alanı kapsar. Sorun yaşamamak için her ince ayrıntıyı düşünmeniz gerekir. Eğer alıcınızın anlaşamayacağı komşular nedeni ile ileride sorun yaşayıp size şikayet etmesini istemiyorsanız, bu gibi durumları önceden düşünmelisiniz.

Bu durumda insanların karakterlerini okuma becerisine sahip olmanız size bir artı katacaktır. Komşuların karakteristik özellikleri ile alıcının karakteristik özelliklerini bir araya getirdiğiniz, anlaşıp anlaşamayacaklarını çözebilmeniz gerekir. Örneğin alıcınız home office çalışan biriyse ve göstereceğiniz evin yan komşusu dört çocuklu bir aileyse, bu ileride sorun yaşanma ihtimalini arttıran bir sebeptir.

Eğer bu konuda sorun yaşıyorsanız komşulara şu soruları sorarak bilgi alabilirsiniz:

– Üye olduğunuz herhangi bir dernek var mı?

– Bu bölgede daha önce hiç suç işlendiğini duydunuz mu?

– Bu çevrede inşaat çok sık yapılıyor mu?

– Satıcının neden buradan taşındığını biliyor musunuz?

– Bu evin satın alınmaması için sizce bir sebep var mı?

– Bu çevrede iyi okullar var mı?

– Bina yönetimi görevini tam olarak yapıyor mu?

– Binada yaşanan en başlıca sorunlar nelerdir?

– Burada yaşayanların kaçı ev sahibi? Kaçı kiracı?

– Binanın çevresinde (Sağı-solu-önü-arkası) bulunan boş araziler hakkında bilginiz var mı? (Edinmeniz ve sorgulamanız gereken önemli bir bilgi. Belediyenin imar işlerinden de öğrenebilirsiniz. Müşteri şikayetlerinin en başında gelen bu tatsız durum mutlaka araştırılmalı ve müşteriye bu konuda aydınlatıcı ve doğru bilgi verilmelidir.) 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Danışmanları İçin Pazarlama Önerileri Nedir?

GAYRİMENKUL DANIŞMANLARI İÇİN 9 SAĞLAM PAZARLAMA ÖNERİSİ 

1.Bölgenizi gerçekten satın.

Bir bölgenin uzmanısınız değil mi? Peki o bölgede tek bir evi mi satıyorsunuz? Gerçekte o bölgedeki uzmanlığınızı satıyorsunuz. Neden sosyal medya sayfalarınızın kapak resminde bölgenizin iyi çekilmiş panoramik manzarası yerine internetten bulduğunuz rastgele bir ev resmi var? Bir sürü para yatırıp aldığınız o drone denilen uçan makineyi havalandırıp bölgenizin muhteşem bir resmini çeksenize. Gün batımında, kar yağdığında, güneş doğarken, sonbaharda yapraklar dökülürken… Kapak resimleriniz uzmanlık bölgenizin muhteşem resimlerinden oluşsun ve sık sık değişsin. Dijital dünya pazarlama dinamiklerini yerinden oynattı çünkü. Hareket etmezseniz küflenirsiniz bu yeni çağda.

2. Bölgeniz ve müşterilerinizle ilgili küçük hikayeler paylaşın.

Müşterinizin bebeğiyle çekilmiş bir resim (izinli olmak zorunda ama), bakkalın köpeğiyle oynarken çekilmiş bir resminiz, bölgenizdeki sokak hayvanlarına yardım için yaptığınız bir çağrı, portföyünüzü sunuma hazırlarken yaptıklarınız… İsterseniz fotoğraflarla isterseniz yer bildirimleri ve kısa notlarla, hangisi size daha sıcak geliyorsa onunla bölgenizin sizinle kesişen hikayelerini anlatın mutlaka

3. Dijital mecralarda yerinizi işaretleyip işinizin niteliğini detaylı bir şekilde belirtin.

Çevrenizden Google Maps ya da Yandex üzerinde işaretlediğinizi işletmenize not vermesini ve yorum yazmasını isteyin. Çok farklı bir kitleye hızlıca ulaşacağınızı göreceksiniz.

4. Yaratıcı pazarlama hamleleri yapın.

Akılda kalmak için sıradanın dışına çıkmalısınız. Ödül törenlerinde çekilmiş resmi olmayan danışman kalmadı. Sayfanızda ciro birinciliklerinizi paylaşmanız sadece meslektaşlarınızı ilgilendirir. Ofiste çan çalmanız da gerçek müşterilerinizin umurunda değildir.

5. El altında olun, kolay ulaşılın.

Biri danışman arıyorlarsa önce sizi bulsun. Müşteri dediğiniz öyle dört kulaklı beş gözlü acayip bir yaratık değildir. Kendini güvende hissetmek ve zarar etmemek ister. En çok seçeneği olan, en doğru fiyatlarla piyasaya çıkan ve işlem kapama hızı en yüksek olan danışmanı arar. Ama aradığına değil bulduğuna iş verir. O yüzden sahada olan ve aktif olanlar kazanır. En görünür ve en kolay ulaşılan kişi iş kalitesine pek bakılmadan işi alır. En güvenilir danışman olabilirsiniz, işi en iyi yapan da siz olabilirsiniz ama müşterinin gözü önünde değilseniz, o anda orada değilseniz işi el altında olan sıradan danışman kapar.

6. Müşterilerinize bölgenizdeki işletmelerden indirim kartları sağlayın.

Özellikle yeni ev almış müşterileriniz için taşıma şirketinden, yakındaki bir restorandan, bir perdeciden ya da dekorasyon mağazasından indirim çeki hediye etmek gibi jestler yapın. Belirli aralıklarla müşterilerinize tiyatro, konser, sinema biletleri hediye edin.

7. Agresif pazarlama ile istikrarlı pazarlamayı birbirine karıştırmayın.

Sık sık müşterilerinizin karşısına çıkın, evet ısrarcı olmak kazandırır ama aynı zamanda hoşnutsuzluk yaratır, ölçüyü çok iyi tutturmalısınız. Takipte olun, hep sahada olun, çok sık tanıtım çalışması yapın, yaptığınız her hamlenin verimliliğini ölçün ve daha iyiye doğru küçük düzeltmeler yaparak devam edin. Tanıtım çalışmalarını müşterileriniz sizi tanısın diye yapıyorsunuz, sizden bıksınlar, size sinir olsunlar istemezsiniz.

8. Birkaç işletmenin müdavimi olun.

Bölgenizdeki bir berberin bir restoranın ya da bir kafeteryanın sürekli müşterisi olun. Beli günlerde, belli saatlerde orada bulunun. Aynı gün ve saatleri denk getirmeye çalışın. İşletme sahipleri zaman içinde sizin ne iş yaptığınız öğrenecek ve size sempati duyarlarsa kendi müşterilerine sizi önermekten mutluluk duyacaklardır. Hatta bir süre sonra sizin orada bulunduğunuz saatleri müşterilerine bilgi olarak aktarmaya sizin adınıza randevu vermeye başlayacaklardır.

9. Konunuz ve uzmanlığınız hakkında yazıp çizin, konuşmalar yapın.

Artık sadece satış yapma dönemi bitti. Artık konunuz hakkında konuşmuyor, yazmıyorsanız pek ciddiye alınmıyorsunuz. Dijital mecralarda ayak iziniz mutlaka bırakın. Birisi sizin adınızı Google’da arattığında sadece portföyleriniz değil oraya buraya yazdığınız birkaç yazınız da çıksın karşısına. Düzenli blog yazmakla uğraşmayın ama bir yerlerde “alıcılara öneriler”, “evinizi güvenle satmak için on ipucu” gibi başlıkları olan yazılar yazmış olun. Başkalarının yazılarını kopyalayıp yapıştırın demiyorum bakın, biraz gayret edip kendiniz yazın. Çocuğunuzun okulunda bile olsa mesleğinizle ilgili konuşma yapma fırsatını kaçırmayın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Klasik Emlakçı mı? Yoksa Teknolojik Emlakçı mısınız?

İçinde bulunduğunuz sürekli değişen ve teknoloji odaklı iş ortamında, sizin için en değerli ham madde yaratıcılıktır. Ancak gayrimenkul sektöründe yaratıcı teknoloji uygulamalarını kullanmak veya bu tür uygulamaların öncüsü olmak anlamında kimsenin zorunluluktan öteye geçen bir çabası bulunmuyor.

Elbette teknoloji ile bütünleşik şekilde çalışan ve yaratıcılığını konuşturan danışmanlar mevcut. Ama çoğunluk, sadece sistemin bir dayatması olarak gördüğü için, işlerinde teknolojik girişimleri kullanıyor. Bu da özgür düşünce biçimini kısıtlayarak yaratıcılığın sıfır noktasına inmesine neden oluyor.

Yaratıcılık ile Teknolojinin Bağlantısı

Peki, yaratıcılık için teknoloji şart mı? Elbette hayır. Bundan yirmi sene öncesinde teknoloji gayrimenkul sektörüne bu kadar hakim olmadan önce de aslında yaratıcı olmanın önemi çok büyüktü. Çünkü yaratıcılık farklılık yaratır. Gayrimenkul sektöründeki kalabalığın içerisinde farklılaşmak ise inanılmaz bir artıdır. Ancak günümüzün sektöründe farklı olmak demek, teknoloji ile öne çıkmak demek haline geldiği için bu durumu göz ardı edemeyiz.  

Yaratıcı Teknoloji Fikirleri ile Daima İleri Gitmek

Gayrimenkul firmalarının ve danışmanların bu yaratıcılıktan uzak olmaları gerçekten çok üzücü. Çünkü yaratıcılık, firmalar için daha ileriye gitmeleri anlamında birer köprüdür. Bir fikir olarak kalan yaratıcılığın bile size faydası çok büyük olacaktır. Müşterilerle mesajlaşmanın ardından mobil uygulamalar üzerinden mesajlaşmaya geçiş ve video aracılığı ile müşterilere ulaşma fikrinin ardından yeni çıkan droneları kullanarak ev gösterimi yapma fikrinin ortaya çıkması bu duruma en güzel örnektir. Facebook reklamları ile pazarlama stratejileri yaratmak veya Periscope üzerinden müşterilere canlı yayın yapmak da bu tür yaratıcı fikirlerin arasında yer alıyor.

Her An Nasıl Daha Yaratıcı Olabileceğini Düşünen Firmalar

Yeni teknolojiler, yeni müşteri deneyimleri kazanmanızı sağlayabileceği gibi, iş yaşamınızı taze ve heyecanlı tutmanızı da sağlar. Peki, siz nasıl bir firma veya brokersınız? Her gün kendini yenileyen ve yaratıcı düşünmenin fark yaratacağının farkında olan mı? Yoksa her geçen gün sektör içerisinde adını duyurma konusunda yetersiz kaldığını görerek günlerini bekleyerek geçiren mi?

Yaratıcı düşünme alışkanlığını edinen firmalar, gece uyumaya hazırlanırken bile bu teknolojileri nasıl daha yaratıcı kullanabileceğinin hayalini kurarlar. Elbette ki sektöre yeni girenler, bu sektörün ana çalışma kriterlerini oluşturan adımları çok iyi bilmelidirler. Bir liste oluşturmak, veri tabanı hazırlamak, pazarlama yöntemlerini incelemek, müşteriler ile nasıl diyalog kurulması gerektiğini öğrenmek, kontrat imzalama aşamasında dikkat edilmesi gerekenlere göz atmak gibi temel bilgiler üzerine çalışmanız şarttır.

Ancak bunları sektördeki herkes zaten yapıyor. Siz bu kadar çok firmanın arasında nasıl tanınacaksınız? İş yaşamanızı zinde tutmak için ve yaratıcılığınızı hiçbir zaman öldürmemek için ne yapacaksınız? Her gün aynı süreci yaşadığınız bir hayattan ve iş yaşamından sıkılmayacak mısınız? Zaman içerisinde bu sektöre yıllarınızı verdiğiniz halde bir gram dahi ilerleyememiş olmak, canınızı sıkmayacak mı?

İşte tüm bu durumlardan sıyrılmak için kazanılması gereken en önemli şey yaratıcı düşünmektir. Yaratıcı düşünmeye çalışmak, hem kendi hayatınızı hem iş hayatınızı canlandıracaktır. Bunun için sadece teknolojiye odaklı düşünmeniz gerekmez. Örneğin bazı riskler alarak %100 komisyon usulüne geçebilir ve başkalarını dinlemek yerine tamamen kendi kendinize işinizi keşfetmeye başlayabilirsiniz. Veya uzun veri tabanları listeleyerek çalışmak yerine, tamamen internet teknolojisini kullanmaya yönelebilirsiniz. Günümüzde sayısı gittikçe artan gayrimenkul alım satım girişimlerinden birisini seçerek, iş yaşamınızı tamamen o yapı üzerinden sürdürebilir ve böylece çok daha hızlı satış kapama süreçleri yaşayabilirsiniz.

Nereye Ait Olduğunuzu Bilin

Eğer sektöre yeni başladıysanız bu fikirleri göz önünde bulundurarak başlamanızı tavsiye ederiz. Eğer yıllardır bu sektör içinde çalışan bir firmaysanız, o zaman geçmişe dönerek kendinizi gözden geçirmenizi öneririz. Gerçekten daha fazla temel eğitim almaya ihtiyacınız var mı? Hala nasıl liste oluşturacağınızı mı düşünüyorsunuz? Artık bu gibi şeylere ihtiyacınız yok. Farklı ve yaratıcı düşünün. Kendinizi yeniliklere adapte olma konusunda cesaretlendirin. Böylece yerinizde saymak yerine daha ileri adımlar atabilirsiniz.

Son birşey daha 

Sıradanlıktan sıradışı başarılara ulaşmak isteyen emlak danışmanları, beni takip ederek yazılarımı okuyarak mesleğinizde farklılık yaratın. Dünyada emlak endüstrisi hakkında neler olup bittiğini, yeni ve yıkıcı teknolojik girişimlerin sektörde ne gibi değişikliklere yol açtığını öğrenin.

Takipte kalmanız size değer katacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.


Kazanan Emlak Dehasının Örnek Çalışma Stili Nasıl Olur?

Geleneksel Gayrimenkul Modeli ile Kazanan Emlak Dehasının Örnek Çalışma Stili...

Michael Friedman… Her sabah kravatını bağlıyor, takımını çekiyor ve cilalanmış ayakkabılarını giyerek emlak ofisi The Grubb’a doğru yola koyuluyor. Hatta iş arkadaşları olan Ed Kuo ve Dana Cohen, onun bu geleneksel bakış açısını yansıtan görünümü hakkında ufak bir takılma ile sabaha başlıyorlar. Üçlünün sabaha bu neşeli başlangıcı, “eski okul” bankacı stilini özetliyor değil mi? Ancak The Grubb firmasının emlak danışmanları olan bu isimlerin elde ettiği başarılar, hiç de yabana atılacak cinsten değil. The Grubb 2014 yılında, içinde bulunduğu piyasanın yüzde 14’ü gibi büyük bir oranını temsil etmesinin yanı sıra tamamladığı 781 işlem üzerinden tam 925 milyon dolarlık satış yaptı.

Firmanın başkanı ve eş kurucusu olan DJ Grubb ise bu geleneksel iş temposunun baş isimlerinden biri. Her gün sabah 9’da ofise gidip akşam 5’te evine dönüyor. Babası Donald Grubb, bu firmayı 25 yıl önce kurmuş ve oğluna teslim etmiş. Piyasaya çıkan yeni emlak firmaları ve brokerları farklı olmak adına garip görünümlere bürüne dursun, Grubb ise geleneksel görünümünün altında son derece tutkulu ve zekice bir iş stratejisini sürdürmeye devam ediyor.

Danışmanların Çalışma Yapısı

The Grubb şirketi, pazarlama, bilişim ve diğer hizmetlerde olmak üzere 65 ayrı firma ile ortak çalışmasının yanı sıra 15 tane tam zamanlı personeli bulunuyor. Bu çalışma biçimi, danışmanların hizmet verdiği müşterilere tam anlamıyla odaklanmalarını sağlıyor.

Danışmanlar, geleneksel komisyon oranına sadık kalarak çalışıyorlar. Hedefleri ise bir yıl boyunca en az 1000 anlaşma yaparak, ulaşabilecekleri en yüksek satış meblağına ulaşmak. Danışman başına belki 15 anlaşma düşüyor olabilir, ancak bu satışların değerleri ise pek çok firmanın yarışamayacağı düzeyde. Kendi bölgelerinde delicesine satışlar gerçekleştiren danışmanlar, firma için büyük bir gelir elde ediyorlar.

Her gün ofisteki kendine ait odasına gidip gelen Grubb, personellerinin de firmanın iki ana ofisine gelmelerini istiyor. Her haftanın Salı günü ise firma çapında bir saatlik bir satış toplantısı yapıyorlar. Grubb, bu konu hakkında üzerlerindeki sorumluluğun büyük olduğunu belirterek disiplinli ve birebir temasın ön planda olduğu bir çalışma sistemini benimsediklerini söylüyor.

Firmanın İş Kartlarındaki Yaratıcılık

Firmanın iş kartlarının hepsi aynı stilde hazırlanıyor. Beyaz arka plan üzerine siyah kara kalem çizimi şeklinde hazırlanan bu kartlar, katı iş disiplini yaklaşımına bir renk katarak oldukça yaratıcı ve rahat bir görünüm kazandırıyor. Öyle ki web sitelerinde ofislerinin görüntülerini dahi bu kara kalem çizim yöntemi ile hazırlayıp eklemişler. Grubb bu fikri, 15 yıl önce The Wall Street Journal’den esinlenerek bulmuş. Gördüğünüz gibi yaratıcılık ve farklı düşünmek denilen şey işte bu!

Az ama Öz Teknoloji ile Birebir Temasın Önemi

Grubb firmasında öne çıkan bir diğer özellik de teknolojinin ıcık cıcık her konuda kullanılmıyor olması. Her şeyden biraz diyerek bilinçsizce atılmak yerine, sadece ihtiyaçlarına göre kullanabilecekleri teknolojileri seçiyorlar ve hakkını vererek kullanıyorlar. Komple bir teknoloji paketi yerine, özellikle müşteri yönetimi alanında kendilerine fayda sağlayacak girişimleri tercih ediyorlar. Örneğin DocuSign veya SkySlope gibi… Ancak yine de firmanın ana malzemesi kağıt olmaktan kurtulamıyor. Bu firma, teknolojiye zekice ayak uydururken, aynı zamanda sektörün ana maddelerini de unutmuyor.

Y Kuşağını Hedefleyen Bakış Açısı

Grubb firması, geleneksel yapısının altında yenilikleri takip eden Y kuşağını da hedeflemesini inanılmaz bir şekilde başarıyor. Daha mobil dostu ve daha çok resim destekli olması için web sitesini yenileyen Grubb, bu kuşaktaki alıcıları etkileme amacını taşıdığını açıkça belirtiyor. Grubb bu konuda işin püf noktasını yakalamış:

Lüks, Y kuşağı alıcılarına satılmaz, ancak görsel bir hikaye sunmak onları çekmenin en iyi yoludur.

Geleneksel Kültürü Bakım Altına Almak

Grubb, benimsedikleri geleneksel kültürün körü körüne tutulan bir inat olmadığını belirtiyor. Sadece geleneklere güvenemeyiz diyen Grubb, kültürün bazen bakıma alınması gerektiğini ve geleceğin gözü ile bakılması gerektiğini de sözlerine ekliyor.  

Teknolojiden uzak bir geleneksel gayrimenkul anlayışı ile iş yapan Grubb, yılların verdiği deneyimle ve iş dünyasına karşı mükemmel bakış açısı ile ayakta durmayı başarıyor.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Pazarlamayı En Etkili Hale Getiren Şey Nedir?

Kendi içerisinde tutarlı ve istikrarlı olan bir emlak pazarlama stratejisi, genel olarak çok etkilidir. Ancak bu, potansiyel müşterileri gerçek müşterilere dönüştürmek için görkemli bir emlak pazarlama kampanyası olarak nitelendirilebilir mi?

Pazarlama tutarlılığını yakalamanın en iyi yolu, bir pazarlama stratejisine sahip olmaktır. Sağlam bir pazarlama stratejisi olmadan hayata geçirdiğiniz pazarlama teknikleriniz, istediğiniz sonuçları vermeyen başarısız pazarlama girişimleri olarak ortada kalakalırlar.

Gayrimenkul firmaları, çok sayıda farklı reklam fırsatlarını satın alarak tutarsız ve kopuk pazarlama girişimlerine eğilim gösterirler. Fakat bunların hiçbiri istenilen verimli sonucu elde etmenizi sağlayacak gerçek bir emlak pazarlama stratejisine sahip değildir ve markanızı hiçbir zaman üst seviyelere çıkarmaz.

Bu durumda sonuç, genellikle pazarlamaya olan güvenin eksilmesi ve pazarlamanın işe yaramadığına inancın artması olur. Gayrimenkul firmaları, elde ettikleri hüsran neticesinde pazarlamanın işe yaramadığını söylediklerinde, biz aslında işe yaramayan şeyin onların belirlediği pazarlama stratejisi olduğunu biliriz. Hatta daha derinlerine indiğimizde, bu firmaların aslında bir pazarlama stratejisine sahip olmadan pazarlama yapmaya çalıştıklarını görürüz.

Bir pazarlamanın doğru işlemesinin sebebini ise tek kelime ile özetlemek mümkündür: Tutarlılık. Eğer yaptığınız pazarlama tutarlıysa, buna bağlı olarak şu gelişmeler oluşacaktır:

– Markalaşma, çok daha tutarlı, düzenli ve diğerleri ile uyum içerisinde gelişir.

– Pazarlamanın tüm parçaları bir bütünlük içerisinde işler ve asla birbirinden kopuk olmaz. Hedefler ve iletilen mesajlar aynıdır.

– Pazarlama uygulamaları düzenli olarak gerçekleşir. Diğer bir deyişle, belirli bir frekansa sahip olur.

Eğer yukarıdaki bu üç gelişme sizde mevcutsa harika! Eğer mevcut değilse bunun muhtemel sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

– Zamanın yetersizliği ve dolayısıyla pazarlamanın oluşan çatlaklardan kayıp gitmesi.

– Profesyonel bir pazarlama firmasına yatırım yapmak için paranın yetersiz olması.

Eğer asıl konu zamanın yetersiz olmasıysa, profesyonel bir emlak pazarlama firması veya bir kurum içi pazarlama çalışanı ile bu sorun giderilebilir. Bu anlamda hız kazanmak ve daha fazla gelir elde etmek için gayrimenkul firmalarının pazarlamaya daha fazla yatırımda bulunması şart.

Profesyonel bir pazarlama firması veya kurum içi çalışan bir pazarlama ekibi, size bir pazarlama stratejisi oluşturmanızda yardımcı olacak ve pazarlama sürecinin takibini garanti edecektir. Ayrıca markanızı ele alarak, onun tasarım ve verdiği mesaj açısından tutarlılık gösterip göstermediğini de ele alacaklardır.

Bu şekilde profesyonel yardım alarak bir pazarlama stratejisi belirlediğinizde, ekonomik açıdan da daha sağlıklı bir yol izleyebilirsiniz. Normal şartlarda pazarlama teknikleri içerisinde yer alan sosyal medya, blog, web site, ilan tasarımları, basın bültenleri, e-posta şablonları ve daha pek çok alana ayrı ayrı harcamalar yapmaktansa, profesyonel yardım alarak tüm bunları daha makul ücretler ile yaptırma şansına sahipsiniz.

Eğer bu şekilde bir yardım almak için ayırabileceğiniz mevcut bütçeye sahip değilseniz, o zaman vaktinizden harcamak mecburiyetinizdesiniz. Ve unutmayın ki pazarlama stratejilerinde en önemli nokta tutarlılıktır. Tutarlılık, pazarlamanızın başarılı veya başarısız olmasını belirleyen şeydir.

Önemli olan yapmak değil satmaksatabilmek. Bunun için blogumuzda öncelikli olarak emlak pazarlama ve teknoloji ile entegreli pazarlama konularına ağırlık veriyoruz. Karşılığını bulunca her yerin satılık olduğunu ve birbirine benzer arzın çoklaştığı bir yerde pazarlamanın zorlaştığını iyi anlamak gerekiyor.

Ülkemizde toprağın her yerinden fışkıran inşaat projelerinde geçerli olmak suretiyle, satış kararı alan satıcıların biran önce mülkünü elden çıkarmak istemesi de rekabetin nirvanasına yol açmaktadır. Satışa konu olan mülkün yanlış fiyat değerlemesi ile pazarlanması da; direksiyonda ileriye bakıp arabanın geri viteste son sürat hız kazanması ile eş değerdedir. 

Yazımızı yönetim gurusu Peter Drucker‘in pazarlama konusunda söylediği çok değerli bir sözüyle noktalıyoruz:

 Pazarlama sadece pazarlamacılara bırakılmayacak kadar önemlidir.

*Nirvana kelimesi zirveye ulaşmak anlamında kullanılmıştır 🙂

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Pazarlama Planında SWOT Analizi

Ne demişler? “Planın başarısızlığı, planlamanın başarısızlığıdır.” Bu söz, özellikle gayrimenkul firmalarının hazırladığı emlak pazarlama planları için doğru bir değerlendirme olarak kabul edilebilir.

Çok sayıda firma ve danışman zengin olma hayali ile işine gidip gelir. Ancak bunun için yapılması gereken konular üzerine fazla kafa yormaz. Örneğin müşterileri nasıl etkileyeceklerine dair herhangi bir fikirleri yoktur. Ancak bu sektörde satıcılar, müşteri potansiyeli olan alıcıları etkilemesini başarabilen ve iyi pazarlama becerisine sahip olan gayrimenkul firmaları ve danışmanlar ile çalışmak isterler.

Peki, satıcıların gözünde pazarlamadan aciz biri görünmemek için ne yapılması gerekir? Bunun en iyi yolu etkili bir pazarlama planı oluşturmaktır. Bu noktada sormamız gereken diğer soru ise şudur:  Emlak Pazarlama planınızın içerisinde neler olmalıdır?

Bir Durum Analizi

İşinizde neyin çalışıp neyin çalışmayacağını etkileyen birkaç faktör vardır. Bunların bazıları, pazar şartları veya bölgenizdeki rekabet gibi harici faktörlerdir. Diğerleri ise deneyim ve kişilik gibi dahili faktörlerdir. Bu faktörlerin bir resmini çıkardığınız zaman, bu resme göre bir planlama yapma şansınız olur. Bu noktada yardımınıza bir durum analizi veya SWOT analizi yetişir.

SWOT analizi, dört kelimenin baş harflerinden oluşur. Strengths (Güç yönler), Weaknesses (Zayıf yönler), Opportunities (Fırsatlar) ve Threats (Riskler).

Örnek resimdeki gibi iki satır ve iki sütundan oluşan bir tablo oluşturduktan sonra, sütunları olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırın. Satırlar ise dahili ve harici faktörler için ayrılmalı. Ardından aklınıza gelen her şeyi bu kategorilere göre yerleştirerek listelemeye başlayın. Hedefiniz, olumsuzlukları dengelemeye çalışırken, olumlu kısımları en yüksek noktaya çıkarabilmektir.

Özel Hedefler

Daha fazla müşteri edinmek veya daha fazla satış kapamak, spesifik özel bir hedef değildir. Tabi ki bunlara ulaşmak için çabalarsınız, ancak bunlar planlamanız için size bir istikamet belirlemez. Bunun için yapmanız gereken, biraz zaman ayırarak SMART adı verilen hedefleri kendinize belirlemenizdir. SMART, beş önemli hedefi ifade eder. Bunlar; specific (belirli), measurable (ölçülebilir), attainable (ulaşılabilir), relevant (konuyla ilgili) ve time-bound (zamana bağlı) olarak sayılabilir.

Diyelim ki rakibiniz sizden daha güçlü bir online varlığa ve daha iyi kaynaklara sahip olsun. Ancak sizin de çok geniş bir iletişim ağınız olsun. Bu durumda yönelmeniz gereken nokta, referans alma konusu olmalıdır. Online müşterilerinizden ne kadar çok referans alabilirseniz, rekabet ortamında o kadar öne çıkma imkanınız olur. Tam bu noktada SMART dediğimiz hedefleme yöntemi, toplayacağınız referansların sayısını yüzde 20 arttırma potansiyeline sahip olabilir.

Başarının Ölçüsünü Tanımlamak

SMART hedeflemelerinden biri olan “ölçülebilir” seçeneği, daha fazla üzerinde durulacak bir konu olabilir. Sonuçları ölçmek, her zaman pazarlama planı geliştirme aşamasında etkili olmuştur. Örneğin önceki yıla göre bu yıl ne kadar referans toplayabildiniz? Bu tür ölçümler ve istatistikler çıkarabilirsiniz.

Peki, bunlar taktiklerinize nasıl bir katkıda bulunabilir? Bu yöntem, belki potansiyel müşterilerinizin sayısını arttırmanıza neden olabilir, ancak onları satışa dönüştürmenizi de sağlayabilir mi? Bu noktada aşağıda sıralayacağımız birkaç ölçüt, emlak pazarlama çabalarınızı değerlendirmenize yardımcı olacaktır:

– Müşteri başına yaptığınız harcama

– Müşteriyi kazanmak için yaptığınız harcama

– Müşteri yaşam değeri (müşterinin size getirdiği veya getireceği gelir ne kadar)

– Satış kapama oranı (ödeme yapan müşteriler ile diğerlerinin birbirine oranı)

– Satış kapama süresi (bir muhtemel müşteriyi gerçek müşteriye dönüştürmek için harcadığınız zaman)

Tüm bu çıkaracağınız ölçümler, uyguladığınız pazarlamanın neticede eksilerini ve artılarını ortaya çıkaracaktır. Bu sayede pazarlama planınızın başarılı olup olmadığına dair bir fikir edinme şansınız olur.

Alıkoyma Planı

Mevcut müşterilerinizi unutmanız, işinize ve kendinize yapacağınız en kötü şeylerden biridir. Maalesef gayrimenkul firmalarının pazarlama planları içerisinde yaptıkları en yaygın yanlış olarak ortadadır. Halbuki sizden hizmet alarak memnun kalmış olan mutlu müşteriler, daha sonraki süreçte sizden yeniden hizmet almak isteyebilir veya en azından size referans olmak isteyebilir. Müşterilerinizi bir altın gibi işlemeniz, işinizin hayat kaynağıdır.

Son Sözler

Unutmayın ki bir emlak pazarlama planı, yalnızca bir plandır. Bu planın en önemli özelliği, değişen şartlara uyarlanabilir olması gerektiğidir. Pazar şartlarının değişmesi ve yeni fırsatların doğması gibi gelişen durumlara göre, hazırladığınız pazarlama planı esnek bir yapıya sahip olmalıdır. Bu nedenle pazarlama planınızı periyodik olarak incelemeli ve revize etmeniz gerekir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçılar İçin Sosyal Medyada Yeni Zerafet Kuralları Nedir?

Teknoloji çağı, sosyal medya devrimi, Z kuşağının alışkanlıkları derken adabımuaşeret kuralları yeniden yazılıyor. Hatta internete özel görgü kurallarını anlatan kitaplar da var. Görgü ve protokol akademilerinde ders olarak okutulan “Netiquette” isimli kitabı…

Kimseyi kadrajdan çıkarmayın izinsiz fotoğraf paylaşmayın…

Kimseyi kadrajdan çıkarmayın izinsiz fotoğraf paylaşmayın

İLİŞKİ WHATSAPP’TA SONLANDIRILMAZ

Twitter’da aktif olanlar, Instagram’da fotoğraf paylaşanlar, Facebook’tan çıkmayanlar ve WhatsApp’tan mesaj yazanlar… Bu kurallara göz atmadan internette dolaşmayın.

  • Tanımadığınız insanların arkadaşlık isteğini kabul etmek zorunda değilsiniz. Sosyal medya, ‘Kimin daha çok arkadaşı var?’ yarışı değil.

  • Birini fotoğrafa etiketlemeden önce orada gözükmek istiyor mu, istemiyor mu sorun, izin alın. Onun yerine karar vermeyin.

  • İnsanlara oyun oynama isteği yollamaktan vazgeçin. (Bunu okuyan ve sosyal medyada arkadaşım olan insanlara sesleniyorum: Hiçbir oyunu oynamıyorum!)

  • Birinin arkadaşlığını kabul etmeden ya da arkadaşlıktan çıkarmadan önce 24 saat bekleyin. Hızlı, duygusal ya da düşünmeden alınmış kararlar istenmeyen sonuçlar doğurabilir.

  • Arkadaşlarınızı bir yardım kuruluşuna, sosyal gruba, foruma ya da fan sayfasına üye olmaları için sıkıştırmayın. Bir kere sormak yeterli. İster olsun ya da olmasın ikinci kere hatırlatmak saygısızlık.

  • Bir fotoğrafı paylaşmadan önce arkadaşınızın duygularını düşünün. Herkes komik halde göründüğü fotoğrafının sosyal medyada paylaşılmasından hoşlanmaz.

  • Profil fotoğrafınızı dikkatli seçin. Fazla oynanmış, fotoshop yapılmış fotoğraflar doğru bir imaj yaratmaz. Ayrıca WhatsApp’ınızdan iş yazışmaları da yapıyorsanız buna uygun bir fotoğraf seçin. Sevgilinizle yanak yanağa fotoğrafınıza bakıp müşterinizin size mesaj atacağını düşünsenize! Hem de siz çok ciddi bir imaj vermek isterken…

  • Aşk hayatınızın gün gün nasıl geçtiğini ve her saat ne yaptığınızı paylaşmayın.

  • Toplu bir fotoğraf koyarken birilerini kadraja sığmıyor diye dışarıda bırakmayın.

  • WhatsApp’tan ilişkinizi sonlandırmayın. Bir ilişkiyi bitirirken de saygınızı koruyun.

ÖZEL HAYAT ÖZEL KALSIN

Cep telefonunda konuşurken görgü kurallarını biliyoruz sanıyordum. Meğer ne kadar çokmuş. O halde internet kurallarıyla başlamışken telefon kurallarına da bir göz atalım.

  • Cep telefonunuzun sesini her duruma uygun bir tonda ayarlayın.

  • Özellikle halka açık alanlarda telefona gerekli olmadığı sürece yanıt vermeyin.

  • Gizli konuları herkesin önünde telefonda konuşmayın. Kendinizin ve başkalarının özel hayatına saygı gösterin.

  • Cep telefonunuz megafon değil. Lütfen konuşurken bağırmayın.

  • Karşınızda oturan kişi elinizdeki cihazdan daha çok ilgiyi hak eder. Sosyal bir ortamdayken telefonunuzu kapatın ya da sessize alıp karşınızdakine odaklanın.

  • Yemek sırasında telefonunuzu kapatın ya da sessiz ve titremeyen bir moda alıp çantanıza, cebinize koyun. Masa üzerinde duran telefonda yanıp sönen mesajlara gözünüzün kayması yemek yediğiniz kişiye karşı saygısızlıktır.

  • Yemekteyken önemli bir telefon bekliyorsanız, bunu masadakilere otururken açıklayıp, telefonunuzu masanın üzerinde bırakacağınız için özür dileyin. Beklediğiniz telefon geldiğinde karşınızdakine bunu belirtip, müsaade isteyip onu rahatsız etmeyeceğiniz bir yerde görüşmenizi yapın. Geri dönünce anlayışı için teşekkür edip telefonu tamamen ortadan kaldırın.

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Danışmanlarına 10 Altın Öğüt…

gold-1

1 – Yeni müşteri kazanacağım derken eski müşterilerinizi ihmal etmeyin
Satış yapıldı bitti diye o ilişki bitmedi ki. Kurmak için onca çaba gösterdiğiniz bir ilişki hiç çöpe atılır mı? Sıkı sıkı tutun, bırakmayın. Eski müşteri, yeni müşteri kazandırır unutmayın. Arayıp hal hatır sorunca incileriniz dökülmez 

2 – Reklam yapacaksanız reklam yapmaya değer portföylerinizi seçin
Sıkıcı, saçma sapan fiyatlı, kar ettirmeyecek portföyün vitrininizde ne işi var yahu. Hatta öyle portföyleri hiç almayın, aldıysanız da bari gözümüze sokmayın. Doğru fiyatlı portföylerle pazarlama çalışması yapmazsanız yaptığınız reklam sizi sadece ele güne rezil eder.

3 – İşe başladığınız günkü heyecanınızı kaybetmeyin
Gözünüzün ışığı söndü mü bitti bu iş. Hep aynı heyecanla işe sarılmanız lazım. Yoksa ekmek parası çıkarmaktan öteye gidemezsiniz. Bu iş sevilmeden heyecan duymadan yapılacak bir iş değil. Memur değilsiniz ki cancağazlarım. Sıkılarak iş mi yapılır?

4 – Hizmet bedeliniz konusunda inatçı olun. Hak ettiğinizi mutlaka alın
Hizmet bedeli düştükçe, müşteri kalitesi düşer. Kaliteli hizmet verin, hakkınızı alın, kaliteli müşteriler gelip sizi bulurlar. Hizmet kaliteniz konusunda inatçı olursanız hizmet bedelinizin tartışılmasına izin vermezsiniz zaten. Sevimsiz olun demiyorum. Hizmet bedelinizi hak ettiğiniz konusunda kimsenin şüphesi olmasın diyorum. Bir indirim yaptığınızda bunun ne kadar önemli ve değerli olduğunu müşteriniz taktir etsin diyorum.

5 – Ciroya değil hizmet kalitenize odaklanın
Sektörde netice Hatice’den önce geliyor gibi görünebilir. Ofisler arasındaki ciro savaşlarında böyledir gerçekten. Ama müşteri sadece satana değil, doğru düzgün satana para vermek istiyor. Kurtlar kurtlarla tilkiler tilkilerle çalışır unutmayın. Ben bu işi böyle yapmam demeniz gerektiği anı bilin. Sırf para kazanalım diye omurgamızdan vazgeçecek değiliz. “Millet ne dümenler çeviriyor, kimsenin umurunda değil” demeyin. O dümenlerden sizin haberiniz olduysa başkalarının da haberi oluyor. Nasıl olursa olsun sadece para kazanmak istiyorsanız siz bilirsiniz tabi. Her sektörün dolandırıcısı vardır mutlaka. Ama mesleki itibar diye bir şey var yahu!!!

6 – Değişime uyum sağlayın
Portföyler de, müşteriler de, pazarlama yöntemleri ve inşaat teknikleri de zaman içinde değişir. Bugün moda olan satış tekniği yarın demode olur. Teknoloji alıp başını gitmiş zaten. Yeni bir inşaat ya da dekorasyon şekli gördünüz mü ağzınızı açıp bakmayın. Dergileri karıştırın, hatta yapı malzemesi satan mağazaları sık sık ziyaret edin. Değişmezseniz, değişimi takip edenlerin gerisinde kalırsınız. Web tapudur, dijital pazarlamadır, sanal gerçelik ortamında sunumdur falan sektör aldı başını gitti. Ben bildiğimden şaşmam, klasik yöntemler yeterli diyorsanız da siz bilirsiniz.

7 – Hedef koymayı, stratejik plan yapmayı unutmayın
Hedefiniz olmadan nereye varacaksınız? İki yılda voliyi vurup piyasadan çekip gitmek mi istiyorsunuz yoksa bu işin uzmanı olmak mı? Her ikisi içinde stratejiye ihtiyacınız var emin olun.

8 – Karşınıza iş için çıkanları sadece müşteri olarak görmeyin
İşinizi yaparken dost edinmeyi unutmayın. Hayat sadece iş etrafında dönseydi emekli oluğumuz gün ölürdük. Gayrimenkul işinin emekliliği de yok üstelik. 90 yaşına kadar yap, kimse karışmaz. Harcayacaksanız para harcayın, insanı biriktirin en iyisi bu.

9 – İşinize yatırım yapın
Bu iş kendi işiniz. Hangi marka altında çalışıyor olursanız olun. Siz kendinizi bir marka haline getirmezseniz hiçbir marka sizi kurtaramaz. Eğitimlere katılın, pratik yapın. İşinizin tecrübelileriyle sohbet edin. Her gün işiniz hakkında yeni bir şey öğrenin. Bir şey mi kaybedersin?

10 – Dünya yansa da siz gülümsemekten vazgeçmeyin
Olan biten saçmalıkları üzerinize alınmayın boş verin gitsin. Gün bittiğinde geriye siz ve sizin hayatınız kalıyor. İç dünyanızda mutlu olmayı bilmiyorsanız en büyük başarıları da elde etseniz, deli gibi para da kazansanız mutlu olamazsınız. O yüzden gülümseyecek gücü kendi içinizde bul. Dışarıda aramayın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Sektöründe Reklam Nasıl Hazırlanır?

Her alanda olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de reklam çok önemli bir yer kaplıyor. Pazarlama ile iç içe olan bu sektörde reklam da elbette olmazsa olmazlardan birisi olarak öne çıkıyor. İster billboard, broşür, el ilanı gibi offline reklam seçenekleri olsun, ister televizyon, radyo, internet ilanları gibi online reklam seçenekleri olsun, tüm reklam seçeneklerinde ortak olarak dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.

Bu anlamda, bir gayrimenkul firması için en etkili reklam nasıl oluşturulur ve nelere dikkat edilmelidir sorusunun cevabını, aşağıda sıralayacağımız ipuçları  üzerinden sizlere sunuyoruz.

– Reklamını yapacağınız mülkün gerçek değerini görerek ona olması gereken değeri biçen ve satın almak isteyen kişileri hedeflemek çok önemlidir. Onlara mülkünüzün gerçek değerini gösterin ve satın alım yaptıklarında sahip olacakları şeyi en gösterişli şekilde sunun.

– Kullanacağınız başlık merak uyandırıcı olmalıdır. Bir haber, bir yenilik veya güncel bir bilgi içermelidir. Reklamınızın başında sunduğunuz bu dikkat çekici başlığı, reklamınızın sonunda yeniden hatırlatmanızda da fayda var.

– Kullanacağınız ana fotoğrafı başlığınız ile bütünleşik olarak yerleştirmeniz önemlidir. Diğer kullanacağınız fotoğraflar ise gövde bölümündeki metinlerle ilişkilendirilmelidir.

– Reklamınızda mutlaka insan veya evcil hayvan resimleri kullanın. Bu, insanlara nasıl bir ortamda yaşayacaklarına dair olumlu fikirler aşılar.

– Reklamınızda onları kişiselleştiren isimler kullanın. Örneğin kendi isminizi veya müşterinizden izin alarak bir satıcının ismini koyabilirsiniz. “Cem bu bölgeden bir ev aldığı için çok şanslı olduğunu söylüyor.” gibi…

– Belli kesimleri hedef alarak reklamınızı ilgi çekici hale getirin. Örneğin ilk defa bir ev satın alacak olanları hedef alın ve onlara yönelik bir reklam içeriği hazırlayın.

– Reklamınızda internet ortamındaki diğer medyalarınıza atıfta bulunarak, daha fazla ortam üzerinden size ulaşılmasını sağlayın.

– Harika bir reklam hazırladınız diyelim. Bu reklamınızı en az dört defa belli aralıklarla yayımlayın. Onları saklı tutun ve çöpe atmayın.

– Reklamınızda, potansiyel alıcıların bilgi edinmek isteyeceği üç şeye özellikle yer verin. Fiyat, konum, oda sayısı ve QR Kodu… Bu bilgiler onlara mülkünüze dair en önemli bilgileri sunacaktır.

– Reklamınızı yayımlamadan önce mutlaka, diğer firmaların reklamları arasında sizin ürettiğinize benzer veya tıpatıp olan bir reklam var mı diye kontrol edin ve pişti olmayın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Bir Gayrimenkul E-postası İçin En Başarılı Konu Başlıkları

Dünyada iki tip insan vardır diyebiliriz. Birisi e-posta hesabını düzenli olarak temizleyen ve ayıklayan kullanıcılar, diğeri ise okunmamış çok sayıda postayı rastgele biriktiren kullanıcılar. İnsanlar ortalama olarak her gün 120 adet e-posta alır ve gönderir. Ancak insanların çoğu bu e-postaların hepsine tıklama eğilimi göstermez.

Peki, bu durumda bu dağınıklığın içerisinde gönderdiğimiz e-postaların öne çıkmasını nasıl sağlarız?

Konu Başlığı Seçiminin Önemi

Emlak profesyoneli olarak e-posta pazarlaması yöntemine başvuranlardansanız, gönderdiğiniz e-postaların alıcı tarafından tıklanıp tıklanmayacağı çok önemlidir. E-postanız bu iki seçenekten biriyle karşılaşır. Gönderdiğiniz alıcı, ya konu başlığınızı gördükten sonra es geçer ya da dikkat çekici bularak üzerine tıklar.

E-postanızın içeriği istediğiniz kadar etkileyici ve verimli bilgilerle donatılmış olsun, eğer alıcının hesabına düştüğünde konu satırında tıklaması gerektiğini düşündürecek bir başlık bulunmuyorsa o e-posta genellikle çöp kutusuna gider. Bu nedenle e-postanızı hazırlarken en dikkat etmeniz gereken nokta, e-postanızın konu başlığını çok iyi seçmektir.

Etkili Bir Konu Başlığı Seçmenizi Sağlayacak Formüller

E-posta hazırlarken seçilebilecek en iyi konu başlıklarını sizin için üç temel kategoride örneklendireceğiz. Elimizde kanıtlanmış bazı formüller var ve bu formüller sayesinde e-postalarınıza tıklanma oranını arttıracağınızı umuyoruz.

  • Sosyal Kanıt

Sosyal kanıtla kast ettiğimiz, başlığınızda çevrenizdeki kişilerden, ünlülerden, olaylardan veya rakamsal istatistiklerden bazı örnekler vermenizdir. Örneğin, insanlar ünlü birinin paylaştığınız içerikle ilgili yaptığı örneği duyduğunda bunu merak edecektir.

Formül: Sosyal kanıt sağlayın ve zorlayıcı bir soru sorun.

Örnek: Milyonlarca Türk’ü etkileyen olay: Kredi oranlarındaki değişimi göz ardı edebilecek misiniz?

Formül: İstenen sonuca ulaşan bir kişi ya da grubu öne çıkarın.

Örnek: Hayallerinizdeki evi Cem ve Sezin’in yaptığı gibi yeniden biçimlendirin!

Formül: İstenen zamanda istenen sonuca nasıl ulaşıldığını gösteren rakamsal istatistik kullanın.

Örnek: Komşularınız evlerini bir haftadan daha kısa bir sürede satmayı nasıl başarıyor?

  • Tehdit

Bu konu başlığı türü, insanları karşılaşacakları tehditlerden sakınmaya itiyor ve kendilerini koruma içgüdüsüyle konuyu merak edip e-postaya tıklamalarını sağlıyor.

Formül: Konunuzla ilgili bir gerçekliği çarpıtma sahasına girin veya tehditten bahsedin.

Örnek: Birçok gayrimenkul firmasının size söyleyemeyeceği 10 şey.

Formül: Bunu okuyana kadar harekete geçmeyin tarzı bir cümle kurun.

Örnek: Ev almayı düşündüğünüzü biliyoruz fakat bu yazıyı okuyana kadar sakın bir ev almayın.

Formül: Onların hatalarını ön plana çıkarın.

Örnek: Ev satın alırken yaptığınız 10 hata.

  • Kazanç

Bahsettiğimiz üç kategori içerisinde en basit olanı kazanç ile ilgili olanıdır. Çünkü bu tür konu başlıklarında başarılardan ve olumlu durumlardan bahsedersiniz.

Formül: Faydayı öne çıkarın.

Örnek: Evinizi istenilen ücretin yukarısında bir fiyata nasıl satabilirsiniz?

Formül: İstenen sonucun nasıl elde edilebileceğine dair bir başlık yazın.

Örnek: Evinizi satmayı düşündüğünüzü biliyoruz fakat bu yazıyı okumadan asla evinizi satmayın.

Formül: İstenilen sonuçları hayal etmelerini sağlayın.

Örnek: Şu anda hayal ettiğiniz mükemmel evde yaşadığını hayal edin.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Yabancı Dil Bilmeyen Gayrimenkul Profesyonelleri Artık Sorun Yaşamayacaklar…

Dünyanın ilk akıllı kulaklığı, kullanıcılar arasındaki dil farklılıklarından ve tercüme zorluklarından kaynaklanan problemleri tamamen yok edecek gibi görünüyor. Özellikle iş dünyasında kullanılması için tasarlanmış olan bu kulaklık, kanımızca gayrimenkul sektöründe de bir çığır açabilir.

Gayrimenkul sektöründeki profesyoneller için korkulu bir rüya haline gelen dil problemi ve bu sebeple uluslararası alana yayılamama sorunu, Pilot Akıllı Kulaklık ile ortadan kalkabilir. Bir dil kursuna gitmenin hayatınızdan çaldığı onlarca saat ve akıllı telefon üzerindeki tercüme uygulamalarından yarım yamalak çevirdiğiniz cümlelerle müşterinizle yanlış anlaştığınız o anlar artık geride kalabilir.

Nasıl Kullanılıyor?

Pilot adı verilen bu akıllı kulaklık, konuşma tanıma, otomatik tercüme yapma ve ses sentezi için kullanılabiliyor. Şu an için yabancı dildeki insanlarla iletişime geçebilmek için iki tarafta da bu kulaklığın takılı olması gerekiyor. Ancak Waverly Labs ilerleyen zamanlarda buna gerek kalmadan da dünyanın her yerinde her tür insanla iletişime geçilebileceğini hepimize vaat ediyor. Kulaklığın nasıl işlev gösterdiğine dair işte bir örnek video!

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ…


Hangi Dillere Çevirebiliyor?

Pilot akıllı kulaklık, başlangıç olarak İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Portekizce ve İtalyanca dilleri için geliştirilmiş, ancak yakın zamanda Almanca, İbranice, Arapça, Rusça ve Slav dillerine de çevrileceği duyurulmuş durumda. Bu dillerin içerisinde henüz Türkçe mevcut değil, ancak sürekli gelişen dünyada Türkiye’nin sektörlerdeki payını düşünürsek, sonradan Türkçe’nin de eklenebileceğini düşünüyoruz. Bu biraz da Türk kullanıcıların talebine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Kablolu mu Şarjlı mı?

Bu kulaklığın bir iyi yanı da hiçbir kablosunun olmaması. Kulağınıza yerleştirebileceğiniz ufak bir kulaklık olan bu cihaz son derece basit bir yapıya sahip. Kırmızı, beyaz ve siyah renklerde üretilen kulaklık, konferans modunda kullanılırsa, birden fazla insanın sanki aynı dili konuşuyormuş gibi dinlenebilmesini sağlıyor. Ürün iki ayrı kulaklık, kulağa tam oturmasını sağlamak için üç farklı kulaklık ucu ve bir aplikasyon ile birlikte satılıyor. Şarjlı çalışan cihazın kullanım ömrü 4-6 saat arasında değişiyor.

Fiyatı Ne Kadar?

Yenilikleri takip eden ve işini her daim geliştirmeye yönelik düşünen profesyoneller için Pilot akıllı kulaklığının ücreti 249 ile 299 dolar arasında bir değere sahip. Ancak şu anda ön sürüm yazılımını satın alırsanız fiyat 199 dolara kadar düşüyor. Satın almak isteyenler Indiegogo üzerinden hemen işlem yapabiliyor.

Bu konuyla ilgili,  “Skype çeviri aracı ile her dilde yazın” bir diğer yazımızı okuyabilirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Etkileyici Sanal Tur Oluşturmanın İpuçları Nedir?

Günümüzün gelişen teknolojisine ayak uydurmak zorunda olduklarının farkında olan gayrimenkul firmaları, bu teknolojinin bir parçası olan sanal tur uygulamasını da artık iyice benimsemiş durumda. Gayrimenkul sektörü çalışanları artık biliyorlar ki sanal tur uygulaması, firmalarının bulunma oranını ve medya platformlarından görülme oranını önemli derecede etkiliyor.

Nasıl mı? İnternet teknolojisinin gayrimenkul sektörüne girmeye başladığı günümüzde, dünyanın herhangi bir yerinden evlerinize talip olan bir alıcıyı düşünün. Normal şartlarda evi görme imkânı olmayan potansiyel alıcı, ona sunacağınız bir sanal tur ile herhangi bir gayrimenkulü beğenerek satın almaya karar verebilir. Ya da hazırlık aşamasında olan bir gayrimenkulünüzün neye benzediğini alıcınıza göstermek için kullanabilirsiniz.

Sanal Tur Nedir?

Sanal tur, istediğiniz herhangi bir mekânın üç boyutluymuşçasına görüntülenmesi anlamına gelir. Farenizi farklı yönlere sürükleyerek o mekânın çevresinde 360 derece(Facebook360 derece fotoğraf desteğini sunmaya başladı) dönebilir ve sanki oradaymış gibi her ayrıntıyı görebilirsiniz. Aslında gördüğünüz görüntü üç boyutlu değildir ve sadece göstermek istediğiniz mekânda çekilen birkaç fotoğrafın bir araya getirilerek slideshow şeklinde sunulmasından ibarettir. 

En güzel yanı ise, bir sanal tur oluşturabilmek için profesyonel olmanıza gerek yoktur. Üstelik bunu sadece bir müşteriye özel olarak ayarlayabileceğiniz gibi, web siteniz üzerinden tüm evlerinize uygulayabilir ve çeşitli gayrimenkul portallarında paylaşabilirsiniz.

Videoyu İzlemek İçin Tıklayınız…

Sanal Tur Oluşturmanın Püf Noktaları

Peki, bir sanal turu nasıl yapabilirsiniz? Bu sorunun cevabı aşağıda sıralayacağımız ipuçlarında saklı. Dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.

  • Bu işi yaparken fotoğrafçılık yeteneklerinizin olup olmadığını çok fazla önemsemeyin. Evin odalarını en büyük açıyla alarak ve en yüksek çözünürlükte olmasına dikkat ederek çekin. Olmuyor diye düşünerek bir odayı çekmemeyi düşünmeyin. Olabildiğince fazla poz alın. Odanın görüntüsünün hiç olmamasındansa birkaç tane olması daha iyidir.

  • Her bir tura göre sahnelerinizi uzunluk ve sayı açısından çeşitlendirin. Ne kadar zum yapacağınızı, panorama ve diğer efektleri kullanıp kullanmayacağınızı kararlaştırın ve çekimlerinizi ona göre yapın.

  • Genel bir kural olarak en öne en iyi görüntüyü yerleştirin. Satılabilme olanağı en yüksek olandan başlayarak en iyi fotoğrafları önden geriye doğru sıralayın. Veya evin ön bölümünden başlayarak büyük odalar, oturma odası, banyo, mutfak şeklinde arka bölümlerine doğru gitme yolunu da tercih edebilirsiniz.

  • Çekimlerde parlak aydınlatma kullanın ve ağır floresan lambaları kullanmaktan kesinlikle kaçının. Floresan lambalar son derece göz alıcı olacaktır. En önemlisi de ışığı pencere camlarına yansıtmadığınıza özellikle dikkat edin.

  • Fotoğraflarınızda bir farklılık olarak yaşamın diğer belirtileri olarak evin çevresindeki okul, park, restoran ve semt aktivitelerinin görüntüsünü de kullanabilirsiniz.

  • Pahalı boyamaları ve mücevher gibi görselliği olan nesneleri kullanmaktan kaçının. Ortamın güvenli ve sade görünmesine dikkat edin.

  • Eğer sesli anlatım uygulamayı düşünmüyorsanız, her resme metin ekleme yöntemini de deneyebilirsiniz.

Bu sektörde başarı kazanabilmeniz için yazılmayanları yazarak her gün daha ciddi ve verimli şekilde çalışmaya ve üretmeye devam ediyorum. Takipte kalmanız size değer katacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Blogu Yazmak İsteyenlere 10 Önemli İpucu…

Bugün bir blog sahibi olmak artık çok kolay. Ücretsiz yazılımlar ve internet üzerinde bulabileceğiniz sayısız kaynak ile blogunuzu dakikalar içerisinde kurup hayata geçirebilirsiniz.

Fakat asıl iş bundan sonra başlıyor. Blogunuzu eğer sadece kendiniz için yazmıyor ve insanların takip etmesini istiyorsanız, elinizdeki en önemli araç içeriğiniz olacaktır. İster tek kişilik dev bir kadroya, ister çok yazarlı bir yapıya sahip olsun blogunuzun içeriğine gerekli önemi vermezseniz bir süre sonra ziyaretçi istatistiklerine bakmak kendi kendinize konuşuyormuş hissine kapılmanıza yol açabilir.

Özellikle yeni başlayan ve orta seviye blog yazarlarının işine yarayacağını düşündüğümüz, içerikle ilgili 10 önemli ipucunu bir araya getirdik.

1- Kimin için yazıyorsunuz?

Eğer hedef kitlenizi tanımlayamazsanız, onlarla iletişim kuramazsınız. Yazdıklarınızı okumalarını istiyorsanız hedef kitlenizin kimler olduğunu, ne sevip ne sevmediklerini, ne yiyip ne içtiklerini anlamaya çalışmak zorundasınız.

Başlangıçta hedef kitlenizle ilgili ön görüleriniz %100 başarılı tahminler olmayabilir. Hiç hedeflemediğiniz kullanıcı profillerine rastlayıp, “bunlar da kim?” dediğiniz ziyaretçilerle karşılaşacak olursanız panik olmaya gerek yok. Bu durum son derece doğal…

Hazırladığınız içerik sizin başlangıçta hedeflediğinizden farklı bir kitlenin ilgisini çekebilir. Örneğin siz grafik profesyonellerine hitap etmeyi planlarken, grafiğe meraklı ama yeni başlayan kullanıcılar sitenizi daha faydalı bulabilirler. Bu gibi durumlarda, ziyaretçilerinizi değil en başta tanımladığınız hedef kitlenizi gözden geçirmekte fayda var.

Bu arada eğer bu maddenin sorusuna “kendim için yazıyorum” yanıtını verdiyseniz, size 20 dakika kazandıralım; doğrudan 10. maddeye geçebilirsiniz ?

2- Alıntı yapın, kopyala-yapıştır asla

Özellikle yazmaya yeni başladıysanız, kısa süre sonra bunun sandığınız kadar kolay bir iş olmadığını farkedeceksiniz. İlk zamanlarda günde birkaç kez yeni yazı yayınlarken, haftada birkaç keze, oradan da ayda bir iki yazıya düşüp paniğe kapılabilirsiniz.

Bu durumda çoğu kez blog boş kalmasın, yayınlanan yazıların arasında çok uzun süre olmasın niyetiyle kolay yoldan içerik elde etmek akla gelir. Bir süre sonra kendinizi her gün başka blogların veya yayınların içeriğini kopyalarken bulabilirsiniz. Bu blogunuzun sonu anlamına gelir. Çünkü okurlarınız için bu yazıların orjinal kaynağına ulaşmak ve özgün içerikleri kaynağından takip etmek hiç de zor değil.

Diğer yandan alıntı yapmak konusunda durum çok daha farklı. Siz kendi özgün içeriğinizi üretirken, konuyla ilgili bilgilendirici veya eğlenceli alıntılar yapıp, bir de bunu yaparken kaynak gösterirseniz sadece içeriğinizi zenginleştirmekle kalmaz, okuyucularınıza aynı konuyu başka yerde bir arada bulamayacakları farklı perspektiflerden aktarma şansına ulaşırsınız.

3- Samimi ve mümkünse eğlenceli yazın

Eğer yazdığınız konu çok fazla teknik değilse, yazı dilinizi samimi ve eğlenceli hale getirmeye çalışın. Konu uygun olduğu sürece herkes her konuyu biraz daha sıcak ve eğlenceli bir halde okumaktan memnun olur.

Eğer espri yeteneğinize güveniyorsanız, yazı içine (abartmadan) ufak espriler serpiştirmeye çalışın.

Diğer yandan bunun oldukça riskli olduğunu da gözden kaçırmamak lazım. Eğer doğru dozu tutturamazsanız yazılarınız okurlar tarafından fazla “sulu” bulunabilir. Esprilerinize yakın arkadaşlarınız çok gülüyor olabilir ama sözlü esprilerdeki lezzeti yazıya aktarmak her zaman kolay değildir.

4- Konuya değer katın

Haber odaklı yayınlar için bir haberi ilk aktaran olmak yani “breaking news” hayati önem taşır ama bu tip haberler üretmek herkes için kolay, hatta mümkün olmayabilir. Profesyonel yayınların bu tarzda haberler yayınlama imkanı ve potansiyeli çok daha fazla olduğu için onlarla bu konuda yarışmak, özellikle yeni başlayan bloglar için mümkün değil.

En iyisi kendi blogunuzda aktarmaya uygun olduğuna inandığınız son dakika haberlerini kaynak göstererek, alıntı olarak kullanmak. Fakat burada ikinci maddedeki kopyala-yapıştır tuzağına düşmemek için bu habere kendi yorumunuzu ekleyerek değer katmanız en mantıklısı olacaktır.

Okurların çok büyük kısmı o haberi zaten ilk yayınlayan kaynağından okuyacaklardır. Aynı haberi sizin blogunuzda tekrar okumaları için tek geçerli sebep sizin başka yerde bulunamayacak özgün yorumunuzu eklemeniz olacaktır.

5- Uzmanlık alanınızı netleştirin

Aklınıza gelebilecek her konuya ait yatay olarak içerik üreten en az 10 farklı blog veya yayın bulabilirsiniz. Eğer uzun zamandır hayatta olan bu yayınlarla rekabet edecek potansiyeliniz yoksa, kenarda kalmamak için en iyi tercihinizi içeriği daha dar bir alanda sınırlamak olacaktır.

Örneğin size rahatlıkla şu an için teknoloji konusunda genel içeriğe sahip bir bloga daha gerek olmadığını söyleyebilirim. Eğer bir şekilde çok ciddi anlamda fark yaratamayacaksanız genel olarak teknolojiyi ele almak yerine, örneğin sadece cep telefonlarına odaklanın. Cep telefonları ile konuyu daralttınız ama bu da yeterli olmayabilir. O zaman sadece akıllı telefonlar veya sadece mobil işletim sistemleri üzerine yazın.

Ne kadar çok şeyden bahsetmeye çalışırsanız, içeriğiniz o kadar yüzeysel hale gelecek ve ciddiye alınma ihtimali de o kadar azalacaktır. Ama siz konuyu daralttıkça hem rekabetin daha az olduğu kanallarda varlığınızı sürdürebilir, hem de sınırlı kaynağınızı, vaktinizi daha rahat uzmanlaşabileceğiniz bir alana odaklayarak, okuyucularınız için daha doyurucu içerikler üretebilirsiniz.

6- Okuyucuya saygı gösterin – 1

Eğer blogunuzu önemsiyorsanız, okuyucularınızı da önemsemelisiniz. Elinizden geldiği kadar sık içerik üretmeye çalışın. Eğer haftalarca yazamıyorsanız, haftada en azından bir kez yazabilecek duruma gelmeye çalışın. Haftada en az 1 özgün içerek duruma gelene kadar blogunuzun pek ciddiye alınmayabileceğini göz önünde tutmalısınız. Ne kadar sık içerik sağlarsanız, blogunuzun o kadar değer kazanacağını unutmayın.

Hızlı başlayıp, yolda ivme kaybeden bloglar okuyucularını da kaybeder. Ve kazanılması en zor okuyucu bir kez kaybedilmiş olandır.

7- Okuyucuya saygı gösterin – 2

Okuyucunuz asla şişirme olarak nitelendirilen bir yazıyı hak etmiyor. Sakın ama sakın kolaya kaçarak, onlara kötü içerik sunmayın ve kulaktan kulağa pazarlamayı asla hafife almayın. İyi bir içeriğin ulaştığı bir kişi size 10 yeni okuyucu kazandırabilir. Diğer yandan kötü bir içerik yüzünden kaybettiğiniz okuyucuyu tekrar geri kazanmak sandığınızdan çok daha zor olabilir.

Eğer yoğun bir şekilde Twitter kullanıyorsanız burada anlatmaya çalıştığımızı daha iyi anlayacaksınız. Twitter aslında, bir tweet’den sonra bir anda takipçilerin nasıl bir anda azalabildiği gerçeğini ve kaliteli içerik üretmenin ne kadar önemli olduğunu pek çok kişiye en kolay yoldan öğretti.

8- Sinirlerinize hakim olmayı öğrenin

İnternetin bugün ulaştığı noktanın en büyük avantajlarından biri de insanların en pratik şekilde birbirleri ile etkileşime girebilme imkanı. Artık her hangi bir konuya yorum yapmak çok kolay. Her blog yazarının istediği şey, yazısına daha çok yorum yapılmasıdır.

Fakat her yorum beklediğiniz tarzda olmayabilir. Ne yazık ki internet, bazı kullanıcıların içlerindeki muhalif hisleri çok kolay bir şekilde ortaya dökmelerine de yardımcı oluyor. Yapıcı olmaktan uzak, ağır eleştiri ve hatta hakaret içeren yorumların sayısı ne yazık ki hiç de az değil.

Eğer blogunuza önem veriyor ve yakından ilgileniyorsanız, muhtemelen siz de bu tip moral bozucu yorumlarla karşılaşacaksınız. Bu tip durumlarda en sık tekrarlanan hata, bu tip yorumlara aynı tarzda yanıtlar vermektir. O yorumu yapan kişi belki konuyu ertesi gün unutacak, siz de 3 gün sonra anımsamayacaksınız bile. Ama internetin hafızası hepimizden daha keskin ve o gereksiz yoruma verdiğiniz gereksiz yanıt internette varlığını çok uzun süre koruyacak.

Bu tip durumlarda en güzeli konuyla ilgisiz, yapıcı olmaktan uzak yorumları görmezden gelmektir. Siz yanıt verdikçe o konu uzayacağı ve bir anda çığırından çıkabileceği için kendinize hakim olmayı öğrenmelisiniz. Eğer yorum gerçekten haksızsa, zaten diğer okurlar müdahale ederler. Eğer onlar da etmiyor ve hatta söz konusu yorumu destekliyorlarsa belki de yorumda bahsedilen konu, sizin geliştirmeniz gereken bir şeyleri gösteriyor olabilir.

Özetle sinirlerinize hakim olun ve yorumların hepsine kulak verirken gereksiz tartışmalardan uzak ama sizin için değerli olabilecek fikirlere yakın durmaya çalışın.

9- Hepiniz bu blog, bu blog hepiniz için

İş yaşamı, özel hayat derken bazen haftada 1 tek yazı yazmak bile zor olabilir. Neyse ki bu işi tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Son zamanlarda Türkiye’de çok yazarlı bloglar da ciddi bir artış var. Bu moda olduğu için değil, aynı konuda fikirlerini paylaşmak isteyen insanların bir araya gelmesinin ortaya daha güçlü bir blog ortaya çıkartabildiğinin fark edilmesinden kaynaklanıyor. Çok yazarlı bloglarda hem daha zengin bir içerik elde etmek, hem de benzer konuları farklı bakış açılarıyla aktarabilmek açısından önem taşıyorlar.

Eğer blog konunuz sizin özel ilgi alanınızsa, muhtemelen çevrenizde aynı konuya ilgi duyan başkaları da vardır. Onların da bloga katkıda bulunmasını sağlayabilirseniz, ortaya okurlar için takip etmesi daha keyifli ve daha bilgilendirici bir yayın çıkacaktır.

Eğer imkanınız varsa veya blogunuz maddi bir değer üretiyorsa bu konuda profesyonellerden de yardım alabilirsiz. Ücretli içerik üretenlerin yazıları genellikle daha kaliteli ve profesyonel olacaktır. Blog’unuza yatırım yapma imkanınız varsa, doğru yönetim ile bu yatırımın maddi ve manevi karşılığını almanız sandığınız kadar zor değil.

10- Yazarken Eğlenin

İster sadece kendiniz için yazın, isterseniz büyük hedefleri olan sektörel olarak söz sahibi olmasını hedeflediğiniz bir bloga sahip olun; yazarken eğlenmek zorundasınız. Eğer yazarken eğlenmiyorsanız belki de yapmanız gereken şey bir blog yazmak/yürütmek değildir.

Eğer çok şanslı değilseniz özellikle başlangıçta ve büyük ihtimalle uzun süre bu işten çok ciddi bir gelir elde edemeyeceksiniz. O seviyeye ulaşacağınızın da garantisi yok. Ama kesinlikle denemeye değer ve denerken size devam etme gücü verecek tek şey yaptığınız işten keyif alıyor olmanız.

Yazı okuyucu ile aranızda tek taraflı bir köprüye benzer ve siz keyif alıyorsanız bu his okuyucuya da mutlaka yansıyacaktır. İşin kötü yanı zoraki yazıyorsanız bu his de ulaşacak ve siz keyif almadığınızda okuyucular da keyif almayacak.

Mutlaka aramızda çok tecrübeli blog yazarları da var ve yukarıda saymaya çalıştığımız noktalar önemli olmakla beraber, her şey bunlarla sınırlı değil. Eğer siz de yorumlarda bu konuyla ilgili tecrübelerinizi, fikirleriniz paylaşırsanız özellikle yeni blog yazarları için ortaya daha faydalı bir kaynak çıkartılmasına katkıda bulunabilirsiniz…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Bilgisayarınızı Kapatın Ve Satışlarınızı Arttırmaya Koşun!

Altın madenine yalnızca online yollardan ulaşılmaz! Son on yıldır gayrimenkul sektöründekiler her şeyi internet ve teknoloji üzerinden yapmaya gayret gösteriyorlar. Özellikle bu işe yeni girenler ve amatör olanlar, internet üzerinden verilen eğitimleri son derece dikkate alıyorlar ve bu eğitimler üzerinden kendilerine bir yol belirliyorlar.

İnternetin sektöre ve sektör çalışanlarına büyük katkıları olduğunu biliyoruz elbette. Ancak bu durumun dezavantajlarını da göz ardı etmemek gerek. Özellikle son on yıl içerisinde bazı şeylerin değiştiğine tanık oluyoruz. On yıl önce insanların kullandığı metin mesajlarında, messenger uygulamalarında ve daha pek çok uygulamada gürültü faktörü henüz yoktu. Ancak o günler geride kaldı. Bugün internet ortamında istediğiniz mesajı almak istediğinizde karşınıza çok fazla gürültü niteliğinde veri geliyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış? Hangi yolu izlemeniz gerek veya neyden sakınmanız gerek? İnsanın kafasını karman çorman edebilecek pek çok veri ve fikir mevcut.

Oysaki “eski okulun” yöntemine göre kafanızda hiçbir belirsizlik olmaz. İşi ya kaynağından ya da tecrübe edinerek öğrenirsiniz ve zaman içerisinde harcadığınız çabayla geldiğiniz nokta son derece tatmin edici olur. Eğer müşterilerinizle yüz yüze görüşmeye başlarsanız, onunla anlaşma yapma şansınız katlanarak artacaktır.

Ancak bu demek değil ki teknolojiyi hiçe sayalım ve ilkellik içinde işimize bakalım. Eğer bir yandan teknolojinin nimetlerinden faydalanırken diğer yandan teknolojiye bağımlı kalmadan işinizi yürütebilmek isteyenlerdenseniz, hiç sorun değil! Aşağıdaki sıralayacağımız tüyolar, hem müşterilerinizle göz göze temas kurmanızı sağlayacak hem de teknolojiden geri kalmanızı engelleyecektir.

Gayrimenkul sektörü hakkında bir toplantı grubu oluşturun: Her ay en az bir kere gayrimenkul sektörünün farklı yönlerini ele alan etkinlikler düzenleyin. Alım satım yapmak isteyenler mutlaka bu etkinliklere katılmak isteyecektir. Katılım sayısını arttırmak için veritabanınızda ki müşterilere etkileyici birer mail gönderin.  Ayrıca, Facebook etkinlik takvimini kullanarak toplantı ile ilgili kişi listeniz haricindeki herkese duyuru yapabilirsiniz.

Finansal planlamacılar, avukatlar tarafından düzenlenen çalışma sınıflarını bulun: İnsanlar bu tür workshoplara katılmak için para harcarlar. Çünkü bu sınıflarda, sektördeki ağın nasıl kurulduğuna dair bir şeyler öğrenebilir ve bazen de potansiyel müşterileriyle karşılaşma imkanı bulabiliyorlar. Bir taşta iki kuş!

Mülklerini satanlar için bir ev partisi düzenleyin: Onlara bir kapanış hediyesi vermek yerine, evlerine emin bir şekilde ‘güle güle’ diyebilecekleri bir parti düzenleyin. Ardından onlara evlerindeki güzel hatıralarının hikayesini anlatacak bir video hazırlayın. Bu durumda herkes, sizin müşterilerinize olan ilginizden ne kadar etkilendiğini etrafına yaymaya başlayacaktır.

Listeniz için açılış sayfaları özelleştirin: Web sitenizdeki her listenin açılışında bir pop-up yardımıyla videonuzu ekleyin. Bu videoda alım satım işleri ile ilgili bilgiler ve uyarılardan bahsedebilirsiniz. Unutmayın ki buradaki asıl amaç, müşterilerinizle konuşuyormuş havası yaratmaktır. Sadece textten oluşan bir ilanı konuşur yapmak sizi tanımalarının ilk adımı olacaktır. 

Bölgenizdeki derneklere gidin: Dernekler her zaman kendinizi tanıtabileceğiniz maliyetsiz bir yol olabilir. Dernekler aracılığıyla edindiğiniz çevrede sorulan soruları cevaplayarak, bilgiler vererek ve hatta blog yazılarınızı onlara yönlendirerek sektörde adınızı duyurma aşamasında bir adım atabilirsiniz. Ayrıca, derneklerin düzenleyeceği organizasyonlarda mutlaka yer almaya çalışın ve organizasyon tarihini takviminize eklemeyi unutmayın. 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Uzmanları İçin Dijital Pazarlama…

Evet biliyoruz sosyal medya, sosyal medya diye diye başınızı ağrıtıyoruz. Hem bedava oluşu hem de sınırsız fırsatlar yaratan pazarlama kanalı için başınızı ağrıtmaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda sizinle sosyal medya reklam mecralarının iyi ve kötü yanlarını değerlendirecek ve hangisinin sizin için uygun olduğuna karar vermenize yardımcı olmaya çalışacağız.  

İşte size en popüler sosyal medya mecraları;

Facebook

Açıklama: Facebook hala sosyal medya platformlarının ezici gücü. Portföyünüzü ve kendinizi tanıtmanız ve pazarlamanız için en etkili pazarlama mecrası. Mobilde yapmış olduğu yenilikler ve bot teknolojisini dünyada en çok kullanılan mesajlaşma uygulaması olan messenger uygulamasına entegre etmesi Facebook’u emlak profesyonelleri için vazgeçilmez kılıyor.

Olumlu yönleri: Kullanıcıların %30’u 25-34 yaş aralığında olması size potansiyel bir müşteri grubu sunuyor. Emlak hizmetlerinizi sunarken kişisel bir sayfa mı yoksa bir iş sayfası mı oluşturacağınıza karar vermelisiniz. Her ikisi de farklı avantajlar sunuyor ve farklı özellikleri var.

Olumsuz Yönleri: Facebook çok kalabalık bir ortam. Çok fazla konuda çok fazla paylaşım yapılıyor. Çeşitli mesajlar, kedi videoları, oyun davetleri insanların her an dağılmasını sağlayabilir. Bu nedenle paylaşımlarınızın arkadaş listenizdeki insanlar tarafından görülmesi çok zordur. Bunun için yapmanız gereken, görülmesini istediğiniz mesajlarınızın hedef kitleniz tarafından görüldüğünden emin olmak için bu mesajları paralı birer ilan olarak yayınlatmaya hazırlıklı olun.

Ne Sıklıkta: Twitter ve Pinterest gibi ortamlara daha hızlı bir şekilde fotoğraflarınızı paylaşırken Facebook’a biraz zaman ayırın. Facebook size hem fotoğraflarınızı hem de evi tanıtıcı metinlerinizi koyabileceğiniz bir paylaşım imkanı sunar. Bu nedenle bu konuya biraz özen göstermeniz sizin yararınıza olacaktır. Evin en kaliteli fotoğraflarını paylaşırken yanlarına evin en önemli özelliklerini de uygun bir dil ile yazmalısınız.

Twitter

Açıklama: Twitter sosyal medya mecrası daha çok sohbet üzerine dönmektedir. Burası hız tabanlı laf ebelerine göre olmayan bir platformdur. Her bir mesaj(link dahil) 140 karakter ve daha az olmalıdır.

Olumlu yönleri: Twitter’ın altın madeni aramadır. Bulunduğunuz muhit, çevreniz veya şehriniz hakkında sohbetler bulabilir onlara katılabilir bu sayede çevrenizi geliştirerek tanınırlığınızı artırabilirsiniz. Sohbetlerde verdiğiniz tatmin edici bilgilendirici cevaplar sizin bir uzman olarak algılanmanızı da sağlar.

Olumsuz Yönleri: Pek çok emlak uzmanı tweetlere katılım olmamasından şikâyet etmektedir. Fakat Twitter fazla çaba harcanması gereken bir platformdur. Onu her kim kullanacak ise gerçekten sürekli kullanması gerekir. Bu platform potansiyel alıcılarınızın sizi bulabileceği ve iletişime geçeceği bir platformdur.

Ne Sıklıkta: Burada 80/20 kuralı uygulanır. Eğer günde 10 mesaj atacaksanız bunun sadece 2 tanesinin siz ve listeleriniz hakkında olması gerekir. Diğer 8 içerik faydalı içerikler ile ilgili retweetler veya izlediğiniz kişilerin içeriklerini paylaşmak olmalıdır.

Pinterest

Açıklama: Pinterest’e görseller yükleyebilir, saklayabilir ve onlar üzerinde oynama yapabilirsiniz. Paylaşımlar bu platformda pin olarak adlandırılır. Herkesin video ve görsel gibi çok sayıda medya içeriğini sakladığı pinboard adı verilen panoları vardır.

Olumlu yönleri: Kendi hesabınızı oluşturabilir ve çeşitli konuları hedef alan kendi panolarınızı yaratabilirsiniz. Örneğin “Harika Bahçeler” ile ilgili panonuz olabileceği gibi “Manzaralı Evler” panonuz da olabilir.  Pinterest’de bir gayrimenkul için pano oluşturabilir; bu panoda gayrimenkulün fotoğraflarını paylaşabilir ve bölgenin avantajlarını anlatabilirsiniz.

Olumsuz yönleri: Pinterest, zamanın kara deliği olabilir. Ona tam olarak alışana kadar ya da bir yakınınız onu gerçek anlamı ile kullanmaya başlayana kadar bayağı bir zaman geçebilir. Aynı zamanda görsellerin kopyalanması konusuna da dikkat etmelisiniz. Ülkemizde kullanımı pek yaygın olmasa da paylaşacağınız kaliteli görsellerle yabancı takipçi sayınızı arttırabilirsiniz.

Ne Sıklıkta: Pinterest’i ne kadar kullanabileceğiniz ile ilgili bir sınır yoktur. Planlarınıza uygun olarak yaratabildiğiniz kadar çok pano yaratın. Paylaştığınız görsellerin kalitesine ve farklılığına önem verin.

Google+

Açıklama: Google’ın sosyal medya platformu sizin gmail hesabınızı kullanır ve çemberler halinde ilişkiler ağları yaratma olanağı sağlar. Örneğin arkadaşlar, komşular ve akrabalar gibi.

Olumlu yönleri: Sosyal medya platformunun en iyi tarafı sahibinin Google olmasıdır. Bu da paylaştığınız içeriğin organik aramalarda çok iyi sıralanacağı anlamına gelir. Ayrıca Google+ video konferanslarda kullanabileceğiniz Hangouts’u sunar. Bu uygulama eğer müşterinizle yüz yüze görüşemiyorsanız çok işinize yarayabilir.

Olumsuz Yönleri: Facebook’ta 1,5 milyar kişi aktifken Google+’da sadece 200 milyon kişi aktiftir. Nüfusun dağılımı da çok farklıdır, kullanıcılar çoğunlukla daha yaşlı ve erkeklerden oluşur. Bu çokta kötü bir şey değil. Çünkü Facebook ile örtüşecek bir demografik dağılıma sahip değildir. Buradan başka bir grup potansiyel müşteri edinmeniz olasıdır. 

Ne Sıklıkta: Google+’nın çok iyi bir SEO faydası bulunur, bu nedenle en az günlük paylaşımlarda bulunmak uygundur. Fakat 80/20 kuralını akılda tutmak gerekir.

LinkedIn

Açıklama: İşte size özgeçmişinizi sunacağınız profesyonellerden oluşan iş platformu. LinkedIn size eğitiminizi, gayrimenkul piyasasındaki deneyiminizi ve işinizi anlatabileceğiniz harika bir ortam sunar.

Olumlu yönleri: LinkedIn, kendi sayfanız üzerinden kullanımı son derece kolay bir onaylama mekanizması sunar. Sizi tanıyan ve ağınızda bulunan kişiler sizin yetenek ve becerilerinizi sayfa üzerinden onaylayarak hakkınızda yorum yazabilir ve sizi tavsiye edebilirler. İş ağınıza yurt dışından profesyonel bağlantıları eklemek içinde kullanabilirsiniz.

Olumsuz Yönleri: LinkedIn Facebook ya da Twitter gibi dinamik bir kanal değildir. Blog yazılarınızı ya da emlak piyasası ile ilgili hoşunuza giden diğer kişilerin yazılarını paylaşabilirsiniz. Ancak yazılarınıza ait görüş ve cevaplar oldukça yavaş gelecektir. Yine de profesyonel bir ağ oluşturmanın en iyi yöntemi olarak görülür.

Ne Sıklıkta: LinkedIn’de belirli aralarla paylaşımda bulunun çok sık paylaşım yapmaktan kaçının ki insanlar sizi duymazdan gelmesinler. Bu sosyal medya platformunda özellikle iyi bir dinleyici olmayı unutmayın.

Instagram

Açıklama: Altı aylık süre içerisinde aktif kullanıcı sayısında %80’lik artış meydana gelmesi sanırız emlak piyasasının neden bu fotoğraf paylaşım platformuna ilgi göstermeye başladığını açıklar.

Olumlu yönleri: Bu platformda, listelerinizdeki gayrimenkullerin fotoğraflarını ekleyebileceğiniz, etiketleyebileceğiniz gibi lokasyonlarını da etiketleyebilirsiniz. Böylece Instagram’ın fotoğraf haritasında paylaşımlarınızın yerleri görüntülenebilir. Instagram aynı zamanda size bir dakikalık videolar ekleme fırsatı da tanır. 

Olumsuz Yönleri: Fotoğraflarınıza yapılan yorumlara cevap vermeye özen gösterin. Çünkü bu platformda paylaştığınız fotoğrafların ne kadar ilgi çektiğini yorumlar ve beğenilerden anlayabilirsiniz. Spam yorumlar oldukça fazladır. Paylaşımlarınızın altında spam yorumları dikkatlice takip etmeli ve çok çabuk silmeniz paylaşımınızın etkisinin düşmesini engelleyecektir.

Ne Sıklıkta: Büyük markalar Instagram’da günde 1 ya da 2 paylaşımda bulunurlar. Daha fazla paylaşımda bulunmanızın bir mahsuru yoktur, siz paylaşımda bulundukça insanlar beğeni bırakabilir ya da yorum yapabilir. Ancak şu kadardan fazla paylaşım iyi olmaz denilecek kesin metrikler yoktur.

Sosyal medyayı işinizin bir parçası olarak görün

Tüm bu sosyal medya kanalları ile ilgili söylenmesi gereken en önemli şey, bu mecraların etki gücü yüksek iyi bir iletişim ve pazarlama kanalı olduğudur. Bu platformlarda önemli olan katılımdır. Dijital bir kahve dükkanında masadan masaya gezdiğinizi ve insanlarla sohbet edip sosyalleştiğinizi düşünün.

 Çok önemli tavsiye: Bu platformların hiçbirinde düşüncelerinizi süzgeçten geçirmeden paylaşmayın. Önce dinleyin, düşünün ve sonra görüşlerinizi paylaşın yanlış anlaşılacağını düşündüğünüz görüşlerinizi bu platformlarda paylaşmayın. Siyaset ve din üzerine olan tartışma ortamlarından uzak durmanız sizin imajınız ve marka kimliğiniz adına iyi olacaktır.

Peki sosyal medyanın çirkin yüzü nedir? Şimdi kendi kendinize ben nasıl sosyal medyayı aktif kullanabilir ve aktif bir emlak uzmanı olurum diyor olabilirsiniz. Sosyal medyanın çirkin yüzü zaman yönetimidir. Sosyal medya kara bir delik gibidir, siz içerisine girdikçe sizi çekmeye çalışır. Ona gereğinden fazla zaman harcamak yapmanız gereken diğer işlerin kalmasına ve zaman planlamalarınızın aksamasına neden olur. Bu konu emlak uzmanlarının en çok dikkat etmesi gereken konulardan biridir.

Sosyal medya yönetimi için kullanabileceğiniz, sosyal medya platformlarında mesajlarınızı otomatik paylaşan ve sizi gelen mesajlar hakkında bilgilendiren yapay zeka bot teknolojisi yazılımları var. Gerek duymanız halinde bu yazılımlardan destek alabilirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşinde Kullanılan Yaratıcı 4 Uzlaşma Taktiği…


Neden bir gayrimenkul danışmanıyla görüşülmeli sorusunun cevabı; kesinlikle danışmanların sahip olduğu uzlaşma yetenekleri. Bu yüzden bu yeteneğinizi kullanmaktan çekinmemeli ve müşterilerinize neler başarabileceğinizi göstermelisiniz.

Gayrimenkul danışmanı olarak muhabbet ederek başladığınız sunumlarla yüksek fiyatlı ürünler satıyorsunuz. Üstelik bu satışı yaparken hem ev sahibinin hem de alıcının mutlu olacağı şartlar yaratıyorsunuz. Belki farkında değilsiniz ama bu inanılmaz bir yetenek.

Uzlaşma sağlamak bu mesleğin en zorlu taraflarından birisi (üstelik söz konusu olan ticaret “Taşınmaz”…) . Para veren ve para alan tarafları orta noktada buluşturmak hiç kolay değil. Bu yüzden de uzlaşma sürecinde parayı tartışmamalısınız. Konu kazanç olunca uzlaşma sağlanması mümkün değildir.

Müşterilerinizi iyi tanımanız ve her iki tarafın da önceliklerinin ne olduğunu anlamanız gerekiyor.

Bir ev satış aşamasına geldiğinde sözleşme için üstünden geçmeniz gereken bazı önemli noktalar var:

  • Tarafların finansal durumu

  • Kapora miktarı

  • Evin fiyatı

  • Evcil hayvan durumu

  • Tadilat durumları

Bu saydıklarımız açıklığa kavuşturmanız gereken noktalardan sadece birkaçı. Bu yüzden uzlaşma konusunda taktiksel davranmanız gerekiyor ki süreç yorucu olmadan kolayca atlatılabilsin.

Gelin şimdi 4 farklı ve yaratıcı uzlaşma metoduna göz atalım:

  1. Küçük Lokmalar

İlgili resimHem satıcı hem de alıcı tarafında isteklerinizi küçük küçük söyleyeceksiniz. İsteklerin hepsini aynı anda söylerseniz müşterinizin gözü korkar. Ama genel konseptte göze batmayan küçük parçalara bölerseniz yavaş yavaş hepsini kabul ettirirsiniz.

Diyelim ki 700,000 Dolar değerinde bir konut satışı yapmak üzeresiniz ve alıcınız çatının yenilenmesini ve evin boyanmasını istiyor. Konut sahibine önce çatı masrafının 700,000 Dolar’a kıyasla ne kadar az olduğunu gösterecek ve kabul ettireceksiniz. Başka bir zamanda da aynısını boya işlemleri için yapacaksınız.

  1. Sorun Sahibinindir

İlgili resimUzlaşma masalarında yaşanılan en büyük sıkıntı taraflardan birisinin sahip olduğu sıkıntıyı diğer tarafa mâl etmesidir. Bir gayrimenkul danışmanı olarak herkesin kendi problemini çözmesini sağlamalısınız. Gereğinden fazla problemle uğraşmak müşterilerinizi bezdirebilir.

Diyelim ki aynı 700,000 Dolarlık satış için taraflarla masaya oturdunuz. Alıcı evi beğendiğini ve alacağını söylüyor. Şu an için ise kaporayı ödeyecek parası yok. Burada müşteriye alternatif yöntemler sunmak satıcının görevi değildir. Alıcı bu ayarlamayı sizin tavsiyelerinizle kendisi yapmalı.

  1. İyi Polis, Kötü Polis

İlgili resimBir uzlaşma masasında kendinizi iyi polis, diğer tarafı da kötü polis olarak göstermelisiniz. Kötü polis duruma göre alıcı ya da satıcı olabilir. Şartları, konuştuğunuz tarafın iyiliğini düşünerek yumuşatmaya çalıştığınız izlenimini verirseniz orta yolu bulabilirsiniz.

Diyelim ki aynı 700,000 Dolarlık ev için alıcının bir istek listesi var. Eğer ki ev sahibi bu istekleri direkt reddederse alıcının hevesi kırılabilir. Bu yüzden siz bu istekleri en iyi şekilde aktaracak ve minimal kesintilerle satıcıya kabul ettireceksiniz. Minimal kesintileri de alıcınız kabul edecek.

  1. Teklifi Geri Çekme

withdrawn offer ile ilgili görsel sonucuBazen asla uzlaşma sağlayamayabilirsiniz. Alıcı ya da satıcı taviz vermek konusunda çok keskin davranıyorsa teklifin artık masada olmadığını söyleyin. Bunu satıcıya müşterinin vazgeçmek üzere olduğunu ya da alıcıya satıcının vazgeçtiğini söyleyerek yapabilirsiniz. İnsanlar için ulaşılmaz olan her zaman daha çekicidir. Ellerinden kaçtığını düşündükleri bir teklif için istekleri daha yüksek olacak.

Diyelim ki alıcınız evi çok beğendi ama fiyatın düşmesi için satın alma işlemini yapmakta ayak diretiyor. Ona evin artık satışta olmadığını söylemeniz endişelenmesine neden olacak ve daha uzlaşmacı davranacak. Artık yapacak bir şey kalmadığında gayrimenkul danışmanına rus ruleti oynamaktan başka çare kalmıyor.

Başarılar Dilerim…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Sosyal İzolasyon Nedir?

5z0o3r

Neden Bu Kadar Yalnızlaştık?

Kendimizi Platon’un mağaralarına kapatmış insanlar gibi hissediyor muyuz? Kendi gölgelerine mahkum? Instagram, facebook ve sosyal medyada paylaştığımız resimler bizim olmak istediğimiz ya da paylaşmaya değer bulduğumuz “kendimizin” yüzde kaçı? O zaman aslında bir idea halini paylaşarak sürekli öz benliğimizi saklar hale gelmedik mi?

Biz gerçekten kimiz?

Çoğu insan ölümsüzmüş gibi paylaşımlar yapıyor ve buna şaşırıyorum. (hala.) Hayat hep kuşlar çiçekler böcekler gibi. Sanki hiç hata yapmamış, canı sıkılmamış, başarısız hissetmemiş gibi.

Bir kişi sürekli mutlu, sürekli korkusuz, sürekli güçlü olamaz. Bana çok doğal gelmiyor. İtiraf ediyorum bazen ben de yapıyorum işimden dolayı, insanları motive etmek istediğim için, dolayısıyla kendim de motive olduğum için. Modum düşükken daha renkli giyiniyorum mesela daha iyi hissetmek için. Biz insanız, kırlganlığımız ve hatalarımızla varız.

Peki sen kendi olduğun halini seviyor musun? Yoksa o taktığımız maskeleri, gittiğimiz her yere, konuştuğumuz her insana göre değiştirmekten eskittik mi? Ve canımız hiç bir maskeyi takmak istemiyor mu artık? Kendi kendine mi kalmayı tercih ediyorsun? Korunmak mı istiyorsun?

Teknoloji çağının etkisi de iyice pekiştirdi bu durumu. Ayrıksılaşıp yalnızlaştık. Canımızı sıkmıyor, hemen akıllı aletlerimizde avutuyorduk kendimizi. Oysa ki bir şeyleri değiştirebilmek için can sıkıntısı gerekli. Fark edebilmek için, sorgulamak için, değiştirmemiz için bir derdimiz olmalı. Herşey iyi gidiyorsa neden değiştirelim ki? Öyle değil mi?

Peki bir parça rahatsız olmaya, problemi farkedip birlikte analiz ederek çözüme ulaşmaya ne dersiniz?

Haydi o zaman başlayalım ?

Bazen birileri hayatımıza girmek istiyor, kapıyı aralıyoruz, bakıyoruz ama sonra korkup, kapıyı kapatıp kendimizi tekrar yine içeriye saklıyoruz.

Hani bir an var, çoğumuzun başına gelmiştir. Eve ısmarladığınız yemeği getiren kişiye kredi kartınızı verdikten sonraki o sessizce bekleme anı….O garip boşluk.. O tedirginlikte yaşıyoruz sanki hayatı.

Sosyal izolasyon çoğumuzun “bilinçli” aldığı bir kararken artık biraz daha ipin ucu kaçıyor sanki. Bu durum işlerimizi ve kariyerimizi de etkiliyor. Grup projelerine ya da iş etkinliklerine katılmak istemiyoruz.

Artık kendimizi de saklayamıyoruz çünkü, göz önündeyken hata yapmak ve güçsüz görünmek istemiyoruz, insanlarla aramızdaki duvar hiç olmadığı kadar yüksek ve kalın.

Fakat bunları paylaşmak için insana ihtiyaç duymaya başladık. Evrimsel olarak eski atalarımız sürekli korunmak için gruplar halinde yaşıyordu. Kendimizi tanımak için diğer insanlara ihtiyacımız vardı. İster Himalayalara gidin, isterseniz dünyanın bir ucuna (inanın bana bunu ben de denedim) bir süre sonra şunu farkettim: İnsan kendi başına kalınca hayatını sorguluyor, başka insanlarla kendini tanıyor ve kararlar veriyor.

Yalnız olmak istemezken yalnız kalmayı seçiyoruz.

O zaman Sosyal İzolasyon 101’e hoşgeldiniz. ?

Sebebini tam olarak bilmeseniz de, açıklayamasanız da, diğer insanlardan farklı olduğunuzu düşünüyor musun? Kendini tüm dünyadan ve diğer insanlardan ayrı hissediyor musun? İnsanlarla birlikte olduğunda bile kendini yalnız hissediyor musun?

Peki aidiyet hissi? Bir gruba, ülkeye, şehire, takıma ait hissediyor musun? İki kişiyi aşan topluluklarda kendini rahatsız hissediyor, kendini bir grubun parçası, bir gruba ait olarak algılayamadığın için, kendini izole etme ihtiyacı mı duyuyorsunuz?

Peki ya işin? Uyum sağlayamadığın için terfi edemiyor, girmek istediğin projelere dahil edilmiyor musun? Öğle yemeklerindeki muhabbet seni hiç açmasa da gitmek için zorluyor musun kendini? Uyum sağlamak için diğer insanlar gibi mi davranmaya zorlanıyorsun?

Peki özel hayatında, eğer seni gerçekten tanısalar, gerçek kimliğini, zayıflıklarını ve hislerini, seni yargılayıp reddedeceklerine mi inanıyorsun? İnsanlar eğer sıra dışı yanlarını görseler, seni sevmez ya da takdir etmezler mi?

Gerçekten böyle düşünüyor musun? Onlara gerçek seni tanımalarına izin veriyor musun? Bu yönlerini kabul etmekte, kendini olduğun gibi göstermekte zorluk yaşıyor musun?

Bazen davet edildiğin etkinliklerde herkes dans edip eğlenirken, kendini eve dönmenin hayalini kurmaya başlarken buluyor musun? Ya da daha da kötüsü nasılsa eğlenemeyeceğini düşünüp hiç mi gitmiyorsun?

Sosyal olarak gruplara katılmayı ya da toplumun parçası olmaktan kaçınıyor musun? Grup içinde gevşeyip, kendin olabiliyor musun?

Toplantılarda, konferanslarda, eğitimlerde, aptal gibi görüneceğinden ya da saçmalamaktan korktuğun için zekanı göstermekten çekiniyor musun? Yanlış bir şey sormaktan ya da söylemekten korkuyor musun?

Evet oldukça fazla soru sordum farkındayım. Bazen doğru soruları sormak cevabı aramaktan çok daha önemli çünkü. Bu duygulardan kaçınmak sadece süreci uzatıyor, ne kadar erken farkına varırsak o kadar iyi.

Ekonomi bu durumdayken kar eden sektörlerden biri neymiş biliyor musunuz? Kamp malzemesi ve outdoor malzemeleri satan yerler. Yalnız olmak istiyoruz, bu çılgın kalabalıktan uzakta.

Ama bir yandan da Beşiktaş’a indiğinizde boş yer bulmak zor. Neden? Ya yalnız izole olmayı ya da kafa dağıtmayı seçiyoruz. Fakat asıl sorun şurada başlıyor sanırım, bunu bir seçim olarak benimserken daha sonra seçimlerimizi aşıp rahatsızlığa dönüştüğünde. Çünkü sosyal izolasyonun, uyku düzensizliği, bağışıklık sistemi rahatsızlıkları, stres, mide rahatsızlıkları, ve hatta kalp rahatsızlıklarına neden olduğu araştırılmış.

Yalnız yaşayan insan sayısında yükselen bir artış var. Fakat yalnız olduğumuzu itiraf etmekten çekiniyoruz. Sosyal olarak başarısız görünmek istemiyoruz, sevgi, bağ kurma, arkadaşlık, sevme, sevilme, biriyle hayatı paylaşma konusunda başarısız olduğumuzu göstermek istemiyoruz. Ve bu bizi kabuklarımıza iyice çekiyor.

Derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir”. – J. Krishnamurti

Toplum önünde konuşmaktan çekiniyoruz. Sanki içimizde başarılı olmak istemeyen bir ses var. Çünkü başarılı olursak görünür olacağız. İnsanlar bizi daha fazla eleştirecekler ve sevmeyecekler gibi düşünüyor olabiliriz. Sırf bu yüzden bir çok harika fikir ve girişim hayat bulmuyor. Bizi kendilerinden mahrum ediyorlar.

Hani yeni bir defter alınca ilk sayfasına çok özel bir şey yazmak gerekiyormuş gibi hissettiğimiz için o deftere hiç yazmayız ya. Temiz kalsın isteriz. Sanki boş ve temiz kalınca ne oluyorsa, işte kendimize, geleceğimize, yeniliklere karşı tavrımız da çoğu zaman böyle.

İlk sayfaya ne karalamak istiyorsan karala, gülen yüz çiz, çarpı koy, adını yaz, saçmala ve devam et yazmaya. İlla ki mükemmel görünmek zorunda değil. Çoğumuz ne çekiyorsak bu mükemmellik yanılsamamızdan çekiyoruz zaten. Derdin varsa aç en yakın arkadaşına anlat, iste, yardım istemek güçsüzlük değil. Aç, en sevdiğin kitabı altını çizdiğin yerleri tekrar oku, notlarını karıştır, bak neler yazmışsın seneler önce.

Doğum gününü kutlamak için Facebook’tan yazma mesela, ara arkadaşını, değerli olduğunu hissettir. Çok takdir ettiğin birine mail yaz, teşekkür et sana katkılarından dolayı.

Korkuyor musun? Kork. Ama insan korktuğu zaman bunun için bir şeyler yapmalı demiş Rilke. Ben yazmayı, konuşmayı ve üretmeyi seçtim. Kendini kabullen ne olur. Sen de başka bir şey seç, ama seç lütfen. Üret, yarat, koş, yaz, çiz, paylaş ama bir şey yap.

Sosyal izolasyonun öyle hap bir çözümü yok, ama bilinçli paylaşım, anlamak, anlaşılmak, dinlemek, duyulmak iyi geliyor. Sevdiklerimizle ve hatta ailemizle kaliteli zaman geçirmek. Bizi anlayacağını düşündüğümüz kişilerle tanışmak, komüniteler oluşturmak, amaç edinmek. İstemekten ve inisiyatif almaktan korkmamayı öğrenmek. İnsani bağlar kurmak ve hatta yaratmak.

Ne zaman istersek yeniden kararlar alabileceğimiz, sanki doğum günü sabahıymış gibi hissedebileceğimiz günlerimiz olsun.

Çünkü güzel olan, ürpertici olanın başlangıcından başka bir şey değildir.” R. M. Rilke

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Kariyerime Nasıl Başlarım?

emlak-broker

Türkiye’de yen bir meslek doğdu Emlak Danışmanlığı. Artık eskiden olduğu herkes bir masası ve telefonuyla emlakçılık yapamayacak (en azından Teoride). Gerçi bu yasa uzun zamandan beri var ama uygulanmıyor. Peki karar verdik bir emlak işiyle uğraşacağız. 

İki tane şık çıkıyor burada karşımıza. Kendi emlak ofisimizi kurmak veya bir emlak ofisinde çalışmaya başlamak. Kendi emlak ofisinizi kurup çalışmaya başlayacaksanız en önemli kararlardan bir tanesi bir bayrak altında mı yoksa kendi markanızla mı çalışmak… 

Kişisel fikrim; eğer emlak satışını bilmiyorsanız, ofis falan kurup bir iki senenizi çöpe atmayın… İyi bir emlak ofisinde önce işi öğrenin.

Bir emlak firmasında çalışarak işe başlamayı düşünüyorsanız bazı kriterlere göre ofis seçmelisiniz. Evet sektörün en ilginç yanı bu. Bütün iyi emlak ofisleri iyi Emlak Danışmanları arar. Buda emlak sektörünü diğer sektörlerden ayıran bir noktadır.

Ofisinizi seçerken önce markayı ön plana koyabilirsiniz. Bu çok önemli olmasa bile bakmanız gereken kriterlerden biridir. 

Sonuçta bütün markalar emlak alım satımında aracılık ediyorlar. Ama yinede:

1) Marka Türkiye’ye ne kadar yayılmış. 

2) Piyasadaki bilinirliği ve imajı ne durumda. 

3) Kaç Emlak danışmanı var. 

4) Teknolojiyi ne kadar kullanabiliyor. 

5) Sizin ve potansiyel müşterileriniz için ne gibi katma değerleri var.

  Kafamızdaki markayı oturduktan sonra ikinci kriter olarak bölge seçimi geliyor. Çalışacağımız bölge sevdiğimiz bir bölge olmalıdır. 

Sonuçta önemli bir zamanımızı orada geçireceğiz. 

Yalnız burada herkesin düştüğü klasik hataya düşmemek gerekir. Popüler bölge iyi bir bölge demek değildir. Unutmamak gerekir ki, bölgemizde eğlence amacıyla bulunmuyoruz, amacımız iş. İnsanlarla rahat iletişimiz kurabileceğimiz bir bölge olmalı. Tercihen evimize yakın yerler… Bölgeyi seçerken bakacağımız diğer bir kriter ise bölgedeki hareketlilik ve rayiçler. 

Sonuçta sizi tatmin edecek bir gelir seviyesine ulaşmanız gerekli değil mi?

Üçüncü kriter OFİS. Aslında en önemli kriterdir. 

Ofis ile iş görüşmesine gittiğinizde sormanız gereken birkaç soru:

1) Bir ofisinizin eğitim programı nedir? Her marka zaten işe başlayan yeni emlak danışmanlarına bir eğitim vermektedir. Peki başvurduğunuz ofis bu eğitim dışında herhangi bir eğitim programı uyguluyor mu?

2) Ofisiniz ne gibi satış destek çalışmaları yapıyor. Klasik olarak her ofisin bir pazarlama programı vardır. Bu pazarlama programlarını detaylı bir şekilde inceleyin. Hangi internet sitelerine üyelikleri bulunmakta? Bilinen pazarlama programları dışında ne tarz pazarlama faaliyetleri bulunmakta.

3) Sizin ve ofisiniz üstleneceğiz masrafları öğrenin. Her ofisin çeşitli çalışma prensipleri vardır. Bunları detaylı bir şekilde konuşmanız ve diğer ofislerle kıyaslamanız sizin için iyi olacaktır.

4) Ofisin sistemini öğrenin. Ofis nasıl çalışıyor. Portföyleri sözleşmeli. Bir gayrimenkulü ofise getirdiğiniz zaman rutin işlerini (internete girmek dosyalamak…) kim yapacak?

5) Ofisin son bir yıllık performansı nedir? Bağlı olduğu markada dereceleri var mıdır? Bir ofis ne kadar güçlü bir ofisse sizin yükselmeniz o kadar kolay olur.

6) Emlak Danışmanı başarıları ve nitelikleri. Çalışma arkadaşlarınız hem ortam huzuru için hem de sizin gelişiminiz için çok önemlidir.

7) Neden sizin ofisinizde çalışmalıyım. Bunu çok fazla açıklamaya gerek yok diye düşünüyorum.

Yeni başlayacak bir emlak danışmanı olarak bunları sorgulayın. 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Mal Sahipleri ile Pazarlık Konusunda Nasıl Baş Edebilirsiniz?

Bir emlak profesyoneli olarak en önemli görevlerinizden biri de müşterinizle en iyi anlaşmayı yapabilmek için onunla görüşmeler gerçekleştirmektir. Peki, mülk sahibi görüşme yapmaktan kaçınan ve pazarlık yapmaya yanaşmayan bir müşteriyse ne yapacaksınız?

Her müşteri aynı değildir ve bazıları evinin satış değerinin net olduğu konusunda ısrar ederek görüşme teklifinizi reddedebilir. Bu gibi durumlarda ne yapabilirsiniz? Böylesine inatçı ve sabit fikirli bir müşteriyle nasıl başa çıkabilirsiniz? İşte soruların cevapları…

Denemeye Devam Edin

Müzakere etmeme sebebi tanımlaması zor bir durumdur. Ancak bir mal sahibinin başlangıçta inatçı görünmesi, belli bir süre sonra fiyatın düşürülmesi konusunda istekli olmayacağı anlamına gelmez. Herkesin bir kırılma noktası vardır. Mal sahibi, alıcının teklifini kendi sunduğu fiyattan ibaret sayıyorsa, daha düşük bir fiyatı kabul edip etmeyeceği konusunda önyargılı davranmayın. Belki de hemen vazgeçip vazgeçmeyeceğinizi test ediyorlardır. Vazgeçmeyin ve başka bir karşı teklif gönderin.

Bekleyin

İnatçı bir mülk sahibine nasıl tepki vereceğinizi değerlendirirken evin piyasada ne kadar kaldığını düşünün. Evi piyasaya daha yeni sunduysa alıcı müşterinin düşük teklifini kabul etmeyebilir. Ancak bir hafta sonra daha iyi bir bakış açısına sahip olacaktır. Bu nedenle bir süre bekledikten ve evin piyasada kalma süresi geçtikten sonra fiyat düşürme teklifinde bulunmanız daha ikna edici olur.

Belki Başka Bir Konuda Pazarlık Edebilirler

Alıcıların fiyat düşürme tekliflerine karşı görüşme yapmayı reddeden bir mal sahibinin, anlaşmayı yapmak için başka şeyler düşünmeyeceği anlamına gelmez. Örneğin evin satış fiyatını düşürmeyi kabul etmez ama evde yapılması gereken bakım onarım faaliyetleri için katkıda bulunmayı kabul edebilir. Örneğin belli bir süre boyunca ev sigorta masraflarını veya banyo tadilat maliyetini karşılamayı kabul edebilirler. Denemeye değer!

Veriler Gösterin

Karşılaştırmalı bir pazar analizi yapın ve mal sahibine verdiğiniz teklif ile evinin değerinin uyumlu olduğunu göstermek için bu analizleri kullanın. Bazen bu tür veriler, mülk sahiplerinin fiyat esnekliği göstermesine yardımcı olur. Sonuçta her iki tarafı mutlu edecek bir orta yol bulmak her zaman için en iyisidir.

Gerçek Bir Satıcı Olup Olmadıklarını Test Edin

Mülk sahibinin sırf piyasayı test etmek için evini piyasaya sürdüğünden şüpheleniyorsanız yakın gelecekte evini satma niyetinde olup olmadığını sormanız etkili olabilir. Size ve müşterinize çok büyük oranda zaman kazandıracak olan bu soruyu yöneltmeniz önemlidir.

Olmuyorsa Yola Devam Edin

Belli bir noktada her zaman kazanamayacağınızı kabul etmeniz gerekir. Eğer alıcı adayı daha fazla ödemeyi ve mal sahibi de fiyatı düşürmeyi hiçbir şekilde kabul etmiyorsa o zaman her ikisine de farklı müşteriler bulma zamanı gelmiş demektir. Bazen olmuyorsa olmaz. Yola devam edin.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Müşterilerle Komisyon Konusunu Konuşmak…

Bir gayrimenkul danışmanının belki de müşterileriyle konuşmak konusunda en çok sıkıntı çektiği konudur komisyon miktarları. Siz kendi işinizin ederinden haberdarsınız, ama müşteriler zaten kendileri için büyük olan bir meblağ üzerinde düşündükleri için danışmana verecekleri komisyon gözlerinde büyüyor da büyüyor. Bu yüzden komisyon konuşmasını iyi yönetmek sürecin sağlıklı devam etmesi için oldukça önemli.

Komisyon miktarı, bir müşterinin sizinle çalışmak isteyip istemeyeceğini belirleyecek ilk eleme adımı olarak kabul edilebilir. Müşteriler, genelde sizin emlak konusunda ne kadar uzman olduğunuzu irdelemeden önce size ne kadar para ödeyeceklerini düşünüyorlar.

Bu sebeplerden dolayı, komisyon miktarlarınız tartışmaya açık olmalı. Eğer size daha sorulmadan komisyon miktarının tartışmaya açık olduğunu müşterinize belirtirseniz, daha ilk baştan bir adım öne geçebilirsiniz.

Peki komisyon miktarlarınızı nasıl belirleyeceksiniz ve müşterinizle bu konuşmayı nasıl yapacaksınız?

Yazının devamı işte tam da bu sorulara cevap veriyor:

1. Komisyon miktarları sabit midir?

Bazı müşterilerinizle çalışmak çok kolayken bazı müşterilerinizin beklentilerini karşılamak için çok çaba göstermeniz gerekebilir. Bazı müşterileriniz sizden hızlıca bir gayrimenkul bulmanızı isterken, bazıları daha çok kafa yorarak en büyük geri dönüşü sağlayacak konutu bulmanızı bekleyebilir.

Bu sebeplerle sabit bir komisyon oranıyla çalışmak doğru bir tutum değil. Çabanızın karşılığı yapılan işe göre değişkenlik gösterecek. Komisyon miktarı belirlerken işi ve müşterinizi analiz etmeli ve özel fiyat çalışmaları yapmalısınız.

commission ile ilgili görsel sonucuMüşterinizi ve durumu analiz ettikten sonra piyasa gidişatına uygun bir komisyon oranı belirleyeceksiniz. Ama işiniz burada bitmiyor, çünkü bir müşteri için bile çalışmanızın karşılığı olacak farklı komisyon miktarları var.

Kategorisel komisyon oranları belirlemek oldukça başarılı bir yöntem. Burada bahsettiğimiz kategori, işlem yapılan konutun fiyatını ifade ediyor. Diyelim ki müşteriniz evini 500,000 Dolardan satmak istiyor. 450-550 bin bandı için ayrı, 550 bin ve üzeri için ayrı, 450 bin ve aşağısı için ise ayrı bir komisyon oranı belirlemek kategorisel komisyon oranı için iyi bir yöntem olabilir.

Başka bir deyişle, müşterinizin beklentilerinden fazlasını karşılarsanız daha çok hizmet bedeli alabilir, o veya bu sebeple kötü bir işlem yapmak durumunda kalırsanız ise daha az para alarak müşterinizin mutlu olmasını sağlayabilirsiniz.

Müşterileriniz kar konusunda rahat olduktan sonra size toplamda ne kadar komisyon ödedikleriyle çok da ilgilenmeyecekler. Bu yüzden onların mutluluk seviyesine göre değişkenlik gösteren bir oran belirlemelisiniz. Bu tutum sürecin olumlu ilerlemesine oldukça katkı sağlayacak.

2. Komisyon konuşmasını ne zaman yapacaksınız?

Komisyon konuşmasını müşterinizle tanıştığınız ilk anda yapmayacaksınız. Hatta müşterinize çalışma şekliniz ve satış yöntemlerinizle ilgili sunum yaptığınız zaman da yapmayacaksınız. Komisyon görüşmesini satış fiyatı belirlerken yapacaksınız.İlgili resim

Bu tartışmayı liste fiyatını belirlerken dillendirmenizin önemli bir sebebi var: Komisyon miktarı doğru fiyatlandırma yapma konusunda size yardımcı olacak bir araç olarak çalışacak.

Müşterinizin kafasında reel olmayan bir fiyat varsa, siz bu fiyat için yüksek bir komisyon oranı söyleyecek, daha makul olan bir fiyat için de daha düşük komisyon oranları önerecekseniz. Böylece müşteriniz reel bir fiyat için uzlaşmaya daha yatkın olacak.

Tabi ki daha yüksek bir fiyattan satmak için her zaman uğraşacağınızı belirtmeli ve bunu başarabildiğiniz takdirde yüksek bir komisyon oranı isteyeceğinizi söylemekten de çekinmemelisiniz.

3. Müşteri neye önem verir?

Bir gayrimenkul danışmanının ne kadar ünlü olduğu, sektördeki bilinirliği ya da alanındaki uzmanlığı ne yazık ki birçok müşterinin komisyon miktarları ile ilgili fikrini değiştirmiyor. Bu yüzden de belirleyeceğiniz oranlara kişisel özelliklerinizle nedenleme yapmanız istediğiniz etkiyi bırakmayacak.commission ile ilgili görsel sonucu

Üzücü de olsa, komisyon oranları ile ilgili elinizdeki en büyük koz, zamanında müşterilerin beklentilerinden ne kadar yükseğe satış yapabildiğiniz.

Bu yüzden geçmiş satışlarınız ile ilgili elinizde bir portföy olması çok önemli. Müşteriniz imkansızı başarabildiğinize inandıktan sonra komisyon oranları konusunda o kadar da endişe duymayacak.

 

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Mal Sahipleri İle Komisyon Pazarlığı…

Mal sahipleri evlerini aşırı fiyatlandırdığında ve bir alıcı tarafından sizin tahmin ettiğiniz civarda teklif geldiğinde, birçoğu anlaşmayı yapabilmek için komisyonunuzdan kesmeniz için size ısrar eder. Peki, bu durumda onların taleplerini karşılamak için ne yapmalısınız? Bu mesele, maalesef emlak çalışanları arasında en çok mustarip olunan konudur.

Olayın dramatikliğini net şekilde yansıtmak için gerçekçi bir örnek üzerinden gitmek isteriz. Bir mal sahibi 30 yıllık ve hiç güncellenmemiş olan evini satmanız için size geldi. Siz de belli bir komisyon karşılığında bunu kabul ettiniz. Siz her ne kadar evin piyasa değerinin altında bir değere sahip olduğunu belirtmiş olsanız da mal sahibi evinin güncellenmiş evler ile aynı değerde olduğu konusunda ısrar etti. Sonuç olarak ev, mal sahibinin istediği değerden satışa sunuldu.

İlk ay boyunca yalnızca bir ev gösterimi yapabildiniz. Oysa güncellenmiş olan evler, bu süre içerisinde piyasa değerinden satıldılar bile. Mal sahibi, nihayet liste fiyatı üzerinden yüzde 10 daha düşük bir teklif aldı. Bu durumda ne oldu dersiniz? Mal sahibi geldi ve size dedi ki: “Komisyon oranınızı düşürmeniz şartıyla bu alıcının düşük teklifini kabul edeceğim.”.

Sebep? Siz mal sahibini uyardınız. Ancak o her şeye rağmen size güvenmeyerek yanlış yolda ısrar etti. İşinizi layığı ile yapmış olmanıza rağmen neden bunun bedelini siz ödeyesiniz? Zaten elinizden geleni yaptıysanız, daha fazla vermek zorunda değilsiniz. Peki, bu müşteri itirazı ile nasıl başa çıkacaksınız?

Sizin Eviniz, Sizin Kararınız”

İlk olarak komisyon kesme taleplerini en aza indirgemek için mal sahiplerine “Bu sizin eviniz ve sizin kararınız.” şeklinde net bir tavır sergilemeniz gerekir. Özellikle “Evinizi listelediğimizde…” veya “Evinizi sattığımız zaman…” gibi ifadeler kullanmaktan kaçınmalısınız. Bunun yerine “Bu sizin eviniz, sizin tercihiniz ve sizin sonucunuz.” diyerek uyarmanıza rağmen inatçı olmasının sonucunu yaşamadığını ona belirtmelisiniz.

Bu Durumun Zararı Herkese Dokunuyor”

Eğer bir evi yüzde 10 daha fazla fiyata satmaya çalışırsanız alacağınız komisyon yüzde 10 daha az alır. Çünkü hiçbir evi değerinden daha yüksek fiyata satamazsınız ve bu size zarar getirir. Sadece size mi? Hayır…

Aslında bu komisyondan pay alan herkes zarar görür. Ekibiniz varsa gayrimenkul danışmanlarınız daha az para alır. İşletmeniz genel masrafları karşılamak için daha az gelir elde eder. Sektördeki bir firma daha zarar görmüş olur ve işbirliği yaptığınız komisyoncu daha az para alır.

Bu durumu müşterinize açıklayıcı bir şekilde anlatın ve ardından şunu söyleyin: “Evinizi daha yüksek fiyata satmanın bir yolu olsaydı bunu yapmayacağımı mı düşünüyorsunuz? Bu konuda aynı tarafta olduğumuzu bilmelisiniz.

Buna Nasıl Cevap Vermemi Bekliyorsunuz?”

Bazen direkt “hayır” demek kötü etki yaratır ve istediğinizi alamazsınız. “İlk söyleyen kaybeder.” sözünden de anlaşılabileceği gibi “hayır” diyen siz olmayın ama hayıra denk düşecek açıklamayı yapmaktan da geri durmayın. İşte şöyle:

Cem Bey, ne kadar potansiyel alıcı geldiyse hepsinin söylediği şey aynı oldu. ‘Eviniz hiç yenilenmemiş olduğu halde neden yenilenmiş evlerle aynı değere sahip olduğunda ısrar ediyorsunuz?’ diye bana soruyorlar. Buna nasıl bir cevap vermemi bekliyorsunuz?

Sunum Sırasında Konudan Bahsetmek

Fiyatlandırma ve komisyon konuları ile ilgilenmek için en iyi strateji, listeleme sunumunuzda bu konuları ele almanızdır. İlk adım, en son karşılaştırılabilir satışların iç ve dış mekânlarının resimlerini göstermenizdir. Daha sonra onlardan kendi evlerine en çok benzeyenin hangisi olduğunu sorun. Seçimlerini yaptıktan sonra mülkün satıldığı metrekare fiyatını onlarla paylaşın ve mal sahibinin evi ile karşılaştırma yapın. Bu, mal sahibinin satış fiyatını belirlerken nasıl bir beklenti içinde olmaları gerektiği hakkında somut bir fikir verecektir. Bu saatten sonra fiyat konusunda sizinle tartışmaktan çekineceklerdir.

Ya Yenileme Ya da Fiyat Düşürme”

Bir fiyatlandırma matrisi hazırlayın ve karşılaştırılabilir satışları fiyatlandırma bölümüne yerleştirin. Karşılaştırılabilir satışlar genellikle üç ayrı gruba ayrılır. Birinci katmanda en iyi konumlanmış ve en iyi durumda olan evler olur. İkinci katmanda bölgedeki diğer evlere benzer olanaklara sahip olan evler yer alır. Üçüncü katmanda ise kötü durumdaki ve ortalamanın altındaki evler bulunur.

Satıcıları doğru fiyatlandırmaya yöneltmek için şöyle bir açıklama yapmalısınız:

Cem Bey, bu tablodan da görebileceğiniz gibi bu alandaki evler metrekare başına 1250 lira ile 1750 lira arasında değişiyor. 1600 liradan fazla satılan evler ya yenidir ya da baştan aşağıya yenilenmiştir. İkinci katmanda yenilenmeyen ancak sizin eviniz gibi iyi durumda olan evler vardır. Üçüncü katmanda ise daha az arzulanan kötü durumdaki evler vardır.

Artık son kararı vermelisiniz. En üst katmanda rekabet edebilmeniz için evinizi yenilemeniz gerekir. Eğer yenileme yapmak istemiyorsanız o zaman fiyatı buna göre ayarlamanız gerekecek.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçının Başarısız Olmasının 10 Nedeni…

Emlakçıların başarısızlık oranı ölümcül bir göktaşının dünyaya çarptığında oluşturacağı ölüm oranına oldukça yakın aslında. Anlayacağınız, emlak sektöründe başarısızlık çok sık rastlanan bir durum.

Tanıdığınız birçok emlakçı 5 yıl sonra bu işi yapıyor olmayacaklar. Bu bilginin sizi endişelendirmesi gerekmiyor, aksine, birazdan sıralanacak bilgileri daha dikkatli okumanızı sağlamalı.

Başarısızlığın 10 Nedeni

Uzun süre boyunca gayrimenkul uzmanlarına eğitim veren ve dünyanın bir numaralı gayrimenkul koçu Tom Ferry, bu sektördeki başarısızlığın en büyük 10 nedenini tespit ettiğini söylüyor. Birazdan Tom Ferry’nin ışık tuttuğu başarılı kariyer yolculuğunda, tuzaklardan kaçınmak, bu sektörde hayatta kalmanız için size oldukça yardımcı olacak.

1. İlgili/Adanmış

Yaptığınız işe ilgi duymak bu sektörde başarılı olmak için yeterli değil. İnsanların ilgisini çeken işleri daha iyi yapacağı inkar edilemez. Ancak, gayrimenkuldeki başarı kendini bu işe adamaktan geçiyor. Bu da, hedeflerinize ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olmanız demek. Kendinizi bu işe adamaya hazır değilseniz, kariyer seçiminizi yeniden değerlendirmenin tam vakti.

2. Stratejik Bakış Eksikliği

Gayrimenkul piyasasında tutunmak için piyasanın gidişatı, satış eğimleri ya da fiyatlar konusunda oldukça bilgili olmalısınız. Bu da, stratejik bir bakış açınıza sahip olmanız demek. Her gün haberleri takip etmek sizi piyasadaki en bilgili insanlardan birisi yapmak için güzel bir başlangıç. Evleri sevmek ve insanlarla çalışmaktan zevk almak tabi ki önemli, fakat piyasayı analiz edebildiğinizden ve kendi konumunuzu değerlendirebildiğinizden emin olmalısınız.

3. Hata Yapmaktan Korkmak ve İmaj Endişesi

Emlakçılar çok göz önünde oldukları için yanlış bir şey yapmaktan korkarlar. Ama başarılı olmak için hata yapmaktan korkmamak gerekiyor. Hata yapmak bilgelik kazandırır. Neyin yanlış olduğunu öğrenmek başarıya giden yolu sağlamlaştırır.

4. Yanlış Rol Modeli

Gayrimenkul piyasasında bir rol modeline sahip olmak, sonraki seviyeye ulaşmanız için en önemli noktalardan birisidir. Bir rol modelinizin olmaması, ya da daha kötüsü yanlış bir rol modeliniz olması, sizi yanlış yapmaya yönlendirir. Hem hayatta hem işte başarılı olan birisini bulun ve davranışlarınızı onun metotlarıyla modelleyin.

5. Eksik Pazarlama

Emlakçı olarak, 1 numaralı önceliğiniz müşteri çekmektedir. Bu meslek yarı zamanlı bir iş değil. Çok fazla insan, haftada bir kez pazarlama konusuna kafa yorarak en iyisine sahip olmayı umuyor. Potansiyel müşteri yaratma birincil odak noktası olmalı. Mesleğe başlayan her yeni insana bu odağı kazandırmanın bir yolu olsaydı, başarısızlık oranı oldukça azalırdı.

6. Memur Mantalitesi

Bu sektörde başarılı olmak için esnek çalışma saatlerine sahip olmanız gerekiyor. Özellikle yeni iseniz, kesinlikle çokça zaman ve çaba harcayacaksanız. Eğer 9-6 çalışmak istiyorsanız, acilen iş değiştirin.

7. Beceri Eksikliği

Yeni danışmanların büyük çoğunluğunun satış tecrübesi, pazarlama veya görüşme deneyimi olmuyor. Gayrimenkul piyasasında başarılı olmak için satış, pazarlama ve ikna konularında beceri sahibi olmak çok önemli. Eğer bu konularda kendinizi yeterli hissetmiyorsanız, profesyonel yardım alın.

8. Analitik Hedef Eksiliği

Eğer ki rakamsal hedefleriniz ve metotlarınız yoksa başarılı olmanız oldukça zor. Eğer ki bodoslama metotlar uyguluyorsanız, başarılı olmanız piyangodan büyük ikramiye kazanmanızla eş değer. Bu yüzden piyasadaki değerlere, sahip olduğunuz metot sayısına, sattığınız evlere, kısacası rakamsal her şeye hâkim olun.

9. Başarısız Program ve Rutinler

Eğer zamanlamanız hedeflerinizle örtüşmüyorsa, başarılı olma ihtimaliniz çok çok az. Bu yüzden, hedeflere ulaşmanıza yardımcı olacak faaliyetleri iyi planlamak lazım. Başarıda disiplinin rolü küçümsenemez. Her şeyi zamanlayın ve kendinizi sorumlu tutmanın bir yolunu bulun.

10. Mali Plan Eksikliği

Gayrimenkul piyasası rekabetin oldukça yüksek olduğu bir ortam. Hayatta kalmak için bir fon planına ihtiyacınız yok, ancak işinize yatırım yapmanız ve planlı olmanız gerekiyor. Başarısız olan danışmanların yüzdesinin bir parçası olmaktan kaçınmak için paranızı akıllıca yönettiğinizden emin olun.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Ev Sahiplerinizi Nasıl Eğitirsiniz?

Ev sahiplerinin pazarlama hakkında az şey bilmeleri ve kendi evlerini nasıl pazarlayacakları hakkında daha da az şey bilmeleri sizin şanslı olduğunuzu gösterir. Bu nedenle evlerini satarken yardımcı olması için bir emlak uzmanı ile anlaşırlar. Başlangıç toplantısından sürecin sonuna kadar mal sahiplerinin eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri gerekir.

Bu konuda ev sahibinin eğitilmesi son derece kritik bir süreçtir ve evlerini en iyi şekilde satmanız konusunda size daha fazla özgürlük verir. Eğer eğitim yöntemini uygulamazsanız ev sahibiniz sürecin her aşamasında kararları değişecek ve sizi yönetmeye çalışacaktır. Sürecin nasıl yürüyeceğine dair sınırlar belirler ve ev sahibinizi de eğitebilirseniz süreç istediğiniz koşullarda geçer ve daha hızlı ilerler.  

Ev sahipleri ne ister?

  • Evlerini mümkün olan en kısa sürede satmak ister.

  • Gayrimenkulden mümkün olan en çok parayı kazanmak ister.

  • Süreci mümkün olan en kolay şekilde yapmak ister.

Ev sahipleri ne istediklerinin farkındadırlar ama onları nasıl elde edeceklerini bilmezler. İşte siz tam burada devreye girmelisiniz. Sizden istedikleri şunlar olacaktır;

  • Mümkün olan en yüksek listeleme fiyatı

  • Pazarda evi alabilecek insanlarla etkileşim sağlama olanağı

  • Evin mümkün oldukça hızlı satılması

Yukarıda yazılan üç maddenin gerçekten kolay olmadığını biliyoruz, kolay olsaydı emlak uzmanına ihtiyaç duyulmazdı. Mal sahiplerine sizi, deneyiminiz ve itibarınız nedeniyle tutmuş olduklarını hatırlatın. Onlara sürecin her aşamasında yardımcı olacağınıza ve yol göstereceğinize dair güvence verin.

Daha fazla pazarlama ya da daha yüksek fiyat istemeden önce onları eğitin, bilgilendirin size vereceğiniz bu destek doğrultusunda teşekkür edeceklerdir.

Liste Fiyatı

Müşterinizin size fiyat konusunda yönetmeye çalışmasına asla izin vermeyin, “Komşumuz bundan daha fazlaya sattı” söyleyişleri ile size ikna etme denemelerine hazırlıklı olun. İki ev arasındaki farkları onlara anlatın. Her ne kadar herkes evinin mükemmel olduğunu düşünse de her evin mutlaka belli başlı sorunları olabilir. Bazı evlerle karşılaşırız, oldukça eskimiş ve yıpranmıştır ancak ev sahipleri bu durumu bir türlü kabul etmek istemez. Onları buna ikna etmek çok kolay olmaz ama bu bizim işimizin bir parçasıdır.

İnternet sitelerinde evler ve muhitler ile ilgili yapılan tahminler emlak uzmanları için gerçekten zorlu düşmanlardır. Bu tahminlere bakarak ev sahipleri evleri için fiyat belirler ve her ne kadar evleri fiyatın altında özelliklere sahipse de fiyatlarını değiştirmek istemezler. Burada ev sahibine bu fiyatların başlangıç noktaları olarak kullanılması gerektiğini, her evin özelliklerine göre fiyatın gözden geçirilmesi gerekliliği anlatılmalıdır.

Pazarlama

Doğal olarak ev sahipleri pazarlama sürecinde yapılacak reklam çalışmalarında evlerini mümkün olduğu kadar çok öne çıkarmak isterler. Anlamaları gereken ise evlerini satan şeyin hazırlanan ilan ya da broşürler olmadığıdır.

Emlak gazeteleri, dergileri, el ilanları ya da broşürleri üzerinde ya da internet sitelerinde yer alan ilanlardan çok daha önemli şeyler var. Bunlardan bazılarına değinecek olursak;

İyi fotoğraf
Evlerini sadece muhteşem fotoğrafların satabileceğini onlara söyleyin. Alıcıların %92’si bilgi kaynağı olarak interneti tercih ederler bu nedenle kaliteli fotoğraflar son derece önemlidir.  Eğer alıcı evin internetteki görselini beğenmez ise evi görmek istemez. Unutmayın ilk intiba son derece önemlidir.

Ev hazırlığı
Ev sahiplerinizi boş veya mobilyalı bir evi gösterime hazırlamanın önemi üzerine eğitin. Satışa iyi hazırlanmış evler diğerlerinden çok daha çabuk satılır. Bir evi satabilmek için duygulara hitap etmek gerekir. Bir evi satan şeyin kendisinden çok vaat ettiği yaşam tarzıdır. Hazırlıksız satışa sunulan bir çok evin uzun süre satılamadığı gerçeğini de mal sahiplerine anlatmalısınız. 

Profesyonel markanız
Ev sahiplerine markanız için pazarlama ve reklam çalışmalarınızda neler yaptığınızı gösterin. Kendiniz için reklam yapmanızın onlar için de reklam yapmak anlamına geldiğini açıklayın. Mal sahiplerinin evini satanın aslında reklam olmadığını evi satanın siz olduğuna onları ikna edin. Sizin reklamlarınız sonucu müşteri ağınızın gelişmesinin onlara daha çok alıcı getireceğini ifade edin. Reklam ve pazarlamanın nasıl yapılacağını bilmek, bu konuda deneyimli olmak reklamdan olumlu sonuçlar almanızı sağlar. Ev sahiplerine internette gayrimenkulleri ile ilgili yapacağınız çeşitli pazarlama tipleri hakkında bilgi verin. Bu onların hem size güven duymalarını hem de süreci takip edebilmelerini sağlar.

Etki
Emlak uzmanı olarak işinizi ciddiye alın. Yolunuzun kesiştiği potansiyel alıcıları nitelikli birer alıcı haline getirmek sizin işinizin bir parçasıdır. Bu hem sizin hem de ev sahiplerinizin zamandan tasarruf etmesini sağlar. Alıcı olmayan bir kişiye mal sahibinizin evini gezdirmek size olan güveni azaltır. Bu nedenle evi almak isteyen kişilerin gerçekten alıcı olup olmadıklarından emin olmalısınız. İşgüzar alıcıları sizin bilgi ve deneyiminiz ile engelleyebilirsiniz. Bu kişiler hem sizin hem de ev sahibinin zamanını boşa geçirmenize neden olur. Ev sahiplerinizin evlerini göstermek için sadece en kaliteli alıcıları getirdiğinizi bilmelerini sağlayın. Mal sahiplerinin evlerini satmak amacı ile onları kaliteli, gerçek alıcılarla karşı karşıya getirdiğinizi bilmek size duyulan güveni artırır.

Ev sahiplerinin üzerinizde baskı kurmalarına asla izin vermeyin. Onun yerine gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerin ve verdiğiniz bilgilerin değeri konusunda onları eğitin. Sizi neden tuttuklarını hatırlatın ve onları tüm süreç hakkında eğitmek için hazırlıklı olun.

Ev sahibi tarafından verilen kötü kararlar satış sürecini uzatır. Bu bilgiler ışığında artık değerinizi kanıtlamanın zamanı gelmiştir.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Asansör Sunumu ile Bir Müşteriyi 30 Saniyede Nasıl Kazanırsınız?

Bir gayrimenkul profesyoneli olarak bir sonraki müşterinizi nerede nasıl bulacağınızı bilemezsiniz. Elbette ki arkadaşlarınız, aileniz ve meslektaşlarınız, sizin her zaman sunum yapabileceğiniz potansiyellerdir. Ancak yeni insanlarla tanıştığınız zaman işinizi ve kendinizi onlara gösterebilmek için nasıl bir pozisyon almalısınız?

İster bir internet ağında olun ister bir arkadaşınızın düzenlediği partide olun, sohbet etmek için en iyi adımı atmanız önemlidir. En başarılı gayrimenkul profesyonelleri, asansör sunumlarını önceden prova edenlerdir. Asansör sunumu denilen kavram, zamanlamayı iyi kullanarak ve saldırgan bir tavır takınmadan 30 saniye içinde karşınızdakileri kazanma anlamına gelir.

Yeni tanıştığınız insanları ilk 30 saniye içerisinde kazanma konuşması yapma işine asansör sunumu adı veriliyor. Neden böyle isimlendiriliyor? Bir asansörde yukarı aşağı yolculuk yaptığınızı düşünün. Bu yaklaşık 30 saniye sürecektir ve asansöre binen kişilerle sohbetiniz de ancak o kadar sürecektir. İşte bu sürede onları kazanmak sizin başarınızdır.

Peki, asansör sunumlarına nasıl hazırlık yapılır? Sunumunuzun ilk 30 saniyesinde onları kazanmayı nasıl başarırsınız? Başarılı bir asansör sunumunun iki ana bileşeni vardır: içerik ve iletim. Bunların biri olmadan diğeri de olmaz. Hatırlanabilir ve etkili bir 30 saniye konuşması, önemli bilgiler iletmeli ve bağlantı kurabilmek için bir his uyandırmalıdır. Son olarak bunların sunum şekli de muhakkak ki çok önemlidir.

Bu konuda sizler için hazırladığımız ipuçları sayesinde, sunumunuzun ilk 30 saniyede müşterilerinizi nasıl kazanabileceğinizi ve asansör sunumunun püf noktalarını öğrenebileceksiniz.

Spesifik bir hikaye veya örnek teklif edin

Sadece kendiniz hakkında bahsetmek yerine, rehberlik ettiğiniz eski müşterilerinizle ilgili bir hikayeyi paylaşın. Örneğin sizi çok zorlayan bir satışı nasıl yaptığınızı, son beş yıl içinde kazanmış olduğunuz bir müşterinin memnuniyetini ve kurnaz yöntemlerle nasıl bir satışı yapabildiğinizi hikayeleştirerek anlatabilirsiniz.

Sizi farklı ve benzersiz yapan şeyleri vurgulayın

İnsanlar, saldırgan sunum tarzı ile karşılaştıkları anda oradan kaçarlar. Onlara aynı eski öyküleri vermeyin. Bir gayrimenkul profesyoneli olarak sizin diğerlerinden sıyrılmanızı sağlayan şey nedir? Görüşme sırasındaki yetenekleriniz, potansiyel alıcılara ulaşmanızı sağlayan geniş ağınız, yerel pazardaki ününüz, satış rekorlarınız… 30 saniye içerisinde onlara sizi farklı kılan şeyleri anlatmalısınız.

Önemli detaylara mutlaka değinin

Asıl mesajınızdan uzaklaşmayın ve önemli detayları karşınızdakine iletmeyi unutmayın. İsminiz, ofisiniz, ofis adresiniz ve sizi özelleştiren diğer detaylı bilgileri sunumunuzun içine mutlaka yerleştirin. En etkileyici kısa bir mesajınız mutlaka olmalı. Yoksa yok mu? 🙂 Tamam endişeye gerek yok, bu bir sloganda olabilir. Bu mesajınızı ayrılmak üzereyken en sona bırakın ve asansör kapısı açıldığında gülümseyerek söyleyin.

İşinize tutkulu olduğunuzu hissettirin

Heyecan bulaşıcıdır. Gayrimenkul endüstrisine ve işinize olan tutkunuzu onlara gösterin. Müşterilerinize, kariyerinize, sizi dinleyenlere olan ilgiyi karşınızdakine gösterirseniz, onlar da kendilerini önemli hissedeceklerdir. Biraz empati lütfen… İşine tutku ile bağlı birisi siz de nasıl bir etki bırakırdı?

Cümleleriniz kendinizle ilgili değil onlarla ilgili olsun

İnsanlar, sizin ne kadar harika olduğunuzdan konuşmak istemezler. Onlar için ne yapabileceğiniz hakkında konuşmak isterler. Yeteneklerinizden bahsederken, kendinizi övmek için değil, yetenekleriniz sayesinde onların alım ve satım deneyimlerinin ne kadar stressiz, etkili ve kârlı biçimde gerçekleşeceğini vurgulamak için buna başvurun.

Kolay anlaşılabilir kelimeler seçin

Gayrimenkul endüstrisine ait jargonu konuşmaktansa, onların anlayabileceği dilden konuşun. Ulaşılabilir, kolay anlaşılabilir, cana yakın ve genel kamu arasında bilinen kelimeleri seçerek derdinizi anlatın. Soğuk algınlığı için doktora gittiniz. Doktorunuz size tıp dilinde kullandığı latince benzeri kelime öbekleri ile mi hastalığınızı anlatıyor. Bu konu birilerinin hafife alamayacağı kadar çok ama çok önemli.

Kısa kesin

Asansör sunumlarınız 30 saniyeden daha fazla sürmemelidir. Onlar üzerinde istediğiniz etkiyi bırakmak istiyorsanız bu konuya dikkat etmelisiniz. İnsanların dikkat süreleri kısadır ve kısa süre sonra dağılırlar. En önemli bilgileri 30 saniye içerisinde verip ardından sunumunuzu bitirin. Bazen az daha çoktur…

Bağlantı kurun ve iletiminizi özelleştirin

Asansör sunumu provanız harika olmasına rağmen, bazen başarısız olabilirsiniz. Çünkü nasıl bir müşteri adayı ile karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Siz hem alıcıları hem satıcıları içerisine alan bir asansör sunumu hazırlamışsınızdır. Ama yapmanız gereken şey alıcılara ve satıcılara özel ayrı sunumlar hazırlamanızdır. Örneğin karşınızdaki bir satıcıysa, en son yaptığınız satış hikayesini anlatırsınız. Bu durumda karşınızdakine daha özel bir noktadan yaklaşmış olursunuz.

Sunumunuzu prova edin

Bir asansör sunumu, kesinlikle doğal olmalıdır. Karşılaşacağınız insanlar genelde tedirgin, bir yerlere yetişmeye çalışan, aklında bambaşka işlerle uğraşan sinirli kişiler olacaktır. Onları sakinleştirmenin yolu doğal olmanızdan geçer. Bu nedenle sunumunuzda doğallığı yakalayabilmek için, yakınlarınızın karşısında sunumunuzu prova edin. Prova, prova, prova. 

Bir video hazırlayın

Eğer çevrenizde sunumunuzu prova edebileceğiniz birileri yoksa, o zaman bir video hazırlayarak pratik yapabilirsiniz. Bu durumda sunumunuzu sonradan inceleyerek kendi kritiğinizi de yapma imkanınız olur. Vücut dilinizi, konuşma tarzınızı ve mimiklerinizi değerlendirebilirsiniz.

Ne demişler tırnağın varsa başını kaşı 🙂

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçıdan Arsa ve Konut Almanın Avantajları Nedir?


İnsanlar ev almak veya kiralamak, arsa, arazi satın almak için emlakçılara başvurmaktadırlar. Bunu yaparken de genellikle arkadaşlarına akrabalarının tavsiyesi üzerine gideceği emlakçıya seçmektedir.

Bölgedeki Emlakçıları Takip Edin Karlı Çıkın

İnsanlar ev almak veya kiralamak, arsa, arazi satın almak için emlakçılara başvurmaktadırlar. Bunu yaparken de genellikle arkadaşlarına akrabalarının tavsiyesi üzerine gideceği emlakçıyı belirlemektedir. Eskiden insanlar sokak sokak kiralık ev, satılık ev bakarlardı. İnsanların vakitlerinin daha çok değerli olduğu günümüzde ise, birçok insan direkt olarak emlakçılara gitmektedirler. Ev alacak veya kiralayacak insanlar ilk önce hangi bölgede ev almak veya kiralamak istediğine karar vermelidir. Bundan sonra ilk olarak o bölgedeki emlakçıyı veya emlakçıyı tercih etmesi gerekmektedir. 

Emlakçıya Uğrayın Piyasayı Daha İyi Tanıyın

O bölgede bulunan emlakçılar oradaki ev piyasasına daha çok hakim olacağından sizlere daha fazla yardımı dokunacaktır. Ayrıca bir emlakçı yardımıyla ev gezerken, aynı emlakçının sizi daha farklı ev göstermesine izin verirseniz, seçme şansınız daha çok artacaktır. Bir diğer yandan internetten de emlakçıları takip edebilirsiniz. Emlak ofisine uğramadan emlak ilan sitelerinden istediğiniz bölgeyi seçerek o bölgedeki emlak ofislerini görüntüleyebilir ve bu emlakçıların portföyünde bulunan evlerin fiyatını, kirasını, oda sayısını, resimlerini, bina yaşını ve özel durumları bu ilan sitelerinden öğrenip takipte kalabilirsiniz.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşleriniz İçin Daha Fazla Referans Almanın Yolları…


Tüm emlak uzmanlarının bildiği gibi referanslar müşteri bulmanın en iyi yoludur. Referans yolu ile size gelen müşteriler, yalnızca ev almak ya da satmak için hazır değillerdir, aynı zamanda hizmetlerinizi ve stilinizi de kolaylıkla kucaklarlar.

Peki, nasıl daha fazla referans alabilirsiniz?

Mevcut Müşterilerinize Sorun

Pek çoğumuz satış bitene kadar referans istemeyi düşünmeyiz. Peki, neden müşteriniz yeni bir hayat yaşamaya başlayana ve iletişimi kaybedene kadar bekleyeceksiniz? Hala onlara hizmete devam ederken bir emlak uzmanına ihtiyaç duyan yakınları ya da arkadaşları olup olmadığını sorabilirsiniz. Sizinle ilişki halindeyken sizin hakkınızdaki düşünceleri henüz tazedir ve referans istemenin tam zamanıdır. Eğer ilk kez çalışmıyor düzenli olarak beraber çalışıyorsanız zaten sizi tanımıştır ve yakınlarına size öneriyordur.

Mevcut müşterilerinizden şu ana kadar hakkınızda oluşan görüşlerini yakınları ile paylaşmalarını isteyebilirsiniz.  

Eski Müşterilerinizle Kontağı Koparmama

Eski müşteriler en iyi ve güvenilir referans kaynaklarıdır. Eski müşterilerinizi size referans olmaları için davet edecekseniz herhangi bir satış işlemi gerçekleşmeden iletişime geçmeniz gerekmektedir. Ofisinize zaman zaman eski müşterilerinizi çay içmeye davet etmeniz bile onların etki çevresindeki potansiyel alıcılara kolayca ulaşmanızı sağlayacaktır. 

Eski müşterilerden referans almanın bir diğer yolu da yazılı referans almak olabilir. Doğrudan bir referans mektubu olmasa da online olarak yazılmış ve email ile gönderilmiş bir referans mektubu işinize yarayabilir. Özellikle satış işlemi gerçekleştikten sonra çekeceğiniz bir fotoğraf karesi çok işe yarayacaktır. Müşterilerinizle çekilmiş olduğunuz hatıra fotoğrafı ve de referans mektubunu hem internet sitenize, hem de ofisinizde özel hazırladığınız hatıra defterinize koymalısınız. Bu küçük gibi görünen detayın satın alma kararlarını ve size olan güven duygularını olumlu yönde değiştirecektir.

Ağınız

Kendinize bir ağ kurmuş ve çevre edinmiş ancak referansla herhangi bir müşteri kazanamamış olabilirsiniz. Ancak bu hep böyle devam edecek demek değildir. Bugün ya da gelecekte mutlaka çevrenizden birilerinin bir emlak uzmanına ihtiyacı olacaktır. O zaman insanların akıllarına ilk gelen siz olmak için ilişkilerinizi sıkı tutmanız gerekir.

Biri sizin aracılığınız ile ev almak ya da evini sizinle satmak istemez ise onunla ilişkinizi koparmayın. Ona taşınacağı çevrede ya da sizin muhitiniz dışından birilerini tanıyıp tanımadığını sorun. Sadece bir isim almakla yetinmeyin, sizin için arkadaşlarına ya da yakınlarına tavsiyede bulunmalarını rica edin.

İş ve Sosyal Bağlantılar

Arkadaş canlısı ve sıcakkanlı olmak size hem yeni müşteriler kazanmaya götürür hem de yeni referanslar kazanmanızı sağlar. Kartvizitlerinizi her zaman yanınızda taşıyın. Birinin sizin için uygun biri olmaması size uygun müşterileri tanımayacağı anlamına gelmez. Bazen hiç düşünmeyeceğiniz kişiler size çok iyi bağlantılara götürebilir. Bazı günler bir kaç kişiye ulaşarak dolaylı yoldan yüzlerce kişiye ulaşmış olursunuz. 

Sohbet etmeye başladığınız zaman, insanları tanımaya ve nelerden hoşlandıklarını anlamaya çalışın. İyi bir ilişki kurduktan sonra tanıdıkları birisine sizin için tavsiyede bulunmalarını ve size referans olmalarını isteyebilirsiniz.

Sizin için referans veren kişilere mutlaka iyi davranın. Tavsiye ettikleri kişiler sizinle çalışmasa bile sizin için büyük bir deneyim olacaktır. Referans kaynaklarınıza sizi önerdikleri kişiler ile iş yapmasanız bile teşekkür etmeyi unutmayın. Minnettarlık duymak her zaman önemlidir, bu sefer olmayabilir ama belki gelecek sefer olacaktır.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Uzmanları İçin “Pinterest” Uygulaması İle Emlak Pazarlamanın İpuçları…


Pinterest, emlak uzmanlarına sahip oldukları tüm özellikleri görsel olarak sunacakları bir ortam sunuyor. Tabii ki tüm sosyal medya ortamları gibi Pinterest’de ancak sizin çabanız ile verimli olarak kullanılabilir.

Topluluğa katılmak, yeni insanlarla tanışmak ve çevrenizi genişletmek için Pinterest’i kullanmak isterseniz düzenli olarak sisteme giriş yapmanız gerekir. Ne yapacağınızı ve nelerden kaçınacağınızı bilmek Pinterest’de iş yapabilmenin anahtarıdır.

Pinterest, web sitelerine sağlamış olduğu trafik ile bazı ülkelerde Facebook‘un önünde.

Önemli Seyirci Kitlesine Ulaşmak

Pinterest kendine özel hayatları olan çok sayıda kullanıcının bulunduğu bir sosyal medya platformudur. Aktif müşterilerin bir kısmı sizin potansiyel müşterileriniz olabilir. Araştırmalara göre Pinterest’deki kullanıcıların %83’ü kadın olup %45’inin yaş grubu 35-54 yaş aralığındadır. Daha da iyisi Pinterest kullanıcılarının büyük kısmı geliri yüksek kişilerden oluşur. Bu sosyal medya ortamında kendinizi iyi pazarlayabilirseniz ev almak ya da satmak isteyen insanlarla da iletişime geçmiş olursunuz.

Pinterest’i Kullanmaya Başlamak

Tüm diğer sosyal medya platformlarında olduğu gibi Pinterest’i kullanmayı öğrenmek de zaman alacaktır. Her ne kadar başlangıcı kolay olsa da sisteme alışmak ve toplululuklar ile ile iletişime geçmek özellikle de istediğiniz hedef kitlelere ulaşmak bir süre kullanım gerektirir.

Emlak uzmanları için Pinterest’in temelleri son derece açıktır;

  • Öncelikle bir pano yaratmalısınız. Pinterest, görselleri pinleyebildiğiniz (ekleyebildiğiniz) görsel panoları etrafında kurulmuş bir platformdur. Farklı kategorilerde birden çok panonuz olabilir.

  • İyi görsellere odaklanın. Tüm site görseller üzerine kuruludur. Sizi ve diğerlerini heyecanlandıracak görseller bulmaya çalışın.

  • Başkaları tarafından paylaşılan resimleri eklemeye çalışın. Paylaşım sosyal medyanın bir kuralıdır. Siz ve diğer herkes bir şeyleri paylaşmak ister.

  • Gürültücü pazarlamayı bırakın. Portföy listelerinin fotoğrafları ile Pinterestlerini dolduran pek çok emlak uzmanı var. Pinlerinin çok azı diğerleri tarafından beğenilmekte ve paylaşılmaktadır. Ortalama bir Pinterest kullanıcısı olsanız bir emlakçının elindeki evlerin olduğu panoyu paylaşmak ister misiniz? Çok farklı bir yer ya da çok farklı evler değilse tabii ki istemezsiniz. Ancak evler Hollywood yıldızlarının evleriyse durum değişebilir.

  • Panolarınızı karıştırın. Evet, listelerinizdeki evleri de koyun ama onları farklı panolara dağıtın ve yanlarına ev dekorasyonu, tamiri, mutfak yenilemeleri, emlak makaleleri, gibi kullanıcıların ilgisini çekecek konular ekleyin.

  • Kullanıcılarınız için bir kaynak olun. Siz bir emlak uzmanısınız bu da demektir ki bölgenizde pek çok Pinterest kullanıcısı olabilir. Muhitiniz, pazardaki muhteşem evler, ev satarken dikkat edilecek, yapılması ve yapılmaması gereken konular ile ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Grup Panolarını Anlamak

Pinterest’de biraz zaman geçirdikten sonra kesinlikle ondan daha fazla yararlanmak isteyeceksiniz. İşte o zaman Grup Panolarına katılmanız gerekir. Grup Panoları herkesin belirli bir konu hakkında görsel eklediği panolardır.

Panoyu yaratan kişi burada yetkili kişidir. Hangi görsellerin kalacağına ve gruba kimin katılacağına o karar verir. Grup panoları büyük kullanıcı kitlelerine ulaşmanın bir yoludur. Bu sizin temel hedeflerinizden biri olmalıdır.

Grup panolarından birine katılabilir ya da siz de kendi grup panonuzu kurabilirsiniz. İkisi de aynı amaca hizmet eder. Katılabileceğiniz gerçekten harika pek çok emlak grubu panosu bulunuyor. Bir grubu beğendiğinizde mail atıp gruba katılmak istediğinizi belirtmek için çekinmeyin. Bu sayede pek çok kişi ile iletişime geçebilirsiniz. Gruplar yeni pazarlara açılmanızı sağlayacak harika bir pazarlama kanalı olacaktır.

Grup Panolarında Öne Çıkmak

Grup panolarında öne çıkmak biraz deneyim gerektirir. Ancak gerçekleştiğinde hedeflerinize ulaşmanızı sağlar. Grup panolarının da güçlenmenin bazı yolları var;

  • Her zaman en iyi pinleri paylaşmaya çalışın. Büyük bir kullanıcı grubuna hitap ettiğiniz için paylaştığınızın en iyisi olduğundan emin olun. Paylaştığınız şeylerin grupla ilgili konular olmalarını sağlayın. Çok küçük görsellerden uzak durun uzun ve ince resimler daha çok dikkat çekmektedir.

  • Kısa ve sevimli açıklamalar yapmaya çalışın. Anahtar kelimeler önemlidir. Ancak pinlerinize baktıklarında kitap okudukları izlenimine kapılmasınlar.

  • Hashtagler (etiketler) kullanarak pinlerinizin aramalarda daha çok çıkmasını ve daha çok kullanıcı çekmeyi başarabilirsiniz. “#” işareti sonrası getireceğiniz kelimeler insanların o kelimelerle ilgili arama yaptıkları durumlarda sizin pinlerinizin de sıralamaya girmesini sağlar.

  • Potansiyel müşterileri etkilemek için panolar oluşturun. Eğer evi satmaya odaklanıyorsanız evin gösterimini ya da evde yapılan organizasyonları grup panolarına taşıyabilirsiniz. Eğer alıcıları etkilemek istiyorsanız rüya evi konseptli bir pano son derece faydalı olur. Pazarlama yaratıcılık ister siz de yaratıcı olun.

Pinterest’i Sosyal Medya Etkisi İçin Kullanmak

Sosyal medyada etkinizi artırmak istiyorsanız Pinterest size mükemmel bir ortam sunabilir. Panolara katılabilir, kendi panolarınızı oluşturabilirsiniz. Bu sayede alıcılar, mal sahipleri ve diğer emlak uzmanları için iyi bir kaynak yaratmış olursunuz.

Sosyal medyada etkinizi artırmak için Pinterest’i kullanmak istiyorsanız bazı şeylere dikkat etmeniz gereklidir;

  • Paylaşımlarınızı değerli kılın. Daha önce de belirttiğimiz gibi pek çok emlak uzmanı Pinterest’i paylaşacakları bir platform olarak kullanır ve ilk önce listelerindeki gayrimenkulleri panolarına ekler. Bu yapmak isteyeceğiniz son şey olmalıdır. Bunun yerine sadece size ait benzersiz ve eşsiz bir şey bulmanız gerekir. Katılabileceğiniz bazı emlak grup panolarından bahsetmiştik. Bu panolarda ister sahip olduğunuz kendi bilgilerinizi paylaşarak ister diğer emlak uzmanlarının deneyim ve becerilerine yer vererek topluluk için faydalı bilgiler sunabilirsiniz.

  • Paylaşımı kolay şeyleri panolarınıza taşıyın. Pinterest’deki kullanıcılar her şeyi pinlemezler, eğer etkinizi artırmak istiyorsanız onlara pinlemeye değer şeyler sunmalısınız. Pinterest paylaşımlarınızın hızla paylaşılıp tüketildiği diğer sosyal medya platformlarına benzemez.

  • Organize olun. Pinterest’i ne kadar uzun süre kullanırsanız organize olmanız da o kadar önemli hale gelir. Müşterilerinizin ihtiyaçlarını belirleyin ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda panolar hazırlayın.

  • İşbirlikçi olun. Sosyal medya özellikle Pinterest bir paylaşım platformudur. Birbirinizden faydalanabileceğiniz diğer Pinterest kullanıcıları ile kaynaşın.

Bonus: Gayrimenkul Pazarlamayı Bir Üst Seviyeye Taşıyın

Pinterest, potansiyel müşteriler üzerindeki etkinizi artırmanızı kolay bir hale getirir. Ancak ondan daha çok yararlanmak istiyorsanız taşları doğru oynamanız gerekir.  Bugün hemen bir hesap açarak Pinterest’i kullanmaya başlayın ve size ve gayrimenkul işinize etkisini deneyimleyin.

Her ne kadar Türkiye’de Pinterest kullanıcı sayıları yurt dışındaki düzeylere ulaşmamış olsa da bir ağ kurma ve pazarlama platformu olarak kullanıcılarına pek çok vaatte bulunuyor. Tanıttığımız bu sosyal medya pazarlama mecralarının ortak bir özelliği ücretsiz olmasıdır. Eğer paylaşımlarınıza dikkat eder ve süreklilik sağlarsanız sosyal medya mecraları birer pazarlama canavarına dönüşecektir.

Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya mecrasının Facebook olduğunu biliyorsunuz. Fakat, yeni pazarlara açılmak ve iş ağınıza yeni meslektaşlar eklemek için bu yazı dizilerimizde ki yönergeleri uygulamalısınız. Gerçekten de Snapchat, Pinterest, İnstagram, Twitter, Facebook, Linkedin yabancı pazarlara açılmanız için size büyük fırsatlar sunuyor.

Ülkemizdeki kullanıcı sayısını düşünerek sadece popüler olan sosyal medya uygulamalarında boy göstermek, dünyayı parmaklarınızın ucuna kadar getiren teknolojiyi hala anlayamamışsınız demektir.

 Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri sadece ıslanır.

Emlak İşinde Harakiri Yapmanıza Sebep Olan Davranışlar

Emlak piyasasında da her piyasada olduğu gibi dikkat edilmesi gereken önemli konular var. Bu konulara dikkat etmezseniz müşterilerinizi kaybetmeniz an meselesidir. Bu önemli konuları sizler için derledik.

Bazen emlak uzmanları arasında zor müşteriler ile ilgili sohbetlere kulak misafiri oluruz. Ev almadan önce 20 emlak ofisi gezen ya da 20’den fazla ev gören müşterilerden bahsedildiği doğrudur.

Evet, bazı müşteriler zorlu olabilir, sizi yorabilir hatta yıldırabilir ama bu müşterilerin de özünde diğer müşterilerden farklı olmadıklarını sadece istedikleri ve aradıkları özelliklere daha zor ulaşabildiklerini düşünmeniz gerekir. Sizin bu tür müşterilere daha farklı davranmanız ve onları anlamaya çalışmanız son derece önemlidir. Oyunu doğru oynarsanız kazanılmayacak müşteri yoktur.

Emlak piyasasında ölümcül günahlar olarak adlandırılabilecek bazı konular var. Bunlardan herhangi birini müşterinize uygularsanız müşterinizi kaybedersiniz. Çok iyi bir emlak profesyoneli olabilirsiniz, ama size önerimiz bu konulara özen gösterip göstermediğinizi bir kere daha düşünmenizdir. 

Şimdi sırayla bu harakiri konularına bakalım;

Terk Etmek

Müşterilerinizin güvenini kazandınız ve onların işini aldınız. Sizinle tüm özel detayları paylaştılar ve onların sırdaşı oldunuz. Peki, satış sonrası ne olacak? Nereye gideceksiniz? Onları öylece ortada mı bırakacaksınız? Satışı yap ve terk et. Bu en büyük hata olur.

Satış sonrası da müşterilerinizi aramayı, email atmayı ve mesajlaşmayı bırakmayın. Onları artık dostlarınız olarak görün ve mütemadiyen hallerini hatırlarını sorun, kendinizi sürekli onlara hatırlatın. Çocuklarının nasıl olduğunu, işlerinin nasıl gittiğini sorun. Evlerinin bulunduğu alanla ilgili bir geliştirme ya da bir durum olduğunda onlarla iritibata geçin. Onlar için her zaman bir kaynak konumunda olun, sizi her konuda çekinmeden arayabilsinler.

Size hayatta olduğunuz müddetçe güvenebileceklerini bilsinler. Bu yalnızca bir sonraki işi de size vermelerini sağlamaz çevrelerindeki insanlara size referans vererek iş göndermelerini de sağlar.

Nitelikli Müşterileri Seçme

Eğer sadece yüksek fiyatlı gayrimenkullerle ilgileniyorsanız bir çok potansiyel müşteriyi ve referansı kaçırıyor olabilirsiniz. Niş bir alanı seçmedikçe müşteriler arasında ayrım yapmak zamanla belirli bir grup müşterinin size hiç gelmemesine neden olabilir.  

Evet hacizli ya da yıpranmış evlerle uğraşmak emlak piyasasının en zorlu kısmı olabilir. Fakat bu tarz kimseler ihtiyacı olduğunda yanında olan kişileri unutmaz ve gerçekten iyi işler almanıza ön ayak olabilirler.

Bu nedenle bütün gayrimenkullere ve sahiplerine eşit ilgi ve saygıyı göstermeniz gerekir. Bu akılcı bir iştir. Eğer çok yoğunsanız ve ilgilenecek zamanınız yoksa bu kişilerle tanıdığınız bir emlak profesyonelinin ilgilenmesini sağlayabilirsiniz. Önemli olan kendilerini yalnız hissetmemeleridir.

Yeterli Soru Sormamak

Müşterilerinize doğru hizmeti sunabilmeniz için önemli olan sadece fiyat aralıkları yada kaç odalı bir eve ihtiyaçları olduğu değildir. Neden taşınmak istediklerini, bu alım satımla hedeflediklerinin ne olduğunu, onlar için gerçekte neyin önemli olduğunu bilmedikçe onlara iyi hizmet sunamazsınız. Her şeyi öğrenebilmek için yeterli miktarda soru sormalı ve dinlemeyi bilmelisiniz.

Müşterilerin genellikle üçüncü sorudan sonra sizinle gerçek duygu ve düşüncelerini paylaşmaya başladıkları söylenir. Bu nedenle çokça soru sormalı ve gerçekleri öğrenmelisiniz. Eğer müşterilerin istediği bilgiler konusunda yardımcı olamıyorsanız onları yardımcı olabilecek kişilere ya da kaynaklara yönlendirin. Örneğin, bölgedeki okullar hakkında detaylı bilgi istiyorlarsa onları yerel okulların internet sitelerinden araştırma yapmaya yönlendirebilirsiniz.

Sormaktan çekinmeyin ve alıcı ve satıcılara internette bulamayacakları, deneyim ve uzmanlığınızla harmanladığınız profesyonel tavsiyelerde bulunun.

Çok Fazla Ego

Kişinin kendini milyonluk emlak uzmanı ya da bir numara olarak görmesi, diğerlerini aşağılar tavırlar sergilemesi çok fazla egoya sahip olduğunun bir göstergesi olabilir.

Kendine güven makul miktarda mutlaka olması gereken bir özelliktir. Ancak kendine güvenle kendini beğenmişlik arasında ince bir sınır vardır. Bu sınıra çok dikkat edilmesi gerekir.

Milyonluk emlak uzmanlarından biri olabilirsiniz ve sizin gibi pek çok kişi olabilir. Bu sizin diğerlerinden farklı olduğunuz anlamına gelmez. Bir numara olduğunuzu söyleyebilirsiniz ama sizin gibi pek çok kişi bir numara olabilir. Üstelik bu başarılar, kalıcı başarılar da olmayabilir. Her gün bir şeylerin değiştiği emlak piyasasında başarılar da gelip geçici olabilir.

Üstelik artık müşteriler şimdiye kadarkinden çok daha fazla bilgi ve donanımla bize gelirler. Ancak hala emlak piyasasındaki veri gruplarını anlayabilmek için bizim profesyonel rehberliğimize ve tavsiyelerimize ihtiyaç duyarlar. Onların hedeflerine ulaşmaları için nasıl yardım edebileceğinize odaklanın, kendi hedeflerinizi sonradan planlayın.

İsteksiz Aramalar

Dünyada en çok korkulan iki şey halk önünde konuşmak ve ölümdür. Hemen bu ikisinin arkasından gelen üçüncü şey ise bir telefonu açmaktır. Her gün giden çağrıdan çok daha fazla gelen çağrı almaktayız. Bunların pek çoğunu de cevaplamadığımız görülür.

Oysa, özellikle Y kuşağı müşteriler aradıklarında hemen emlak uzmanına erişmek isterler. Telefonlarınızı açamadığınız durumlar için telesekreter mesajı bırakarak telesekretere yönlendirebilir ve bırakılan mesajlara uygun bir zamanınızda bakabilirsiniz.

Birini aradığımızda ya da telefonu açtığımızda kullandığımız ses tonu son derece önemlidir. Telefonu açtığımızda sesimizin tonu konuşmanın devamı için büyük farklılık yaratır ve etkisi bir email ya da metin mesajından daha fazladır. İsteksiz ve bezgin bir ses tonu ile açılan telefonlarda bu isteksizlik müşteriye de yansıyarak siz ya da şirketiniz hakkında olumsuz bir görüş oluşmasına neden olabilir.

Abartmak ve Dürüst Davranmamak

Hepimiz internetteki emlak sitelerinde neon yeşili çimler ve gerçekçi olmayacak kadar mavi gökyüzü görüntüleri görmüşüzdür. Photoshopla değiştirilmiş fotoğraflar, abartılı pazarlama ve satış metinleri müşterilerin güvenlerini sarsar ve yalnız bu yayınları yapanlara değil tüm emlak piyasasına karşı olumsuz duygular beslemelerine neden olur.

Müşteriler yanıltıcı reklamlardan hoşlanmazlar. Bu nedenle artık akılcı ve dürüst pazarlama faaliyetlerinde bulunmak gerekir. Eğer müşterilerin bize güvenmelerini istiyorsak dürüst, içten ve akılcı metinler ve gerçek, üzerinde oynanmamış fotoğraflar kullanmamız gerekir. Bu hem bizim için hem de mesleğimiz için yapılabilecek en doğru davranıştır.

Ters Çevrilmiş Öncelikler

Reklam metni hazırlıyorsunuz ve bir telefon geldi. Metni bırakıp telefonu alıyorsunuz. Akşam eşinizle gitmeniz gereken bir yemek var ama bir toplantı için onu erteliyorsunuz. Çocuklarınızın futbol maçlarını ya da gösterilerini bir ev ziyareti nedeniyle kaçırıyorsunuz. Çok meşgulsünüz evet, her şeyi erteliyor ve ertelediklerinizi de kaçırıyorsunuz.

Hayatınızdaki önemli şeyleri önceliklendiremiyor ve kısa zamanda hayatınızın içinden çıkılması zor bir hal almasına neden oluyorsunuz.

İşlerinde gerçekten çok iyi olan emlak profesyonelleri hayatlarındaki her şeyi bir düzene koymuşlardır. İşlerini planlarlar ve genellikle planları dışına çıkmazlar. En önemli şeyler olan, aile, arkadaşlar ve kendileri için mutlaka zaman ayırırlar, önemli günleri kaçırmazlar.

Tüm zamanlarını işe ayıran emlak profesyonelleri ise planlı çalışmadıkça bir yerden sonra takılmaya ve sorunlar yaşamaya başlarlar.

Kendiniz ve aileniz en önemli müşterileriniz. Hayatınızı planlarken mutlaka size ve ailenize yeterli zaman ayırın aksi takdirde ne kendinize ne de müşterilerinize yararınız dokunmaz. Takviminizde her zaman kendinize ve ailenize zaman ayırın, bunu aynı bir müşteriye yapar gibi yapın ve bu zaman dilimini kimsenin almasına izin vermeyin.

Kendinize hem fiziksel hem de ruhsal olarak sağlıklı bir ortam yaratın. Çünkü, siz sağlıklı ve mutlu olduğunuzda bu ilişkilerinize de yansıyacaktır.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Satıcı Emlak Uzmanları ve Alıcı Emlak Uzmanları…

Bir yazılım firması olan Wizehire, Amerika’da ekiplerini büyütmek isteyen emlak profesyonellerine yardımcı olurken ilginç bir çalışma gerçekleştirdi.  Bu çalışma kapsamında 8500 emlak uzmanına çeşitli profil testleri uygulandı. Testler sonucu buldukları şey; bazı kişilik özelliklerinin adayların yüksek performanslı, satıcılara hizmet veren emlak uzmanı olmaları ya da yüksek performanslı, alıcılara hizmet veren emlak uzmanı olmaları üzerinde etkili olabileceğidir.

Onları başarıya götüren bu kişilik özellikleri nelerdir?

Peki, onları bu sonuca ulaştıran nedir?

Şimdi kısaca bu iki grubun özelliklerine bir bakalım.

Üstün Performanslı Satıcı (Mal Sahibi) Uzmanları

Wizehire tarafından yapılan araştırmada listeleri üzerinden satış yapan (portföyündeki gayrimenkullerin satışına odaklanan) 3237 emlak uzmanına kişilik testleri uygulandı. Bu uzmanların 21%’inin üstün performanslı olduğu ve bir yıl içinde 50 işlemden fazlasını gerçekleştirdikleri bildirildi. Bu uzmanların ortak kişilik özellikleri şunlardır;

Daha Kararlı. Listelerde uzmanlaşmış, satıcılara hizmet veren üstün performanslı emlak uzmanları alıcılara hizmet veren emlak uzmanlarına nazaran daha iddialı ve girişken. Bu vasıflar hem uzmanların işine yarayan hem de zaman zaman onları zorlayan özelliklerdir. Bu kişiler potansiyel alıcıları takip etmekte son derece başarılıyken kararsız alıcılara karşı son derece sabırsızdırlar. Bu yüksek derecede kararlılık, üstün performanslı satıcılara hizmet veren uzmanların her zaman aktif olarak satış yaptıklarını ve rakiplerinin bulmamasını umarak sürekli yeni müşteriler aradıklarını ifade eder.

Daha Az İstikrarlı. Burada emlak profesyonellerinin kötü bir özelliklerini ifade edilmesi amaçlanmıyor. Sadece daha fazla istikrar gerektiren ve öngörülemeyen durumlarda daha iyi başa çıktıklarını ifade ediyorlar. Satıcılara hizmet veren uzmanlar her an kanatlanabilir ve uçmaya hazır haldeler.

Daha Az Detaycı. Satıcı uzmanları detaylara diğer uzmanlara göre daha az önem veriyor. Onlar için olayın nasıl olacağı değil, olacağı önemlidir. Detaylar önemli değildir. Bu da onların satış anlaşması yapıldıktan sonra satış detayları ile uğraşmada çok da iyi olmadıklarını gösteriyor. Bu detaylarla ekiplerindeki diğer kişilerin uğraşması gerekecektir. Eğer başladıkları satış sürecini bitirecek bir ekipleri varsa satıcılara hizmet veren bu uzmanlar daha başarılı olurlar.

Üstün Performanslı Alıcı Uzmanları (Potansiyel Müşteriler)

Wizehire’ın araştırmasına göre 5554 alıcı uzmanı(müşterinin alım taleplerine odaklanan) ile kişilik profili testleri yapıldı. Bu kişilerin %17’sinin üstün performanslı ve bir yılda 25 işlem yapan alıcılar olduğu bildirildi.

Daha Kolay İlişki Kurabilir. Üstün performanslı alıcı uzmanları kolay iletişim kurulabilen uzmanlardır. En iyi oldukları alan etkileşime girmektir. Diğer insanlara göre daha kolay ulaşılabilen ve ilişki kurulabilen bu uzmanlar özellikle müşterileri ile son derece iyi ilişki kurarlar. Kağıt işleri ve organizasyonel taktikler bu uzmanların işi değildir.

Orta Düzeyde Baskın. İlgili çekici özelliklerden biri bu uzmanların orta düzeyde baskın kişiliklere sahip olmalarıdır. Bu alanda liste uzmanları daha baskındır. Wizehire analistleri uzmanın bu özelliğinin, niyeti belirsiz olan alıcılar ile anlaşırken gösterdiği sabır nedeniyle orta düzeyde kaldığını ancak, sıra satın alma işlemini yapmaya geldiğinde daha baskın olduğunu belirttiler. Bu ikisi arasındaki denge, uzmanı başarıya götürmektedir.

Yüksek Düzeyde İstikrarlı. Alıcı uzmanlarının en iyi oldukları alan müşterilerini rahat, güvenli ve huzurlu hissettirmeleri. Bu uzmanların tedirgin ve endişeli alıcıları sakin tutacak ve ikna etmeye yarayacak doğal bir yeteneklere sahiptirler. Bu özellik alıcıların onlarla çalışmak istemelerine neden olur.  Bu özelliğin bir başka yansıması da bu kişilerin daha az saldırgan olmaları. İleriye dönük çalışmalar ve müşteri kazanımları onlar için müşteri hizmeti ve desteği kadar kolay değil.    

Türkiye’de bu iki emlak uzmanı ayırımı sıklıkla yapılmıyor olabilir. Emlak uzmanları herhangi bir kategoriye girmeden hem alıcılara, hem de satıcılara hizmet veriyor olabilir. Ancak bu özellikler düşünüldüğünde hangi özelliklere daha yakınsanız diğer alanda da başarılı olmak adına kendinizi geliştirmeye başlayabilirsiniz. 

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Snip.ly: Paylaşımlarınızı Pazarlama Araçlarına Dönüştürün…


Hepimiz gerek sosyal medya hesaplarımızdan gerekse blog tarzı kişisel platformlarımızdan başkalarının makale ya da yazılarını paylaşıyoruz. Bazen sadece hoşumuza gittiği için, bazense insanların kafasında algı oluşturmak ve kendi işlerimize yöneltmek için.

Peki size bu paylaşımlarınızı kendi reklamınızı yapmak adına kullanabileceğinizi ve insanları ilanlarınıza yönlendirebileceğinizi söylesek?

sniply ile ilgili görsel sonucu

Snip.ly adlı web sitesi, paylaştığınız linklere eylem çağırısı yapan butonlar eklemenize olanak sağlıyor. Başka bir deyişle, insanlar linki açtığında köşede sizin mesajınızı içeren ve tıkladıklarında sizin sitenizin açılacağı bir buton görüyor.

İlgili resim

Sistem ise şöyle çalışıyor. Paylaşmak istediğiniz linki Snip.ly sitesindeki hesabınıza kopyalıyorsunuz, sonrasında ise butonunuzun yanında belirecek mesajı ve butonun üzerinde yazacak yazıyı giriyorsunuz. Yönlendirme yapacağınız site adresini de girince Snip.ly size yeni bir link veriyor. İnsanlar bu linki açtıklarında ise paylaşım yapmak istediğiniz siteyi ve butonunuzu görüyorlar.

Butonu istediğiniz renkte yapabiliyor, sayfanın istediğiniz noktasına koyabiliyorsunuz. Hatta sadece buton da değil; aynı zamanda link, iletişim formu ya da bir resim de kullanabiliyorsunuz.

Sitenin çok daha ilgi çekici bir diğer özelliği ise paylaştığınız linklere kaç kişinin baktığını takip edebiliyor oluşunuz. Snip.ly size sitenizi kaç kişinin ziyaret ettiği ya da ziyaretçilerin sitede ne kadar zaman geçirdiği gibi birçok farklı veri sunuyor.

Siz de bir gayrimenkul danışmanı olarak Snip.ly sitesini mail, sosyal medya ya da blog yoluyla paylaşımlar yaparak potansiyel müşterilerinize ulaşmak için kullanabilirsiniz.

TANJU HAN’DAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Fotoğrafı Çekerken Dikkat Edilmesi Gereken Detaylar…

emlakilan.foto_-1140x700.jpg


Emlak
 ilanlarında en çok dikkat çeken detaylardan biri de fotoğraflardır. Fotoğrafları kaliteli olan ilanların diğerlerine göre daha fazla dikkat çektiği kanıtlanmış bir gerçek! Kaliteli ilan fotoğrafları evin satış potansiyelini artırmanın yanı sıra bir gayrimenkul danışmanı olarak size olan bakışı da olumlu anlamda etkileyecektir. İyi bir fotoğraf makinesi ve ekipmanına sahip olduktan sonraki adım ise nasıl fotoğraf çekileceğini bilmektir. Gayrimenkul fotoğrafçılığında dikkat edilmesi gereken birçok nokta bulunuyor. İşte ev fotoğrafı çekerken dikkat etmeniz gereken detaylar…

Görüş açınıza dikkat edin

Evin fotoğrafı çekerken kaldırım hizasını göz ardı etmeyin. Ancak bu esnada kaldırım yakınındaki araba ya da diğer şeylerin görüş açışınızı engellemesine izin vermeyin.

• “Hoş geldiniz” mesajı verin

Çekici bir ön kapı ve giriş yolu, evin satışını kolaylaştıran bir faktördür. Fotoğrafların birinde kapıyı açık bırakmak da davetkar bir mesaj olarak algılanabilir.

Tehlike işaretlerini kaldırın

Fotoğraf çekmeden önce evin çevresinde yer alan tehlikeli işaretlerini kaldırın. Çünkü ilan fotoğraflarında amaç sıcaklık hissi yaratmaktır, potansiyel müşterileri korkutmak değil!

Kuşbakışı bir görünüm oluşturun

Kuşbakışı fotoğraf çekmek büyük bir mülkü ve kıyısındaki mekanı göstermek için harika bir yoldur. Bu şekilde evin çevresini de daha iyi gösterebilirsiniz.

Balık gözü lens kullanmayın

Birçok kişi küçük alanların daha büyük görünmesi için balık gözü lensi kullanıyor ancak bu lensler genelde tam tersi bir etki yaratır ve alanı daha küçük gösterir. İlan fotoğraf çekimi için bir objektife sadık kalın ve küçük hilelerle küçük alanların daha büyük görünmesini sağlayın.

Evin satış noktalarını yakalayın

İlan fotoğraflarında genellikle banyo gibi alanlar atlanır ancak bu tür yerler yakın zamanda yenilenmişse iyi bir fotoğraf karesi olabilir. Unutmayın yapılan araştırmalar yenilenmiş ve özellikle mavi tonlarla tasarlanmış bir banyonun ilan listelerinde daha çok dikkat çektiğini ortaya koyuyor!

Aynada çıkmamaya özen gösterin

Ev içerisinde ayna olan yerlerde fotoğraf çekerken görünmemeye dikkat edin. Bu tür çekimler ilan fotoğraflarında olumsuz olarak bir etki yaratabilir.

Her odayı fotoğraflayın

Fotoğraf çekiminde hedef, en iyiyi ortaya koymaktır. Bu sebeple evdeki tüm odaların fotoğraflarını çekerek en iyi olanları ilanlarda kullanın.

Evin düzenli olmasına dikkat edin

Eğer ikinci el bir evin fotoğraflarını çekiyorsanız mutlaka evin düzenli olmasına dikkat edin. Eşyaların dağınık olduğu karışık bir ev olumsuz bir izlenim verecektir.

Sezona oynayın

Fotoğraflarda mevsimin güncelliğini ortaya koymak önemli bir ayrıntıdır. Bu sebeple yaz ise ve evin havuzu ya da bahçesi varsa mutlaka bu alanlara yer verin. Ya da kış mevsiminde çekim yapıyorsanız ve evde bir şömine varsa bu detayı atlamayın!

Gece fotoğrafıyla dikkat çekin

Ev için gündüz çekimleri ideal olsa da, harika bir gece çekimi de ilanınızın dikkat çekmesini sağlayabilir. Uygun ekipmanınız varsa evin tüm ışıklarını açın ve bir de evi bu şekilde fotoğraflayın. Ortaya çıkan fotoğraf kareleri sizi de şaşırtacaktır!

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Google Drive: Emlak Dokümanlarınızı Kolayca Yönetimi ve Paylaşımı İçin…

images

Otomatik yedekleme ve belgelerin müşterilerle kolaylıkla paylaşımı.

Google Drive nedir?

Google Drive , sabit diskinizdeki dosyaları sürekli olarak izleyen ve bunları buluta yedekleyen ücretsiz bir hizmettir. Ücretsiz dedim ve Gmail, Google + fotoğrafları ve Google Drive’da paylaşılan 15 GB’a kadar depolama alanı bulunuyor. Böylece, sahip olduğunuz boş alanın miktarı diğer iki uygulama için ne kadar alan kullandığınıza bağlı olarak değişecektir. Gmail’i veya diğer Google hizmetlerini kullanıyorsanız mevcut depolama alanı kullanımınızı ve burada kalan Google Depolama Alanı sayfasında kalan alanı kontrol edebilmelisiniz.

Emlak İşlemleri için Google Drive

Google Drive’ı kullanmak için, küçük bir uygulamayı sabit sürücünüze yüklemelisiniz . Bu, bir klasör oluşturur ve bu klasöre sürüklediğiniz ya da o klasöre kaydettiğiniz tüm dosyalar otomatik olarak buluttaki Google Drive’a kopyalanacaktır. Hiçbir şey yapmanız gerekmiyor ve önemli dosyaların bulut desteğine sahip olduğunuzu bilerek rahat bir his.

Ne kadar depolama alanına sahip olduğunuza, ne kadar ödemek istediğinize bağlı olarak bu klasöre istediğiniz kadar koyabilirsiniz. Belgelerimin tamamını Google Drive klasörüne yerleştirdiğim için 1 Terabyte alan ödersiniz. Bu fotoğraflarımı içeriyor ve bir Android telefon kamerası kullandığım ve fotoğraflarım otomatik olarak Google + ‘da kaydedildiğinden çok fazla alan kullanıyorum. Ancak, bu şekilde yedeklediğim her şeye sahip olmak için, bu depolama alanı için ayda 9,99 dolar değerinde. Seçebileceğiniz daha az pahalı birden fazla seviye vardır.

Gayrimenkul için, her işlem için sabit diskinizde bir işlem klasörü oluşturarak temellerini yapıyorsunuzdur. Yedeklemeleri yapmak için yalnızca bu klasörü Google Drive klasörüne yerleştirmeniz yeterlidir. Bununla birlikte, benim gibi iseniz, müşteri ile paylaşmadığım bazı dosyalar (işlemle ilgilidir ancak istemci veya istemeyenler için gerekli olmayan notlar veya belgeler gibi) vardır. Belki de Müşteri Belgeleri olarak adlandırılan ana işlem klasöründe bir alt klasör oluşturmanız ve paylaşmak istediğiniz her şeyi bu klasöre yerleştirebilirsiniz.

Artık yalnızca Web’deki Google Drive klasörüne gidip , uygun klasörü müşterilerinizle paylaşmak için Paylaş seçeneğini kullanın. Elbette dokümanlarınıza ek olarak e-posta da gönderebilirsiniz, ancak onlara paylaşılan klasördeki her belgeye her zaman erişebileceklerini söyleyebilmek harika. Bir anlaşma kapandıktan sonra müşterilerime bir e-posta gönderirim ve e-postalardan veya elden teslim almayı bir şekilde yapmadıkça tüm belgeleri bu klasörden indirdiklerinden emin olmaları gerektiğini bildiririm.

** Uyarı: ÇOK ÖNEMLİ – Varsayılan “Can Edit” düğmesini “Can View” olarak değiştirin. Öğeleri yine de indirebilirler. Bununla birlikte, düzenleme erişimine sahip oldukları takdirde, dosyaları silebilir veya başka yollarla bu dosyaları bilgisayara taşıyabilirler. Bunu yaparlarsa, Google Drive Klasörünüzde kaybolur ve daha sonra yedeklenir ve sabit diskinizden kaybolur! **

Gelecekte bir noktada alanı boşaltmak için bu klasörden çekilmek isteyeceksiniz ve birkaç ay içinde istedikleri belgeleri almanız gerektiğini bilmelerini istiyorsunuz.

1 TB depolama alanı için ödeme yapmamın bir başka nedeni, işlem klasörlerini en azından eyaletimin kağıt dosya işlemlerini tutmamı gerektirdiği yıl sayısı kadar tutmak istemem. Bu şekilde bir kağıt dosyası, bir sabit disk klasör dosyası ve bir çevrimiçi yedekleme dosyası var. Eyaletim New Mexico, artık elektronik belge saklamaya izin veriyor; artık kağıt dosyaları gerektirmiyor.

İlk Temasdan Kapanışa Kadar Gayrimenkul Dosyaları

Hepimiz, gösterilerin kapanıp komisyona açılmasını diliyoruz, ancak hepimiz bunun böyle olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla, bir işlemin başlangıcı olabilecek veya olmayabilecek belgeler ve e-posta iletişimleri vardır. Gösterilen aşamaya ulaşan her müşteri için bir klasör başlatmak, o klasörü daha sonra tek bir yerde tüm belgeler seti için işlem klasörüne taşımama izin verir.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Mahalle Emlakçılarının Danışmanlardan Daha İyi Yaptığı 10 Şey

images

Eğitimler sırasında Gayrimenkul danışmanlarından en çok duyduğum şikayet şudur: Sizin söylediğiniz her şeyi yapıyoruz. Bölge çalışması, değerleme raporları, broşür hazırlamak, dağıtmak ama sonunda gidip mahallenin en dolandırıcı emlakçısından ev alıyor ya da sözleşmeyi ona veriyorlar. Neden?”

Hep söylediklerimi bu sefer de yazayım dedim. İşte şapkanızı dahi emanet etmeyeceğiniz o emlakçıların sizden farklı yaptığı şeyler:

  1. Esas amaçları nettir. Ne olursa olsun o işi kapmak

Denedikleri taktik işe yaramazsa hemen yeni bir şey yaparlar. İşi kapana kadar doğru ya da yanlış demeden her yolu denerler. Sonuç odaklıdırlar

  1. Hayır, cevabını kabul etmezler

Onları tek bir cevap ilgilendirir o da evet. O cevabı almak için her şeyi yaparlar. Reddedilmek gururlarını kırmaz.

  1. Yanlış yapınca utanmazlar

Pardon abicim bi yanlışlık olmuş” der işlerine devam ederler. Ortaya koydukları performans birçok kişi için utandırıcı olabilir ama onlar umursamazlar. Utanmak vazgeçmekle aynı anlama gelir çünkü.

  1. İş ve müşteri takip etmekte ustadırlar

Bir kere yolunuz onlarla kesişirse paçanızı kurtaramazsınız. Hiçbir azarlanmayı umursamazlar. İşi başkasına verip vermediğinizden ya da vazgeçmediğinizden emin olmak için yılmadan usanmadan arar dururlar

  1. Karar anında tereddüt edilmesine izin vermezler

Sizin yerinize kararı verir sonucu bağlarlar. İşin ne ara bittiğini, imzayı ne zaman attığınız bile hatırlamazsınız.

  1. Satışı bozma ihtimali olan her şeyi göz önünde çekerler

İşin bozulmasına sebep verecek konulardan bahsetmekten kaçarlar, kusurları örter ya da sonucunu bilmeseler bile halledileceğine dair söz verirler. Gürültücü çocuğa dondurma alırlar, enişteye çay ısmarlarlar.

  1. Kime nasıl davranacaklarını iyi bilirler

Kimin karar verici olduğunu anlar hemen doğru adama oynamaya başlarlar. Kararı olumsuz etkileyecek adamı da ayakaltından çekmek için ara bozmaktan tutun da abi seni evlendirelim”e varan tekliflere kadar her numarayı yaparlar

  1. Hangi fiyatı duymak istediğinizi iyi tespit ederler

Alakasız gibi duran bir sürü fiyattan bahsedip durarak zemin yoklarlar. Sizin dile getirdiğiniz bütçenin gerçek rakam olmadığından emindirler.

  1. Tüm dolandırıcılıklara karşı her türlü tedbiri alırlar

Herkesin dolandırıcı olduğunu düşündüklerinden sürekli şüphe içindedirler. O yüzden tüm numaralara karşı tedbirli olmaya çalışırlar.

  1. Mutlaka her işi halledecek bir adam tanırlar

Size satış yapıp kar edemeyecekse, evinize duş kabini taktırıp arkadaşından komisyon alır. Olmadı size halıcı tavsiye eder. Sizden para kazanmanın bir yolunu mutlaka bulur, kendi kazanmazsa arkadaşına kazandırır.

Bunca tedbirin ve ısrarın karşısında teslim olmamak sıradan müşteriler için çok zordur. Siz yeni bir müşteriyle tanışana kadar onlar müşterinin koluna girmiş tapuya sürüklüyor olurlar. Bu yüzden hızlı, kararlı, ısrarcı ve öngörülü olmayı başaramazsanız mahallenin en kötü emlakçısına müşterilerinizi kaptırır durursunuz. Dengeyi tutturmak zorundasınız. Hem kaliteli hizmet vermeli hem de piyasanın baş döndürücü hızına uyum sağlamalısınız. Sektörde öyle adam yok ki hocam” diyorsanız uyarmış olayım. Gayrimenkul danışmanlarının yüzde 85’i şikayet etmekten başka bir şey yapmazken sokaktaki beğenmediğiniz emlakçılar arkanızdan gülüyor.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

 

Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu…

Bilgi sahibi olmadan fikir üretmek çok da mümkün değildir. Bunun için daha fazla okumalı, araştırmalı, yeni ilişkiler kurmalı, fuarlara gitmeli, panellere katılmalı ve sürekli bilgiyi arayan bir yaklaşımı hayatımıza adapte etmeliyiz. Farklı bilgileri bir araya getirip üzerine düşündükçe yeni fikirlerin tohumlarını ekmeye başladığınızı fark edeceksiniz.

1) Bilgi olmayan yerde fikir üremez.

ygejgi - Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu

Bilgi sahibi olmadan fikir üretmek çok da mümkün değildir. Bunun için daha fazla okumalı, araştırmalı, yeni ilişkiler kurmalı, fuarlara gitmeli, panellere katılmalı ve sürekli bilgiyi arayan bir yaklaşımı hayatımıza adapte etmeliyiz. Farklı bilgileri bir araya getirip üzerine düşündükçe yeni fikirlerin tohumlarını ekmeye başladığınızı fark edeceksiniz.

2) Yeni deneyimler, yeni fikirler!

jk21pl - Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu

Yeni fikirler üretmek için elbette bilgi tek başına yeterli değildir. Bunun haricinde yeni deneyimler de edinmek gerekiyor. Gerek işinizle ilgili gerekse hayatın farklı alanlarında yeni deneyimler edinmek sizi yeni fikirlere sürükleyecektir.

3) Hayal kurmayı deneyin.

yszspy - Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu

Yeni fikirler bulma baskısı altında olduğunuzda, hayal kurmak zaman kaybı gibi görünebilir. Halbuki hayal kurmanın yeni fikirler üretme aşamasında birçok faydası bulunuyor.

Hayal kurma eylemi aslında beyninizin sıra dışı çözümler üretmesine yardımcı oluyor. Mesela “Ya şöyle olsaydı” şeklindeki senaryolar üzerine düşünmeye başladığınızda, beyniniz ortaya çıkardığı serbest çağrışımlar sayesinde birbiriyle çok da ilgisi olmayan iki farklı konuyu ilişkilendirebiliyor.

4) Muhalif bir iç ses yaratın.

mknhj7 - Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu

Bir düşünceyi iyi bir fikre dönüştürmenin en iyi yolu, aldığı eleştirilerdir. Kafanızın içerisinde muhalif bir taraf daha oluşturun ve bu tarafın düşüncelerinizi eleştirel bir şekilde ele almasına izin verin. Bunu yaparken de dürüst bir yaklaşım sergileyin.

5) Oturup beklemekle olmaz.

1pu50k - Çığır Açabilecek Yeni Fikirler Üretebilmek İçin 5 Basit İpucu

Bilgi edinme ya da fikrin aklımıza düşmesi aşamalarını uzun bir zamana yaydıkça bazı şeyler için geç kalıyor olabiliriz. Dolayısıyla harekete geçmeliyiz. Monoton hayatımızı yaşarken yeni fikirlerin oluşmasını beklemek biraz hayalcilik olacaktır.

Yeni bir fikir üretmek veya yeni bir projeyi geliştirmek için, elinizdeki tüm bilgileri, iletişim kanallarını ve ilişkileri en iyi şekilde kullanın. Daha geç olmadan harekete geçin!

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.