Değişen Müşteri Beklentileri ve Cesur Emlak Danışmanları

Robotlarbotlaryapay zekalaryazılımlar, uygulamalar… İşimiz elimizden mi gidiyor? Online web siteleri emlak firmalarının yerine mi geçiyor? Sanal gerçeklik başlıkları serbest denetimi gasp mı ediyor? İşte gayrimenkul sektörünün yeni cesur çağı burada tüm zorlukları ile bizi bekliyor.

Siz hala bunun filmlere konu olan bir teknoloji-insan savaşı macerası olduğunu mu düşünüyorsunuz? Unutmayın ki her filmin konusu insan zihninin üretimidir ve bir filme dönüştürülebiliyorsa gerçeğe de dönüştürülebilir. Nitekim içinde bulunduğumuz çağ, bunun gerçekleşmekte olduğunu tüm yönleri ile bize belli ediyor.

Bu yıl düzenlenen Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda tartışma konusu Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) olarak seçildi. Gelişmekte olan bu yeni teknolojik devrimin küresel ve bölgesel çapta etkilerinin nasıl olduğu ve geleceğe dair öngörülere karşı nasıl tedbirler alınabileceği irdelendi. İş piyasalarının, iş yaşamının ve tüketicilerin yaşam şekillerinin bu devrim ile birlikte nasıl baştan aşağı değiştiği masaya yatırıldı.

Artık sizin de dünyada neler olduğunu takip etmeniz ve tedbirlerinizi almanız gerekiyor.

Tüketicilerin Talep ve İhtiyaçları Değişiyor

Bu teknolojik gelişmelerin bir ayağı da insanların, daha doğrusu tüketicilerin yaşamındaki etkisi oldu. İnsan dediğimiz varlık, doğası gereği meraklı birer tüketicidir. Ancak daha önceki yıllarda, insanın tüketme güdüsü, hiçbir zaman bilgisayar başında otururken ki kadar yoğun olmamıştı. Aramak, tıklamak ve satın almak… Aslında bu şekilde insanlar direkt olarak alışverişi saplantı haline getirme eğilimi gösteriyorlar.

Arama araçları, uygulamalar ve görüntüleme hizmetleri gibi daha pek çok seçenek sayesinde insanlar koca bir alışveriş denizinin içine dalıyorlar. Ve gidişat gösteriyor ki gelecekte bu seçenekler daha da artacak ve tüketicilerin bu eğilimleri gayrimenkul sektöründe de etkisini gösterecek. (Göstermeye başladı bile.)

Gerçek dünyanın dışındaki online pazar seçenekleri, yoğun ve rekabetçi. Satış ortamı, son derece hızlı işliyor ve tüketici üzerinde artan bir baskı oluşturuyor. Web sitelerigirişimler ve uygulamalar, tüketiciyi parasından ve zamanından tasarruf ettiği hissine itiyor. Siteler, tüketicilerin karar almaları için onlara geniş bilgi kaynağı sunuyor. (Gayrimenkul firmalarının dikkatli olması gereken bir noktadır.)

Dolayısıyla tüketiciler, gelecekte gayrimenkul işinde bizlere göre çok daha fazla dominant hale gelecekler. Değişmekte olan talepleri ve ihtiyaçları ile yaptığımız işi baştan aşağı yeni bir çehreye büründürecekler. Müşteri yönlendirmeleri ve referanslar, oyunun zirvesinde kalabilmemiz için eskiye göre çok daha fazla önem kazanacak. Aslında bu durum çoktan gerçekleşti bile.

Emlak Danışmanları ve Emlak Ofisleri Ne Yapmalı?

Bu durumda tüketicilerin eline geçen kozu, emlak danışmanları ve emlak ofisleri nasıl yeniden lehine çevirebilir? Alıcı ve satıcıların doğru kararlar almak için internete değil emlak danışmanlarına danışmaları gerektiği fikrini onlara yeniden nasıl aşılayabiliriz? Eğer bu mümkün değilse, onların dikkatini çekecek stratejileri nasıl bulabiliriz?

Bir kere artık kendi ajandanızı bir kenara koyun ve kaldırın. Artık sizin isteklerinizin bir önemi yok. Alıcılar ve satıcılar sizden ne bekliyor, buna bakmanız lazım. Emlak danışmanlarının ve emlak brokerlarının yeni çağda alması gereken sorumluluğu tam da budur. Müşterilere üstü kapalı şekilde ne kadar küstah olduğunu ima etmek yerine, onun ne kadar değerli olduğunu ona hissettirmeniz gerekiyor.

Şunu kabul edelim ki insanların gayrimenkul firmalarından beklentileri, bırakın 25 yıl öncesini 5 yıl öncesine göre bile farklılık gösterebilir. Onlar artık sizden daha hızlı arama yapmanızı, daha teknolojik pazarlama yöntemlerine başvurmanızı ve onlarda farklılık duygusunu oluşturacak yeni stratejiler geliştirmenizi bekliyorlar.

Bu noktada emlak firmalarının yapacakları en akıllı hareket, tüketicileri siz olmadan teknolojik platformları kullanamayacak hale getirmektir. Bu platformlara, teknolojiye ve internete onlardan daha fazla hakim olmalısınız. Onları gayrimenkul sektörüne en iyi adapte eden kişiler müşteriler değil, sizler olmalısınız. 

Örneğin evlerin listelendiği bir emlak ilan sitesi düşünün. Bu web sitesi, satıcıların evlerini satışa çıkarmalarını sağlarken alıcıların da satışa sunulan evler içinde istediklerini aramalarına olanak tanıyor. Ancak bu tip sitelerin bir de emlak firmalarına özel yapıları olur. Üçüncü bir taraf olarak emlak firmalarının da siteye entegre olmalarına olanak tanırlar. İşte bu noktada sizin bu tip platformlara girerek hem alıcılara hem satıcılara rehberlik etmeniz mümkün olabilir. Tercih edeceğiniz bu tip platformlar sayesinde, yeni potansiyel müşterilerinize de sağlam bir profil çizme şansı yakalarsınız.

Girişimlere ve Teknolojiye Ön Ayak Olmak

Elbette ki bu tip sitelere ve uygulamalara dahil olabilmek için kendi hedefiniz olan bölgelere özel hazırlanmış olanları tercih etmeniz çok daha etkili olur. Ancak Türkiye’de henüz bu tür girişimler ulusal çapta bile çok azken(yok aslında), yerel ve bölgesel girişimleri nereden bulacaksınız?

İşte bu durumu, cesur ve farklı bir emlak firması olduğunuzu göstermek için kullanabilirsiniz. Kendi bölgenizde kendi girişim projenizi hazırlayabilir, bunu kendi firma markanızla birleştirebilir ve müşterilerinize yeni çağda birer piyon değil birer öncü olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Artık bu tür girişimleri yapmak çok zor değil. Bir yazılım ekibi ve proje geliştiricisi sayesinde istediğiniz girişimi ortaya çıkarmanız mümkündür. Pazarlama ise bir emlak broker olarak zaten sizin en iyi bildiğiniz iş olmalıdır.

Emlak danışmanları ve gayrimenkul firmalar;

Önünüzdeki engelleri kendi lehinize çevirmek için elinizden geleni yapın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Sektöründe “Biz Bir Aileyiz” Yalanı…

garanti_emelilik_aile_04.jpg


Bu sektörde sık sık duyduğum iki cümle var. Biri neredeyse her ofisin sosyal medyada ya da beraber geçirdiğimiz eğitim, paylaşım süreçlerinde istisnasız kullandığı 
biz bir aileyiz” klişesi. İkincisi de eğitimler sırasında birbirinizin reklamını yapın, kendi reklamınızı yapmanızdan çok daha iyi sonuçlar elde edersiniz” diye tavsiye verdiğimde karşıma çıkan millet birbirinin gözünü oyuyor, kimse başkasının reklamını yapmaz ki” cevabı.

Evet, kabul ediyorum. Gayrimenkul danışmanları ve ofis sahipleri olarak çok fazla sorumluluğumuz var. Çok çalışıyoruz. Gayrimenkul sektörü dışı sizi içi bizi yakar bir sektör. Stres seviyesi yüksek bir iş. Alıcısı satıcısı çeşit çeşit. Karşımıza bin bir türlü insan, acayip acayip işlemler, tuhaf garip sorunlar çıkıyor.

Ama ortada çok üzücü bir gerçek var. Stresin en büyüğünü, beraber çalıştığımız ofisler, yönlendirme yaptığımız diğer gayrimenkul danışmanları ya da aynı piyasayı, pazarı paylaştığımız iş ortaklarımız yaratıyor. Bu hem en çok şikayet edilen hem de en çok üzeri örtülmeye, görmezden gelinmeye çalışılan sorunlardan biri. Üzerinde ne zaman konuşmak istesem kavgaya dönüşen, herkesin alınganlığının en yüksek seviyeye çıktığı acayip bir konu.

Bir tarafta ne zaman beraber iş yapsak yüzümüzü ağartan, dost arkadaş olduğumuz, işimizi kendi işi gibi sahiplenen ofisler, danışmanlar var. Bu danışmanlarla ve ofislerle çalışırken aynı kulübün üyesi olduğumuzu hissediyor, yaptığımız işten gurur ve mutluluk duyuyoruz. Satış yaptığımızda, zor bir işlemi sonuçlandırdığımızda ya da ciro başarısı elde ettiğimizde bizi içtenlikle tebrik ediyorlar. Başarılarımızın ve sıkıntılarımızın ortağı oluyorlar.

Diğer tarafta aynı ofiste ya da marka altında çalıştığımız halde kendi ekmeği ve müşterisi için çaba göstereceğine başkasının ekmeğini elinden almaya çalışan, etik kuralları önemsemeyenler var. Üstelik tüm bunları yaparken kendisine yapılan en ufak bir yanlışta yüzü kızarmadan etik kurallar var” diye bağırıp çağıran ofisler ve danışmanlar var. Onlarla çalışmak Doktor Jekyll ve Bay Hyde’la çalışmak gibi. İşbirliği yapmak istediğinizde önce kabul ediyor hatta gayet arkadaşça ve yardımsever davranıyorlar. Sonra her türlü akla gelmedik engeli önünüze koyup yolunda gitmeyen her şeyde sizi suçluyorlar. Alıcınızı elinizden kapmaya çalışan mı istersiniz, satıcınıza hatta ofis sahibinize sizin beceriksiz olduğunuz anlatıp dedikodunuzu yapan mı istersiniz… Anlatmama bile gerek yok eminim. Çünkü hepiniz benzer hikayeleri yaşamışsınızdır zaten.

Önemli olan danışmanların birbirine yaptığı saygısızlık da değil. İş saygısızlıkla kalsa bir daha görüşmezsiniz olur biter. Ama işlemlerde beraber çalışmak zorunda kalınca sorun ciddileşiyor. Müşterinize “ben sizi temsil eden danışmanla çalışmam” diyemeyeceğiniz zamanlar oluyor. Beraber yürütmeniz gereken işlemler için, evrak ve bilgilere ulaşmanızda yardımcı olmayan bu iş ortakları, sizi temsil ettiğiniz tarafa karşı zor duruma düşürüyorlar ve en önemli görevin yerine getirilmesine engel oluyorlar: İşlemin kaliteli bir hizmetle tamamlanması!!!

Bu tip danışmanlar ve ofisler, maalesef yaptıklarının dönüp dolaşıp kendi itibarlarını zedelediğinin farkında bile değil. Son yıllarda biraz da olsa itibarını yükseltmeyi zar zor başardığımız gayrimenkul danışmanlığı mesleğine verdikleri bu zararın bindikleri dalı kesmekle aynı anlama geldiğini bir türlü anlamıyorlar.

İnsanlar çeşit çeşit. Gayrimenkul danışmanlarının da farklı karakterlerde olmaları gayet normal. Hepimiz insanız. Kabul ediyorum ki bu, iş dünyasının bir gerçeği. Ama gayrimenkul sektöründe danışman olmak sıradan bir çalışan olmaktan çok farklı. Gayrimenkul danışmanlığı bir çeşit girişimcilik. Bu iş, beraber çalıştığınız ofisin sahibine  olduğu kadar size de ait bir iş. Yani sektördeki danışmanların yaptığı iyi ve kötü her şeyin sonuçları doğrudan bizi etkiliyor. Bu yüzden piyasanın işleyişini ve etik kuralların yaygınlaşmasını kendi ellerimizle sağlamak zorundayız.

Bizler aile olmayabiliriz ama düşman da değiliz. Bu sektörde işbirliği yapmaktan, birbirimizi desteklemekten ve eğitmekten başka ilerleme yolumuz yok. Sektörde her markadan ancak bir tane birinci çıkarabilirsiniz. Geri kalan binlerce danışman ne olacak? Hırs güzeldir ama bu piyasa tek bir birinci için fazlasıyla büyük. Herkesin ekmeğini kazanabileceği kadar yer ve işlem var. Eğitimlerde boşuna mı öğretip duruyorlar size rakibiniz sahibinden satılıklardır, diğer gayrimenkul danışmanları, diğer ofisler ya da markalar değildir diye. O yüzden rol yapmayı bırakıp gerçek işbirlikleri ve ortaklıklar kurun. İş birliği yapmaktan hoşlanmıyor musunuz? Kimsenin başını yakmayın, yalnız çalışın. Aile olmasak da olur.

Doğru rakiple uğraşmanız dileğiyle…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

A’dan Z’ye Emlak Pazarlama Planı Nasıl Oluşturulur?

Başarılı pazarlamanın ilk kuralı iyi bir pazarlama planına sahip olmanızı gerektirir. Bu plan sizin pusulanızdır. İyi bir emlak pazarlama planına sahip olmak pusulanızın sizi hangi yöne götürdüğünü anlamanızı sağlar. 

İster bir pazarlama ekibi kurmuş olun isterseniz sınırlı kaynaklarla çalışıyor olun dijital çağda hedefine odaklanmış bir pazarlama kampanyası artık kaçınılmazdır.

Çok çeşitli ve farklı pazarlama uygulamaları ile karşılaştığınızda, oyun planınızın fazlaca genişlemesi nedeni ile hedeflerinizden şaşmanız çok daha kolay olmaktadır. Hedeflerinize ulaşabilmeniz için, anahtar metotlar hakkında bilgi sahibi olmanız ve doğru mesajları iletmeniz sizin kalabalıklar arasından sıyrılarak rakiplerinizin önüne geçmenizi ve listenizdeki gayrimenkulleri öne çıkarmanızı sağlar. Müşterilerinizi harekete geçirecek olan başarılı pazarlama kampanyanız potansiyel kârlılığınızı da etkiler.

Pazarlama planınızda makalemizde belirttiğimiz konulara dikkat ederek stratejinizi daha kolay oluşturabilirsiniz. 

HAZIRLIK

Hazırlık aşamasında şu soruları sormanız gerekir;

Kimi hedefliyorsunuz ve müşterileriniz neden sizi seçmeli? Çok tanıdık geliyor olabilir ama pazarlama planınızın başarılı olması için hedef kitlenizin doğru bir şekilde belirlenmiş olması gerekir.

Bütçeniz nedir ve bu bütçeyi farklı pazarlama mecralarına nasıl dağıtmayı planlıyorsunuz?

Rakipleriniz kimler ve kendilerini ve gayrimenkullerini nasıl pazarlıyorlar? Ne teklif ediyorlar ve kendinizi nasıl farklılaştırabilirsiniz?

Hazırlık aşamasında şunlara da dikkat etmek gerekir;

Online ve offline pazarlama çabalarınızda kullanılacak profesyonel bir fotoğrafçı ile anlaşmalısınız. Evet, herkesin akıllı birer mobil cihazı var fakat yapacağınız çekimler için çok amatör olmanız pazarlama sunumunuzda sizi geriye düşürür. Listenizdeki gayrimenkulleri tanıtırken potansiyel müşterilerinizi etkileyecek güçlü, görsel ve atmosferik fotoğraflar ile gayrimenkullerin dile gelmesini ve kendi hikâyelerini anlatmalarını sağlamalısınız.

Gayrimenkulleriniz için bir kimlik ve marka yaratın. Hedeflediğiniz niş pazara uygun orijinal bir kimlik ve logo aracılığı ile bir itibar yaratmalısınız.

Anahtar mesajları belirleyin, bu gayrimenkulü rakiplerinizden ayıran nedir? Gayrimenkulün değerini doğru konumlandırmak pazarlama iletişiminizi ve materyallerinizi seçerken size yardımcı olacaktır.

OFFLINE PAZARLAMA PLANI

Online pazarlama gayrimenkullerinizin pazarlanması aşamasında son derece önemli olsa da hala geleneksel pazarlama da önemini koruyor. Evet işin yarısını artık online pazarlama oluşturuyor ama hala denenmiş ve test edilmiş offline pazarlama yaklaşımları da yerini koruyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri bu yöntemlerin hala güven uyandırması ve pek çok yatırımcı ve kiracı tarafından biliniyor olmasıdır. 

Potansiyel müşteri ve referans oluştururken kullanılan bazı stratejilere bakacak olursak;

– Basılı Materyaller–Kaliteli baskı ile üretilen broşür, ilan, araştırma ve benzeri pazarlama materyalleri ile potansiyel müşterilerinize gayrimenkul ile ilgili doğru hikayeyi anlatabilirsiniz.

– Teşhir ve Cama Asılan İlanlar–Camlara asılan Kiralık ya da Satılık ilanlarını da kişiselleştirerek rakiplerinizden farklılığınızı gösterebilirsiniz. Özellikle afiş ilanlarınıza mutlaka QR kodu ekletmeyi unutmayın!

– Emlak Ofisinizin Aktiviteleri – İş ağınızı geliştirmek amacı ile emlak ofisiniz tarafından organize edilen yemek, kahvaltı ya da özel geceler potansiyel alıcılarla karşılaşabileceğiniz ve gayrimenkullerinizi öne çıkararak tanıtabileceğiniz ortamlar olabilir. Pazarlamanın en etkili yöntemlerinden biri olan bu tür davetler, hedef kitleniz ve onlara ulaşmanızı sağlayacak toplulukla bir arada bulunmanızı sağlar. Bundan daha güzel bir pazarlama ortamı bulamazsınız. 

– İş Ağınız – Tabii ki meslektaşlarınızla yapacağınız paylaşımlar sektörün en etkili pazarlama yöntemlerinden biridir. Bölgeniz de bulunan emlak profesyonellerinin pazarlama faaliyetlerinden haberdar olmasını sağlayarak iş birliğinin gücünden faydalanmalısınız.

– Basılı Medya – Gazeteler ve sektöre yönelik dergiler marka bilinilirliğinizi artırmak, güçlü ve aktif şekilde varlığınızı göstermek açısından son derece önemlidir. Yerel gazete ve sektörel dergilere pazarlama kampanyalarınızda ağırlık vermelisiniz.

– Kartpostal – Posta kartlarının en yüksek açılma oranına sahip olduğunu düşünerek yapacağınız pazarlama kampanyalarında çok önemli geri bildirimler alırsınız. Kartpostal pazarlama ile gönderdiğiniz kartların okunmadan atılma gibi bir durumu söz konusu değil, empati yapacak olursanız. 

ONLINE PAZARLAMA PLANI

İş ödüllü bir pazarlama kampanyası hazırlamaya geldiğinde dışarıdaki pek çok online mecradan hangisinin doğru olacağını ayırt etmek gerçekten güç bir iştir.

Fakat online ortamda varlığını göstermek hayatidir. Bu bölümde bu rekabetçi ortamda online pazarlamanın bazı örnekleri üzerinde duracağız;

– Dijital Broşürler– İlgi çekici ve yaratıcı dijital broşürleri mail aracılığı ile göndermek geniş bir kitleye seslenmenin iyi bir yolu olabilir. Aynı broşürlerin gayrimenkullerin bulunduğu web sitenizden de indirilebileceğinden emin olun.

– İnternet Sitesi Geliştirme – Müşterilerin kullanabileceği, önemli bilgilere birkaç tık ile ulaşabilecekleri, arama, izleme ve interaktif kullanım imkanı sunan bir internet sitesini yaratmanız ve lanse etmelisiniz.

Yatırımcıların ve kiracıların %80’i online arama ile işe başlarlar. Bu nedenle sitenizin sadece güzel görünmesi yetmez aynı zamanda müşterileriniz için bulunabilir de olmalıdır. İnternet siteleri her türlü cihazdan (masa üstü bilgisayar, mobil ya da tablet) görüntülenebilir, bilgi verici ve kullanımı kolay olmalıdır. Yarışta öne geçebilmek için metinlerin yanı sıra indirilebilir zemin planları, interaktif grafikler, yüksek çözünürlüklü resimler, dinamik haritalar gibi farklı özellikleri kullanabilirsiniz.

– İnternet Sitesi Güncellemeleri – Sitenizin portföyünüzde ki gayrimenkuller ya da sitenize ait bilgiler ile sürekli güncellenmesine özen gösterin. Potansiyel müşterileriniz ile iletişime geçebileceğiniz bir blog ile markanızın ötesinde müşteriler ile kişisel ilişkiler kurma fırsatı yakalayabilirsiniz.

Sektör trendleri ile uzman görüşlerini, dikkat çekici kiralama işlemlerini, bölgenizin tanıtımını, haberleri ve gayrimenkul güncellemelerine sitenizde yer verebilirsiniz.

– Popüler Kişileri Kullanarak Pazarlama – Potansiyel yatırımcılarınızı ya da kiracılarınızı sektör öncüleri, analistler, bloggerlar ve gazetecileri kullanarak çekebilirsiniz. Bu kişiler vasıtası ile online gazetelerde ya da bloglarda sizi ve markanızı öne çıkaracak yazılar yayınlanmasını sağlayabilirsiniz.

Sizde emlak sitelerinde ve bloglarda misafir yazar olarak yazı yazabilirsiniz. Yazdığınız yazıların linkini kendi gayrimenkul sayfalarınıza eklemeyi de unutmayın. Yazarlık konusunda illa ki size bir teklif gelmesini beklemeyin sizde emlak dünyasına ait ipuçlarını ve yaratıcı makalelerinizi yayınlaması için bir emlak sitesi ve bloguyla görüşebilirsiniz. Kişisel sitenizden paylaşım yapmak ile popüler bir sitede yazılarınızı yayınlamak arasındaki etkileşim farklılıklarını göz önünde bulundurun. Bu heyecan verici dünyaya adım atmanız için sizin bir teklifiniz yeterli gelebilir.

– Mail Kampanyaları – Gönderilen maillerin çoğunun okunmadan silindiğini göz önünde bulundurarak hedeflediğiniz kitleyi iyi seçin. İçeriğinizin gerçekten hedeflediğiniz kitle ile konuşması çok önemlidir. Maillerinizde gayrimenkuller hakkında bilgi verdiğiniz kadar sektör haberlerine de yer verdiğinizden ve sayfanıza ulaşabilecek bir linki mailinize eklediğinizden emin olun.

– Online Medya – İnternet ortamında şirketinize ve sektöre ait bilgileri paylaşabileceğiniz bir gazete ya da dergi hazırlayabilirsiniz. Haber değeri olan ve potansiyel müşterilerinizin ilgisini çekecek içerikler ile çıkaracağınız bu gazete ve dergiler marka bilirliğinizi artıracaktır. Bu güvenilir yöntem sayesinde rakiplerinizin önüne geçecek ve bir butona basılarak paylaşımı arttıkça hedeflediğinizden de daha çok kişiye ulaşacaksınız. Söylediklerinizin kesin, anlaşılabilir, farklı olduğundan ve haber değeri bulunduğundan emin olun. Yazıların içine müşterilerinizi gayrimenkullerinizin yer aldığı sayfalara ya da kendi internet sitenize götürecek yönlendirici linkler eklemeyi de unutmayın.

– Sosyal Medya – Sosyal medyanın gücünü küçümsemeyin.  PeriscopeYoutubeTwitterPinterestFacebookİnstagramLinkedin gibi pek çok sosyal medya mecrası pazarlama amacı ile kullanılıyor. Bu ortamlarda uzman olarak görüşlerinizi bildirebilir, yazılanlara yorum yapabilir, sektöre ait gruplara katılabilir ya da kendi kişisel sayfanızı ya da şirketinizin sayfasını oluşturabilirsiniz.

– Medya Reklamları – Sektörünüz ile ilgili online dergilerde ya da gazetelerde pazarlama amaçlı yer alarak, hakkınızda haber yayınlatarak hedef kitlenize seslenebilir, gayrimenkullerinizin tanıtımı yapabilir ve gayrimenkullerinizin Google arama motorlarında üst sıralarda yer almasını sağlayabilirsiniz.

– Performans Bazlı Pazarlama – Tıklama başına ücret ödeme bazlı kampanyalardan faydalanarak reklamlarınızın performansına göre ücret ödeyebilirsiniz. Facebook, Google, İnstagram, Twitter gibi online ortamların kullandığı bu yöntem ile markanıza kolaylıkla dikkat çekebilir ve marka bilinirliğinizi hızlıca binlerden milyonlara çıkarabilirsiniz. Bu pazarlama yönteminin en büyük avantajı hızlı, ölçülebilir ve kitlelere ulaşabilir olmasıdır.

Özellikle Facebook kampanyaları oluşturmanızı tavsiye ediyoruz. Facebook reklam ölçümleme amaçlı yapmış olduğumuz örnek reklam çalışması iyi bir trafik akışı sağladı. Burada dikkat edeceğiniz en önemli nokta hedef kitlenizi iyi belirlemeniz olacaktır. Ayrıca Google aramalarında bölgeniz ve portföyünüzle ilgili anahtar kelime bazlı reklam çalışmalarına belirli aralıklarla reklam çalışmaları yapmalısınız.

ÖLÇÜM SONUÇLARI

– Metrikler – Pazarlama kampanyanızın başarısını ve aktivitelerinizdeki ilerlemeyi takip edecek ve ölçecek olan metrikleri belirlemeniz gerekir.

Göz önünde bulunduracağınız performans anahtar göstergeleri şunlardır;

  • Marka etkisi (Reklam performansı için)

  • İnternet sitesi ziyaretleri (online pazarlama kampanyaları için)

  • Medya Takip (hem geleneksel hem de internet ortamındaki yayınlar için)

  • Potansiyel müşteri yaratma (tüm pazarlama kampanyalarının başarısı için )

– Raporlama – Pazarlama girişimlerinizin raporlanması, kampanyanızın seyrini izleyebilmeniz, başarılı olup olmadığını tespit edebilmeniz ve gerekli durumlarda kampanyanızda geliştirim yapılabilmeniz için son derece önemlidir. Google Analytics başlangıç için iyi bir araçtır. Online performansınızı ve potansiyel müşterilerinizi ölçmek açısından en faydalı araç olan bu uygulama aynı zamanda size müşteri raporları ve gösterge tabloları oluşturma şansı da tanır.

İlk başta biraz karmaşık gelebilir fakat kullanmaya başladıkça diğer özelliklerini de keşfedebilirsiniz. Biz hem Google Analytics hem de Yandex Metrica ölçüm uygulamalarını kullanıyoruz. Zaman zaman Google Analytics yanlış ölçümler yapabiliyor bunun için ücretsiz Yandex Metrica ölçüm uygulamasını kullanmanız sizin yararınıza olacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Danışmanlarının Kötü Alışkanlıkları Nelerdir?

  1. Şikayet etmek
    Koşullardan memnun değil misiniz? Tamam olabilir. Peki memnun olmadığınız koşullar hakkında ne yapıyorsunuz? Ofis mutfağında sigara içerken koşullar hakkında homurdanmak bir işe yaramaz biliyorsunuz. Ya da her fırsatta 
    alt yapı vardı da biz mi başaramadık” demek başarılı olmanızı sağlamaz. Koşullardan memnun değilseniz önce ilgili kişiye çözüm önerinizi iletirsiniz. İlgililer ilgisizse ya da çözüm aramıyorsa kendinize istediğiniz koşullara sahip olduğunu düşündüğünüz yeni bir ofis ararsınız. O da olmadıysa kendi ofisinizi açarsanız. Siz yeter ki derdinize çare arayın.

  2. Başkalarını suçlamak
    Hayatta başımıza gelen şeylerin büyük bir kısmının sorumlusu biziz. İş yerinde biri hakkınızı mı yiyor, engel olun. Dedikodunuzu mu yapıyor, geçip karşısına yüzleşin. Güvendiğiniz insanlar size kazık mı atıyor, seçimlerinizi gözden geçirin. Bazı şeylere ulaşmanıza başkalarının davranışları engel olabilir ama onları suçlayarak hatalarını düzeltmelerini beklemek size hiçbir şey kazandırmaz. Siz yolunuza devam edin. Sizi yolunuzdan başkası alıkoymaz. Sadece önünüze engel çıkaran olur. Üzerinden atlayacak ya da teslim olup vazgeçecek olan sizsiniz.
  3. Zamanınızı boşa harcamak
    Arkanıza dönüp baktığınızda boşa harcadığınıza en çok pişman olacağınız şeydir zaman”. Lak lak ederek, candy crush oynayarak harcadığınız o zamanın onda birini kendinizi geliştirmek için harcasaydınız bambaşka bir yerde olurdunuz.
  4. Dedikodu yapmak
    Başkalarının hayatı ve hataları kendilerini ilgilendirir. Ortada sizi ilgilendiren bir durum varsa bunu üçüncü bir kişiye değil direkt ilgili kişiye söylemelisiniz. Dedikodu yapıyorsanız, dedikodusunu yaptığınız kişinin yüzüne karşı düşüncelerinizi söyleyemeyecek kadar korkaksınız demektir. Başarı korkakları sevmez.
  5. Hata yapmaktan korkmak
    Hata yapmıyorsanız bir şey yapmıyorsunuz demektir. Yeni bir şey deneyen herkes bir kaç hata yapar çünkü. Hata yapmayı göze almak, risk almayı öğrenmenizi sağlar. Aynı hataları tekrar etmeyin yeter. Başarı risk alabilme ve sonuçlarını sırtlanma sanatıdır. Başarısız olmayı göze almazsanız ilerleyemezsiniz. Hani filmlerde hep söyledikleri bir söz var 
    kaybedeceğim savaşa girmem ben” diye.  O sadece korkakların ve film karakterlerinin söyleyeceği bir laf. Çünkü zafer bir sürü yenilgiden oluşur.
  6. Sabit fikirli olmak
    Hayatta hedefler de hedefe ulaşmak için kullanılan yöntemler de değişebilir. Hedefte istikrarlı olmaya çalışabilirsiniz ama yöntemde esnek olmak zorundasınız. Zaman, koşullar, çevre ve hatta kendiniz sürekli değişirken yöntemlerinizi sabit tutarak ilerleme sağlayamazsınız. Sabit fikirli olmanız gereken tek şey iş ahlakınızdır.
  7. Tembellik
    Emek olmadan yemek olmaz. Çalışmadan başardığını düşündüğünüz kişiler siz bakmazken sizin bilmediğiniz yöntemlerle çalışıyorlar. Ne demiş John Hanke: 
    Bir gecede başarılı olmak 20 yılımı aldı.”

 

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Gayrimenkul Sektöründe Kazanan Kim? Ofis Mi? Danışman Mı?

yabancı-gayrimenkul-markaları

 

Bütün işi ben yapıyorsam neden ofise kazancımın yarısını vereyim?” 

Sorusu bence başlangıç eğitimlerinde sorulan en can alıcı sorudur. Henüz işe yeni başlamış bir danışmana bu paylaşım oranlarını haklı çıkaracak pek çok şey söyleyebilirsiniz. Yolun başında bir marka çatısı altında çalışmak bir avantajdır, kurulu bir düzende ilerlemek çok daha hızlı ve kolaydır, ofislerin masrafı çoktur, kendiniz ofis açsanız kazancınızın daha büyük bir kısmını ofis ve tanıtım masraflarına harcamak zorunda kalırsınız falan diye sıralarsınız.

Hepsi haklı sebeplerdir. Ama biraz yol almış, meslekte kendine güvenmeye başlamış danışmanlar karşınıza bu soruyla geldiğinde verdiğiniz cevapların yeterli olmadığını bilirsiniz. Bunun farkına varan pek çok ofis kendi içinde ciroya bağlı yükselen prim kotaları koyarak sorunu çözme yoluna gitti. Bu soru Amerika’da da çok sorulduğu ve cevabı pek tatmin edici verilemediği için gayrimenkul danışmanları kendilerine bir marka kurarak çözümü göstermeye çalıştılar. Danışmanlar için, danışmanlar tarafından kurulan bu markanın verdiği cevap işe yaramış olsa gerek ki hem kurulduğu ülkede hem de bizde kısa sürede hızlı bir büyüme sağladı.

Ofis sahipleri de Markaların kendilerinden çok kazandığını söylüyor.

Sistemden sadece danışmanlar şikayet etmiyor. Konu ofis sahiplerine gelince daha da karışıyor olay. Yeni ofis açacak birine markalı çalışmak ve markasız çalışmak arasındaki farkı açıklamak pek kolay olmuyor. Markalara yapılan ödeme kalemleri çok kalabalık ama sağlanan fayda çok göreceli. Üstelik her yerde her şehir ve kasabada aynı hızda sonuç alınamıyor.

Ofisler ne kazanıyor?

Ofisler markalara isim hakkı bedelleri dışında adı markadan markaya değişen aylık ödemeler yapar. Raporladıkları her işlemin yüzde sekizini, çatısı altında bulundukları markaya öderler. Eğitimler için ödeme yaparlar, kimi marka dergi çıkarıp almayı zorunlu hale getirir, rozetinden sözleşme koçanına her türlü logolu aksesuarı için piyasa fiyatının oldukça üzerinde fiyatlar talep eder. Büyük ve gösterişli kongreler, ödül törenleri düzenleyip otel, yol gibi masraflarınızı marka üzerinden ödeyerek bu etkinliklere katılmanızı ister. Bazen marka tarafından kesilmiş faturanın ne hakkında olduğundan bile emin olamazsınız.

Ofislerin sık sık ödemeler konusunda markalarla kavga ettiğini duyarsınız. Bu ödeme listesinin büyük bir kısmını ofislerinden almayarak ofisleri koruduğunu söyleyen birkaç marka kurumsal imajını yükseltemediği için ofis sayısını arttırmasına rağmen danışman sayısı artışında pek ilerleme kaydetmeyi başaramadı henüz. Tuhaf bir çelişki değil mi? Sanki bir markaya ne kadar çok para verirseniz o kadar çok popülaritesini arttırıyorsunuz.

Birbirine çok benzer yapılarla kurulmuş olsa da çoğu yurt dışından getirilip ülkemiz koşullarına uyarlanmaya bile çalışılmadan isim hakkı satmaya başlamış bu gayrimenkul aracılık markalarının her biri yoğurdunu kendi usulünce yer. Farklı faydaları ve farklı sıkıntıları vardır. Etrafınıza bir sorun. Bir markadan diğerine transfer olan pek çok ofis sahibi de size benzer şeyler söyleyecektir. Temelde sorun sabittir. Beklentiler ve sonuçlar birbirini bir türlü tutmaz. Ne ofisler markalardan beklediklerini alabilir ne de danışmanlar ofislerden.

Markalar arasında henüz insanı ön plana koyup farklılaşmayı başaran pek çıkmış olmasa da ofisler arasında kendi düzenini kurup, çalışma koşullarını sinir bozucu olmaktan çıkaran ve beraber çalıştığı danışmanlarıyla hem verimli hem de herkesin kazançlı çıktığı bir iş modeline dönüştüren birkaç ofisin varlığını kendi gözlerimle gördüğümü söylemeliyim. Bunu da markalarına ters düşmeden yapabiliyorlar.

Şimdi gelelim sorunun cevabına.

Gayrimenkul sektöründe gerçek kazanan kimdir?

Cevap öyle kestirip atabileceğiniz, genelleyebileceğiniz bir şey değil emin olun. Şu anki duruma bakacak olursak en büyük kazancı isim hakkı satan markalar sağlıyor gibi görünüyor. Ama hepimizin bildiği bazı gerçekler var. Pek çok ofis gerçek cirolarını markalarına raporlamıyor. Bir o kadarı da isim hakkı olarak vermeyi kabul ettiği toplu ödemenin taksitlerini ödememeyi ve aylık ödemelerini yapmamayı seçiyor. Bazı ofisler neredeyse aracılık hizmetinden çok danışman alıp satarak para kazanıyor. Markasından daha yüksek oranda kar eden ofis var mı, evet var. Ofisine kazandırdığından daha çok kazanan danışman var mı, ohooo pek çok. Yani bu kargaşada maalesef en çok kazananlar kestirme yoldan gidenler oluyor hala.

Benim fikrimi sorarsanız kimin kazandığını bence ofis sahipleri belirliyor. Markayla ilişkiniz de danışmanlarla ilişkiler de ofis sahiplerinin gücü ve becerisine kalmış. Güçlü olduğu için markalardan ayrıcalık kazanmış ofisler hakkındaki söylentileri mutlaka duymuşsunuzdur.

İş böyle olunca sosyal medyadan markasıyla kavgalarını açık eden ve sektörün ve markasının ipliğini pazara çıkaracağını söyleyen pek çok paylaşım görmeye başladık. Kimisi ima yoluyla kimisi açık açık yaşadığı sorunları sosyal medyadan anlatmaya başladı. Sonuçları ne olacak pek emin değilim. Markalar bu isyanın böyle açıkça yapılmasını ciddiye alıp pozisyonlarını yeniden mi belirleyecek yoksa görmezden gelip bu açıklamaları yapanları suçlayacak ya da kendilerinin haklılığını savunacak dedikodular mı yayacaklar bekleyip hep beraber göreceğiz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Klasik Emlakçı mı? Yoksa Teknolojik Emlakçı mısınız?

İçinde bulunduğunuz sürekli değişen ve teknoloji odaklı iş ortamında, sizin için en değerli ham madde yaratıcılıktır. Ancak gayrimenkul sektöründe yaratıcı teknoloji uygulamalarını kullanmak veya bu tür uygulamaların öncüsü olmak anlamında kimsenin zorunluluktan öteye geçen bir çabası bulunmuyor.

Elbette teknoloji ile bütünleşik şekilde çalışan ve yaratıcılığını konuşturan danışmanlar mevcut. Ama çoğunluk, sadece sistemin bir dayatması olarak gördüğü için, işlerinde teknolojik girişimleri kullanıyor. Bu da özgür düşünce biçimini kısıtlayarak yaratıcılığın sıfır noktasına inmesine neden oluyor.

Yaratıcılık ile Teknolojinin Bağlantısı

Peki, yaratıcılık için teknoloji şart mı? Elbette hayır. Bundan yirmi sene öncesinde teknoloji gayrimenkul sektörüne bu kadar hakim olmadan önce de aslında yaratıcı olmanın önemi çok büyüktü. Çünkü yaratıcılık farklılık yaratır. Gayrimenkul sektöründeki kalabalığın içerisinde farklılaşmak ise inanılmaz bir artıdır. Ancak günümüzün sektöründe farklı olmak demek, teknoloji ile öne çıkmak demek haline geldiği için bu durumu göz ardı edemeyiz.  

Yaratıcı Teknoloji Fikirleri ile Daima İleri Gitmek

Gayrimenkul firmalarının ve danışmanların bu yaratıcılıktan uzak olmaları gerçekten çok üzücü. Çünkü yaratıcılık, firmalar için daha ileriye gitmeleri anlamında birer köprüdür. Bir fikir olarak kalan yaratıcılığın bile size faydası çok büyük olacaktır. Müşterilerle mesajlaşmanın ardından mobil uygulamalar üzerinden mesajlaşmaya geçiş ve video aracılığı ile müşterilere ulaşma fikrinin ardından yeni çıkan droneları kullanarak ev gösterimi yapma fikrinin ortaya çıkması bu duruma en güzel örnektir. Facebook reklamları ile pazarlama stratejileri yaratmak veya Periscope üzerinden müşterilere canlı yayın yapmak da bu tür yaratıcı fikirlerin arasında yer alıyor.

Her An Nasıl Daha Yaratıcı Olabileceğini Düşünen Firmalar

Yeni teknolojiler, yeni müşteri deneyimleri kazanmanızı sağlayabileceği gibi, iş yaşamınızı taze ve heyecanlı tutmanızı da sağlar. Peki, siz nasıl bir firma veya brokersınız? Her gün kendini yenileyen ve yaratıcı düşünmenin fark yaratacağının farkında olan mı? Yoksa her geçen gün sektör içerisinde adını duyurma konusunda yetersiz kaldığını görerek günlerini bekleyerek geçiren mi?

Yaratıcı düşünme alışkanlığını edinen firmalar, gece uyumaya hazırlanırken bile bu teknolojileri nasıl daha yaratıcı kullanabileceğinin hayalini kurarlar. Elbette ki sektöre yeni girenler, bu sektörün ana çalışma kriterlerini oluşturan adımları çok iyi bilmelidirler. Bir liste oluşturmak, veri tabanı hazırlamak, pazarlama yöntemlerini incelemek, müşteriler ile nasıl diyalog kurulması gerektiğini öğrenmek, kontrat imzalama aşamasında dikkat edilmesi gerekenlere göz atmak gibi temel bilgiler üzerine çalışmanız şarttır.

Ancak bunları sektördeki herkes zaten yapıyor. Siz bu kadar çok firmanın arasında nasıl tanınacaksınız? İş yaşamanızı zinde tutmak için ve yaratıcılığınızı hiçbir zaman öldürmemek için ne yapacaksınız? Her gün aynı süreci yaşadığınız bir hayattan ve iş yaşamından sıkılmayacak mısınız? Zaman içerisinde bu sektöre yıllarınızı verdiğiniz halde bir gram dahi ilerleyememiş olmak, canınızı sıkmayacak mı?

İşte tüm bu durumlardan sıyrılmak için kazanılması gereken en önemli şey yaratıcı düşünmektir. Yaratıcı düşünmeye çalışmak, hem kendi hayatınızı hem iş hayatınızı canlandıracaktır. Bunun için sadece teknolojiye odaklı düşünmeniz gerekmez. Örneğin bazı riskler alarak %100 komisyon usulüne geçebilir ve başkalarını dinlemek yerine tamamen kendi kendinize işinizi keşfetmeye başlayabilirsiniz. Veya uzun veri tabanları listeleyerek çalışmak yerine, tamamen internet teknolojisini kullanmaya yönelebilirsiniz. Günümüzde sayısı gittikçe artan gayrimenkul alım satım girişimlerinden birisini seçerek, iş yaşamınızı tamamen o yapı üzerinden sürdürebilir ve böylece çok daha hızlı satış kapama süreçleri yaşayabilirsiniz.

Nereye Ait Olduğunuzu Bilin

Eğer sektöre yeni başladıysanız bu fikirleri göz önünde bulundurarak başlamanızı tavsiye ederiz. Eğer yıllardır bu sektör içinde çalışan bir firmaysanız, o zaman geçmişe dönerek kendinizi gözden geçirmenizi öneririz. Gerçekten daha fazla temel eğitim almaya ihtiyacınız var mı? Hala nasıl liste oluşturacağınızı mı düşünüyorsunuz? Artık bu gibi şeylere ihtiyacınız yok. Farklı ve yaratıcı düşünün. Kendinizi yeniliklere adapte olma konusunda cesaretlendirin. Böylece yerinizde saymak yerine daha ileri adımlar atabilirsiniz.

Son birşey daha 

Sıradanlıktan sıradışı başarılara ulaşmak isteyen emlak danışmanları, beni takip ederek yazılarımı okuyarak mesleğinizde farklılık yaratın. Dünyada emlak endüstrisi hakkında neler olup bittiğini, yeni ve yıkıcı teknolojik girişimlerin sektörde ne gibi değişikliklere yol açtığını öğrenin.

Takipte kalmanız size değer katacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.


Kazanan Emlak Dehasının Örnek Çalışma Stili Nasıl Olur?

Geleneksel Gayrimenkul Modeli ile Kazanan Emlak Dehasının Örnek Çalışma Stili...

Michael Friedman… Her sabah kravatını bağlıyor, takımını çekiyor ve cilalanmış ayakkabılarını giyerek emlak ofisi The Grubb’a doğru yola koyuluyor. Hatta iş arkadaşları olan Ed Kuo ve Dana Cohen, onun bu geleneksel bakış açısını yansıtan görünümü hakkında ufak bir takılma ile sabaha başlıyorlar. Üçlünün sabaha bu neşeli başlangıcı, “eski okul” bankacı stilini özetliyor değil mi? Ancak The Grubb firmasının emlak danışmanları olan bu isimlerin elde ettiği başarılar, hiç de yabana atılacak cinsten değil. The Grubb 2014 yılında, içinde bulunduğu piyasanın yüzde 14’ü gibi büyük bir oranını temsil etmesinin yanı sıra tamamladığı 781 işlem üzerinden tam 925 milyon dolarlık satış yaptı.

Firmanın başkanı ve eş kurucusu olan DJ Grubb ise bu geleneksel iş temposunun baş isimlerinden biri. Her gün sabah 9’da ofise gidip akşam 5’te evine dönüyor. Babası Donald Grubb, bu firmayı 25 yıl önce kurmuş ve oğluna teslim etmiş. Piyasaya çıkan yeni emlak firmaları ve brokerları farklı olmak adına garip görünümlere bürüne dursun, Grubb ise geleneksel görünümünün altında son derece tutkulu ve zekice bir iş stratejisini sürdürmeye devam ediyor.

Danışmanların Çalışma Yapısı

The Grubb şirketi, pazarlama, bilişim ve diğer hizmetlerde olmak üzere 65 ayrı firma ile ortak çalışmasının yanı sıra 15 tane tam zamanlı personeli bulunuyor. Bu çalışma biçimi, danışmanların hizmet verdiği müşterilere tam anlamıyla odaklanmalarını sağlıyor.

Danışmanlar, geleneksel komisyon oranına sadık kalarak çalışıyorlar. Hedefleri ise bir yıl boyunca en az 1000 anlaşma yaparak, ulaşabilecekleri en yüksek satış meblağına ulaşmak. Danışman başına belki 15 anlaşma düşüyor olabilir, ancak bu satışların değerleri ise pek çok firmanın yarışamayacağı düzeyde. Kendi bölgelerinde delicesine satışlar gerçekleştiren danışmanlar, firma için büyük bir gelir elde ediyorlar.

Her gün ofisteki kendine ait odasına gidip gelen Grubb, personellerinin de firmanın iki ana ofisine gelmelerini istiyor. Her haftanın Salı günü ise firma çapında bir saatlik bir satış toplantısı yapıyorlar. Grubb, bu konu hakkında üzerlerindeki sorumluluğun büyük olduğunu belirterek disiplinli ve birebir temasın ön planda olduğu bir çalışma sistemini benimsediklerini söylüyor.

Firmanın İş Kartlarındaki Yaratıcılık

Firmanın iş kartlarının hepsi aynı stilde hazırlanıyor. Beyaz arka plan üzerine siyah kara kalem çizimi şeklinde hazırlanan bu kartlar, katı iş disiplini yaklaşımına bir renk katarak oldukça yaratıcı ve rahat bir görünüm kazandırıyor. Öyle ki web sitelerinde ofislerinin görüntülerini dahi bu kara kalem çizim yöntemi ile hazırlayıp eklemişler. Grubb bu fikri, 15 yıl önce The Wall Street Journal’den esinlenerek bulmuş. Gördüğünüz gibi yaratıcılık ve farklı düşünmek denilen şey işte bu!

Az ama Öz Teknoloji ile Birebir Temasın Önemi

Grubb firmasında öne çıkan bir diğer özellik de teknolojinin ıcık cıcık her konuda kullanılmıyor olması. Her şeyden biraz diyerek bilinçsizce atılmak yerine, sadece ihtiyaçlarına göre kullanabilecekleri teknolojileri seçiyorlar ve hakkını vererek kullanıyorlar. Komple bir teknoloji paketi yerine, özellikle müşteri yönetimi alanında kendilerine fayda sağlayacak girişimleri tercih ediyorlar. Örneğin DocuSign veya SkySlope gibi… Ancak yine de firmanın ana malzemesi kağıt olmaktan kurtulamıyor. Bu firma, teknolojiye zekice ayak uydururken, aynı zamanda sektörün ana maddelerini de unutmuyor.

Y Kuşağını Hedefleyen Bakış Açısı

Grubb firması, geleneksel yapısının altında yenilikleri takip eden Y kuşağını da hedeflemesini inanılmaz bir şekilde başarıyor. Daha mobil dostu ve daha çok resim destekli olması için web sitesini yenileyen Grubb, bu kuşaktaki alıcıları etkileme amacını taşıdığını açıkça belirtiyor. Grubb bu konuda işin püf noktasını yakalamış:

Lüks, Y kuşağı alıcılarına satılmaz, ancak görsel bir hikaye sunmak onları çekmenin en iyi yoludur.

Geleneksel Kültürü Bakım Altına Almak

Grubb, benimsedikleri geleneksel kültürün körü körüne tutulan bir inat olmadığını belirtiyor. Sadece geleneklere güvenemeyiz diyen Grubb, kültürün bazen bakıma alınması gerektiğini ve geleceğin gözü ile bakılması gerektiğini de sözlerine ekliyor.  

Teknolojiden uzak bir geleneksel gayrimenkul anlayışı ile iş yapan Grubb, yılların verdiği deneyimle ve iş dünyasına karşı mükemmel bakış açısı ile ayakta durmayı başarıyor.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşinde Evden Nasıl Çalışılır?

Haftanın her günü, günün her saati çalışma gibi bir durumumuz olsa da, bazı günler ofise gitmemize gerek bile kalmaz. Mesleki kariyerimize emlak profesyoneli olarak devam ettiğimiz için ne kadar şanslıyız. 

Müşterilerimizle o gün herhangi bir görüşmemiz yoksa, geri kalan işlerimizi evden de takip edebiliriz.

Sağlıkla sınandığımız Covid-19 günlerinde evde kalmak zorunda kaldık. Pandemi nedeniyle “Evde kal” sloganı ile dışarı çıkmak imkanlarımız kısıtlandı.

Bence bu durum emlak profesyonelleri için çok büyük bir fırsat yaratıyor. İşimize odaklanmak, yapılacaklar listemize vakit ayırmak, müşteri görüşmeleri yapmak gibi, ilanlarımızı düzenlemek, ipuçları kovalamak gibi imkanlar yaratabiliriz.

 ”Kahveniz veya çayınız hazırsa sizler için çok keyifli bir yazı hazırladım.”

Emlak profesyonelliği, esnek çalışma sisteminin uygulandığı ve evden çalışmanın en keyifli olduğu mesleklerin başında gelir. Bilirsiniz; home-office çalışanlarının en büyük şikayeti, birkaç ay sonra sosyal dünyadan koparak asosyal olmalarıdır. Emlak profesyonellerinin dünyasında böyle bir durumla karşılaşmayız.

Sosyallik iş hayatımızın vazgeçilmezi.

Müşteri görüşmeleri, iş toplantıları, saha çalışmaları, kurumlar arası mekik dokuma derken sabit bir yere tıkılıp kalmak gibi bir durum söz konusu değil. Bununla birlikte kurumlarda veya gün içerisinde herhangi bir iş görüşmemiz yoksa, evde çalışmanın keyfini çıkarmak da bize düşer.

Bazı sabahlar ofise yetişme telaşıyla kahvaltı masasından aceleyle kalkarız. Bazen pazar günleri bile pazartesi gibi çalıştığımız olur. Geniş bir zaman kavramıyla, bol çeşitli, enerjik bir kahvaltı masasının hayalini kurarak işe gideriz.

Evden çalışmayı güzel kılan sadece kahvaltı keyfi de değil. Trafikte yaşanılan stresten bir gün uzak durmanın düşüncesi bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Evden çalıştığımızda ise bizim için trafik, sadece tv de izlenecek bir program.

Trafikte kaybedilen zamanların keyfini günün geri kalanında birer birer çıkartalım.

Açalım bilgisayarımızı, bakalım maillerimize. Kim ne yazmış? Ne sormuş? Ne istemiş? cevaplayalım.

İlanlarımızı kontrol edelim. Hangi ilana kaç kere bakılmış?

Hımmm…

Ziyaret eden çok, iletişime ve etkileşime geçen yok. Sebeplerini araştıralım, sessiz sakin, dikkatimizi dağıtacak herhangi bir şey olmadan.

Yavaş yavaş acele edelim.

Potansiyel müşterilerimizi oluşturmak adına önemli telefon görüşmelerimizi yapalım. İlk temasın gerçekleştiği telefon görüşmelerinin zorluğunu bilmeyen yok. Neyse ki bu sefer, evimizde yüksek enerjimizle telefon görüşmelerini daha verimli yapma şansımız var.

Telefon görüşmelerinde ne kadar başarılıyız? Hitabetimiz ne ölçüde iyi? Pazarlama stratejilerini uygulayabiliyor muyuz? Kendimize küçük bir test yaparak, seviyemizi ölçebiliriz.

Keyfimiz yerinde işi an be an takip ediyoruz, ertelemiyoruz. Yapılması gerekenleri bir bir yapıyoruz. Ofis ortamını aratmayan çok farklı bir atmosferde çalışmanın keyfine diyecek yok.

Anlatılmaz yaşanır!

Potansiyel müşterilerimizle yaptığımız telefon görüşmelerinin enerjimizi düşürme ihtimali yüksek. Sorun mu? Değil tabii ki. Enerjimiz mi düştü? Açarız şöyle hareketli bir müzik, bizi kendimize getirir. İhtiyacımız olan enerjiyi tekrar toplamamız için yeterli.

Yüklediğimiz enerjimizi ister potansiyel müşteriler için harcamaya devam ederiz, istersek de olumlu sonuçlanan görüşmeler için bir planlama yaparız. Kimle görüştüğümüzü, kişisel bilgilerini, izlenimlerimizi not alır, izlenecek stratejileri belirleriz.

Gün bizim kontrolümüzde!

Kaç gündür sakin kafayla huzurlu bir ortamda, görüşme halinde olduğumuz müşterilerle ilgili empati kurmak istiyorduk. İşte fırsat bu fırsat. En son ne demişti? Neye ihtiyacı vardı? Satışa karşı ilgisi neydi? Hangi kişilerin onayını bekliyordu? Acaba yaklaşımları nasıl olacak? Son görüşmemiz ne kadar olumluydu?

Şimdi müşteri analizi zaman!

Bugün bizim günümüz. Moralimizi bozacak haber ve detaylardan kaçınırız. Şöyle bir piyasa durumlarına kısaca göz gezdirmemiz yeter. Ev ortamında motivasyonumuzu düşürecek her türlü olumsuzluğu rafa kaldırıyoruz.

Sakinlik, berraklık, şeffaflık!

Telefonumuzu telesekretere alırız. Nasıl olsa online iletişim kanalımız açık. Önemli müşteri ve iş görüşmeleri için arayanlara hemen dönüş yapabiliriz. Genel aramalar için ertesi gün dönüş yapsak da olur.

Teknoloji hayatımızı ne kadar da kolaylaştırıyor.

Ortak çalışmayla yürüttüğümüz bir satış sürecimiz varsa, telaşa mahal yok. İş arkadaşımızı öğlen yemeğine çağırabiliriz. Belki de kahvaltıya. Artık biz nasıl istersek. Yemekte işle ilgili bilgi paylaşımı ve uygulanmak istenen planlamanın detaylarını tartışabiliriz.

Yaşasın iş ağı!

Evde olmanın keyfini çıkarmaya devam. Meyvelerimiz dolapta bizi bekliyor. En son ne zaman meyve kokteyli yaptık? Adeta meyvelerle bütünleşerek kokteylin tadını merakla bekleriz. İşte size 10 numara tarifler.

Gün içinde ofis çalışanlarıyla görüşmek isteyebiliriz. Önemli toplantılarda, kullanabileceğimiz çevrimiçi uygulamalarla bu açığı da kapatmamız kolay. Görüntülü toplantılarınızın vazgeçilmez uygulamaları ZOOM, Skype ve Google Meet. Bu noktada görüşme yaparken sadelikten yana olalım. İş arkadaşlarımızın çalışma modunu kaçırıcı görüntüler vermekten kaçınalım. 

Üstte gömlek altta pijama 🙂

Bahçeli bir evimizin olmasını böyle günlerde daha çok isteriz. Çimlerin üzerinde yalınayak dolaşıp, barbeküyü hazırlamak… Böyle güzel bir anı uzun zamandır görüşmek için fırsat kolladığımız dostumuzla paylaşabiliriz.

Barbekü hazırlığı, çimler, güneş, doğa…

Şimdi sosyal medya pazarlamamız ne aşamada bakabiliriz. Facebook, twitter, linkedin… Hiç de yaratıcı olmayan reklamlar, paylaşımlar yapmışız. Halbuki ofiste hepsi göz alıcı, dikkat çekici duruyordu. Tam bir sıradanlık örneği. Önce etkili bir slogan buluruz. Sonra da internet üzerinden potansiyel müşteriler için araştırma yaparız.

Yaratıcılık için sakin düşünmek gerek.

Arkadaşlarımızla hoş sohbetin ardından rakiplerimiz neler yapmış bir bakalım. Bölge analizi için tarama başlasın! Kaç yeni ilan girilmiş?, Nerede? Ne kadar? İlanlar etkili mi? Benzerliklerimiz neler? İlan fotoğrafları artık daha düzgün. Ben daha iyisini nasıl yaparım?

Enerjik meyve kokteylinin etkisi ile aklımızda durdurulamaz çılgın sorular.

Bu arada yarım kalan yap-bozumuza (puzzle) da bir göz atalım. Bu kadar zor olduğunu bilsek 2000 parçalık olanından alır mıydık? Köşeleri çoktan bitirdik. En zor kısmında kalmıştık. Hani karışık renkli diye bıraktığımız yer.

Bizim işimiz parçaları birleştirmek.

İş hayatımızdaki başarımızı mutfakta da gösterebilir miyiz? Hazır fırsatını bulmuşken kendimizi şımartacak güzel bir de yemek yapalım; Fırında peynirli makarna. Evde ki malzemeye göre yemek yapabilme şansına sahip olduğumuzu da unutmayalım.

Mesele yemek değil, tabaktaki son halini görmek.

Kedimizin veya köpeğimizin bizle zaman geçirmek istemesi onlarında hakkı. Hele akvaryum başka bir zevk. Onu izlerken yoga yapmanıza gerek yok.

Sokaktaki kimsesiz hayvanları da unutmadık. 

Şimdi yürüyüş zamanı. Spor amaçlı hafif bir yürüyüş, akşam için ihtiyacımız olan enerjiyi karşılar. Sporlarımızı giyinelim, köpeğimizi de yanımıza alalım ve akşam güneşinin tadını çıkartalım. 

Ünlü Danimarkalı Filozof Søren Kierkegaard tüm eserlerini yürüyerek planladığını söyler. Bilgisayarın dahi çocuğu Steve Jobs’da önemli iş görüşmelerini uzun yürüyüşler yaparak planlardı. İş planlarımızla ilgili detayları yürüyüş yaparak da düşünebiliriz.

Bölgemizdeki güncel durumun neler olduğunu, yeni trendlerin neler olabileceğini, satış listemizi nasıl etkinleştirebileceğimizi, sunumlarımızdaki başarımızı, yeni pazarlama fikirlerimizi değerlendirmemiz açısından iyi bir fırsat.

Bölge analizi için ısınma turları bu olsa gerek!

Sonra da gelecek haftanın iş planını yapalım. Yurt dışından gelecek müşterilerimiz için hazırlık. Nasıl bir organizasyon yapmalı? Akşam yemeğine nereye çıkalım? Ofisteki sunumun etkili olabilmesi için neler yapmalıyım? Müşterimiz için hazırladığımız pazarlama bütçemiz ne kadar?

Müşteri odaklı düşünmeye şimdiden başlayalım!

Yürüyüş dönüşümüzde evimizde hafif bir müzik eşliğinde özlemle beklediğimiz kitaplarımızı okuyabiliriz. Belki bir roman, sektörel dergi veya pazarlama fikirlerimizi geliştirebilecek bir kitap.

Bizden bir tavsiye isterseniz kışkırtıcı, ilham verici ve gerçek bir başarı hikayesi olan, hepimizin günlük aşina olarak kullandığımız bir uygulamanın kitabı: Küçük Mavi Kuş Dedi Ki

Okuduklarımızda mutlaka kendimizden bir şeyler buluruz. 

Hazır okuduklarımızla kendimize odaklanmışken, hedeflerimizi de gözden geçirebiliriz. Satış performansımız ne durumda? Aylık satış hedefimizin ne kadar uzağındayız? Hangi konuda kendimizi geliştirebiliriz?

Motivasyonumuz yeterli düzeyde mi?

Biraz da film izleyelim. Başarının, azmin, fedakarlığın anlatıldığı gerçek hikayeler üzerine kurulu filmler ilgi çekici. Bazen insan kendini görüyor. Bilmediğinden değil, başka bir gözle anlatıldığı zaman bile haklı olduğunu görmek için.

En son çıkan bir başarı hikayesini izlemeye ne dersiniz. Whiplash müzikal bir film fakat bileşke noktası azimli çalışmayla nelerin başarılabileceğini çok güzel anlatıyor. 

Kafa dağıtmak için oynanan PC oyunlarının yerini hiçbir şey tutmuyor. Fakat alışkanlık yapma gibi bir tehlikesi var. Aman dikkat, işi gücü bırakıp sadece oyuna takılmamak lazım. Gerçi son teknoloji gelişmelerinin ardından çıkan oyun konsollarına karşı mücadele etmek, bağımsızlık mücadelesi vermek kadar zor.

Bir ayağımız sanal bir ayağımız gerçek!

Ve henüz www.tanjuhan.com‘a bakmadık 🙂 Eyvah! Yenilikleri kaçırmamak lazım. Acaba bugün sektörle ilgili bilmediğimiz ne tür pazarlama çeşidini anlattılar? Hemen siteye bakmalı. Rakiplerimizden önce harekete geçmeliyiz.

Öncü olup takip edilmek, başkasını takip etmekten daha rahatlatıcı.

Gecenin sonunda bir tütsü yakalım, mum ışığıda ruhumuzu dinlendirir, kendi sakinliğimizle günümüzün bir değerlendirmesini yapalım.

Kurumlarda olan işlerimiz, müşteri görüşmesi, saha çalışması olmadığı durumlarda evimizden çalışarak geçirdiğimiz günün nasıl inanılmaz bir motivasyon ve enerji sağladığını hissedin.

Bugün harika bir gündü, bekle beni iş dünyası!

Böyle günlerin tekrarını yapmak, tüm çalışma faaliyetlerimizi tribünde ki seyirci gibi geniş bir açıdan daha net görmemizi sağlar. Bazen sahanın içerisinde yoğun bir tempoda neleri doğru, neleri hatalı yaptığımızı fark edemeyiz. 

Yazının başında dediğimiz gibi, biz emlak profesyonelleri emlak sektöründe çalıştığımız için çok şanslıyız. 7/24 iş yapabilir, evimizden çalışmanın keyfini sürebilir, iş dünyamızda  monotonlaşmanın önüne geçebiliriz.

Hep soruyorlar; “Bu kadar enerjiyi nasıl sağlıyorsun?”

Cevap; “Çünkü; ben bir emlak profesyoneliyim…

Bol sözleşmeli günler…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Servet Harcamadan Bir Marka Nasıl Oluşturulur?

Pek çok gayrimenkul firması ve danışmanına nasıl daha fazla müşteri yakalayabileceği ve nasıl bir marka oluşturabileceği sorulduğunda genellikle sağlıklı cevaplar alamıyoruz. Oysa insanlara sayısız ev, ürün, hizmet ve eğitim sunan firmalar bu konuya dair nasıl bir fikir sahibi olamaz?

Bu gözlemden yola çıkarak en temel markalaştırma fırsatlarını bile unutan emlak endüstrisine bu konuda bir hatırlatma yapmak istedik. Bu konu, firma sahiplerini ilgilendirdiği gibi, firmalara danışmanlık yapan gayrimenkul koçlarını da ilgilendiriyor.

Eğer iyi bir gayrimenkul koçuysanız, firma yetkilisine ilk sormanız gereken şey Reklamcılık ve markalaştırma bütçeniz nedir?” sorusudur. Çünkü gayrimenkul firmalarının belli bir etki oluşturabilmek için kullanabileceği kaynaklara dair net bir bilgisi yoksa, hedeflediği planın da uygulanması mümkün değildir.

Önünüzde İki Seçenek Var

Maalesef pek çok firma, pazarlamareklamcılık ve kişisel marka etkisi oluşturma alanlarına çok az bütçe ayırıyor veya hiç ayırmıyor. Bu durumda firma sahiplerinin iki seçeneği vardır; “Oyunu oynamak için ödeme yaparsınız veya tüm tuğlalara bir tekme atarak kendi yolunuzu seçersiniz.”

Yani, eğer pazarınızda bir etki alanı oluşturmak istiyorsanız, basılı ilanlara, billboardlara, otobüs ilanlarına ve uçan balonlara ödeme yapmanız gerekir. Veya tüm bu seçenekleri es geçerek cebinizde tomarla broşür ve kartvizitle birlikte sokağa çıkıp biraz ter atmanız gerekir. Bu iki seçenek de izleyebileceğiniz etkili yollardır. Ancak markanız için bir servet harcamak istemiyorsanız o zaman ikinci zahmetli yolu tercih etmek zorundasınız.

Terlemeye ve Yorulmaya Hazır Olun

Sosyal medyaweb sitesi, el ilanları, video gibi online ve offline pazarlama ve reklam tekniklerinden daha önceki makalelerimizde bahsetmiştik. Kartvizit ise çok eskiye dayanan bir yöntem olmasına rağmen hala etkisini büyük oranda hissettirmeye devam ediyor. Bir kartvizitte olması gereken temel özellikleri her gayrimenkul firmasının bilmesi gerektiğini düşünüyor olsak da birkaçından burada bahsetmek isteriz. Çünkü bunlar marka etkinizi oluşturmanız için size büyük fayda sağlıyor.

– Büyük, temiz ve anlaşılır bir fotoğraf

– Kolay anlaşılabilecek bir e-posta adresi ve web sitesi adresi

– Ücretsiz ulaşılabilen bir müşteri hizmetleri numarası

– Etkili bir slogan, sosyal medya hesapları ve QR kodu, diğer ek bilgiler

Mükemmel bir kartvizit hazırladıktan sonra onları kullanmaktan korkmayın! Kim bilir belki de cüzdanınızda en az on tane kart taşıyorsunuzdur. Bunların arasına kartvizitlerinizden de pekala ekleyebilirsiniz. İnsanlara kartvizitinizi vererek onları markanız hakkında bilgilendirmeniz, bir marka etkisi yaratmak değilse, o zaman nedir?

Örneğin bir bakkal dükkanındaysanız, alışverişinizi yaptıktan sonra tezgahtara teşekkür ederek kartınızı uzatabilirsiniz. Eğer ihtiyacınız olursa size hizmet vermekten mutluluk duyarım” şeklinde bir cümle ile kartınızı verebilirsiniz. Şüphesiz bunun mutlaka etkisi olacaktır. Bir müşteri olarak size geri dönmese bile markanızdan haberdar olması açısından önemlidir.

Yemek yediğiniz restoranda, dinlenmek için oturduğunuz kafede ve sık sık vakit geçirdiğiniz diğer mekânlarda kartvizitinizi mutlaka dağıtın. Bunu kibar ve samimi bir şekilde yapın. Daima teşekkür edin ve nazikçe kartınızı uzatın. Bu mekânlara yeniden gittiğinizde bu kişiler sizi ve markanızı mutlaka hatırlayacaktır. Böylece kendi muhitinizde bir marka etkisi oluşturmaya başlarsınız. Daha sonra bunu daha geniş çevrelere de yayabilirsiniz.

Sonuç olarak eğer çevrenizde bir marka etkisi oluşturmak istiyorsanız ve bütçeniz sınırlıysa, yapabileceğiniz tek şey tuğla yığınına bir tekme vurarak sokaklara düşmektir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Başarının Peşinde Olan Emlak Uzmanları Ne Yapmalıdır?

Çevrenizde gördüğünüz ya da takip ettiğiniz başarılı emlak profesyonellerini başarıya götüren bir takım sırları olduğunu biliyoruz. Onları diğerlerinden ayıran, farklılaştıran ve oyunda yukarılara çıkmalarını sağlayan bu sırlar aslında başarılı olabilmelerinin de temel nedenlerindendir.

Bu sırlara tek tek değinmeye başlamadan önce günümüzde artık teknolojik araçların kullanımı ve etkin pazarlama teknikleriniz yoksa başarılı olmanızın oldukça zor olacağını öncelikle belirtmekte fayda var.

Şimdi dilerseniz size başarıya taşıyacak olan bu sırlara tek tek değinelim;

Kendine güven

Emlak piyasasında başarılı olmak istiyorsanız kendinize güvenmek zorundasınız. Karşınızdaki kişilerin gayrimenkullerini en kısa sürede en uygun fiyata satacağınıza ya da aradıkları evi kısa sürede uygun fiyata bulacağınıza ikna edebilmeniz için öncelikle sizin de ikna olmanız gerekir. Siz kendinize inanıp güvenmezseniz başkalarının size güvenmesini beklememelisiniz.

Emlak piyasasında başarılı kimselere baktığınızda hepsinin kendilerine güveni olan kimseler olduklarını görürsünüz. Kendine güvenmeli ve bunu müşterilerinize de göstermelisiniz. Müşteriler kendilerine güvenen kimselerle çalışmayı tercih edeceklerdir.

Bir düşünün “Ben her şeyi satabilirim, satamayacağım bir şey yoktur” diyen ve elinde bunu ispatlayan başarı istatistiklerine sahip biri ile mi çalışmak istersiniz yoksa “Satarız satarız da zamanını bilemem belki alıcı uzun zamanda çıkar (hacı) 🙂” diyen biriyle mi?

Kendinize güvenin ve bunu müşterilerinize göstermekten çekinmeyin. 

İlgili: Müşterilerinize Profesyonelliğinizi İspat Edin Rekabeti Kazanın

Farklı olma gerekliliği

Emlak piyasasında kalabalıklardan sıyrılıp oyunu doğru oynayanların yanına yukarıya çıkmak istiyorsanız diğer emlak uzmanlarından farklı davranmanız gerekir. Kişisel ya da şirket markanızın nasıl olması gerektiğini gözünüzde canlandırın. Sizi her alanda diğerlerinden ayrıştıracak fikirler üretmeye çalışın. Farklı olmanız insanların dikkatini çekecek ve sizi tanımak isteyeceklerdir.

Yaptığınız her şeyin birbiri ile tutarlı olmasına dikkat edin. Tüm pazarlama faaliyetlerinizin tüm iş faaliyetlerinizin hepsinin aynı doğrultuda aynı hedef için istikrarlı ve tutarlı olmasına özen gösterin. Müşteriler en ufak bir tutarsızlık sezer ise size güvenini kaybeder bu da hem sizin hem de şirketinizin itibarını zedeler.

İlgili: Hedef Kitlenizi Belirleyin, Etkili Kampanyanızı Kendiniz Oluşturun

Niş alan belirleme

Emlak piyasasında pek çok farklı alan arasında dağılmak yerine kendinize belirli bir niş alan belirlerseniz başarı şansınız artar. Örneğin, ilk evini alan genç insanlarla çalışmayı seçebilirsiniz ya da sadece orta yaşlı kimselerle çalışmak isteyebilirsiniz.

Sadece lüks evleri satmayı tercih edebilir ya da sadece kiralık evlerle ilgilenebilirsiniz. Daha pek çok farklı alan olduğu gibi siz de bu farklı alanlardan birini seçebilirsiniz. Niş alan belirlemek sizin farklı pek çok alan arasında dağılmanızı engeller ve bir alanda uzmanlaşmanızı sağlar.

Niş bir alanınızın olması pazarlama faaliyetleriniz açısından da son derece önemlidir. Hedef kitlenizi daha kolay seçebilir ve sadece bu hedef kitleye yönelecek pazarlama faaliyetlerine yönelebilirsiniz. Bu hem enerjinizi hem de bütçenizi daha verimli kullanmanızı sağlar.

İlgili: Niş Pazarlama: Başarılı Satışların Arkasındaki Tek Gerçek

Hedefleriniz olmalı

Kısa vadede kendiniz ve firmanız için belirlediğiniz hedefleriniz olmalıdır. Bu hedefleri belirlemeli ve bunlara ulaşmak için uygulayacağınız süreçlerin adımlarını ve stratejilerini planlamalısınız.

Hedefinizi belirlemeden çevrede dolaşmak size hem zaman hem para kaybettirir. Bu nedenle hedeflerinizi 1 yıl, 3 yıl 5 yıl gibi uzun vadede belirlemeli ve planlarınızı bu hedeflere ve tarihlere uygun olarak yapmalısınız.

İlgili: “Mükemmel İş Planı İçin: “SWOT Analizi”

Küresel olma gerekliliği

Bugün artık hepimiz her şeyin küresel olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sınırların ortadan kalktığı her türlü ticaretin yapılabildiği bu dünyada tabii ki gayrimenkul sektörü de küreselleşiyor.

Günümüzde yatırım amaçlı olarak pek çok farklı ülkede gayrimenkul edinen kişilere rastlamak mümkün.

Siz de emlak pazarlama çalışmalarınızı yaparken özellikle turistlik şehirlerde ya da büyük şehirlerde yabancı yatırımcıları da göz önünde bulundurabilirsiniz. Hedef kitlenizi doğru seçtiğiniz takdirde gayrimenkullerinizi küresel alanda da pazarlayabilir ve pek çok yabancı alıcı bulabilirsiniz. 

İlgili: “Uluslararası Alıcılara Ulaşmanın Sırları

Bilgi içeren yenilikçi ve farklı pazarlama anlayışı

Günümüzde artık pazarlama anlayışı da değişmiştir. Müşteriler sadece ürünü almak için yönlendirilmeyi değil bilgilendirilmeyi de talep ederler. Yapılacak olan pazarlama kampanyalarında müşterileri bilgilendirici içeriklere yer vermek hem müşterilerin gözünde saygınlığınızı artırır hem de size daha fazla güvenmelerini sağlar.

Hemen gayrimenkulü satmaya yönelik girişimler müşterilerin hoşuna gitmiyor ve bu tarz emlak uzmanlarından uzaklaşmak istiyorlar.

Pazarlama faaliyetlerinizi seçerken müşterilerinizin sizden faydalanabilmesine fırsat veren bilgilendirici içerikleri kullanmak hem size hem firmanıza prestij sağlar. Aynı zamanda potansiyel müşteri sayınızı ve iş hacminizi de artırır.

Yenilikçi ve farklı pazarlamaya faaliyetleriniz için düzenli bir bütçe ayırmalı ve bu işinizin devamı için bir gereklilik olarak görmelisiniz.

Bunun yanı sıra farklı ve ilgi çekici yerlerde tanıtımlarınızı yapmak gibi farklı pazarlama yaklaşımları geliştirebilirsiniz. Bölgenizdeki otobüs veya metro duraklarındaki ilan panoları kendinizi anlatan reklamlarınızı koyabileceğiniz farklı alanlar olabilir. Bu alanlar insanların önünden defalarca geçtikleri alanlar olduğu için isminizin ve markanızın akılda kalıcılığı artacaktır. 

İlgili: “A-Z’ye Etkili Emlak Pazarlama Planı Nasıl Oluşturulur?

Teknoloji entegrasyonu

Günümüzün teknolojik dünyasında sadece bilgilendirici pazarlama da yeterli olmayacak teknolojik imkanlardan sonuna kadar yararlanılan hem teknolojik hem de bilgilendirici pazarlama kampanyalarını hazırlayabilen emlak uzmanları potansiyel müşterileri gerçek müşteriler haline getirebilecektir.  

Teknolojiyi yalnız pazarlama faaliyetlerinde değil tüm iş modellerine entegre edebilmiş emlak uzmanları bunun faydasını göreceklerdir. Teknolojik araçlar bugün artık hem iş yapış biçimlerimizi modernleştirir hem de işlem sürelerimizi kısaltır. Süreçlerimizi takip ederken, yeni gayrimenkulleri internet sitelerinden izlerken, sosyal medya platformlarında gelen müşteri sorularını hızlıca cevaplarken hep entegre teknolojik araçlardan faydalanırız.

Siz de bir emlak uzmanı olarak teknolojik uygulamaları kullanarak daha çok müşteri kazanabilir, listenizdeki gayrimenkul sayısını ve bununla bağlantılı olarak kazançlarınızı artırabilirsiniz. 

İlgili: “Teknoloji, Gayrimenkul Profesyonellerine Olan İhtiyacı Ortadan Kaldıracak mı?

Online ortamlarda mevcudiyet

Emlak ofisinizin online ortamlarda mevcudiyetini gösterememiş olması sizin yarışa bir sıfır geride başlamanıza eşittir. Bugün pazarlamanın ve bilinilirliğin en önemli mecraları online ortamda bulunur. Bu nedenle hem internet sitenizle hem de Facebook, Twitter, Linkedin gibi sosyal ortamlardaki hesaplarınızla varlığınızı müşterilerinize göstermelisiniz.

Bu mecralar sizin potansiyel müşterilerinizle tanışma ortamınız olacağı gibi uzmanlığınızı mevcut müşterilerinize göstererek referans alabileceğiniz bir ortam olarak da kullanılabilir.

Sosyal medya hesaplarınızda doyurucu içerikler üretmeli ve içeriklerin tamamen özgün olmalarına dikkat etmelisiniz. Dikkat çekici ve farklı içerikleri sunarak daha çok müşterinin sayfalarınızı ziyaret etmesini sağlayabilirsiniz.

Kişisel markanız için farklılaştırma ve tutarlılık en önemli iki kavramdır. Bu konulara sosyal medya hesaplarınızda da özen göstermeniz gerekir. 

İlgili: “İçerik Pazarlamasıyla Müşterilerinizi Besleyin

Mükemmeliyetçiliği bırakın

Birçok emlak uzmanı yaptıkları işin harika olması için çaba gösterirken müşteri kaybeder ve müşterileri rakiplerini seçerler. Yaptığınız işin iyi olması yeterlidir ancak mutlaka hızlı olmalıdır. Emlak piyasası kararların çok hızlı alındığı hızlı akan bir piyasadır. Böyle bir piyasada sizin mükemmeli yapmak için kaybettiğiniz zaman müşteri ve iş kaybetmenize neden olur.

Unutmayın,” hızlı ve iyi” her zaman “yavaş ve harikayı” döver.

İlgili: Kendinize Güvenin, Hiç Kimse Sizden Daha Üstün Değil

Ekibiniz olmalı

Emlak piyasasında başarılı olmak istiyorsanız mutlaka iyi bir ekibinizin olması gerekir. Her işi kendiniz de yapabilirsiniz tabii ki ama bu şekilde büyümeniz çok zor olur. Eğer büyümek ve iş hacminizi artırmak istiyorsanız mutlaka arkanızda bir ekibinizin olması gerekir.

Ekibinizle adil bir iş bölümü yaparak daha fazla alana eğilebilir ve daha çok müşteriye ulaşabilirsiniz.

İlgili: “Gayrimenkul Sektörü Yarış Tutkusuna Benziyor

Mentorunuz ya da akıl hocanız olmalı

Uzmanlığından ve tecrübelerinden faydalanabileceğiniz emlak piyasasını bilen bir akıl hocanız ya da mentorunuz olmalıdır. Bu kişi sizin odaklanmanızı sağlayacak ve hedeflerinize ulaşmanız için yardım edecek yol gösterecektir.

Özellikle hedeflerinizin belirlenmesi aşamasında mentorunuzun yardımı son derece önemlidir. Hedeflerinizi belirlemeli ve küçük küçük adımlarla ona ulaşmaya çalışmalısınız. Tüm bu çalışmalar sırasında sizi motive tutacak kişi mentorunuz olacaktır.

İlgili: “Sektöre Yeni Giren ve Kalıcı Olmak İsteyenler İçin Tavsiyeler

Bir slogan ya da kimlik kazandırmak

Firmanızın ya da sizin bir sloganınız olmalıdır. Kendiniz ya da şirketiniz için oluşturacağınız bu kimlik ve slogan son derece önemlidir. Kendinizi ve şirketimizi pazarlarken faydalı olacak olan slogan ve kimlik potansiyel müşterilerinizin dikkatini daha çabuk çekmenizi sağlar.

Etkili bir slogan ve kendiniz için yarattığınız kimlik ile akılda kalıcılığınız artacak ve daha çok insanın dikkatini çekeceksiniz.

Yeni girişimleri ve medya şirketlerini takip edin, onların markalarını ve kendilerini nasıl pazarladıklarını metinleri dahil inceleyin, kendi sektörünüze uygulayabileceğiniz örnekleri farklılaştırarak kullanmaktan çekinmeyin.

İlgili: “Sizin Dijital Etiketiniz Ne Durumda?

Haber Bülteni yayınlamak

Mevcut müşterinizin akıllarında kalmayı sağlamak ve yeni müşteriler edinebilmek için haftalık, on beş günlük ya da aylık haber bültenleri yayınlamalısınız. Sektörünüze ve bölgenize ait haberleri içeren bu haber bültenleri sizin müşterilerinizin aklında kalmanızı sağlayacak ve uzmanlığınızı kanıtlayacağınız bir mecra yaratacaktır.

Haber bültenlerinizi email ile paylaşabilir ve ilgi çekici başlıklar vererek okunurluğunu artırabilirsiniz.

İlgili: “Etkili Emlak Bülteni Hazırlama Rehberi

Online ortamların fırsatlarını kaçırmamalı

Emlak piyasası online ortamda da her gün daha fazla gelişiyor ve her gün yeni emlak siteleri ortaya çıkıyor. Bu nedenle online ortamdaki iş fırsatlarını kaçırmak çok da anlamlı olmaz. Online ortamı çok sıkı takip etmeli ve buradan çıkan fırsatları da değerlendirmelisiniz.

Online ortamda sizin çevrenizdeki gayrimenkulleri takip ederek mal sahipleri ile iletişime geçebilir ve gayrimenkulleri listenize ekleyebilirsiniz. İsterseniz emlak sitelerine giren gayrimenkullerin bilgilerinin size ulaşması için otomatik programlar kullanabilir ve mal sahiplerine en önce siz ulaşabilirsiniz.

Mal sahiplerine ulaşma konusunda emlak sitelerinin yetersiz kalması durumunda varsa Linkedin ya da Facebook hesaplarından onlara ulaşabilirsiniz. Teklifinizi yapabilir sıcak bakarlarsa bir randevu alabilirsiniz. 

İlgili: “Emlak Uzmanları İçin Dijital Pazarlama

Alıcıların Ev Alırken Dikkat Ettiği Noktalar Nelerdir?

Emlak danışmanları, sektörde önemli bir yere gelebilmek için alıcılarını ikna etmek ve onlarda bir güven duygusu oluşturmak zorundadırlar. Başarıya giden yolun en önemli aşaması alıcının size güven duyabilmesidir.

Peki, alıcıda bu güven duygusunu nasıl oluşturursunuz? Tabi ki bir emlak danışmanı, ikna ve etkili konuşma teknikleriyle alıcıları yönlendirme yöntemini kullanabilir. Ancak onları etkilemenin yanı sıra ev alırken ihtiyaç duydukları noktaları ve dikkat ettiği kriterleri de çok iyi bilmeniz gerekir. Böylece onların ihtiyaçlarına yönelik verileri sunarak kalplerini fethetme imkanına sahip olursunuz.

(Ayrıntılı bilgi için bkz. “Müşteri Gözünde Değerli Olmanın Yolları”)

O zaman gelin, ev alıcılarının ön aşamada nelere dikkat ettiğine bir göz atalım.

Belirli öncelikleri vardır

Ev almanın çok ciddi bir karar olduğunu düşünen alıcılar, ömür boyunca rahat edecekleri bir ev satın almak isterler. Bu amaca yönelik olarak bazı önceliklere sahiptirler. Örneğin, müstakil bir ev mi? yoksa apartman dairesi mi? veya bir site içerisinde mi? yoksa bağımsız bir apartmanda mı? ev istediklerine karar verirler.

Siz de zaman içerisinde alıcıların profillerine bakarak onların temel ihtiyaçlarını anlayabilirsiniz. Böylece onlar daha ne istediklerini söylemeden, siz istedikleri şeyi onlara tavsiye olarak sunabilirsiniz.

(Ayrıntılı bilgi için bkz. “Ev almak isteyen müşterilerinize sormanız gereken 50 keşif sorusu”)

Tapu senedini isteyerek güven duymak isterler

Alıcılar satın alacakları evin tapusunu öncelikli olarak sizden talep edebilir. Eğer bilinçli bir alıcıysa, satıcı olarak görünen ismin tapu sahibi olup olmadığını, üzerinde herhangi bir olumsuzluk var mı anlamak için sizden mutlaka tapu senedi isteyecektir. Böylece tapu dairesinden teyit etme ve gerekli tüm araştırma imkanına sahip olur.

Alıcıda güven duygusunu yakalamaya çalışan siz emlak danışmanları ise bunu kendi lehinize çevirebilirsiniz. Onların duyduğu bu ihtiyacı, daha onlar talep etmeden gerekli evrakları göstererek daha işin başında güven duygusunu oluşturabilirsiniz.

(Ayrıntılı bilgi için bkz. “Müşterilerinize Profesyonelliğinizi İspat Edin Rekabeti Kazanın”)

Evin ve muhitin gelecekteki değerini anlamaya çalışırlar

Alıcıların en çok dikkat ettiği noktalardan biri de evin kentsel dönüşüme tabi olup olmadığıdır. Bina yapısı, bulunduğu mahallenin güvenliği, etrafındaki diğer evlerin kalitesi ve evin sonradan değerlenip değerlenmeyeceği gibi konuları size sorarak bilgi almaya çalışacaklardır.

Tabi burada sizin tuzağa düşmemeniz gereken konu şudur: Evin konumu ve muhiti ile ilgili aşikar olan konularda alıcıyı etkilemek adına gerçek dışı özelliklerden bahsetmemeniz gerekir. Bu alıcıda bir güven eksikliğine neden olabilir.

(Ayrıntılı bilgi için bkz. “Emlak Satış Sürecinde Başarılı Pazarlığın Şifreleri”)

Ödeme planı önermenizi isterler

Alıcı ne istediğine karar verdikten sonra elbette mali gücünün, istediği eve yetip yetmeyeceği konusunu da düşünmek zorundadır. Burada banka krediside başta olmak üzere iyi bir bütçe planı yapması gerekir. Bu konuda size net bir bütçe de sunabilir, sizden bir ödeme planlaması yapmanızı da isteyebilir.

İşte emlak danışmanı bu noktada alıcısını araştırarak onun gücünün yetebileceği son noktayı iyi belirlemesi gerekir. Böylece hem alıcınızla iyi bir anlaşma yaparak hem de ona en iyi şartları sunarak satışı başarılı bir şekilde kapamış olursunuz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Bir Gayrimenkul E-postası İçin En Başarılı Konu Başlıkları

Dünyada iki tip insan vardır diyebiliriz. Birisi e-posta hesabını düzenli olarak temizleyen ve ayıklayan kullanıcılar, diğeri ise okunmamış çok sayıda postayı rastgele biriktiren kullanıcılar. İnsanlar ortalama olarak her gün 120 adet e-posta alır ve gönderir. Ancak insanların çoğu bu e-postaların hepsine tıklama eğilimi göstermez.

Peki, bu durumda bu dağınıklığın içerisinde gönderdiğimiz e-postaların öne çıkmasını nasıl sağlarız?

Konu Başlığı Seçiminin Önemi

Emlak profesyoneli olarak e-posta pazarlaması yöntemine başvuranlardansanız, gönderdiğiniz e-postaların alıcı tarafından tıklanıp tıklanmayacağı çok önemlidir. E-postanız bu iki seçenekten biriyle karşılaşır. Gönderdiğiniz alıcı, ya konu başlığınızı gördükten sonra es geçer ya da dikkat çekici bularak üzerine tıklar.

E-postanızın içeriği istediğiniz kadar etkileyici ve verimli bilgilerle donatılmış olsun, eğer alıcının hesabına düştüğünde konu satırında tıklaması gerektiğini düşündürecek bir başlık bulunmuyorsa o e-posta genellikle çöp kutusuna gider. Bu nedenle e-postanızı hazırlarken en dikkat etmeniz gereken nokta, e-postanızın konu başlığını çok iyi seçmektir.

Etkili Bir Konu Başlığı Seçmenizi Sağlayacak Formüller

E-posta hazırlarken seçilebilecek en iyi konu başlıklarını sizin için üç temel kategoride örneklendireceğiz. Elimizde kanıtlanmış bazı formüller var ve bu formüller sayesinde e-postalarınıza tıklanma oranını arttıracağınızı umuyoruz.

  • Sosyal Kanıt

Sosyal kanıtla kast ettiğimiz, başlığınızda çevrenizdeki kişilerden, ünlülerden, olaylardan veya rakamsal istatistiklerden bazı örnekler vermenizdir. Örneğin, insanlar ünlü birinin paylaştığınız içerikle ilgili yaptığı örneği duyduğunda bunu merak edecektir.

Formül: Sosyal kanıt sağlayın ve zorlayıcı bir soru sorun.

Örnek: Milyonlarca Türk’ü etkileyen olay: Kredi oranlarındaki değişimi göz ardı edebilecek misiniz?

Formül: İstenen sonuca ulaşan bir kişi ya da grubu öne çıkarın.

Örnek: Hayallerinizdeki evi Cem ve Sezin’in yaptığı gibi yeniden biçimlendirin!

Formül: İstenen zamanda istenen sonuca nasıl ulaşıldığını gösteren rakamsal istatistik kullanın.

Örnek: Komşularınız evlerini bir haftadan daha kısa bir sürede satmayı nasıl başarıyor?

  • Tehdit

Bu konu başlığı türü, insanları karşılaşacakları tehditlerden sakınmaya itiyor ve kendilerini koruma içgüdüsüyle konuyu merak edip e-postaya tıklamalarını sağlıyor.

Formül: Konunuzla ilgili bir gerçekliği çarpıtma sahasına girin veya tehditten bahsedin.

Örnek: Birçok gayrimenkul firmasının size söyleyemeyeceği 10 şey.

Formül: Bunu okuyana kadar harekete geçmeyin tarzı bir cümle kurun.

Örnek: Ev almayı düşündüğünüzü biliyoruz fakat bu yazıyı okuyana kadar sakın bir ev almayın.

Formül: Onların hatalarını ön plana çıkarın.

Örnek: Ev satın alırken yaptığınız 10 hata.

  • Kazanç

Bahsettiğimiz üç kategori içerisinde en basit olanı kazanç ile ilgili olanıdır. Çünkü bu tür konu başlıklarında başarılardan ve olumlu durumlardan bahsedersiniz.

Formül: Faydayı öne çıkarın.

Örnek: Evinizi istenilen ücretin yukarısında bir fiyata nasıl satabilirsiniz?

Formül: İstenen sonucun nasıl elde edilebileceğine dair bir başlık yazın.

Örnek: Evinizi satmayı düşündüğünüzü biliyoruz fakat bu yazıyı okumadan asla evinizi satmayın.

Formül: İstenilen sonuçları hayal etmelerini sağlayın.

Örnek: Şu anda hayal ettiğiniz mükemmel evde yaşadığını hayal edin.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Bir Gayrimenkul Blogu Nasıl Oluşturulur?

Bir gayrimenkul profesyoneli olarak dijital çağın ve sosyal medyanın hızına ayak uydurmayı kafanıza koydunuz ve bir gayrimenkul blogu oluşturmaya karar verdiniz. Ancak nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Bu konuda bilgi sahibi olmayan ve kafası soru işaretleri ile dolu olanlara rehberlik etmek için bu makaleyi hazırlamaya karar verdik.

Uzun ömürlü ve organik bir arama motoru optimizasyonunu nasıl sağlayacağınız, alıcılara mı yoksa satıcılara mı hitap edeceğiniz, yerel etkinliklere ve haberlere mi yoksa sektöre dayalı mı içerik üreteceğiniz gibi pek çok soru kafanızda uçuşup duruyorsa aşağıdaki maddeleri dikkatli bir şekilde inceleyerek bu sorularınıza yanıtlar bulabilirsiniz.

Bize kalırsa bloğunuzda sektördeki her kesime yönelik içerikleri biraz olsun paylaşmalısınız. Biraz alıcılara, biraz satıcılara, biraz kendinize, biraz da gayrimenkul profesyonellerine dair yenilikler, bilgiler, öneriler ve hikayelerle dolu bir blog etkili olacaktır.

Yerel Pazarınız Hakkında

– Hizmet verdiğiniz muhite dair web ortamında pek çok sitenin bulunduğunu biliyorsunuz. Bu nedenle, bölgenizdeki bu web siteleri arasında öne çıkmanızı sağlayacak içeriklere yer vermeniz çok önemlidir. Kendi muhitinizdeki etkinlikleri ve yenilikleri bloğunuzda paylaşmayı unutmayın.

– Yerel bölgenizdeki toplulukları veya insanları bir araya getirecek festival benzeri bir etkinlik hazırlayın ve bunu bloğunuzda herkese duyurun.

– Bölgenizdeki başkaları tarafından düzenlenen birçok etkinliğe mutlaka katılın ve bunları fotoğraflarla birlikte bloğunuzda paylaşın.

– Yerel bölgenizdeki restoran, kafe gibi mekânlar hakkında makaleler hazırlayın ve bahsettiğiniz mekânları bu yazılarınız ile ilgili bilgilendirin.

– Yerel bölgenizdeki ev satışlarının durumu hakkında bilgiler verin. Şu an satın almak için iyi bir zaman mı? Satışlar inişte mi çıkışta mı? Bu konulara dair içerik paylaşımları yapın.

– Bölgenizde yeni satılan veya alınan evler hakkında duyuru ve haber niteliğinde içerikler paylaşın.

– Pazarınızda satışa çıkarılan en lüks mülklerin listesini yayınlayın.

– Aynı şekilde pazarınızda satışa çıkarılan en ekonomik mülklerin listesini yayınlayın.

– Değeri en yüksek olan mülklerinizin listesini yayınlayın.

– Bölgenizdeki evlerin vergileri üzerine bilgiler paylaşın.

– Yerel bölgenizdeki okullar hakkında haberler hazırlayın. En iyi ve kaliteli okulları seçin ve bunlarla ilgili makalenizde yönlendirmeler yaparak takipçilerinizi bilgilendirin.

– Bölgenizdeki iş fırsatları hakkında bilgiler verin. Yeni bir fabrika veya işyeri mi açıldı? İyi iş olanakları var mı?

– Bölgenizin ulaşımına dair önerilerde bulunun. Ulaşımı kolay olan evlerin tanıtımını yapın.

– Kat Malikleri Derneği’nin ne olduğuna ve ne gibi yararları olduğuna dair bilgilendirmeler yapın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

 

Sektöre Yeni Giren ve Kalıcı Olmak İsteyenler Neler Yapabilirler?

Gayrimenkul sektörüne yeni atılanlar için hazırladığımız bu makalede, sizler için birkaç tavsiyede bulunacağız. Eğer bu tavsiyeleri kariyerinizin başındayken göz önünde bulundurursanız, gelecekteki kalıcı işinizi kurmak için hangi aşamalardan geçeceğinizi de kavramış olursunuz.

İşini sonlandırmak zorunda kalan pek çok emlak ofisi, genel olarak ilk 3 yıl içinde başarısızlığa uğrar. Bu sektörde çalışmak için uygun olmayan kişileri düşündüğümüzde bu sonuç olumlu olabilir. Onlar daha fazla vakit kaybetmeden kendilerine daha uygun bir sektöre yönelebilirler. Ancak bu sektörde büyük bir büyüme çizgisini yakalamayı hayal eden ve bu potansiyeli taşıyan henüz keşfedilmemiş kişiler için bu durum bir utanç olabilir.

Peki, bu başarısızlık neden oluyor? Aslında cevabı çok basit… Çoğu kişi sektöre atılmadan önce 60 saatlik veya 90 saatlik hızlandırılmış kurslara giderek bu işin nasıl yapıldığına dair verilen dersleri alıyor. Ardından işin içine atıldığında derslerde verilen teorik bilgilerin aslında pratikte çok fazla yarar sağlamadığına tanık oluyor.

Çünkü kurslarda verilen bilgiler, sizin yalnızca bir kâğıt parçasına yazdığınız bilgiler ile sınavı geçmeniz amacını taşıyor. Oysa sizin sektöre girdiğiniz andan son aşamasına kadar ne gibi durumlarla karşılaşabileceğinizi ve bu durumlarda nasıl düşünmeniz gerektiğini öğrenmeniz gerekiyor.

Şimdi gelelim emlak ofisinizin uzun ömürlü olmasını sağlayacak önemli noktalara… Sektöre yeni giren gayrimenkul firmaları ve emlak brokerları için aşağıdaki birkaç önerinin önemli olduğuna inanıyoruz.

Sürekli pratik yaparak kendinize olan güveninizi arttırın

Birçok firma, her gün ne yapacağı ve ne konuşacağı hakkında bir fikri olmadan iş yapmaya çabalıyor. Bu nedenle satıcılardan daha çok alıcılarla iş yapmayı tercih ediyorlar. Ve bu firmaların en çok söylediği söz şu oluyor: “Ya onlar bir soru sorduklarında cevabı bilmiyorsam?” Yani firmalarda güven eksikliğinin hat safhada olduğu bir durum söz konusu.

Şunu unutmayın ki, emlak danışmanlarının aldığı ücret yeteneklerine bağlıdır, ancak elde ettikleri başarı ise becerilerinin seviyesine göre değişir. Eğer güvensiz olursanız bu durum daha çok güvensiz olmanıza neden olacaktır. Ne yapacağınızı bilmezseniz, asla kendinize güvenemezsiniz. Güven ise tüm satıcıların sahip olması gereken ilk özelliktir.

Peki, bu güvensizliği aşmak için ne yapmak gerekiyor? Tek kelimeyle ‘pratik’ yapmak gerekiyor. Ofisinizde insanlarla iletişime geçtiğinizde ne yapacağınızı ve ne diyeceğinizi kendi kendinize tekrarlayın.

Yani kendi kendinize rol oyunu(rol play) oynayın. Rol yapın! Her sabah karşılaşabileceğiniz olası durumları aklınıza getirin ve bu durumlara nasıl karşılık vereceğinizi hayal edin. Ve bunları gerçek insanlar karşısında uygulayın.

Bir akıl hocası edinin

Bazen ofisinizde birisiyle konuşmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu beklenmedik durumlara karşı daha dirayetli durmanıza ve soğukkanlılıkla karşılamanıza yardımcı olabilir.

Ofisinizde “Başkaları yapabiliyor ve onlar normal insanlar. Demek ki ben de yapabilirim.” şeklinde kendi kendinizin anlatıcısı olmaktansa size yardımcı olacak biri sayesinde her işe daha çabuk konsantre olabilirsiniz.

Doğru kaynakları bulun

İnternet ve arama motorlarının nimetlerinden faydalanın. Yirmi yıl önceki geride kalmış teknikleri uygulamaktansa, internet üzerinden ulaşabileceğiniz ücretsiz eğitimleri ve haberleri takip ederek günümüzün gayrimenkul sektörü hakkındaki gelişmeleri yakalayın.

Ancak bunu yaparken saygı duyulacak ve doğru bilgilerin bulunduğu kaynakları tercih etmeye çalışın.

Sadece tavsiyelere güvenmeyin

Gerçek şu ki bir emlak ofisi sadece yerel bölgesindeki başarıları ile ilerleyemez. Tüm fırsatları değerlendirmesi gerekir. Bu anlamda pek çok tavsiyeler alabilirsiniz. Ancak bu tavsiyelerin ne amaçla olacağı pek de belli olmayabilir ve büyümeniz için çok fazla vaktinizi alabilir. Oysa geçmişte kalan tavsiyeleri kenara bırakıp kendiniz bizzat doğru tavsiyeyi bulmak için çaba harcayabilirsiniz.

Çünkü 2016’da başarılı olmak istiyorsanız, 1983’teymiş gibi pazarlama yapamazsınız. Artık FacebookSnapchat, Google ve diğer online platformlar üzerinden müşteri portföyünüzü geliştirmenin vaktidir. Telefonla görüşme korkunuzu yenin. Kendi tavsiyelerinize kendiniz ulaşın.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Web Siteleri İçin Ücretsiz Resim Kaynakları Nelerdir?

Soru: Web siteleri, sosyal medya hesapları ve blog makalelerinin ortak noktası nedir?

Cevap: Bu platformların hepsinde, dikkat çekici ve kaliteli resimler kullanıldığı zaman, potansiyel müşterilerden daha fazla geri dönüş alınıyor olmasıdır.

Ancak siz profesyonel bir fotoğrafçı değilsiniz. Üstelik iyi fotoğraf çeken biri olsanız bile, buna harcayacak o kadar vaktiniz olmayabilir. Bunun yerine işinin ehli bir fotoğrafçı tutmayı düşünebilirsiniz tabi ki. Fakat bu da size çok pahalıya mal olacaktır. Son bir seçeneğiniz daha var: İnternetten resim indirmek. Ama bunun da telif hakkı ve ticari kullanım engeli gibi sorunları mevcut.

Peki, ne yapacaksınız? Bir gayrimenkul firmasısınız veya bir emlak danışmanı ve online pazarlama imkanlarından faydalanmak için sosyal medya hesapları açtınız, web sitesi kurdunuz, pek çok vakit ayırarak uğraş verdiniz. Etkileyici ve sorunsuz resimler eklemeden bu platformları nasıl kullanabilirsiniz ki?

Rahat olun! Size şimdi bu konuda insanların yaşadığı problemi gören ve bunun için hizmet veren birkaç siteden bahsedeceğiz. Öyle ki bu sitelerden edineceğiniz resimler ile blog makalelerinizi, sosyal medya hesaplarınızı ve web sitenizi renklendirebilirsiniz. Daha da önemlisi potansiyel müşterilerinizin dikkatini çekmeyi başarabilirsiniz.

Flickr

Flickr, bir fotoğraf yönetme ve paylaşma aracıdır diyebiliriz. Günümüzde bloggerların fotoğraf deposu haline gelen Flickr, istediğiniz konuda fotoğraf araması yapmanızı ve Creative Commons lisanslı olarak paylaşılan resimleri indirmenizi sağlıyor. Ayrıca bu resimleri uygun yere atıfta bulunduğunuz sürece dağıtabiliyor veya istediğiniz yerde kullanabiliyorsunuz. Örneğin fotoğrafçının ismini yazarak veya resme orijinal resmin linkini vererek bunu sağlayabilirsiniz.

Freeimages

Freeimages, ücretsiz fotoğrafların stoklandığı bir platform olarak karşımız çıkıyor. Kullanabileceğiniz 400 binden fazla fotoğrafın bulunduğu bu siteye ücretsiz üye olarak her ne konuda olursa olsun pek çok fotoğrafa erişme imkanına sahipsiniz. Sadece Flickr’da olduğu gibi fotoğrafçıya atıp yapmayı unutmayın.

Rgbstock

Rgbstock, diğer bir resim sitemiz. Sizden neredeyse kuruşa denk gelecek bir ücretli üyelik istiyor. Ancak üye olduğunuza değiyor. Çünkü burada yüksek kalitede çok fazla resim, fotoğraf, vektörel çizim, arka plan ve duvar kâğıdı bulunuyor.

Unsplash

Unsplash, biraz daha artistik görünümlü resimleri arayanlar için birebir olabilir. Konu yelpazesi açısından biraz dar bir alanı kapsıyor olsa da eklenen resimler gerçekten kusursuz kalitede. Bu site, her 10 günde bir 10 yeni resim paylaşıyor ve bunların hepsi yüksek kalitede oluyor. Resimleri indirmek ve kullanmak için üye olmanıza da gerek yok.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Müşteriler Sizden Neden Bir Hikaye Bekliyor?

Müşteriler Sizden Bir Hikaye Bekliyor!

Peki, Senin Hikayen Ne?


Herkes farklı hikayeleri dinlemeyi sever. Buna müşterileriniz de dahil. Eğer müşterilerinize anlatabileceğiniz bir hikayeniz varsa, daha akılda kalıcı bir gayrimenkul profesyoneli olabilirsiniz.

Şimdi bir düşünün. Bir zamanlar Tanju HAN adında bir emlakçı vardı. En iyi listesini hazırladı ve onu müşterisine sunmak için çok sayıda veriyi silah olarak hazırladı. Son yaptığı satışları, ücret belirlemede izlediği yolları ve benzeri pek çok bilgiyi en ince ayrıntısına kadar hazırladı. Müşterisine bunları sunarak güven kazanmaya çalıştı ve eğer alım veya satımı gerçekleştirirse ona büyük vaatlerde bulundu. Buna rağmen Cem müşterisini kazanmakta başarısız oldu.

Peki, neden? Çünkü Tanju HAN müşterisinin dikkatini çekecek veya feyz alınacak bir hikayeye sahip değildi. Onun sunduğu vaatlerin içi boştu. En önemlisi de akılda kalıcı sözler sarf etmemiş ve unutulmaz olma özelliğini kazanamamıştı. Eğer Tanju HAN sadece iki hafta içerisinde 300 bin dolarlık bir evi nasıl sattığını, bu satışı gerçekleştirirken ne tür engellerin üstesinden geldiğini ve sonuç olarak müşterisinin beklentisini karşıladığını anlatmış olsaydı, bunları dinleyen müşterisini kendine odaklamasını ve dikkatini çekmesini de başarırdı.

Çünkü hikayeler, hayatınızdaki kesitler karşıdakine her zaman daha güven verici ve inandırıcı gelir. İlham verir, motivasyonu arttırır ve insanlarla aranızda bir bağ kurmanızı sağlar. Life! By Design”kitabının yazarı ve YourCoach’un CEO’su olan Tom Ferry’nin bu konudaki görüşüne kulak verelim:

Hikaye anlatma yeteneğiniz, müşterinizin sizi ve markanızı hatırlamasına yardımcı olur. Anlattığınız içeriği belki hatırlamazlar, ancak sizi ve isminizi mutlaka hatırlarlar.”

Ben ve Hikaye Anlatmak mı? Mümkün Değil!”

Eğer ara başlığımızdaki cümleyi kuranlardansanız, size bu konuda bazı ipuçları verebiliriz. Çünkü herkes iyi bir hikaye anlatıcı olmayabilir ya da yaşadıklarını dramatize etme yeteneğine sahip olmayabilir. Ancak bu yeteneğinizi geliştiremeyeceğiniz anlamına gelmez.

Tom Ferry, harika bir iş hikayesi anlatıcısı olmanın, anlattığınız hikayenin aynı anda üç özelliği barındırmasından geçtiğini ifade ediyor. Nedir bu üç şey?

– Eğitici olması

Örneğin komşunuzun evini satmak üzerine bir hikayeniz var diyelim. Bu hikayeyi anlatırken kurnaz bir şekilde pazarın koşullarına dair bilgiler vererek bu pazarda sizin diğer firmalardan farkınızı belirterek müşterinizi eğitebilirsiniz. Bu şekilde her cümlenizden yeni bir şey öğrenen müşteriniz, sizi gözünde büyütmeye ve sektörde tecrübeli olduğunuzu düşünmeye başlayacaktır.

– Motive edici olması

Satış sonunda komşunuzun ne kadar memnun olduğunu anlatırken ise karşınızdakini motive etmiş olursunuz. Daha önceki bir satış hikayenizi anlatırken bu yönteme başvurabilirsiniz. Satışı gerçekleştiren önceki müşterinizin hissettikleri, hayatındaki olumlu değişiklikleri anlatabilir ve varsa güvenilir müşterinizin olumlu görüşlerini karşınızdakine sunabilirsiniz.

– Eğlendirici olması

Diğer bir önemli nokta ise, hikayenizi anlatırken müşterinizi az da olsa güldürmenizdir. Onu gülümsetecek zeki şakalar öğrenmeyi ve uygulamayı deneyebilirsiniz. Örneğin hikayenizin içinde yaşadığınız zorluklardan bahsederken, başvurduğunuz ciddi yöntemleri sıralarken, bazı saçmaladığınız anları da hikayenizin içine katabilir ve müşterinizin bu işe gerçekten kafa patlattığınızı eğlenerek görmesine yardımcı olabilirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçılar İnsanlarda Nasıl Bir Algı Yaratıyor?

Sektör içerisinde gayrimenkul firmalarından pek hoşlanmayan ve onlara önyargı ile yaklaşan insanların olduğu bir gerçektir. En basitinden Google’da dünya kapsamında “kötü gayrimenkul firmaları” veya “kötü emlakçılar” diye bir arama yaptığınızda karşınıza 97 milyon sonuç çıkması da bunun bir göstergesi olabilir. Bunda “Gayrimenkul Firmalarına Güvenmemeniz Gereken 8 Sebep” gibi başlıklarla yazılan makaleler de dâhil.

Gayrimenkul firmaları hakkında yaşadığı tecrübeler veya duyduğu söylentiler nedeniyle yanlış kanıya kapılmış müşterilerle nasıl mücadele edilir? Makalemizde genel olarak bu sorunun cevabını arayacağız. Bazen yanlış kamuoyu algılamaları acı verici olabiliyor. Ancak yeni bir iş kurduğunuzda, kamu algısının aksine bu çok iyi bir şeydir. Kamu algısı ile başa çıkmasını bilmelisiniz. Elbette ki kötü ve köhne bir şirket meslek hayatında sert eleştirilere maruz kalacaktır. Bundan kaçış yok. Ancak biz sizin hevesli, işine değer veren ve başarıya ulaşmak için çaba harcayan bir firma olduğunuzu varsayıyoruz.

Şimdi bu çerçeve içerisinde gayrimenkul firmaları ile ilgili en çok yapılan birkaç şikâyet üzerinden yanlış yargıları ve bunlarla mücadele biçimlerini anlatacağız.

Cevap vermiyorlar”

Evet, gayrimenkul firmaları ile ilgili en çok şikâyet edilen konu, onlara ulaşılmaya çalışıldığında telefonlarına cevap vermemeleridir. Şunu unutmayın ki sizin için potansiyel müşteri konumunda olan kişiler sizi aradığında onlara olabildiğince çabuk şekilde cevap vermeli veya geri dönmelisiniz. Yoksa daha ilk adımda bekleterek önemsediğinizi gösteremediğiniz kişiler, size karşı güven duymakta çok zorlanacaktır. Üstelik müşterilere hızlı bir geri dönüş sağlamanız, diğer firmalarla aranızda bir fark yaratır. Çünkü genel algı olarak yerleşmiş olan “telefonlara cevap vermiyorlar” genellemesinin içinden ancak bu şekilde sıyrılabilirsiniz.

Dinlemiyorlar”

İnsanlarda oluşan diğer bir genel yargı da gayrimenkul firmalarının onları dinlemediğine yöneliktir. Ev alıp satma gibi ciddi bir konuda kendi isteklerini ve heyecanını size sunmak isteyen müşteriniz onu dinlemenizi çok önemser. Bu durumda onu dinlemeyerek sürekli kendi deneyimlerinizi ve tavsiyelerinizi sunmak yerine önce dinleyip karşınızdakinin isteklerine göre onu yönlendirmeniz daha etkileyici bir yol olacaktır.

Deneyimsizler”

Çok iyi bir enerji ve güzel beklentilerle bir gayrimenkul firması kurdunuz. Ancak potansiyel müşteriler sizin sektöre yeni girdiğinizi öğrendiğinde ayakları geri geri basmaya başlıyor. Çünkü henüz bir deneyim sahibi değilsiniz. Bu yargıyı nasıl yıkabilirsiniz? Gerek müşterilerle ilişkilerinizi kurarken olsun gerek pazarlama tekniklerini uygularken olsun farklı yöntemleri öğrenip uygulamaya çalışabilirsiniz. Bunun yanı sıra firmanızın web sitesini kurarak burada müşteri yorumlarına yer verebilirsiniz. Böylece tecrübesiz, sektörden bihaber bir firma görünümünü yok edebilirsiniz.

Profesyonel değiller”

Aslında bu artık kronikleşmiş bir şikayettir diyebiliriz. Müşteriler, görüşecekleri profesyonellerin görüşmelere çok geç gelmelerinden muzdaripler ve bir profesyonelin görüşmesine geç gelmesini meslek profesyonelliğine uymayan bir davranış olarak nitelendiriyorlar. Açıkçası bu yanlış bir algı da değil. Siz bir gayrimenkul profesyoneli olarak bu sektörün sürekli değişken bir takvim çizelgesine sebep olacağını bilmelisiniz. Ve tüm hayatınızı işinize göre ayarlamalısınız. Randevularınızı ve saatlerini çok iyi ayarlamalı ve birbirini sekteye uğratacak şekilde olmamasına dikkat etmelisiniz.

Tembeller”

Genel olarak müşteriler, birçok emlakçının kapıyı açıp eve yürümek ve onu müşteriye göstermekten başka bir iş yapmadığını düşünüyor. Bunun doğru olmadığını siz çok iyi biliyorsunuz. Ancak pek çok ilk alıcı, sahnelerin nasıl ilerlediğine dair bir bilgiye ve tecrübeye sahip olmadığı için bu kanıya sahiptirler. Bu algıyı yok etmek için sunduğunuz hizmetler ile ilgili bir liste hazırlayabilirsiniz. Bu hizmetlerin detayları ile ilgili onları bilgilendirebilirsiniz. Hatta web siteniz varsa orada da bir ‘Hizmetler’ bölümü ekleyerek orada sunduğunuz tüm işi internet ortamında da görmelerini sağlayabilirsiniz.

Etik değiller”

Son olarak müşterilerin şikayet ettiğini konulardan birisi de emlakçıların etik olmayan davranışlar içerisinde bulunmasıdır. Müşteriniz evi görmeye gittiğinizde “Bana evin fotoğraflarını gösterirken hiç böyle görünmüyordu” gibi bir tepki verebilir. Bu nedenle onlara yanıltıcı resimler ve bilgiler vermekten kaçının. Gerekirse güvendiğiniz müşterilerinizin sizin hakkınızda yaptığı yorumları, müşteri hikayelerini ve tavsiyelerinizi onlarla paylaşabilirsiniz. Bunlar onlara daha güvenilir ve samimi gelecektir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

 

Etkileyici Sanal Tur Oluşturmanın İpuçları Nedir?

Günümüzün gelişen teknolojisine ayak uydurmak zorunda olduklarının farkında olan gayrimenkul firmaları, bu teknolojinin bir parçası olan sanal tur uygulamasını da artık iyice benimsemiş durumda. Gayrimenkul sektörü çalışanları artık biliyorlar ki sanal tur uygulaması, firmalarının bulunma oranını ve medya platformlarından görülme oranını önemli derecede etkiliyor.

Nasıl mı? İnternet teknolojisinin gayrimenkul sektörüne girmeye başladığı günümüzde, dünyanın herhangi bir yerinden evlerinize talip olan bir alıcıyı düşünün. Normal şartlarda evi görme imkânı olmayan potansiyel alıcı, ona sunacağınız bir sanal tur ile herhangi bir gayrimenkulü beğenerek satın almaya karar verebilir. Ya da hazırlık aşamasında olan bir gayrimenkulünüzün neye benzediğini alıcınıza göstermek için kullanabilirsiniz.

Sanal Tur Nedir?

Sanal tur, istediğiniz herhangi bir mekânın üç boyutluymuşçasına görüntülenmesi anlamına gelir. Farenizi farklı yönlere sürükleyerek o mekânın çevresinde 360 derece(Facebook360 derece fotoğraf desteğini sunmaya başladı) dönebilir ve sanki oradaymış gibi her ayrıntıyı görebilirsiniz. Aslında gördüğünüz görüntü üç boyutlu değildir ve sadece göstermek istediğiniz mekânda çekilen birkaç fotoğrafın bir araya getirilerek slideshow şeklinde sunulmasından ibarettir. 

En güzel yanı ise, bir sanal tur oluşturabilmek için profesyonel olmanıza gerek yoktur. Üstelik bunu sadece bir müşteriye özel olarak ayarlayabileceğiniz gibi, web siteniz üzerinden tüm evlerinize uygulayabilir ve çeşitli gayrimenkul portallarında paylaşabilirsiniz.

Videoyu İzlemek İçin Tıklayınız…

Sanal Tur Oluşturmanın Püf Noktaları

Peki, bir sanal turu nasıl yapabilirsiniz? Bu sorunun cevabı aşağıda sıralayacağımız ipuçlarında saklı. Dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.

  • Bu işi yaparken fotoğrafçılık yeteneklerinizin olup olmadığını çok fazla önemsemeyin. Evin odalarını en büyük açıyla alarak ve en yüksek çözünürlükte olmasına dikkat ederek çekin. Olmuyor diye düşünerek bir odayı çekmemeyi düşünmeyin. Olabildiğince fazla poz alın. Odanın görüntüsünün hiç olmamasındansa birkaç tane olması daha iyidir.

  • Her bir tura göre sahnelerinizi uzunluk ve sayı açısından çeşitlendirin. Ne kadar zum yapacağınızı, panorama ve diğer efektleri kullanıp kullanmayacağınızı kararlaştırın ve çekimlerinizi ona göre yapın.

  • Genel bir kural olarak en öne en iyi görüntüyü yerleştirin. Satılabilme olanağı en yüksek olandan başlayarak en iyi fotoğrafları önden geriye doğru sıralayın. Veya evin ön bölümünden başlayarak büyük odalar, oturma odası, banyo, mutfak şeklinde arka bölümlerine doğru gitme yolunu da tercih edebilirsiniz.

  • Çekimlerde parlak aydınlatma kullanın ve ağır floresan lambaları kullanmaktan kesinlikle kaçının. Floresan lambalar son derece göz alıcı olacaktır. En önemlisi de ışığı pencere camlarına yansıtmadığınıza özellikle dikkat edin.

  • Fotoğraflarınızda bir farklılık olarak yaşamın diğer belirtileri olarak evin çevresindeki okul, park, restoran ve semt aktivitelerinin görüntüsünü de kullanabilirsiniz.

  • Pahalı boyamaları ve mücevher gibi görselliği olan nesneleri kullanmaktan kaçının. Ortamın güvenli ve sade görünmesine dikkat edin.

  • Eğer sesli anlatım uygulamayı düşünmüyorsanız, her resme metin ekleme yöntemini de deneyebilirsiniz.

Bu sektörde başarı kazanabilmeniz için yazılmayanları yazarak her gün daha ciddi ve verimli şekilde çalışmaya ve üretmeye devam ediyorum. Takipte kalmanız size değer katacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Kendi Gayrimenkul ‘Mem’lerinizi Oluşturun…

Yine farklı bir içerik konusu ile sizlerleyiz. Herkes Baattin’i tanıyorsa sorun yok demektir. Tamam ama, nedir bu mem? Öncelikle bundan bahsedelim. İngiliz bir biyolog olan Richard Dawkins “Gen Bencildir” isimli kitabında çok zekice bir bağlantı kuruyor. Bu bağlantıya göre, DNA’lar nasıl genler vesilesiyle sonraki nesillere aktarılıyorsa, kültürel ve sosyal içerikler de memler aracılığıyla diğer nesillere aktarılıyor.

Mem dediğimiz şey, günümüzde bir şarkı, bir slogan, bir moda öğesi veya mimari bir akım şeklinde aklınıza gelebilecek herhangi bir kültürel ve sosyal öğe olabilir. Bu memler, etkileşim yoluyla belli bir süreç içerisinde beyinler arasında sıçrayarak yayılıyor. Bunun en basit örneği, etkilendiğiniz bir sözü çevrenizdekilerle paylaşmanız ve onların da aynı sözü kendi çevresindekilerle paylaşması ve bu şekilde yayılmasıdır.

Olay çok basit, ancak etki alanı gördüğünüz gibi çok geniş. Öyle ki günümüzde memler ile koca bir sektörü yönlendirmek bile mümkün olabilir. En azından siz bireysel olarak çevrenizdeki müşterilerinizi, meslektaşlarınızı ve partnerlerinizi memlerle etkileme ve yönlendirme imkânına sahip olabilirsiniz. İster eğlenceli bir aile şirketi olun, isterseniz en yüksek kalitedeki mülkleri yöneten büyük bir şirket olun, dikkatli seçilmiş memler sayesinde iş çevrenizi yönetebilir ve tasasız bir hayata atılabilirsiniz.

Kendi Memlerinizi Nasıl Oluşturursunuz?

Bir mem oluşturmak için farklı yollar seçilebilir. Bunu konuşmalarınızın içinde yapabileceğiniz gibi, bloğunuza yazdığınız makalelerle veya yaptığınız yayınlarla da başarmanız mümkün. Ancak günümüzde en etkili mem oluşturma ve yayma vesilesi, sosyal medya, web site, telefon mesajı ve e-posta şeklinde sayılabilir.

Bunun için yapmanız gerekenler çok basit. Sosyal medya üzerinden bir mem oluşturacağınızı varsayalım. Öncelikle bir fotoğraf çekin. Örneğin ofisinizde çalışırken ki ilginç bir görüntünüz veya eğlenceli ve dikkat çekici bir ev detayının görüntüsü gibi… Ardından bu fotoğrafın üzerine vermek istediğiniz mesajı yazın. Oluşturma aşaması işte bu kadar basit. Ancak burada önemli olan paylaştığınız içeriğin dolu olması, karşınızdakinde bir his uyandırması veya onda bir algı oluşturacak etkiye sahip olmasıdır.

Bir başka yöntem de, var olan karakterler üzerinden memler oluşturmaktır. Örneğin Baaddin karikatürleri sosyal medyada herkesin kullandığı ve artık görüldüğünde merak edilen karikatürler haline gelmiş durumda. Tabi ki sizin memleriniz eğlendirici nitelikte olabileceği gibi, bilgilendirici ve eğitici nitelikte de olabilir. Gayrimenkul sektörüne ait yurtdışında yapılan memleri incelemek isterseniz, Real Estate Humor isimli görselleri takip etmenizi öneririz. Burası size ilham verebilir.

Son aşama olarak resimlerin üzerine nasıl yazı yazacağınızı bilmiyorsanız, bu da artık çeşitli uygulamalar sayesinde çok basitleşti. Android cihazlarda indirebileceğiniz Mematic ve Mem GeneratorMeme Center gibi pek çok web sitesinden kendi memlerinizi kolayca oluşturabilirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşinde Skype Çeviri Aracı Yabancı Dil Sorunu Nasıl Çözülür?

Yabancı dil, bir çok emlak profesyonelinin en önemli sorunlarından biri. Bir yabancı dil bilsem bu emlak piyasasında tozu dumana katacağım diyenlerden misiniz? Öyleyse bu şansa Skype çeviri aracı ile mesajlaşarak sahip olabilirsiniz. 

İşimiz gereği yurt dışına açılarak yeni bağlantılar kurmak, yeni meslektaşlar tanımak, yeni müşteriler edinmek istiyoruz. Yabancı dili siz bilseniz muhatabınız bilmiyor. Siz, İngilizce biliyor olsanız bile Arap ya da Rus müşteriniz yabancı dil bilmiyor olabilir. O an sizinle iletişime geçmek isteyebilirler. Böyle bir durum karşısında nasıl bir çözüm olabilir diye düşünenlere Skype çeviri aracı imdadınıza yetişiyor. 

Tabii ki konuşma iletişiminin yerini hiç bir şey alamaz. Fakat teknoloji bu gibi durumlar için büyük bir hızla gelişerek çözümler üretiyor. Ekip olarak tüm internet iletişimimizi Skype üzerinden gerçekleştirdiğimiz için deneyimlerimize göre Skype çeviri aracının, Google çeviri hizmetinden daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

Eski bir Rus girişimi olan Skype (Microsoft 2011 yılında 8,5 milyar dolar ödeyerek satın aldı) iletişim uygulamasını Rus pazarının büyük bir çoğunluğu hala aktif olarak kullanıyor. Dünya genelinde 300 milyon, ülkemizde de on milyona yakın kullanıcıya sahip olan iletişim uygulaması, geçen seneden bu yana web tabanlı hizmet veriyor. Skype, uygulamasını indirmeye gerek kalmadan direkt olarak kendi web sitesi üzerindende erişilebilir hale geldi. 

Skype çeviri aracı ile;

  • Yazılı sohbet sırasında 50 dilde çeviriyi yapabilirsiniz.

  • Karşı tarafın yazdığı dilde anlık cevaplama yapabilirsiniz.

  • Özellikle yurt dışı bağlantılı emlak firmalarıyla kolay iletişime geçebilir, yeni pazarlar edinebilirsiniz.

  • Uluslararası emlak ofislerindeki arkadaşlarınızla  daha kolay anlaşalabilir, dostluklar kurabilirsiniz.

  • Skype uzaktan eğitim ve kurumsal eğitime yardımcı olabilir.

  • Görüntülü görüşme kalitesi diğer uygulamalara göre daha yüksektir.

  • Birden fazla kişinin katılımıyla görüntülü toplantılar yapabilirsiniz.

  • Ücretsizdir.

Bütün bunların yanında uygulama, anlık sesli çeviri özelliği Skype Translator‘a kavuştu. Geçen yıldan bu yana uygulanan bu özellik sayesinde, görüşmelerde çeviri derdi de sona erecek. Şimdilik Mandarin, İngilizce, İspanyolca, Almanca, İtalyanca, ve Portekizce olmak üzere sesli olarak, konuşma sırasında 7 dilde gerçek zamanlı çeviri hizmeti sunuyor. Türkçe sesli çeviri için biraz daha beklememiz gerekecek. Bu konuya ait gelişmeleri yakından takip ederek sizlerle paylaşacağız.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Kiraya Verilmek Üzere Yatırım Amaçlı Gayrimenkulün Riskleri Nelerdir?

indir (1)

Kiralık Gayrimenkulün Riskleri Nelerdir?

Gayrimenkul sektöründe yatırım yapmayı düşünenler için pek çok kitap ve dergi piyasaya sürülüyor. Bunun yanı sıra ‘profesyonel danışmanlar’ da seminerler düzenleyerek yatırımcılara yol göstermek istiyor. Belli bir nakde sahip yatırımcılar için gayrimenkul alıp kiraya vermek mantıklı bir seçenek olarak düşünülebilir.

Evet, bu şekilde zengin olmak mümkün, ancak zengin olma hayalleri kurarken kimse kaybetmek istemez değil mi? Kitaplar, dergiler, seminerler gayrimenkul yatırımının sizleri kolay ve hızlı şekilde zengin yapacağını anlatırlar. Bu o kadar da kolay değildir.

Bir ev satın alıp kiraya vermek ve düzenli bir gelir sahibi olmak kulağa hoş geliyor olabilir, ancak bir ev sahibi olmanın ne anlama geldiğini iyi düşünmek gerekiyor. Kırık lavabolar, tıkanmış tuvaletler, kiracı tarafından daireye verilen zarar, geç ödemeler ve hatta bazen ödenmeyen kiralar… Yeni bir kiracı bulabilmek için önceki kiracının sizlere açtığı bu masrafları karşılamalısınız.

Yine bunun için doğru tercihleri yapmalı, arızaları giderecek işi bilen ustalar bulmalı ve uzun telefon görüşmelerine hazır olmalısınız. Eğer evi krediyle aldıysanız kredi kontrolleri, sigorta, hukuk danışmanlığı, kira için vereceğiniz ilanların reklam ücretleri, bunları da hesaba katmalısınız.

Tüm bu problemlerle yüzleşmeden önce, yani bir gayrimenkulü almadan önce sizlere ciddiye almanız gereken bir dizi tavsiyelerim var.

  • Çok iyi bir fırsat olduğunu düşündüğünüz bir gayrimenkule neden hemen para yatırasınız? Sonuçta her zaman iyi fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Bunun yerine profesyonel emlak danışmanlarının size sunacağı teklifleri incelemelisiniz.

  • Gayrimenkulünüzü kiraya vereceğiniz insanların daha önceki sözleşmelerini inceleyin. İstikrarlı bir ödeme grafiği varsa ve uzun yıllar aynı evde kalmışsa güven duyabilirsiniz.

  • Gayrimenkulü kredi ile alacaksınız, ne kadar taksit ödeyeceğinizi iyi hesaplayın. Unutmayın her ay sonu sabit bir ödeme bekliyor olacak. Bunun için gayrimenkulün getireceği kirayı ve ödeyeceğiniz krediyi kendi bütçenizle denk getirmeye çalışın.

  • Gayrimenkulün net piyasa fiyatını öğrenmeye çalışın. Kredi ile çok yüksek fiyata alacağınız bir gayrimenkul, ödemeler bittiğinde hanenize eksi olarak yazılabilir.

  • Gayrimenkulü mutlaka kiraya verebilirim gibi düşünerek yatırım yapmayın. Kiracı olsa da olmasa da gayrimenkul vergileri, sigorta, kamu hizmetleri ve aidatları ödemek zorundasınız.

  • Gayrimenkulünüzü ve sizi korumanın en iyi yolu kendinizi profesyonellere emanet etmektir. Hem gayrimenkulünüzün piyasadaki kira değerini tespit etmek hem de yapacağınız kira kontratını aleyhinize olmayacak şekilde düzenletebilmek için profesyonel emlak danışmanlarıyla iletişime geçmelisiniz.

  • Bazen sizinle hiçbir alakası olmayan konular ya da olaylar mülkünüze zarar verebilir. Peki, bu zarardan nasıl kurtulabilirsiniz? Doğal afetler ya da kaza sonucu ortaya çıkacak hasarları önleyecek süper güçlere sahip değilseniz, deneyimli sigorta firmalarından birine evinizi sigortalatmalısınız. Yıl bazında gözünüzde büyüyen ücretler başınıza böyle bir kaza geldiğinde çok işinize yarayacaktır.

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Dijital Etiket Nedir? Emlakçının Dijital Etiketi Nasıl Olmalıdır?

Dijital etiket”. Bu kavram nedir ve gayrimenkul profesyonelleri için ne anlam ifade eder?

Teknolojinin ve teknolojiyi kullanmamızı sağlayan araçların dünyayı sürekli gelişen bir süreç içerisine çekmesi, bu teknolojiyi, trendleri ve müşterilerin beklentilerini yakalamak adına emlak profesyonellerini zorlamaya devam ediyor. Biz emlak profesyoneli olarak bunu başarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak yeterli oluyor mu?

Unutmayın ki teknolojiyi kullanma biçiminiz sizin dijital etiketinizi oluşturur ve bu etiket kötü biçimde üzerinizde kalırsa çoğu zaman komik duruma düşebilirsiniz. Şimdi size yeterli olmayan noktalarda başvurabileceğiniz bazı ipuçları vereceğiz. Bu ipuçları, gerek meslektaşlarınızı ve müşterilerinizi etkilemek gerek utanç verici büyük gaflar yapmamak adına size hayat verebilir.

Geri sayım başlasın!

Kimseden faks numarası istemeyin

Günümüzün genç alıcıları ve satıcıları, artık çok daha fazla teknolojiye hâkim durumdalar. Eğer onlara antika bir yol seçerek faks yoluyla iletişime geçmeyi sunarsanız, gülünç duruma düşebilirsiniz. Üstelik karşınızdakiler, sektörü ve çağın getirdiklerini takip etmediğinizi ve bu alanda geri kaldığınızı düşünür. Çünkü bu yaptığınız, telefon yerine telgraf kullanmak gibi bir şeydir.

Saçma bir telefon melodisi seçmeyin

Kendi zil sesinizi seçebiliyor olmanız illa ki kendi istediğinizi seçmenizi gerektirmez. Dinlemekten keyif aldığınız müziği veya çocuğunuzun melek gibi sesini kaydederek melodi yapmaktan vazgeçin! Sadece kayıtlı olan klasik ve sizi resmî gösterecek bir melodi seçin ve onu kullanın.

Telefonunuzu sessize almayı unutmayın

Müşterileriniz ve stratejik partnerleriniz sizinle diyaloğa girdiğinde, sizden büyük bir dikkat beklerler. Bu anlarda onları dinlediğinizi ve önemsediğinizi belli etmelisiniz. Müşteriniz tam en önemli noktaya gelmişken “zırıl zırıl” çalan bir telefon ile sözünün kesilmesinden hiç hoşlanmayacaktır.

Üstelik bu yeni teknoloji çağında görgüsüzlüğün de bir göstergesi denilebilir. O nedenle telefonunuzu sessize alın ve gerektiğinde göz ucuyla kontrol edebileceğiniz bir noktaya koyun.

İzinsiz veri kullanmayın

Veri kullanımı bazen çok hassas bir konu haline gelebilir ve telefonunuzdan mesajla fotoğraf göndermenin bir kontrolü ve sınırı olmadığı için bu etik olarak sorunlu bir davranış olabilir. Facebook üzerinde bir fotoğrafı izinsiz kullandığınızda bunun fark edilme oranı daha yüksektir.

Ancak telefon mesajlaşmasında bunun kontrol edilmesi mümkün değildir. Siz yine de teknoloji etiğine uyarak mesaj atacağınız resimleri göndermeden önce sahiplerinden izin alırsanız, bu dijital etiketiniz açısından son derece olumlu bir ilerleme olacaktır.

Rastgele etiketler oluşturmayın

Sosyal medya platformlarında kullanılan etiketler sohbetlere katılmanıza olanak sağlar. Bunları kullanmak çok önemlidir. Ancak bu etiketleri doğru ve alakalı yerlerde kullanmazsanız başkaları için çok can sıkıcı ve itici hale gelebilirsiniz.

Pinterest’i küçümsemeyin

Eğer sektörünüzle ilgili bir blog sahibiyseniz ve bloğunuzda çok sayıda resim ve fotoğraf kullanıyorsanız, Pinterest platformunu mutlaka kullanmalısınız. Her ay milyonlarca kişinin ziyaret ettiği Pinterest, bir emlak profesyoneli için vazgeçilmezler arasında olmalıdır.

Sosyal medyada bir ‘spammer’ olmayın

Her emlak portföyünüzü ve her ayrıntıyı Facebook’ta paylaşmak veya Twitter’da etiketlemek zorunda değilsiniz. Üstelik bunu tüm sosyal platformlarda aynı anda aynı verilerle yapıyorsanız daha da vahim bir durum olur.

Sizi hem Facebook’tan hem Twitter üzerinden takip edenler sürekli aynı ve benzer içeriklere rastladıkça, zaman içinde gereksiz içerik paylaşan bir spammer durumuna düşebilirsiniz.

Instagram hesabınızı Twitter’a bağlamayın

Instagram hesabınızı Twitter’a bağladığınız zaman, paylaşmış olduğunuz fotoğraflar Twitter’da sadece link olarak görünür ve tıklandığında başka yere yönlendirir. Dolayısıyla bu saçma hareketi asla yapmayın. Ancak şöyle yapabilirsiniz: Önce Twitter’da bir fotoğraf paylaşıp ardından bunu Instagram’da paylaşabilirsiniz.

Sembolleri aşırı kullanmayın

Emoji denilen yüz ifadelerinden oluşan sembolleri kullanmayı genel olarak çok seviyoruz. Ancak bunun iş hayatında hiç profesyonel görünmediğini kabul edelim. Tıpkı on dört yaşında bir çocuk gibi her cümlenin sonunda bir surat ifadesi kullanmak karşımızdakine biraz lakayt gelecektir. İş hayatı biraz ciddiyet ister.

Her görüşmenize tüm cihazlarınızı taşımayın

Teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, insana en iyi öğretici yine bir insandır. Bir randevuya giderken illa ki akıllı telefon, tablet ve laptop gibi cihazları peşinizden sürüklemek zorunda değilsiniz. En azından hepsini değil, eğer sunum yapmayacaksanız sadece telefonunuzu taşıyabilirsiniz.

Mobil uyumlu olmayan bir web sitesi yapmayın

Eğer mobil uyumlu olmayan bir web sitesine sahipseniz, boşuna uğraşmışsınız demektir. Artık çoğunlukla mobil üzerinden girilen web sitelerinde bu ayrıntı göz ardı edilmemeli.

Linkedin bir Facebook değildir 

Gerçek emlak profesyonelleri(şahin) ile profesyonellikle alakası olmayan doğan görünümlü şahinleri birbirinden ayrıldığı nokta, sosyal mecra üzerinden yaptıkları paylaşımlardır. Özellikle kariyer ve iş bulma sitesi olarak en son Microsoft‘un 26 milyar dolar değerlemeyle satın aldığı Linkedin sitesi,  iş profesyonellerinin buluşma, iş ağını genişletme ve yeni iş imkanları yaratma açısından son derece önemli bir sosyal medya kanalıdır.

Fakat bu mecrayı hala kişisel olarak kullanan çok komik kişilere rastlamakta pekala mümkün. Bu mecrada özellikle “Günaydın”, “İyi akşamlar”, “Hafta sonunuz iyi geçsin” gibi  paylaşımları görmek artık çok sıkıcı bir hale geldi. Ve özellikle şikayetler, sızlanmalar, değişik dini ve siyasi paylaşımlar gibi profesyonelliğinizden eser kalmayan bu tür ifadelerin yeri gerçekten Linkedin değil. Paylaşımlarınızı eğer bu şekilde sürdürmeye devam ederseniz komik duruma düştüğünüzü size kimse söylemeyecektir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Uzmanlarının Kullanabileceği Teknolojik Araçlar Nelerdir?

Hepinizin başına gelmiştir, kendinizi çamura saplanmış gibi hissedersiniz. Belki de sadece kötü bir hafta geçiriyorsunuzdur ya da tüm süreçlerinizin yeniden gözden geçirilmesi gerekebilir.

Durumunuzun nedenlerine bakmaksızın her ne olursa olsun eğer yeterli teknik donanıma sahipseniz sorunun çözümü daha kolay olacaktır.

Emlak danışmanları her biri farklı alanda işe yarayan pek çok farklı araca sahiptir. Eğer herhangi bir konuda takıldıysanız ya da kendinizi profesyonel olarak geliştirmek istiyorsanız bu araçlardan birini deneyebilirsiniz.

PicMonkey

İnsan beyni görsel bilgileri metinlere göre 60.000 kere daha hızlı işlemektedir. Bu nedenle sosyal medya platformlarınızda başarılı olmak için öne çıkarmanız gereken görselliktir. PicMonkey uygulaması da burada devreye girer.

PicMonkey, size fotoğraflarınızı potansiyel müşterileriniz ile paylaşmadan üzerinde oynama imkanı tanıyan ücretsiz bir fotoğraf düzenleme uygulamasıdır. Bu ücretsiz hizmetin avantajlarından faydalanarak sosyal medya hesaplarınızda aradaki farkı görebilirsiniz.

HootSuite

Sosyal medyada pek çok alanda konuşmak, Facebook, Twitter ve Linkedin gibi farklı platformları yönetmek son derece kafa karıştırıcı olabilir. HootSuite ile sosyal platformlarda paylaşacağınız mesajlarınızı planlayabilir ve paylaşım zamanlarınızı belirleyebilirsiniz. Bu uygulama sizi hem stresten kurtarır hem de sosyal medya platformlarınızı daha etkin yönetmenizi sağlar.

HootSuite, bireysel kullanımlar için ücretsizdir. Bu zaman kurtarıcı araç, şirketler için de 1-10 kullanıcı arası aylık 8,99 dolar gibi makul bir fiyatadır.

Keynote

Eğer sunum yapıyorsanız Keynote sizin için kesinlikle bir zorunluluktur. Keynote size iPad, iPhone ya da iPod touch üzerinden sunum yapma olanağı sağlıyor.

Eğer sıklıkla mobil durumda iseniz bu uygulama sizin için son derece uygundur. Sadece 9,99 dolar ödeyerek istediğiniz her yerde ve zamanda birinci sınıf sunumlar yapmanız mümkündür.

Google Alerts

Acaba insanlar siz ya da şirketiniz hakkında online ortamda konuşuyorlar mı? Google Alerts ile bunu yapmanız mümkündür. Spesifik bir isim ya da terim girerek Google Alerts de arama yaptırabilirsiniz. Uygulama aradığınız isim ya da terimin geçtiği internette yayınlanan metinlerin bilgilerini size uyarı olarak getirecektir.

Bu özellikle belirli bir bölgedeki gayrimenkul işlemlerini araştırıyorsanız çok işinize yarayacaktır. Belirli uyarı ayarları kurarak belirli bir bölgedeki yeni ev ilanlarını görebilir ve yarışın bir adım önüne geçebilirsiniz.

Dropbox

Eğer dosya saklama ve paylaşma platformu arıyorsanız Dropbox, en iyi ve uygun çözümdür. Dosyalarınız bulut teknolojisiyle tarayıcı üzerinde saklayarak iş arkadaşlarınız ile paylaşmanın yanı sıra tablet, bilgisayar ve cep telefonu gibi alternatif ortamlardan da dosyalarına erişebilirsiniz. Bu uygulamayı son derece kullanışlı bir hale getirir.

İlk iki gigabit ücretsiz olup daha fazla saklama yeri isterseniz aylık 9,99 dolar ödeyerek 100 gigabite kadar saklama alanına sahip olabilirsiniz.

Google Calendar

İyi organize olmak ve önemli şeyleri kaçırmamak istiyorsanız Google Calendar tam size göredir. Ücretsiz olmasının yanısıra tüm cihazlar ile uyumlu olması nereye giderseniz gidin hangi cihazı kullanırsanız kullanın önemli şeyleri kaçırmamanızı sağlar.

Uygulama aynı zamanda takviminizi ev, iş ve diğer istediğiniz farklı alanlar için ayırmanızı sağlar. Böylece çakışan randevular ya da önemli bir şeyi atlama riskini ortadan kaldırmış olursunuz.

Evernote

Evernote, organize olmak için kullanılabilecek bir başka uygulamadır. İhtiyacınız olduğunda notlar alabilir, içeriklerinizi müşterileriniz ya da meslektaşlarınız ile paylaşabilir ve yine pek çok farklı araçtan uygulamayı kullanabilirsiniz.

Eğer notlar almayı seven biriyseniz Evernote kesinlikle size göre bir kaynaktır. Ayrıca uygulamaya daha sonra okumak üzere beğendiğiniz makalelerin adreslerini de kaydedebilirsiniz.

Google Drive

Dropbox’ın benzeri olarak Google Drive da size dosya saklama ve erişme ve ekibiniz ile paylaşma hizmeti sunar. Uygulama özellikle birileri ile proje üzerinde ortak çalışma planınız bulunuyor ise dokümanlar üzerinde oynama imkanı tanıyarak çok işinize yarayacaktır.  Ayrıca 15 gb saklama alanı ücretsizdir.

Bir dahaki sefere sizi çıkmazdan kurtaracak bir araç ararsanız bu uygulamalardan birini kullanmayı deneyin. Bu uygulamalar sizi daha organize ve daha başarılı kılacak önünüze profesyonel dünyanın çıkardığı pek çok engeli daha kolay aşmanızı sağlayacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

2018 Kat İrtifak Ve Mülkiyet Projesi Harç Ücretleri

kat-irtifak-ve-mulkiyet-projesi-harc-ucretleri-2018

Pek çok kişi tarafından kat mülkiyeti ve kat irtifakı terimleri çok karıştırılır. Bu yazımızda 2018 yılının gelmesiyle birlikte kat irtifakı ve mülkiyeti harç ücretleri ne kadar oldu ve kat irtifakı ile kat mülkiyeti nedir gibi sorulara cevap bulacağız…

İlk olarak kat irtifakı ve kat mülkiyeti nedir sorusuna cevap verelim;

Kat irtifakı; Bir arsa üzerinde ilerleyen zamanda kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından kurulan hak oluyor.

Kat Mülkiyeti; İnşaatı tamamlanmış ve iskan belgesi alınmış olan yapılar üzerinde yapılan satışlarda kazanılan mülkiyet hakkıdır.

Binaya alınacak kat irtifak-mülkiyet projesi için belli oranlarda ücret ödemesi yapılıyor. Peki, kat irtifak ve mülkiyet projesi harcı 2018 ne kadar?

Kat İrtifak Ve Mülkiyet Projesi Ücreti 2018

1. Konutlarda Her Bağımsız Bölüm Başına adet 100 TL

2. Ticaretlerde 100 metrekareye Kadar (dahil) Bağımsız Bölüm Başına adet 550 TL

3.Ticaretlerde 100 metrekare Üzeri Bağımsız Bölümlerde İlave Her Bir metrekare için 6.2 ye İlave Olarak metrekare 1 6.3 TL

4. Diğer Fonksiyonlarda 100 metrekare ye Kadar (dahil) Bağımsız Bölüm Başına adet 450 TL

5. Diğer Fonksiyonlarda 100 metrekare Üzeri Bağımsız Bölümlerde İlave Her Bir metrekare için 6.4 e İlave Olarak metrekare 0.5 6.5 TL

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçılar için Kartvizit Uygulaması “Microsoft Pix”

Microsoft Pix” Uygulaması ile Kartvizitleri Rehberinize Tarayabilir, LinkedIn’de Kişileri Bulabilirsiniz.

LinkedIn kendi kartviziti tarama uygulamasına sahipti, CardMunch, kağıt kartların sadece ölmeyi reddettiği bir dünyada yararlı bir amaca hizmet ediyordu. Ancak bu uygulama 2014 yılında tekrar kapatıldı. LinkedIn, kullanıcıların Evernote yerine taşınmasını önerdi. Bugün Microsoft, iş kartı taramasını geri getiriyor – ancak bu sefer, özel bir kart tarayıcı uygulamasıyla değil, çok amaçlı, AI destekli kamera uygulaması Microsoft Pix .

Microsoft, 2016’da daha iyi resimler çekmenize yardımcı olan bir iOS uygulaması olarak piyasaya sürüldüğünden beri , Pix için üretkenlikle ilgili daha fazla kullanım alanı bulmaya başladı. Örneğin, Eylül ayında, uygulama, belgelerin, post-it, yazı tahtalarının ve evet, kartvizitlerin daha iyi fotoğraflarını çekmenin bir yolunu içerecek şekilde güncellendi .

Ancak, bugünün güncellemesiyle, Pix’ın kartvizit akıllıları yükseltiliyor – bu kez bir LinkedIn entegrasyonu ile. IOS uygulamasının en son sürümünde, Pix hem iPhone’unuzun adres defterine hem de LinkedIn hesabınıza yeni kişiler ekleyecek yeni bir kartvizit özelliği içerir.

Pix güncellemesi, Microsoft’u, LinkedIn’de 2016’da 26.2 milyar dolara satın almasının ardından , LinkedIn’le bütünleştirmenin birkaç yolundan sadece bir tanesi . Ayrıca, Office 365 , Outlook.com , Dynamics 365 , Word ve Windows 10gibi diğer ürünlerine de LinkedIn’i bağladı. .

Microsoft Pix’in güncellenmiş sürümü bugün kullanıma sunuluyor . App Store’dayaymak zorunda olduğu için henüz sahip olmayabilirsiniz , bu yüzden gözlerinizi soymaya devam edin.

Bu makale aslında TechCrunch’ta yayınlandı .

Hedef Kitlenizi Belirleyin, Etkili Kampanyanızı Kendiniz Oluşturun…

Emlak pazarlama sırasında kendinize bir hedef kitle belirlemezseniz, pazarlama kampanyanız rüzgarda nereye gideceği belli olmayan uçurtma gibi olur; bir o tarafa bir bu tarafa savrulur.

Herkes için cazip olabilecek bir kampanya yaratabilmek hem çok geniş bir alana hitap etmeyi gerektirir hem de uygulanabilir değildir. Portföyünüzdeki gayrimenkulleri satabilmek için müşterinizi tanımanız gerekir. Hedef pazarınızı tanımlamak söylendiğinden daha zor bir faaliyettir. Kendinize ne yapmak istediğinizi belirlemek için zaman tanımanız gerekir.

Yapmak istediğiniz niş(arsa, villa, konut, turistik, kiralama) ne? Deneyiminiz ne üzerine? Hedef kitleniz olacak demografik kitleyi belirlerken güçlü yönlerinizi bilmek size yardımcı olacaktır.

Hedef Pazarınızı Belirleme

Hedef pazarınızı belirlerken hangi kriterler kullanılmalı? Potansiyel müşterilerinizi belirlerken coğrafi, ekonomik ve sosyal kriterler kullanılarak alanın daraltılması gerekiyor. Hedef pazarınızı iyi olduğunuz alanları göz önünde bulundurarak belirlemek, başarıya giden anahtarlardan biridir. Bir emlak profesyoneli için lüks gayrimenkuller pazarlamak daha büyük başarılar getirirken, bir diğeri için küçük çocuklu ailelere satış yapmak da daha başarılı olabilir. Bu iki farklı emlak profesyoneli, müşterilerinin ihtiyaçlarına göre satış materyalleri kullanmalı ve planlamasını bu doğrultuda yaparak çaba harcamalıdır.

Müşterilerin talep kriterlerine çözümler üretmekle zaman kaybetmeyi bırakın, sizin coğrafi bölgenizde neler alındığını ve satıldığını araştırın. Kendinizi bölgenize adapte edin.

Araştırma

Kendi bölgenizdeki emlak piyasası hakkında asla çok fazla şey bilemezsiniz. Ancak kendi niş alanınızı bulabilmeniz için araştırma zorunludur.

Örneğin yaşadığınız bölgede çoğunlukla apartman daireleri bulunuyorsa çok fazla müstakil ev yok ise hedef kitlenizi apartman dairesinde yaşamak isteyecek müşteriler üzerinde yoğunlaştırmanız gerekecektir.

Pazarlama stratejisini herhangi bir gayrimenkul türü üzerinde oluşturmak istemeyen bir başka emlak profesyoneli ise hedef pazarını bölge seçerek oluşturabilir. Gelişme vadeden ve şehrin diğer bölgelerine göre daha çok işlem hacmine sahip bir bölgede satış yapmak üzere bir pazarlama faaliyeti geliştirebilir.

Bazı ekstrem örneklerde hedef kitlesini müşterilerin ideolojik gruplarına göre seçmek isteyen emlak profesyonelleri olabilir. Muhafazakar müşterilerin tercihlerine göre pazarlama stratejileri oluşturarak satış yapmayı planlayan emlak uzmanları olabileceği gibi liberal görüşe sahip müşterileri kendine hedef pazar seçen ve bu kitleye hitap edecek evleri satmayı amaçlayan uzmanlar da olabilir.

Pazarlama Planı Oluşturma

Hedef kitleniz pazarlama stratejinizdeki yaklaşımınızı belirler. Örneğin yazlık ev arayan müşterileri kendine hedef kitlesi olarak seçen bir emlak profesyoneli aylık tanıtım maili gönderimi, sosyal medya reklamları ve online reklamlar aracılığı ile müşterilerine ulaşmayı tercih edebilir. Bu klasik cümleler içeren ve geniş kitleleri hedefleyen bir reklam kampanyasından hem daha az maliyetli olacaktır, hem de hedef pazara daha kolay ulaşılacaktır.

Pazarlama dünyasındaki pek çok sorun gibi, hedef kitlenize ulaşana kadar bazı sorunlarla karşılaşmanız normaldir. Hedef kitlenize ulaşacak doğru pazarlama kombinasyonunu bulana kadar bazı deneme ve hatalar olacaktır. Yaptığınız her pazarlama planı sizin hedef kitlenizi ne kadar tanıdığınızın bir pusulası olacaktır. İlanlar, reklamlar, bloglar, makaleler, web sitesi içerikleri, doğrudan mailler ve haber gönderileri sizin deneyiminizin kanıtı olan birer alan olacaktır.

Örneğin yazlık evleri kendine niş bir pazarlama alanı olarak belirleyen bir emlak profesyoneli hazırladığı blogda yazlık evler ile ilgili çeşitli makalelere yer vererek hedef kitlesinin ilgisini çekmeyi başarabilir.  

Başarıyı Ölçmek

Yeni bir pazarlama kampanyası yapıyorken tabii ki nasıl gittiğini, hedef kitleniz tarafından kampanyanızın doğru algılanıp algılanmadığını da kontrol etmeniz gerekmektedir.

Hedef kitlenizi oluşturma konusunda ne kadar başarılı olduğunuzu ölçmenin çeşitli yöntemleri var;

  • Daha çok müşteri sizi aramaya ya da ofisinize gelmeye başlar.

  • Daha çok ev sahibi tarafından beraber çalışmak üzere aranmaya başlarsınız.

  • İnternet sitenizin ziyaretçi trafiğinde artış gözlenir.

  • Sosyal medya ağlarından daha çok müşteri ile iletişime geçersiniz. 

  • Müşteri tabanınız genişlemeye başlar.

  • Bölgenizde marka farkındalığınız artar. Müşteriler markanızı daha iyi tanımaya başlarlar. O zamana kadar farkınızda olmayan müşteriler bile sizinle iletişime geçmeye başlar.

  • Daha çok gayrimenkul satmaya ve portföyünüze daha çok gayrimenkul eklemeye başlarsınız.

Hedefleriniz gelirlerinizi bir yıl içerisinde iki katına çıkarmak olmamalı. Bazı emlak şirketleri memnun olmuş müşterilerle yetinmeyi de bilirler. Çünkü memnun müşteri yeni müşteriler getirecektir. Memnun müşteri size pazar payı getirecektir. Emlak piyasası tavsiye üzerine işleyen bir piyasadır, memnun müşteriler sizi yakınlarına tavsiye ettikçe sizin müşteri sayınızda artacaktır. Pazar payınız müşterilerinizi memnun tutmayı başardıkça zamanla daha çok artacaktır.

Hedef kitlenize odaklanan bir pazarlama kampanyası gelirlerinizin artmasını sağlar. Küçük niş bir gruba odaklanmak pazarlama stratejilerinize müşterilerden hızlı geri dönüş almanızı sağlayacak, satışlarınız artacak bu da gelirinize yansıyacaktır. Hedef kitlenizin küçük bir grupla sınırlı kaldığını düşünüyor iseniz onu genişletmek de mümkün. Sizin deneyiminizden yararlanmak isteyecek hedef kitlenize yakın gruplar bularak onları da hedef kitlenize katabilirsiniz.

Örneğin, yazlık ev almak isteyen kişiler gibi sahil kentlerinde ev almak isteyen başka kişiler de sizin hedef kitlenizin içerisine dâhil edilebilir. Hedef kitlenizi genişletmek konusunda özgür olun ancak hedef kitlenizi çok fazla genişletmemeye dikkat edin.

Unutmayın müşterilerin talep ve ihtiyaçları farklı olacağı için çok kalabalık hedef kitlelere seslenmek her zaman çok daha zor ve maliyetlidir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşinde Anahtar Performans Göstergeleri Nelerdir?

Bir gayrimenkul firması sahibi veya yöneticisi olarak en önemli rolünüz, sektörde başarıya ulaşabilmek için önünüze bazı amaçlar ve hedefler koymanızdır. Bu hedefler, gelir üretimine odaklanmanızı sağlamakla birlikte, aynı zamanda benzersiz bir endüstri olan gayrimenkul sektöründe, ekibinizin satış yapmak için yüksek performans göstermesine de yardımcı olur.

Peki, ekibinizin performansını arttıracak olan iyileştirmeleri ve onların önüne koyacağınız kıstasları nasıl belirleyebilirsiniz? Ünlü gayrimenkul ve iş koçu olan Michael Sheargold, bu sorunun cevabını birkaç tane anahtar performans göstergesine dayandırıyor. Ona göre bir firmanın verimliliğini arttırmanın ve satıştaki büyüme hedefini yakalamasının belli başlı anahtar göstergeleri var. Şimdi bu göstergeleri birlikte inceleyelim.

1. Müşteriyle sürekli iletişim kurmak

Sheargold, ilk anahtar performans göstergesinin müşterilerle iletişime geçmek olduğunu belirtiyor. Öyle ki ona göre bir gayrimenkul firmasının, potansiyel alıcılar ile haftada en az 120 defa görüşme yapmış olması gerekiyor. Bu, iki gün boyunca 40 arama, üç gün boyunca 60 arama veya tüm haftaya yayılan aramalar şeklinde olabilir. Ancak bu aramalar işin olmazsa olmazı diyebiliriz.

Bu sayede haberleşmenin temelini atmış ve gelecekteki potansiyel alıcılarınıza size ulaşabilecekleri bir tünel yapmış oluyorsunuz. Firmanızın ay boyunca inanılmaz kazanımlar elde etmiş olmasını asla yeterli bulmamalısınız. Eğer o ayki müşterilerinizle olan bir sonraki görüşmenizi hesaba katmazsanız, o müşteriler bir daha hiçbir zaman sizin oluşturduğunuz tünelin içine giremez. Bu nedenle iletişimi hiçbir zaman kesmemelisiniz. Anlık düşünerek firmanızın geleceğini ileriye taşıyamazsınız.

2. Müşteri görüşlerini değerlendirmek

İkinci anahtar performans göstergesi, markanızın itibarının korunmasıdır. Sheargold, sadece alım satımını yaptığınız ev ile değil sonrasında müşterilerinizin memnuniyet derecesinin de firmanızın değerini belirleyeceğinin altını çiziyor. Çünkü memnun olan müşteriler firmanızı mutlaka başka yerlerde başka zamanlarda tanıtacaktır. Bu da firmanızın bir marka olması yolunda son derece önemlidir. Pazarda size olumlu geri dönüş yapan bir müşteri, firmanızın geleceğinin garantisi olabilir.

Bu nedenle müşterilerinizin size geri bildirimde bulunabilmesini sağlayacaklar ortamlar yaratmalısınız. Örneğin küçük bir anket yapmak veya web siteniz üzerinden yorumda bulunmalarını istemek gibi seçenekleri deneyebilirsiniz.

3. Ağ hedefleri oluşturmak

Özellikle firmanızın genç personellerine, çevreleri ile doğru şekilde iletişime geçerek bir ağ kurabilmelerini sağlayacak uygun verileri verebilmek de bir diğer anahtar potansiyel göstergedir. Örneğin onlara çevrelerindeki 20 insanı bu ağın içine çekmeleri için gayretlendirebilirsiniz. Bu ağ içerisinde emlak brokerları, esnaf, mimar ve alıcı firmaları olabilir. Bu firmalar ve kişiler firmanızla iş yapmak isteyebilir ve ileride uygun olduğunuzda onlarla işbirliği içine girebilirsiniz.

4. Listeler oluşturmak

Bu sektörde bir yıl içinde ne kadar ev satacağınıza dair tam bir sayı koyabilmeniz çok zordur. Pazardaki dalgalanmalar nedeniyle bunu tahmin edebilmek neredeyse imkansızdır. Ancak potansiyel satıcılar ile yapacağınız toplantılar sonrasında listelerinizin kesinlik yüzdesini arttırabilirsiniz. Bu toplantılarda pazar içindeki firmaların satışları hakkında bilgi sahibi olarak, az çok sektörün durumunu takip edebilirsiniz. Bu da hedeflerinizi daha net belirlemenize yarayabilir ve bu hedefleri gerçekleştirme yolunda olup olmadığınızı size gösterebilir.

5. Kişisel pazarlama faaliyetlerinde bulunmak

Çevrenizde kendinizi tanıtmanız, sosyal medyadaki varlığınızı arttırmanız ve piyasa raporları hazırlayarak bunları insanlara açık şekilde sunmanız, firmanızın ve markanızın bilinirliğini arttıracak ve dolayısıyla müşteri potansiyelinizi de arttıracaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Etkili Emlak Blog Yorumları Nasıl Yazılır?

Blog Yorumları

Her blog yazarı yazdığı yazıların daha fazla kişi tarafından okunmasını ister. Dolayısıyla da okuyucu kitlesini geliştirmek için çalışmalar yapmaya çalışır. 

Blog yorumları da ziyaretçi trafiğini arttırmanın etkili yollarından biridir. Hatta size daha farklı geri dönüşleri olabilir.

Blog Yorumlarının Faydaları Nelerdir ?

Bilinirliğiniz Artar

Yapacağınız etkili blog yorumlarının sizlere katacağı en önemli artı, blogunuzun bilinirliğinin artması olacaktır. Yazılara yapacağınız yorumlar sayesinde okuyucular ve konu sahibi kişinin dikkatini çekme imkanına sahipsiniz. Dolayısıyla düzenli olarak yapacağınız, yaptığınız bloga değer katan yorumlar sayesinde kendi bilinirliğinizi, marka değerinizi, arttırabilir.

Blogger’larla İlişki Kurarsınız

Blog yazarı olarak bir yola çıktıysanız aklınızın bir köşesinde bulundurmanız gereken durum diğer blogger’larla ilişki kurmaktır. Çünkü blogger’lar kendi aralarında bir dünya oluşturmuşlardır ve dolayısıyla bu dünyaya girmenin temel şartı diğer blogger’larla ilişki kurmaktır. Bunun en kolay yollarından biri de blog yorumlarıdır. Yorumlar üzerinden kuracağınız ilişki sayesinde daha başarılı bir blogger olabileceksiniz.

Daha Fazla Trafik Elde Edersiniz

Evet yorum yaparken ekleyeceğiniz blog adresiniz sayesinde blogunuza daha fazla trafik çekebileceksiniz. Yaptığınız etkili blog yorumları kullanıcılar gözünde merak uyandıracak, dolayısıyla da isminize tıklayarak sizin blogunuza giriş yapacaklar. Bu sayede de daha fazla ziyaretçi trafiği elde etmiş olacaksınız.

Blog Yorumları Sayesinde Trafiğinizi Arttırın

 

Kaliteli Backlink Kazanırsınız

Yapacağınız yorumların size katacağı bir diğer değer de SEO ile ilgilidir. Yorumlar sayesinde bloglardan doğal ve kaliteli backlink elde etmiş olursunuz. Bu da SEO çalışmalarınızın önemli bir parçası olacaktır.

Çeşitli İş Olanakları Elde Edebilirsiniz

Yapacağınız yorumlarda konu ile ilgili kendi düşüncelerinizi ve belki de becerilerinizi göstermeniz sizlere çeşitli iş olanakları kazandırabilir. Evet yorum yaparak iş mi bulunur, para mı kazanılır diye sorabilirsiniz. Ancak kesinlikle olabilir, hatta olmuş da. NEIL PATEL isimli blogger yazdığı bir yazıda 249 adet yorumla nasıl 25.000 Dolar kazandığını kaleme almış. Sizler de bu ilham dolu yazının türkçesini aşağıdaki kaynaktan okuyabilirsiniz.

Yorumla 25,000 Dolar Kazanmak

Eminim ki bu yazılanlardan sonra çoğunuz blog yorumlarının faydalı olduğuna kanaat getirmişsinizdir. Ancak dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var ki, bu yazdıklarımın hepsi etkili blog yorumları sayesinde elde edilecek kazınımlardır. Bu durumda akla hemen iki soru geliyor.

1 – Etkili Blog Yorumu Nedir ?

Etkili blog yorumu yaptığınız blog yazısına, yazara ve okuyucuya değer katan yorumdur. Bu kategoriye tahmin edebileceğiniz gibi,

Teşekkürler, Faydalı Paylaşım, Eline Sağlık

tarzındaki yorumlar girmiyor. Yapacağınız yorum gerçekten işe yaramalı ve okuyanı bilgilendirmenin yanında size cevap vermeye itmeli. Bu da sizin sitenizi ziyaret etme olasılıklarını arttırır.

Örnek Blog Yorumu

 

Gördüğünüz gibi örnek yorumda arkadaşımız yazara yönelttiği sorular ile konuyu farklı bir noktaya sürüklemiş ve yazının değerini arttırmaya çalışmış. Bu sayede yazı içinde değinilmemiş bir noktanın eklenmesini sağlayarak ilgi çekmeyi başarmıştır.

Etkili Blog Yorumları Nasıl Yazılır ?

Bunca yazıyı okuyup, bu konu hakkında bilgi almadan buradan ayrılsaydınız yorumlarda beni topa tutardınız herhalde. Hemen hiç hız kesmeden devam edelim.

İsminizi Doğru Seçin

Yorum yaparken gireceğiniz isim yorumunuzun etkinliğini pekiştirecektir. Sırf backlink alma amacıyla seçilen;

film izle, kişisel blog, abc nakliyat

tarzı isimler ben ve diğer bir çok blogger tarafından hoş karşılanmaz ve yoruma onay alamazlar.

Gravatar Profil Resminizi Ekleyin

WordPress siteler üzerine yapacağınız blog yorumlarında, Gravatar sistemi üzerinden profil resmi çekilmektedir. Dolayısıyla sisteme yorum yapacağınız mail adresi ile kayıt olur profil resmi belirlerseniz daha akılda kalıcı olacaktır. Bu sayede seçtiğiniz isim ile birlikte bir bütün oluşturup bir marka oluşturmanızı sağlayacaktır.

İlk Yorum!

Bunu Facebook üzerinde görüğümüz bu gereksiz amaçla karıştırmayın. Yazılara yapılan ilk yorumlar hem yazar tarafından daha çok dikkate alınır ve cevaplanır. Hem de diğer okuyucular tarafından daha fazla okunur. Bu sayede hem isminizi daha çok gösterebiliyorsunuz, hem de daha fazla trafik elde etme şansını yakalıyorsunuz. Bu arada konuyla tam alakalı olmasa da yazının gerisini şu şarkıyla yapabilirsiniz  YouTube videolarına “İlk Yorum” yazan kişiler hakkında bir animasyon ve şarkı.

Bilgi Verin

Yaptığınız yorum ile konuyu okumaya gelen kişilere vereceğiniz bilgiler sayesinde daha fazla kişinin ilgisini çekebilirsiniz. Bu da daha fazla tıklanma anlamına gelecektir. Unutmayın internet kullanıcılarının büyük çoğunluğu sadece sorunları için interneti kullanıyorlar. Dolayısıyla onlara çözüm üretmeye çalışın.

Soru Sorun

Yorumlarda sorular sorarak hem diğer okuyucularla hem de blog yazarı ile diyaloğa girme imkanına erişebilirsiniz. Bu da diğer blogger’larla bir bağ kurmanızı kolaylaştıracaktır.

Esprili Olun

Espirili içerikler her zaman okuyucular tarafından daha çok ilgi ile karşılanıyor. Bu durum kesinlikle yorumlar konusunda da geçerlidir. Espri katarak yapacağınız yorumar sayesinde daha fazla kişinin dikkatini çekebilirsiniz.

Bu durumları göz önüne alarak yapacağınız blog yorumları, hem sizin blogunuza hem de yorum yaptığınız bloga değer katar. Bu nedenle sizler de bu yazımı yorumlayarak yarar sağlayamaya ne dersiniz?

 

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak Blogu Yazmak İsteyenlere 10 Önemli İpucu…

Bugün bir blog sahibi olmak artık çok kolay. Ücretsiz yazılımlar ve internet üzerinde bulabileceğiniz sayısız kaynak ile blogunuzu dakikalar içerisinde kurup hayata geçirebilirsiniz.

Fakat asıl iş bundan sonra başlıyor. Blogunuzu eğer sadece kendiniz için yazmıyor ve insanların takip etmesini istiyorsanız, elinizdeki en önemli araç içeriğiniz olacaktır. İster tek kişilik dev bir kadroya, ister çok yazarlı bir yapıya sahip olsun blogunuzun içeriğine gerekli önemi vermezseniz bir süre sonra ziyaretçi istatistiklerine bakmak kendi kendinize konuşuyormuş hissine kapılmanıza yol açabilir.

Özellikle yeni başlayan ve orta seviye blog yazarlarının işine yarayacağını düşündüğümüz, içerikle ilgili 10 önemli ipucunu bir araya getirdik.

1- Kimin için yazıyorsunuz?

Eğer hedef kitlenizi tanımlayamazsanız, onlarla iletişim kuramazsınız. Yazdıklarınızı okumalarını istiyorsanız hedef kitlenizin kimler olduğunu, ne sevip ne sevmediklerini, ne yiyip ne içtiklerini anlamaya çalışmak zorundasınız.

Başlangıçta hedef kitlenizle ilgili ön görüleriniz %100 başarılı tahminler olmayabilir. Hiç hedeflemediğiniz kullanıcı profillerine rastlayıp, “bunlar da kim?” dediğiniz ziyaretçilerle karşılaşacak olursanız panik olmaya gerek yok. Bu durum son derece doğal…

Hazırladığınız içerik sizin başlangıçta hedeflediğinizden farklı bir kitlenin ilgisini çekebilir. Örneğin siz grafik profesyonellerine hitap etmeyi planlarken, grafiğe meraklı ama yeni başlayan kullanıcılar sitenizi daha faydalı bulabilirler. Bu gibi durumlarda, ziyaretçilerinizi değil en başta tanımladığınız hedef kitlenizi gözden geçirmekte fayda var.

Bu arada eğer bu maddenin sorusuna “kendim için yazıyorum” yanıtını verdiyseniz, size 20 dakika kazandıralım; doğrudan 10. maddeye geçebilirsiniz ?

2- Alıntı yapın, kopyala-yapıştır asla

Özellikle yazmaya yeni başladıysanız, kısa süre sonra bunun sandığınız kadar kolay bir iş olmadığını farkedeceksiniz. İlk zamanlarda günde birkaç kez yeni yazı yayınlarken, haftada birkaç keze, oradan da ayda bir iki yazıya düşüp paniğe kapılabilirsiniz.

Bu durumda çoğu kez blog boş kalmasın, yayınlanan yazıların arasında çok uzun süre olmasın niyetiyle kolay yoldan içerik elde etmek akla gelir. Bir süre sonra kendinizi her gün başka blogların veya yayınların içeriğini kopyalarken bulabilirsiniz. Bu blogunuzun sonu anlamına gelir. Çünkü okurlarınız için bu yazıların orjinal kaynağına ulaşmak ve özgün içerikleri kaynağından takip etmek hiç de zor değil.

Diğer yandan alıntı yapmak konusunda durum çok daha farklı. Siz kendi özgün içeriğinizi üretirken, konuyla ilgili bilgilendirici veya eğlenceli alıntılar yapıp, bir de bunu yaparken kaynak gösterirseniz sadece içeriğinizi zenginleştirmekle kalmaz, okuyucularınıza aynı konuyu başka yerde bir arada bulamayacakları farklı perspektiflerden aktarma şansına ulaşırsınız.

3- Samimi ve mümkünse eğlenceli yazın

Eğer yazdığınız konu çok fazla teknik değilse, yazı dilinizi samimi ve eğlenceli hale getirmeye çalışın. Konu uygun olduğu sürece herkes her konuyu biraz daha sıcak ve eğlenceli bir halde okumaktan memnun olur.

Eğer espri yeteneğinize güveniyorsanız, yazı içine (abartmadan) ufak espriler serpiştirmeye çalışın.

Diğer yandan bunun oldukça riskli olduğunu da gözden kaçırmamak lazım. Eğer doğru dozu tutturamazsanız yazılarınız okurlar tarafından fazla “sulu” bulunabilir. Esprilerinize yakın arkadaşlarınız çok gülüyor olabilir ama sözlü esprilerdeki lezzeti yazıya aktarmak her zaman kolay değildir.

4- Konuya değer katın

Haber odaklı yayınlar için bir haberi ilk aktaran olmak yani “breaking news” hayati önem taşır ama bu tip haberler üretmek herkes için kolay, hatta mümkün olmayabilir. Profesyonel yayınların bu tarzda haberler yayınlama imkanı ve potansiyeli çok daha fazla olduğu için onlarla bu konuda yarışmak, özellikle yeni başlayan bloglar için mümkün değil.

En iyisi kendi blogunuzda aktarmaya uygun olduğuna inandığınız son dakika haberlerini kaynak göstererek, alıntı olarak kullanmak. Fakat burada ikinci maddedeki kopyala-yapıştır tuzağına düşmemek için bu habere kendi yorumunuzu ekleyerek değer katmanız en mantıklısı olacaktır.

Okurların çok büyük kısmı o haberi zaten ilk yayınlayan kaynağından okuyacaklardır. Aynı haberi sizin blogunuzda tekrar okumaları için tek geçerli sebep sizin başka yerde bulunamayacak özgün yorumunuzu eklemeniz olacaktır.

5- Uzmanlık alanınızı netleştirin

Aklınıza gelebilecek her konuya ait yatay olarak içerik üreten en az 10 farklı blog veya yayın bulabilirsiniz. Eğer uzun zamandır hayatta olan bu yayınlarla rekabet edecek potansiyeliniz yoksa, kenarda kalmamak için en iyi tercihinizi içeriği daha dar bir alanda sınırlamak olacaktır.

Örneğin size rahatlıkla şu an için teknoloji konusunda genel içeriğe sahip bir bloga daha gerek olmadığını söyleyebilirim. Eğer bir şekilde çok ciddi anlamda fark yaratamayacaksanız genel olarak teknolojiyi ele almak yerine, örneğin sadece cep telefonlarına odaklanın. Cep telefonları ile konuyu daralttınız ama bu da yeterli olmayabilir. O zaman sadece akıllı telefonlar veya sadece mobil işletim sistemleri üzerine yazın.

Ne kadar çok şeyden bahsetmeye çalışırsanız, içeriğiniz o kadar yüzeysel hale gelecek ve ciddiye alınma ihtimali de o kadar azalacaktır. Ama siz konuyu daralttıkça hem rekabetin daha az olduğu kanallarda varlığınızı sürdürebilir, hem de sınırlı kaynağınızı, vaktinizi daha rahat uzmanlaşabileceğiniz bir alana odaklayarak, okuyucularınız için daha doyurucu içerikler üretebilirsiniz.

6- Okuyucuya saygı gösterin – 1

Eğer blogunuzu önemsiyorsanız, okuyucularınızı da önemsemelisiniz. Elinizden geldiği kadar sık içerik üretmeye çalışın. Eğer haftalarca yazamıyorsanız, haftada en azından bir kez yazabilecek duruma gelmeye çalışın. Haftada en az 1 özgün içerek duruma gelene kadar blogunuzun pek ciddiye alınmayabileceğini göz önünde tutmalısınız. Ne kadar sık içerik sağlarsanız, blogunuzun o kadar değer kazanacağını unutmayın.

Hızlı başlayıp, yolda ivme kaybeden bloglar okuyucularını da kaybeder. Ve kazanılması en zor okuyucu bir kez kaybedilmiş olandır.

7- Okuyucuya saygı gösterin – 2

Okuyucunuz asla şişirme olarak nitelendirilen bir yazıyı hak etmiyor. Sakın ama sakın kolaya kaçarak, onlara kötü içerik sunmayın ve kulaktan kulağa pazarlamayı asla hafife almayın. İyi bir içeriğin ulaştığı bir kişi size 10 yeni okuyucu kazandırabilir. Diğer yandan kötü bir içerik yüzünden kaybettiğiniz okuyucuyu tekrar geri kazanmak sandığınızdan çok daha zor olabilir.

Eğer yoğun bir şekilde Twitter kullanıyorsanız burada anlatmaya çalıştığımızı daha iyi anlayacaksınız. Twitter aslında, bir tweet’den sonra bir anda takipçilerin nasıl bir anda azalabildiği gerçeğini ve kaliteli içerik üretmenin ne kadar önemli olduğunu pek çok kişiye en kolay yoldan öğretti.

8- Sinirlerinize hakim olmayı öğrenin

İnternetin bugün ulaştığı noktanın en büyük avantajlarından biri de insanların en pratik şekilde birbirleri ile etkileşime girebilme imkanı. Artık her hangi bir konuya yorum yapmak çok kolay. Her blog yazarının istediği şey, yazısına daha çok yorum yapılmasıdır.

Fakat her yorum beklediğiniz tarzda olmayabilir. Ne yazık ki internet, bazı kullanıcıların içlerindeki muhalif hisleri çok kolay bir şekilde ortaya dökmelerine de yardımcı oluyor. Yapıcı olmaktan uzak, ağır eleştiri ve hatta hakaret içeren yorumların sayısı ne yazık ki hiç de az değil.

Eğer blogunuza önem veriyor ve yakından ilgileniyorsanız, muhtemelen siz de bu tip moral bozucu yorumlarla karşılaşacaksınız. Bu tip durumlarda en sık tekrarlanan hata, bu tip yorumlara aynı tarzda yanıtlar vermektir. O yorumu yapan kişi belki konuyu ertesi gün unutacak, siz de 3 gün sonra anımsamayacaksınız bile. Ama internetin hafızası hepimizden daha keskin ve o gereksiz yoruma verdiğiniz gereksiz yanıt internette varlığını çok uzun süre koruyacak.

Bu tip durumlarda en güzeli konuyla ilgisiz, yapıcı olmaktan uzak yorumları görmezden gelmektir. Siz yanıt verdikçe o konu uzayacağı ve bir anda çığırından çıkabileceği için kendinize hakim olmayı öğrenmelisiniz. Eğer yorum gerçekten haksızsa, zaten diğer okurlar müdahale ederler. Eğer onlar da etmiyor ve hatta söz konusu yorumu destekliyorlarsa belki de yorumda bahsedilen konu, sizin geliştirmeniz gereken bir şeyleri gösteriyor olabilir.

Özetle sinirlerinize hakim olun ve yorumların hepsine kulak verirken gereksiz tartışmalardan uzak ama sizin için değerli olabilecek fikirlere yakın durmaya çalışın.

9- Hepiniz bu blog, bu blog hepiniz için

İş yaşamı, özel hayat derken bazen haftada 1 tek yazı yazmak bile zor olabilir. Neyse ki bu işi tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Son zamanlarda Türkiye’de çok yazarlı bloglar da ciddi bir artış var. Bu moda olduğu için değil, aynı konuda fikirlerini paylaşmak isteyen insanların bir araya gelmesinin ortaya daha güçlü bir blog ortaya çıkartabildiğinin fark edilmesinden kaynaklanıyor. Çok yazarlı bloglarda hem daha zengin bir içerik elde etmek, hem de benzer konuları farklı bakış açılarıyla aktarabilmek açısından önem taşıyorlar.

Eğer blog konunuz sizin özel ilgi alanınızsa, muhtemelen çevrenizde aynı konuya ilgi duyan başkaları da vardır. Onların da bloga katkıda bulunmasını sağlayabilirseniz, ortaya okurlar için takip etmesi daha keyifli ve daha bilgilendirici bir yayın çıkacaktır.

Eğer imkanınız varsa veya blogunuz maddi bir değer üretiyorsa bu konuda profesyonellerden de yardım alabilirsiz. Ücretli içerik üretenlerin yazıları genellikle daha kaliteli ve profesyonel olacaktır. Blog’unuza yatırım yapma imkanınız varsa, doğru yönetim ile bu yatırımın maddi ve manevi karşılığını almanız sandığınız kadar zor değil.

10- Yazarken Eğlenin

İster sadece kendiniz için yazın, isterseniz büyük hedefleri olan sektörel olarak söz sahibi olmasını hedeflediğiniz bir bloga sahip olun; yazarken eğlenmek zorundasınız. Eğer yazarken eğlenmiyorsanız belki de yapmanız gereken şey bir blog yazmak/yürütmek değildir.

Eğer çok şanslı değilseniz özellikle başlangıçta ve büyük ihtimalle uzun süre bu işten çok ciddi bir gelir elde edemeyeceksiniz. O seviyeye ulaşacağınızın da garantisi yok. Ama kesinlikle denemeye değer ve denerken size devam etme gücü verecek tek şey yaptığınız işten keyif alıyor olmanız.

Yazı okuyucu ile aranızda tek taraflı bir köprüye benzer ve siz keyif alıyorsanız bu his okuyucuya da mutlaka yansıyacaktır. İşin kötü yanı zoraki yazıyorsanız bu his de ulaşacak ve siz keyif almadığınızda okuyucular da keyif almayacak.

Mutlaka aramızda çok tecrübeli blog yazarları da var ve yukarıda saymaya çalıştığımız noktalar önemli olmakla beraber, her şey bunlarla sınırlı değil. Eğer siz de yorumlarda bu konuyla ilgili tecrübelerinizi, fikirleriniz paylaşırsanız özellikle yeni blog yazarları için ortaya daha faydalı bir kaynak çıkartılmasına katkıda bulunabilirsiniz…

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçı Komisyonu Ne Zaman Hak Eder?

Emlakçı komisyonu ne zaman hak eder?

İnsanoğlu birçok amaç için yaşar ki kişiye, topluma göre değişebilir yaşama amacı. Her ne kadar insanoğlunun yaşama amacını ortak bir çatı altında birleştirmek mümkün olmasa da hepimizin ortak amaç olarak nitelendirebileceği bir amaç vardır: Temel ihtiyaçlarımızın karşılanması…

Bu noktada bilinen tüm toplumlara, tüm topluluklara ve tüm insanlara göre bir sınıflandırma yapmak da pek tabi mümkün. Günümüzde Maslow İhtiyaçlar Piramidi olarak bilinen sınıflandırma yöntemi en çok kabul gören sınıflandırmadır. Maslow İhtiyaçlar Piramidi ise ana hatları ile Fizyolojik ihtiyaçlar, Güvenlik ihtiyaçları, sosyal ihtiyaçlar, değer verilme ihtiyacı, Kendini gerçekleştirme İhtiyacı şeklindedir.

Biz ise işbu temel ihtiyaçlar bakımından, Güvenlik ihtiyaçları yani Barınma ile ilgileneceğiz. Nitekim hepimiz barınma temel ihtiyacımız adına gündelik hayatımızda çeşitli hukuki işlemlerin tarafı olmaktayız.

Bu anlamda emlakçılar ile iletişim sağlayarak ev kiralıyor veyahut da ev satın alıyoruz, işte bu noktada kaparo denilen kurum ile karşılıyoruz. Peki nedir kapora?

Kapora; hizmet veya taşınır/taşınmaz mal (emlak) almak için gereken toplam maddi bedel tutarının ödemesinden önce; satışa açık olan şeyi geçici süreli olarak satışa kapatmak üzere, kapora veren kişiye rezerve etme işlemi için yapılan ön ödemeye verilen genel addır.

Kanunda simsarlık sözleşmesi olarak ifade edilen emlakçılık sözleşmesi, simsarın (emlakçının) taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.

Burada bilmemiz gereken en temel şey emlakçı ile imzalayacağımız sözleşmenin kural olarak yazılı olarak imzalanmadıkça geçerli olmayacağıdır. Emlakçının ücrete hak kazanması için kurulmasına aracılık ettiği sözleşmenin kurulması gerekmektedir. Emlakçı bu sözleşme kurulmadığı takdirde ücret talep edemez. Ancak sözleşmenin kurulması için emlakçının giderlerinin ödeneceği kararlaştırıldığı takdirde emlakçı aracılık ettiği sözleşme kurulmasa dahi yaptığı giderleri talep edebilir.

Bunun dışında emlakçının aracılık ettiği sözleşme kurulmuş olup da taşınmazı sahibi taşınmazı kullanılabilir halde satın alana ya da kiralayana teslim edemez ve bu sebeple sözleşmeden dönülürse emlakçının da aldığı ücreti iade etmesi gerekecektir. Çünkü bu halde emlakçının aracılık ettiği sözleşme kurulmuş ancak sözleşmeden kiracı ya da taşınmazı satın alandan kaynaklanmayan sebeplerden dolayı dönülmesi gerekmiştir.

Ayrıca emlakçının aracılık ettiği sözleşme için geciktirici bir koşul kararlaştırılmışsa bu koşul gerçekleşmeden emlakçı ücrete hak kazanamaz.

HAK ETME ZAMANI BAKIMINDAN:

Borçlar Kanunu MADDE 521-

Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.

Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir.

Simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ’NİN 2006/4173 E, 2006/6487K SAYILI 5.5.2006 TARİHLİ KARARI:

“ …davacı dava dışı taşınmaz satıcısı ile davalı alıcıyı bir araya getirdiğini ve gayrimenkul alımına aracılık ettiğini, bu husustaki sözleşmenin taraflar arasında imzalandığını ancak satımın gerçekleşmediğini bir süre sonra davacı aracı kılınmadan evin davalı tarafından alındığını iddia ederek ve davasını ıslah edip alacak davası olarak değiştirerek komisyon ücretini talep etmiştir.  Somut olayda, davacının alıcı ve dava dışı satıcıyı bir araya getirdiği, taşınmazın satışı için aracılık ettiği sözleşme içeriğinden anlaşılmaktadır. Tellal, sözleşmede açıkça kararlaştırılmış ise, hazırlık işlemlerinin ikmali halinde dahi ücrete hak kazanır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, “sözleşmenin imzasından itibaren gerçek satış bedeli üzerinden % 3 + KDV tutarında aracılık hizmet ücreti ödeneceği” kararlaştırılmış olduğundan davalı % 3 oranında komisyon ücretini sözleşme hükümleri uyarınca her koşulda davacıya ödemekle yükümlüdür” yönünde karar verilmiştir.

Kaporanın Hukuki Niteliği

Kapora olarak adlandırılan ücreti emlakçıya ödenen ve aracısız satışlarda mülk sahibine ödenen şeklinde ikiye ayırarak değerlendirmek gerekecektir. Yukarıda açıkladığımız üzere emlakçının aracılık ettiği sözleşme kurulmadıkça herhangi bir ücrete hak kazanamayacaktır. Bu durumda vatandaşların kiralama ya da satın alma düşüncelerinin vazgeçtiği durumlarda emlakçının kapora iadesi etmesi gerekeceği açıktır.

Arada emlakçının olmadığı kira ya satın alma sözleşmelerinde ise Borçlar Kanunu’nun 177 maddesinde yer alan “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.” hükmünü değerlendirmek gerekecektir. Kapora, sözleşme öncesi verilen bir ücret olduğundan bu hükümdeki bağlanma parası olarak addetmek mümkün görünmemektedir.

Borçlar Kanunu’nun 178’nci maddesinde belirlenen cayma parası ise aynı şekilde sözleşmeden cayılması halinde söz konusu olacaktır. Bu durumda kapora sözleşme öncesinde verilen bir ücret olduğundan sözleşme kurulmadığı takdirde bu ücretin iadesi gerekecektir. Vatandaşlar kapora ücretlerini verirken kesinlikle verdiklerine dair bir imzalı belge almalılar ve sözleşme kurulmadığı takdirde kapora ücretini iade almalılardır.

Nitekim konuyla ilgili Yargıtay Kararına yer verecek olursak;

T.C.YARGITAY  HUKUK GENEL KURULU’NUN 2009/19-206 ESAS, 2009/246 KARAR SAYILI VE 10.6.2009 TARİHLİ İLAMI:

Altındaki imzalar taraflarca inkar edilmeyen her iki belgenin aynı taşınmaz satımıyla ilgili olarak düzenlendiği çekişmesizdir. Satın alanın ( davacının ) ağzından düzenlenen 14.03.2006 tarihli ve başlıksız ilk belgede, kaparo olarak 15.000.- YTL ödendiği; satıcının ( davalının ) ağzından ve üç gün sonra düzenlenen 17.03.2006 tarihli ve “Satış Öncesi Ön Antlaşma” başlıklı belgede ise, peşinat olarak 20.000..YTL’nin teslim alındığı ifade edilmiştir.

Tarafların bu belgelerde kullandıkları “kapara” ve “peşinat” sözcüklerinin; her iki belgenin ortak konusunu oluşturan taşınmazın ileride yapılması kararlaştırılan resmi satışının gerçekleşmesi halinde ödenecek olan satış bedeline mahsuben. alıcı davacı tarafından önceden satıcı davalıya ödenen paraları ifade ettiği; başka bir ifadeyle tarafların “kapara” ve “peşinat” sözcüklerini aynı anlamda kullandıkları, her iki belgenin de, ödenen paraların tarih ve miktarlarını belgeye bağlamak amacıyla düzenlendiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Resmi satış işleminin gerçekleşmediği, bu nedenle davalının aldığı tutarı davacıya geri vermekle yükümlü bulunduğu da açık ve çekişmesizdir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Bilgisayarınızı Kapatın Ve Satışlarınızı Arttırmaya Koşun!

Altın madenine yalnızca online yollardan ulaşılmaz! Son on yıldır gayrimenkul sektöründekiler her şeyi internet ve teknoloji üzerinden yapmaya gayret gösteriyorlar. Özellikle bu işe yeni girenler ve amatör olanlar, internet üzerinden verilen eğitimleri son derece dikkate alıyorlar ve bu eğitimler üzerinden kendilerine bir yol belirliyorlar.

İnternetin sektöre ve sektör çalışanlarına büyük katkıları olduğunu biliyoruz elbette. Ancak bu durumun dezavantajlarını da göz ardı etmemek gerek. Özellikle son on yıl içerisinde bazı şeylerin değiştiğine tanık oluyoruz. On yıl önce insanların kullandığı metin mesajlarında, messenger uygulamalarında ve daha pek çok uygulamada gürültü faktörü henüz yoktu. Ancak o günler geride kaldı. Bugün internet ortamında istediğiniz mesajı almak istediğinizde karşınıza çok fazla gürültü niteliğinde veri geliyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış? Hangi yolu izlemeniz gerek veya neyden sakınmanız gerek? İnsanın kafasını karman çorman edebilecek pek çok veri ve fikir mevcut.

Oysaki “eski okulun” yöntemine göre kafanızda hiçbir belirsizlik olmaz. İşi ya kaynağından ya da tecrübe edinerek öğrenirsiniz ve zaman içerisinde harcadığınız çabayla geldiğiniz nokta son derece tatmin edici olur. Eğer müşterilerinizle yüz yüze görüşmeye başlarsanız, onunla anlaşma yapma şansınız katlanarak artacaktır.

Ancak bu demek değil ki teknolojiyi hiçe sayalım ve ilkellik içinde işimize bakalım. Eğer bir yandan teknolojinin nimetlerinden faydalanırken diğer yandan teknolojiye bağımlı kalmadan işinizi yürütebilmek isteyenlerdenseniz, hiç sorun değil! Aşağıdaki sıralayacağımız tüyolar, hem müşterilerinizle göz göze temas kurmanızı sağlayacak hem de teknolojiden geri kalmanızı engelleyecektir.

Gayrimenkul sektörü hakkında bir toplantı grubu oluşturun: Her ay en az bir kere gayrimenkul sektörünün farklı yönlerini ele alan etkinlikler düzenleyin. Alım satım yapmak isteyenler mutlaka bu etkinliklere katılmak isteyecektir. Katılım sayısını arttırmak için veritabanınızda ki müşterilere etkileyici birer mail gönderin.  Ayrıca, Facebook etkinlik takvimini kullanarak toplantı ile ilgili kişi listeniz haricindeki herkese duyuru yapabilirsiniz.

Finansal planlamacılar, avukatlar tarafından düzenlenen çalışma sınıflarını bulun: İnsanlar bu tür workshoplara katılmak için para harcarlar. Çünkü bu sınıflarda, sektördeki ağın nasıl kurulduğuna dair bir şeyler öğrenebilir ve bazen de potansiyel müşterileriyle karşılaşma imkanı bulabiliyorlar. Bir taşta iki kuş!

Mülklerini satanlar için bir ev partisi düzenleyin: Onlara bir kapanış hediyesi vermek yerine, evlerine emin bir şekilde ‘güle güle’ diyebilecekleri bir parti düzenleyin. Ardından onlara evlerindeki güzel hatıralarının hikayesini anlatacak bir video hazırlayın. Bu durumda herkes, sizin müşterilerinize olan ilginizden ne kadar etkilendiğini etrafına yaymaya başlayacaktır.

Listeniz için açılış sayfaları özelleştirin: Web sitenizdeki her listenin açılışında bir pop-up yardımıyla videonuzu ekleyin. Bu videoda alım satım işleri ile ilgili bilgiler ve uyarılardan bahsedebilirsiniz. Unutmayın ki buradaki asıl amaç, müşterilerinizle konuşuyormuş havası yaratmaktır. Sadece textten oluşan bir ilanı konuşur yapmak sizi tanımalarının ilk adımı olacaktır. 

Bölgenizdeki derneklere gidin: Dernekler her zaman kendinizi tanıtabileceğiniz maliyetsiz bir yol olabilir. Dernekler aracılığıyla edindiğiniz çevrede sorulan soruları cevaplayarak, bilgiler vererek ve hatta blog yazılarınızı onlara yönlendirerek sektörde adınızı duyurma aşamasında bir adım atabilirsiniz. Ayrıca, derneklerin düzenleyeceği organizasyonlarda mutlaka yer almaya çalışın ve organizasyon tarihini takviminize eklemeyi unutmayın. 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Başarılı Emlak Blogu Nasıl Yapılır?

indir (1)

Blog oluşturmanın büyük popülaritesi ile gayrimenkul bloglarının gelişmesi ve artması da büyük önem kazandı. Emlakçılar ve komisyoncular için etkili ve ucuz bir internet pazarlama aracı olduklarından son derece hızlı bir şekilde büyüyorlar.

Blog yazarları ve emlakçılar, profesyonel bir emlakçı ve işi yapma becerisine sahip olmadığına inandıkları için blog yazarlığından çekiniyorlar. Bunu nasıl yapacağınızı ve içerik fikirlerinizi nerede alacağınızı öğrenirseniz bu sorunu kısa sürede halledebilirsiniz. Bir blog platformu veya yazılım seçmeden önce, bu temel gayrimenkul blog ipuçlarını kontrol edin. Çünkü bölgeniz için etkili ve ilgi çekici bir gayrimenkul bloguna daha hızlı başlayacaksınız.

1- Hangi İçerik Türleri veya Yayınlara İhtiyacınız Var ve Ne Kadar Süre Gerekiyor?

Düzenli olarak yazı yazmak için gerekli süreyi harcamaya hazır olmadığınız sürece bir blog başlatmayın. Genel olarak, her hafta birkaç yayın oluşturmak arama motorları açısından en iyi sonucu verecektir. Haftada en az bir yayın olmalıdır.

Yazabileceğiniz çok sayıda harika konu ve ilgi çekici öğe olabilir. Bu nedenle, tamamen gayrimenkul yani emlak hakkında bir blog açmak yeterli olmayabilir. Müşterilerin sorduğu soruları not etmeniz, içerik fikirleri edinmenin bir yoludur. Her cevap bir blog yazısıdır.

2- Emlak Blogu Açma Maliyeti?

Aslında, maliyet en az endişe, çünkü ücretli bir blog açmak oldukça ucuzdur. Yine de ücretsiz bir blog yazarlığı platformu kullanmadan önce iki kez düşünün.

Bu günlerde birden fazla barındırma sitesinde yılda 100 TL’den az bir maliyet ile bir WordPress blog platformu barındırabilirsiniz.

3- Emlakçılık İpuçlarını Not Alın!

Blog yazmaktan ve yaptığınız işten hoşlanıyorsanız, işiniz hakkında beceri ve bilginizi başkalarıyla paylaşmak istiyorsanız, emlak blogu sizin için! Birkaç temel kavramı aklınızda bulundurun ve blogunuzu oluşturmaya başlayın.

Gerçekten, işlem süreci ve yerel pazar eğilimleri hakkında düzenli olarak bilgi yayınlayarak kendinizi yerel emlak uzmanı olarak görebilirsiniz.

4- Emlak Bloglarının İncelenmesi

Emlakçılık kitapları, emlak bloglarını veya gayrimenkul bloglarını inceleyin. Bunu diğer bloglar için de yapabilirsiniz. Çünkü blogunuz ne hakkında olursa olsun, paylaştığınız içerikler hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olmalısınız.

5- Müşteriler ve Beklentiler Blogunuza Yardımcı Oluyor

Bir emlak veya müşteri için emlak veya pazar alanınızla ilgili bir soruyu haftada kaç kez cevapladığınızı düşünün. Bu sorularda altın var. Bir soruyu bir blog yayınına dönüştürene kadar, bunlar blogunuz için çözüm meselesidir. Bu stratejinin yararı için web üzerinde çeşitli araştırmalar yaparak bilgiler edinin.

6- Genel/Bölgesel Ağ Oluşturma

Kaç şehir, ilçe ve mahalle ile ilgili çalışıyorsunuz? Bu bölgelerin belediye, kaymakamlık ve mahalle muhtarlıkları ile ilgili bilgi, duyuru ve etkinlikleri blog yazıcılığı yararı için kullanın. Sosyal medya sayfalarında blog içeriğiniz ile alakalı sayfa ve grup ağı oluşturun.

7- Pazarlama için Blog Yazıları Bonusu

Müşteriler, ofis ve pazarlama işlevleri arasında zaman ayırmak hep bir problemdir. Zamanı etki alanınıza düzenli ve etkili bir şekilde nasıl ulaştıracağınızı bulmanız gerekir. Bu nedenle blog yazmaya başlayabilirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Etkili Emlak Sloganı Nasıl Yazılır?

Emlak sloganları müşterinize sizin işiniz hakkında ne düşüneceğini gösterir. Aynı zamanda markanızın üslubu hakkında da bir fikir verir. Akılda kalıcı ve çok yaratıcı sloganlar üretmek pekala mümkün. Peki bu harika sloganları üretirken nelere dikkat etmeliyiz;

  • Sloganınızı mümkün oldukça kısa tutun

Marka felsefenizi anlatacak mümkün olan en kısa yolu bulun. Sonra onları yazarak daha da kısaltmayı deneyin. Sloganınız 7 kelimeden daha az olsun.  Kısa sloganlar daha akılda kalıcıdır ve daha kolay anlaşılır.

  • Sloganınız anlamlı olsun

Sloganınızı sizin dışınızda herkesin anlayabilmesi için en anlamlı şekilde oluşturmaya çalışın. Sloganınız hatırda kalıcı ve marka kimliğiniz ile tutarlı anlamlı olmalıdır. Kentucky Fried Chicken’ın sloganı “Parmaklarınızı Yalatacak Kadar İyi” anlamlı bir slogandır çünkü firmanın amacı müşterilerine lezzetli yemekler sunmak üzerinedir.

  • Sloganınızla bir değer teklif edin

Sloganınız müşterilerinize ne teklif edeceğinizi içinde saklamalıdır. Müşteriye odaklanın, ihtiyaçlarını, isteklerini, korkularını sloganınıza yansıtın.

  • Sloganınız marka tonunuz ile uyuşmalıdır

Sloganınız ile markanızın ifade biçimin aynı olması gerekir. Örneğin Nike’ın “Just do it” (Sadece yap) sloganı markanın hareketli, dinamik, yenilikçi karakteri ile uyumludur. Ama bu sloganı bir dondurma dükkânı için kullanmaya kalkarsanız çok kötü sonuçlar elde edersiniz.  

Bu yazımızda sizinle bazı ünlü markaların emlak sloganlarını paylaşacak ve neden işe yaradıkları üzerinde duracağız.

  • Doğru olanı yap, hemen ara”

Doğrudan ve pozitif yaklaşımı olan bu slogan müşterileri harekete yönlendiriyor.

  • Garanti! Kiranızı biz öderiz”

Herkes garantiyi sever özellikle de biri kiranızı ödüyorsa. Güven duygusu yaratan bu reklamda müşterileri harekete geçiriyor.

  • Ninenizin emlak uzmanı değil”

Markayı genç ve açıkgöz olarak konumlandıran eğlenceli bir slogandır. Müşteriler eğlenceli, kendilerini gülümseten sloganları severler.

  • Rüyalarınızı biz gerçekleştirelim”

Popüler bir sloganın biraz değiştirilerek kullanılmış bir versiyonu.

  • Biz, müşteriyiz”

Basit fakat markanın müşteri merkezli konumlandırıldığını ifade etmeye yeten bir slogan.

  • Hayallerinizdeki sevimli evi bulmanıza yardım ediyoruz”

Bu marka müşterilerine mükemmel evi bulmalarına yardım edeceği sözünü veriyor.

  • Bu senin şehrin. Onu sahiplen”

Bu slogan ilk kez ev alacak kişilere sesleniyor ve şehrin gururundan faydalanıyor.

  • Boş evleri satmak için bakımlı evlere dönüştürmek gerekir”

Şirket bu slogan ile müşterilerine bir ipucu veriyor ve bakımsız evlerin satılabilmesi için bakımlı hale getirilmeleri gerektiği ipucunu veriyor.

  • Gayrimenkul değil hayat tarzını satıyoruz”

Slogan bunun sıradan bir emlak olmadığını bunun hayat tarzı satmakla ilgili olduğunu vurguluyor.

  • Büyük hayallere küçük devler”

Herkes küçük şeyleri sever ve yanında olmak ister bu slogan da markayı küçük dev olarak gösterip basitleştirerek müşteri çekmeye çalışıyor.

  • Ev sahipleri ve kiracıların buluştukları yer”

Slogan emlak şirketinin uzmanlık alanını ve hedef kitleyi belirtiyor.

  • Aradığınız ev, telefonun ucunda”

Çok sevimli ve hedefi on ikiden vuran bir slogan

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Kiralamalarda Verilen Depozito Geri Alınabilir Mi?

Gayrimenkul kiralarken, oluşabilecek beklenmedik durumlarda, tarafların karşılıklı zarar tazmini için belirlenen bir bedeldir. Kiralayanın, kiracısından talep ettiği depozito bedeli Borçlar Kanunu’nda çeşitli sınırlamalara tabidir. Bu nedenle, kiralayanın, fahiş rakamlarda depozito bedeli belirlemesi mümkün değildir. Kiranın bir ya da iki katı kadar depozito talep edilmesi, özellikle evin iç detayları ve demirbaşlarının durumuna göre maksimum üç katına kadar depozito talep edilebilmektedir.

Kiralayan ve kiracının karşılıklı olarak çıkarlarını korumak üzere, depozito bedelinin değerini kaybetmemesi için döviz cinsinde belirlenmesi sıkça tercih edilen bir yöntemdir. Depozito bedelinin, ödeme ve geri ödeme biçimlerinin kira kontratında yer almasının, ileride doğabilecek sorunlarda son derece belirleyici bir detay olduğunu hatırlatarak; depozitonun nasıl geri alındığına dair adımları açıklayalım.

Depozito nasıl ödenmeli?

Depozito bedeli, kiracı ve kiralayanın onayı olmadan  çekilmemek üzere, vadeli bir tasarruf hesabına yatırılır. Bu vadeli hesap, ancak her iki tarafın onayı olduğu takdirde bozularak, taraflardan birine verilir.

Kira kontratının sona ermesi halinde, evde herhangi bir maddi zarar meydana gelmediyse depozito bedeli eksiksiz iade edilir. Kontratın sonra ermesinden itibaren 3 ay içinde, ev sahibi, kiracıya karşı bir dava açtığı, icra ya da iflas yoluyla takibe giriştiğini bankaya yazılı olarak bildirip tedbir koydurmadığı takdirde; banka kiracının isteği üzerine depozitoyu geri ödemekle yükümlüdür. Mülkte çeşitli sorunlar oluşması durumunda, zararın bedeli oranında depozitodan düşülür.

Hangi durumlarda depozito geri alınmaz?

Kira kontratı sona ererken, kiracı; son ay kira bedelini ödemeyerek, depozitoya sayılmasını isteyebilir. Bu durumda, depozitonun geri ödemesi yapılmayarak, son kira yerine sayılabilir. Apartman aidatı, ödenmemiş fatura vb. kiracıya ait ödemelerin yapılmaması halinde; bu miktar depozitodan düşülür ya da depozitonun tamamı bu ödemeleri yapmak üzere kullanılabilir.

Evde herhangi bir demirbaşta ya da evin kendisinde oluşan hasarın tespiti yapılarak, depozitodan bu oran düşülebilir ya da depozitonun tamamı bu zararı karşılamak üzere kullanılabilir. Evin kullanımına bağlı oluşan yıpranma payı ise depozitoya yansıtılmaz. Ancak, eğer kiracı eve girerken yeni boya badana yapılmış ise, kiralayan da kontrat süresinin bitiminde evden çıkarken; evi aynı biçimde, boya badanası yapılmış olarak teslim almayı talep edebilir.

Bu noktada, kiracı ister boyayı yaptırıp çıkmayı isterse depozitodan boya badana bedelinin düşülmesini talep edebilir.Evi temiz kullanan, kira ve fatura ödemelerinde borcu bulunmayan kiracı; depozito ödemesini geri alamadığı takdirde hukuki yollara başvurarak hakkını arayabilir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Yeni Ev Sahibi Kiracıyı Evden Çıkartabilir Mi?

Kiracılı bir ev satın aldığınızda, kiracının önceki ev sahibiyle yaptığı kira kontratını da kabul etmiş olursunuz. Bu noktada, öncesinde kiracı ile anlaşmanın yollarını aramak en faydalı çözümdür. Zira, yasalar da kiracıyı koruma taraftarı olduğu için, çözüm süresi uzayacaktır.

Kiracının kontratını ve tapuda şerh olup olmadığını kontrol ederek, kontrat süresinin dışına çıkıp daha kısa sürede evi boşaltmak üzere kiracı ile anlaşabilirsiniz. Ancak, bu anlaşmayı mutlaka yasal bir zemine taşıyarak, kiracı ile noter tasdikli bir taahhütname imzalamalısınız.

Evin tapusunu aldıktan sonraki kritik süreyi atlamayın

Satın almaya karar verdiğiniz evin kiracısı ile bu tür bir anlaşma zemini bulamadığınız takdirde, kira kontratında geçerli olan tüm maddeler işlemeye devam ediyor. Bu durumda izlenecek yol ise; kiracıya evi 6 ay içinde boşaltması için taahhütname göndererek, süreci başlatmak. Bu işlem için de evin tapusunu aldığınız andan itibaren 1 ay süreniz var.

Bu bir aylık süre zarfında, noterden çekilmiş bir ihtarname ile süreci başlatarak; kiracının 6 aylık tahliye sürecini başlatabilirsiniz. Ancak, tapuyu aldıktan sonraki bu bir aylık süreyi kaçırırsanız; evin tahliye edilmesini talep etme hakkınızı da kaçırmış olursunuz.

Eğer kiracılı bir ev satın aldıysanız ve niyetiniz bu evde hemen yaşamaya başlamak ise, yasal çerçevede bir anlaşmaya gitmek ya da evin tapusunu aldıktan sonra 7 aylık bir süreçte sorunu çözmek mümkün. Ancak, hemen yaşamaya başlama niyetinizi ertelemek durumunda kalabilirsiniz.

Ev sahibinin kiracıyı çıkarma imkanı var mı?

Satın almayı düşündüğünüz evin kira kontratında, evin satılması halinde nasıl davranılacağına dair özel bir madde yok ise, ev sahibinin kiracıyı; ev satılır satılmaz ya da satma kararı aldığı an itibarıyla evden çıkarması mümkün değildir.  Ev sahibinin, kiracıyı evden çıkarabileceği durumlar ise şöyle:

  • Kiracının aynı yıl içinde iki kere kirasını geciktirmesi halinde noterden ihtarname çekerek, dava açabilir. İhtarname çekilmediği takdirde, kira kontratının bitiş tarihinden itibaren bir ay içinde doğrudan dava açılabilir.

  • Kiracının veya eşinin, aynı belediye sınırları içinde başka bir konutu varsa; ihtarnameye ihtiyaç duyulmaksızın tahliye davası açılabilir.

  • Ev sahibinin, kendisinin, alt ve üst soyunun, 1. derece yakınlarının yaşaması için bu eve ihtiyacı olduğunu ispatlaması halinde, kiracıya yazılı bildirim yapılarak, tahliye davası açılabilir.

  • Kiracı ve ev sahibi arasında, noterden tasdikli bir taahhüt varsa ve kiracı, evi buna uygun olarak boşaltmadıysa; ev sahibi 1 ay içinde icra dairesine başvurarak tahliye davası açabilir.

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlak İşinde En Yaygın Müşteri Şikayetleri Nelerdir?

Gayrimenkul ofisleri ve danışmanlar hakkında müşterilerden en çok şu şikayetleri alırız:

  1. Almaktan vazgeçtik kaparomuzu vermediler

  2. Satış gerçekleşmemesine rağmen hizmet bedeli aldılar

  3. Sözleşme aldılar ama gereken ilgiyi göstermediler

  4. Yer gösterme bedeli istediler

  5. Yer göstermekten başka bir şey yapmadılar

  6. Sözleşme bittikten aylar sonra gerçekleşen satıştan “müşteriyi biz getirdik” diye hizmet bedeli istediler

  7. Kiracıyla ya da mülk sahibiyle yaşadığımız sorunlar konusunda sorumluluk kabul etmediler

  8. Sorun çıktığında bizi temsil eden danışmana ulaşamadık, telefonu dahi açmadılar

  9. Yanıltıcı, yanlış, gerçek olmayan bilgi verdiler

  10. Uygunsuz davranışlarda bulundular

Pek çok müşteri, böyle bir sorun yaşarsa markalı ofislerin merkezinden çözüm bulabileceği düşüncesiyle kurumsal markalı ofisleri tercih eder. Bir marka çatısı altında çalışmanın ofislere en büyük faydası da budur zaten. Kısa yoldan güven sağlamak. Gelin görün ki marka çatısı altındaki ofislerin her yerinde, her danışmanın kartvizitinde küçücük de olsa mutlaka bulunan bir cümle vardır Her ofis bağımsız bir franchise işletmesidir” diye. Yani marka der ki kurumsal bir yapı vaat eden ve tabelasında, kartvizitlerinde markamı taşıyan bu ofis ve çalışanlarının yaptıkları beni bağlamaz”

DSC_0096

Tüketici şikayet sitelerine şöyle bir göz gezdirirseniz markaların gelen şikayetlere verdiği yanıtların da bunu doğruladığını görürsünüz. Şikayetlere verilen cevaplar hiç de güven veren cevaplar değildir. Çoğu zaman şikayet tarihinden epey sonra cevaplandırılmıştır.  Otomatik mesaj verdilerse şükredin, en azından şirket bir emek harcamış, şikayet sitesinde otomatik bir cevap oluşturmuştur. Şikayet ekranlarına düştüğünde bununla ilgilenen bir birimleri var demektir bu. Otomatik cevap hazırlamakla uğraşmamış markaların cevaplarının bir kısmı dil bilgisinden ve kurumsal iletişim kurallarından habersiz birileri tarafından yanıtlanmıştır ki akıl alır gibi değil. Arada bir şikayetinizle ilgileniyoruz. size bilgi vermek için en kısa zamanda müşteri temsilcimizden bir telefon alacaksınız” gibi bir mesaj görebilirsiniz.  Ama bu aynı marka için bile pek istikrarlı bir durum sayılmaz. Bu şikayetleri yanıtlayan marka sayısı üç bile değil. Sektörde büyük ya da küçük kaç marka var bir düşünün. Çözümlenmiş vaka oranları % 20’yi bulmuyor. Üstelik bu tüketici şikayet sitelerine yansıyan rakamlar.

insan kaynak

Ne yazık ki müşteri eğer markalı bir ofisle sorun yaşarsa bu ofisle bu markanın sadece isim hakkı sözleşmesi var” diye düşünmez. Zaten bu konuda bilgi sahibi de değildir. O küçücük yazılmış bu ofisler bağımsızdır”cümlesi hep müşterilerin gözünden kaçar. Görüp okuyanlar da ne anlama geldiğini bilmez.

Peki markalar müşteri şikayetleri hakkında ne yaparlar? Ne yapmakla yükümlüdürler?

Franchise sözleşmesinde ne yazıyorsa onu yapmakla sorumludurlar sadece. Yani bir ofis ya da danışman marka imajına zarar verirse sözleşmesi iptal edilebilir. Edilebilir diyorum çünkü ortada bir zorunluluk yoktur. Markanın insafına kalmış bir durum. Müşteri şikayetlerinin büyük bir kısmı doğrudan marka merkezlerine yapılır. Maddi bir zarar söz konusuysa iş karmakarışık bir hal alır.  Çok şikayet alan bir ofis, markanın büyük ofislerinden biriyse maalesef sorun ofisin verdiği cevapla kapatılır ve görmezden gelinip geçiştirilebilir.  Oysa marka değerinizi ve algınız korumak istiyorsanız sorun yaşayan müşterinize hiç olmazsa çözüm yollarıyla ilgili danışmanlık ve yardım önermelisiniz. Marka merkezlerinde uzman hukuk desteği şart. Markanın imajı yerine avukat masraflarının düşünülmesi hayret verici. Bu konuda net bir politika ve süreç takip sistemi geliştiren marka neredeyse yok. Yardım öneren çok ama gerçekten yardım eden az. Çoğunlukla marka, ofisine müşteri şikayetini bildirip savunma istiyor ve gelen cevabı müşteriye iletmekle yetiniyor. Şikayet edilen ofis aranıp olayın soruşturulduğu durumlarda ofisler genelde müşteriyi haksız çıkarıyorlar. Müşteri kararlı ve yol yordam bilen biri değilse sonuca ulaşması çok zor.

Görünen o ki, markalar müşteri olarak sadece kendilerinden isim kullanım hakkı almış ofisleri ve bu ofislerin danışmanlarını kabul ediyorlar. O ofislerden hizmet almış kişileri müşteri saydıkları söylenemez. Ama markalı ofislerle çalışan müşteriler markayı bir bütün olarak algılıyor. Her ofis bağımsız bir franchise işletmesidir” cümlesi müşteriyi bağlamıyor. Sadece markanın sorumluluğu üzerinden atmak için kullandığı bir tuzak gibi görünüyor.

Çatısı altında bulunduğunuz markanın kötü temsil edildiğini gördüğünüz anda ofisler olarak merkeze baskı yapmazsanız marka ben franchise sattım, gerisi beni bağlamaz” deme hakkına sahiptir. Bir marka çatısı altında muhteşem bir kaliteyle hizmet veriyorsanız bundan marka imajı faydalanır, ama marka çatınız altında bir kaç çürük elma varsa siz de bu kötü imajdan payınızı almaktan kaçamazsınız.

Şimdi açın internet arama motorunuzu ve markanız hakkında şikayetvar.com ‘da kaç şikayet var, hangileri yanıtlanmış, nasıl yanıtlar verilmiş bir bakın.

Gayrimenkul sektörü müşteri memnuniyeti ve geri bildirimlerle ilgili net bir politika, bir çözüm üretmekte geciktikçe kaliteli hizmet veren ofisler zarar görecektir. Söylemedi demeyin.

Şikayet almayan danışmanlar olmak için yapmanız gerekenleri buradan okuyabilirsiniz.

Gayrimenkul Sektörünü Neler Etkiler?

Boş bir arsanın üzerine kurulması planlanan bir binanın tamamlanmasında başından sonuna kadar pek çok faktör etkili olur. Asıl iş kurulan binanın pazarlanmasındadır. Gayrimenkullerin maliyetinin üzerinde kârla satılabilmesini ancak işin uzmanı emlak danışmanları sağlayabilir.

Düşünüldüğünde boş bir araziden milyon liralara kadar çıkabilen bir değeri yaratan sektörün en önemli kısmını emlak sektörünün çalışanları oluşturur.

Bir kıyaslama yaparsak; basit anlamda market raflarına ürün yerleştiren çalışanlarla, emlak sektöründe satılacak ürünleri vitrinlerine yerleştiren emlak danışmanının aynı işi yaptığı söylenebilir. Peki, bu iki işin getirisi ve zorlukları birbiriyle kıyaslanabilir mi? Yemek ve barınma ihtiyacı, her ikisi de insanın en temel ihtiyaçları. Ancak market rafındaki bir sütle insanın dev bütçelerle satın alacağı bir gayrimenkul kıyaslanabilir mi? (Otomobil sektörü içinde bu örneğimiz  geçerli). Elbette hayır. Bu durumda emlak profesyonellerinin işinin kolay olmadığı ve bu sektörü etkileyen tüm faktörlerin net olarak bilinmesi gerektiği bir gerçek.

Emlak sektöründen ciddi gelirler elde edilebilecek olsa da kontrol edilemeyecek birkaç faktör, sektörün canlılığını direkt olarak etkiliyor. Bunları kısaca özetleyelim.

Ekonomi

Ülkenin ekonomik durumu emlak sektörünü etkileyen en temel unsurdur. İç ve dış siyasetteki başarı ve güven ortamı, toplumda yaşayan insanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak ve harcama yapmalarını kolaylaştıracaktır.

Eğer ülkede ekonomik olarak problemler yaşanıyor ve kaos ortamı oluşmuşsa, ev almak ve yatırım yapmak için yeterli imkânı olan insanlar dahi elindeki nakit parayı çıkarmaktan çekinecekler ve bu da emlak piyasasını ciddi şekilde etkileyecektir. Aynı zamanda gayrimenkulü üretenlerin istediği fiyatları alamaması durumunda yeni yatırımlar yapmak konusundaki iştahları kaçacak ve piyasa inanılmaz bir daralma içine girecektir.

Ekonomideki daralmanın olumsuz yansımaları ilk olarak emlak sektöründe yaşanmaktadır.

Ekonomik gelişmeler gayrimenkul sektörünün geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Gayrimenkul sektörünün gelişiminde ekonomik iyileşme Lira’nın değerindeki istikrar ile enflasyonun gelişmiş ülke oranlarında olması sektördeki gelişmeyi hızlandıracaktır.

Faiz Oranları

Günümüzde artık para biriktirerek gayrimenkul sahibi olmanın yerini uzun vadeli krediler aldı. On seneyi aşan kredilerin kullanılabiliyor olmasıyla piyasada ciddi canlılık ortaya çıktı. Ancak faiz oranları insanların kredi kullanarak gayrimenkul alıp almama konusundaki fikirlerini doğrudan etkileyen bir faktör. Faiz oranlarının üzerinde ise siyaset, bankaların politikaları ve küresel ekonominin(özellikle fed faiz politikası) ciddi etkileri vardır. Sektörün büyümesini isteyen devletler bu konuda özel çalışmalar yaparak faizleri sabit tutmaya gayret gösteriyorlar.  

Türkiye’de konut sahibi olmak isteyen insanların sayısıda oldukça fazla. Gayrimenkul ekonomisinin canlanması ve sektördeki yatırımların artması için düşük faiz politikasının önemli olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle 1 puanın altında seyreden, 0,99 seviyesindeki faiz oranı emlak müşterisinde yatırım kararının netleşmesine yol açarak, güvenle satın almasını sağlıyor.

Demografik Yapı

Gayrimenkul hizmeti verilen bölge ya da ülkenin demografik yapısı (yaş, ırk, cinsiyet) sektörü direkt olarak etkiler. Küçük bir örnek verecek olursak, nüfusun senelik %1 büyümesini sürdürmesi bile yüzbinlerce(istatistiklere göre 300.000) konut ihtiyacı oluşturacaktır. Genç ve dinamik bir nüfus profiline sahip olan Türkiye’de orta ve uzun vadede çalışabilir nüfusun artmasının, hane halkının gelirlerini destekleyerek konut talebini olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Bu bilgiler gayrimenkul pazarının eğilimlerini saptamanızda ve pazarlama taktikleri geliştirmenizde kolaylık sağlayacaktır.

Faaliyet gösterdiğiniz bölgede eğer yoğunlukla yaşlı insanlar yaşıyorsa; genç bir çift sizden gayrimenkul satın almak istediğinde o bölgeyi eleyip farklı bir bölgeye yönelebilirsiniz.

Ayrıca, uzmanlık bölgenizde genç nüfus oranının artış gösterdiğini ve yerli halkın refah düzeyinin iyi olduğunu varsayarsak, o bölgede yerli halkın oluşturacağı(kat karşılığı arsa, ticari işyerleri satış/kiralama vb.) yüksek hacimli bir gayrimenkul ticareti gerçekleşecektir.

Gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren bir emlak profesyoneli olmak çok zor olsa da piyasayı doğrudan etkileyen bu temel faktörleri bilerek bir strateji geliştirirseniz mutlaka başarıya ulaşırsınız. Piyasadaki iniş ve çıkışları doğru hesaplayabilmek ve bu hesaplara göre stratejiler belirlemek sizi hedeflerinize götürecektir.

GYODER Ocak 2018:  ocak-2018-sonuclari

GYODER 2017 Göstergeleri: gyodergosterge

Emlak danışmanlığında profesyonelliğin çıtası gittikçe yükseliyor farkında mısınız?

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Yerel Emlakçılar İçin Yerel SEO Taktikleri…

Arama motorlarında ilk sıralarda yer almak, artık cadde üzerinde ışıltılı bir dükkan sahibi olmak kadar önemli hale geldi. Bu konuda internet âleminin Jose Mourinho’su kabul edilen Aidan Beanland sırrını açıkladı. Sağlam ve emin adımlar atarak firmanızın web sitesini kullanabileceğiniz yerel anahtar kelimeler ile SEO’ya uyumlu hale getirebilirsiniz. Beanland’ın güncel SEO ipuçlarıyla siteniz için doğru bir rota çizebilirsiniz.

SEO Nedir?  Serach Engine Opretaion, (= Arama Motoru Optimizasyonu)

Sıradışı Anahtar Kelimeler Kullanın

İlk olarak, web sitenizin içeriğinde, bulunduğunuz yerel bölgeye en uygun ve en popüler kelimeleri kullanmanız çok önemlidir. Google Keyword Planner gibi araçlar, bu konuda size yardımcı olabilir. Bu araç sayesinde, en yüksek performans gösteren anahtar kelimeleri belirleyebilir ve yerel bölgenizdeki insanların hangi kelimeleri yoğun olarak arattığını keşfedebilirsiniz.

Örneğin Mavişehir’de hizmet veren bir gayrimenkul firması olduğunuzu varsayalım. Aşağıdaki anahtar kelime ve kelime gruplarını sitenizde kullanmanız sizin için uygun olabilir:

  • Mavişehir’ gayrimenkul

  • Mavişehir’ emlakçılık

  • Gayrimenkul ‘Mavişehir’

  • Emlakçılık ‘Mavişehir’

  • Mavişehir’ satılık evler

  • Satılık mülkler ‘Mavişehir’

  • Emlak Ofisi ‘Mavişehir’

  • Mavişehir’ emlak ofisi

  • Satılık/Kiralık evler ‘Mavişehir’

  • En iyi emlak ofisi ‘Mavişehir’

Web siteniz sizin yüzünüzdür; burada kullanacağınız içeriklerde yalnızca hizmet verdiğiniz dar bölgeyi yazmak yeterli olmaz. Bir adım daha atmalı ve şehrin hangi kısmında yer alıyorsanız onu mutlaka içerikte belirtmelisiniz. Mavişehir’de yani İstanbul’un Avrupa Yakası’nda hizmet verdiğinize göre bunu ön plana çıkarmalısınız. Örneğin; ‘Avrupa Yakası satılık evler’ veya ‘Avrupa Yakası gayrimenkul’ gibi…

Digital Unity bünyesinde uzun yıllardır SEO uzmanı olarak hizmet veren Beanland’a göre, yukarıdaki SEO terimlerini kullanmak, diğer popüler internet siteleriyle rekabeti mümkün kılsa da tek başına yeterli olmayacaktır. Ona göre aynı kelimeyi arayanların ulaşabileceği internet siteleri kuyruğunda kaybolmak yerine, tali bir yol keşfetmeli ve o yoldan ilerlemelisiniz. İnternette arama yapanların o kelimelerin yanı sıra esasen ne aradıklarını düşünmeli ve buna göre içerikler oluşturmalısınız.

Birkaç tali yol önerisi:

  • Mavişehir’in en popüler bölgeleri

  • Aileler tarafından Mavişehir’de en çok tercih edilen bölgeler

  • Mavişehir’deki ortalama ev fiyatları

  • Mavişehir’deki en iyi eğitim veren okullar

Semtin belediyesinden veya istatistik kurumundan bu bilgilere ulaşabilir ve hiçbir ücret harcamadan web sitenizin içeriğini geliştirebilirsiniz.

Sesli Aramaların Önemi

Artık Google’da üst sıralarda yer almaya başladığınıza göre bir sonraki adım daha heyecanlı ve şaşırtıcı olacak. Apple’ın dünyaya armağanı olan Siri’nin, günümüzde gençliğin yüzde ellisi ve yetişkinlerin yüzde otuzu tarafından kullanıldığı ispat edilmiş durumda.

Siri teknolojisi, aranması istenilen kelimeyi Google’da süzer ve en iyi içeriğe sahip olan bilgiyi cevap olarak sunar. Örneğin; ‘Mavişehir’deki en iyi emlak firması hangisi?’ sorusunun karşılığında Siri tarafından insanlara ulaştırılırsanız müşteri potansiyeliniz artacaktır.

Çoğu web site sahibinin gözden kaçırdığı SSS (Sık Sorulan Sorular) sayfası ise SEO taramalarında çok önemlidir. Siri’nin bu sayfalardan sizi bulabilmesi için mutlaka detaylı şekilde hazırlayarak bu sayfayı sitenizi yerleştirmelisiniz.

Öneri Sitelerinin Faydası Sizi Şaşırtacak

Siteyi SEO uyumlu hale getirdiniz. Siri konusunda da ciddi adımlar attınız. Sizce bu yeterli mi? İnternet aramalarında size şaşıracağınız boyutlarda getiri sağlayabilecek bir başka yol daha var. İnternette son dönemde hızla popüler olan ve belli değerlendirmeler sağlayarak insanlara farklı sektörlerdeki ‘en iyiler’ konusunda yol göstermeyi görev edinen siteler, insanlar tarafından oldukça ciddiye alınıyor.

Örneğin Washington’da bir otel arıyorsunuz. Mutlaka internette o bölgedeki otellerin özelliklerinden ve aldığı yorumlardan bahseden sitelere göz atarsınız. Kendi sektörünüzde hizmet veren bu sitelerle iletişim halinde olmalı ve onlara kendinizden haberdar edecek basın bültenleri göndermelisiniz.

Sitenizi Mobil Uyumlu Hale Getirin

Artık insanlar internete bilgisayardan değil, cep telefonu ve tabletlerden daha çok giriyor ve tüm aramalarını bu cihazlar üzerinden gerçekleştiriyor. Bir bilgisayarda kusursuz görünen bir web sitesinin, mobil uyumlu hale getirilmezse hiçbir anlam ifade etmeyeceğini unutmamalısınız. Sitenizi mobil uyumlu hale getirirken şu başlıklara dikkat etmelisiniz:

  • İletişim bilgilerinin sitenin kolay bulunan yerine koyulması

  • Bağlantılar için kolay basılabilen butonlar koyulması

  • Anlaşılır, büyük ve ölçeklendirilmiş resimler kullanılması

  • Kaydırılabilir resim galerinin eklenmesi

Amerika’da koyduğu performansla pek çok gayrimenkul firmasını yukarılara taşımayı başaran Aidan Beanland’in sunduğu ipuçları, sizin de web sitenize mutlaka katkılar sağlayacaktır.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçılar İçin Başarılı Satış Konuşmaları…

Emlak sektöründe başarının anahtarı, kişisel yaklaşımı temel alan satış konuşmaları mıdır?

Satıcılar ile güçlü iletişim kurmak emlak profesyonellerinin başarılı olmasını sağlayan en önemli faktördür, fakat gerçeklikten uzak beklentiler iletişimin yanlış yollara sapması ve komisyonunuzda indirime gidilmesi gibi bir çok sıkıntıyı beraberinde getirebilir.

Bu yazımda, gayrimenkul danışmanın, başarılı bir satış konuşmasının ve satış konuşmanızı nasıl üst seviyelere taşıyabileceğinizin sırrını açıklıyor.

  • İki adımlık bir yöntem geliştirin

Satıcı ile aranızda sağlam bir ilişki kurmak zaman alan bir durumdur. Bu ilişkiye, birbirinizi tanımakla başlamanız yararınıza olacaktır. Bu hususta öncelikle satıcı ile “arkadaşlık kurma” görüşmeleri yapmanızı tavsiye ediliyor.

 Eğer satıcı ile önceden tanışmadıysanız, iki buluşma ayarlamanız iyi bir strateji olacaktır. İlk buluşmada satıcı ileri aranızda bir bağ oluşturmalı, kendisinin sıkıntılı gördüğü konular ile memnuniyet gösterebileceği durumları öğrenmelisiniz. İkinci buluşmanızda ise satış konuşması yapmalısınız.

 Satıcı ile arkadaşlık kurabilmek için ortak noktalar üzerine yoğunlaşmalısınız. Örneğin, duvarında bulunan bir tekne resmi, benzer bir ilginiz var ise güzel bir sohbet konusu olabilir. Aranızda oluşacak ortak noktaların doğal olarak gelişmesi gerektiğini de unutmayın.

  • Karşılıklı sohbet edin

Emlakçılar, genellikle ilk buluşmada yeteneklerini, sektördeki deneyimlerini anlatarak satıcıların sıkılmasına sebep olabilirler. Bundan kaçınıp, yerine karşılıklı soru ve cevapların bulunduğu bir sohbet tarzı benimsenmelidir.

 İlk buluşmanın bir sohbet olduğunu unutmayınız. Ucu açık sorular sorun, ve dinlemeyi öğrenin. Onlar için iyi bir deneyimin nasıl bir şey olduğunu öğrenmelisiniz. Bunu görebildiğinizde kendinizin nasıl bir deneyim ile satış işine yardımcı olabileceğinizi daha iyi bir biçimde anlatabilirsiniz.

 Konu, satıcının sizi tercih etmesi değil, hayatlarının bir sonraki aşamasına geçerken süreçte yanlarında olup olmayacağınızdır. Aranızda kurduğunuz diyalog, satıcının neden satış işlemi yapmak istediğini anlamanızı sağlayacaktır.

  • Satıcıyı tanıyın

Satıcının karakterini tanımak, kendisi ile yapacağınız işbirliği açısından oldukça önemlidir. David’e göre dört çeşit satıcı vardır: Baskın tip, açık görüşlü ikna edici tip, güvenilir destekleyici tip, şüpheci düzeltici tip.

 Baskın tip bir satıcı sizden her konuda bilgi isteyecektir, buna karşın daha açık görüşlü bir satıcı sizinle diyaloğa daha açık bir tutum sergiler. Kişiyi tanımalısınız ki onun dilinden konuşabilesiniz.  Bir mülk değil, bir insan ile işbirliği yapacağınızı unutmayınız.

 Satıcının dostluğunu kazanmanın bir parçasıdır bu süreç. Otoriter biriyle karşı karşıyaysanız aynı şekilde otoriter birisini karşılarında görmek isteyeceklerini bilmelisiniz. Süreç boyunca her satıcının işe bağlı kalması gerekmektedir.

  • Sorunu teşhis edin

Satıcıya aradığı hizmeti verebilmeniz için, kendisinin sıkıntılı olduğu ve memnuniyet duyduğu konuları bilmeniz oldukça önemlidir. Böylelikle, hem satıcı anlaşıldığını bilecek, hem de siz konuşmanızı buna göre ayarlayabileceksiniz.

 Satıcıya önceki emlak deneyimlerini sorarak, tıpkı bir soğanı soyar gibi hangi şeylerden rahatsız olduklarını, neleri beğendiklerini öğrenebilirsiniz.

 Satıcıyı bir kalıba sokmaya çalışmayın, herkes bir koşula uyum sağlayamaz. Herkesin ihtiyaçları değişiklik gösterir ve sizin her bir satıcıya ayrı bir hizmet sunmanız gerekmektedir.

  • Konuşmanızı Hazırlayın

Artık iş konuşma zamanınız gelmiş bulunmaktadır. Bu konuşmayı yaparken, iyi hazırlanmalısınız, karşınızdaki kişinin ihtiyaçlarını iyi bir biçimde öğrenmiş olmalısınız. Yazılı satış verileri, karşılaştırmalı satış grafikleri, alan çalışmaları ile deneyim ve uzmanlığınızı gösterebileceksiniz.

 Teklif verme işini bir başlangıç olarak görüyorum. Satıcıların beni, hayatlarında bir sonraki adıma giderken geçirdikleri süreçte bir yardımcı olarak görmelerini isterim. Bu bir müsabaka değil.

  • Beklentileri yönlendirin

Satıcının en istekli olduğu konu evine fiyat koyma işidir. Emlakçının bu durumda gerçeklikten uzak rakamlar yerine, başarılı olunabilecek rakamları öne sürmesi gerekmektedir. Bu sebeple satıcının güvenini kazanmak oldukça önemlidir.

 Satıcıya fiyatı emlakçının değil, piyasanın belirlediğini hatırlatın. Satıcının beklentilerinin sektördeki mevcut durumlara ayak uydurmasını sağlayın ve onlara bu şekilde mümkün olan en iyi kazancı elde edeceğinizi gösterin.

 Fiyat biçme hususunda oldukça temkinli davranmalısınız, çünkü bir noktada evlerine aşık olan satıcılar ile karşı karşıyasınızdır. Önlerine değişkenleri sunmalısınız. Örneğin, müşteriye, evlerini şimdi 1 milyon dolara satabileceğimizi, fakat uygun zamanı beklerse bu rakamın 1,2 milyon dolar olacağını söyleyebilirim. Bu durum tabi ki satıcıya ve onun bu eğrideki konumuna bağlıdır.

  • İndirim yapmayın

Çoğu satıcı komisyonunuzda indirime gitmeniz konusunda ısrarcı olacaktır, fakat bu durumda kendilerine değer ve maliyet konuları arasındaki farkı anlatmanız gerekmektedir.

 Önemli olan hizmet değerinizi belirlemektir, fiyatınızı değil. Bir çok insan, en iyi değeri en ucuz fiyata tercih eder. Komisyon ile ilgili konuşmayı, satış işlemi konusuna çevirin. Böylelikle değerinizi gösterin ve ceplerinde nasıl daha fazla para kalacağını onlara anlatın.

 İş için en iyi emlakçı, satıcıya çok para alacağının garantisini verendir, bu yüzden satıcılara genellikle yeteneği paraya tercih etmeleri konusunda tavsiyeler veriyorum. Eğer bir emlakçı konunun başında indirime gitmeyi teklif ediyorsa, kendisinin satış işleminde satıcıya fazla kazanç sağlayacak yeteneklere ve ekipmana sahip olmadığını göstermiş demektir.

İşinin ustası olmuş deneyimli emlakçılar müşterileri ile arkadaşlık kurup, pozitif bir satış yönteminin nasıl bir şey olduğunu müşterilerine gösterirler. Sonrasında kişiye özel satış konuşmaları ile satış sürecine yapacakları katkıları belirtirler.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Web Siteniz Üzerinden Gayrimenkul Müşterisi Kazanmak…

Her alanda ve her sektörde müşteriye ulaşmanın bir yolu haline gelen web siteleri, gerçekten iş dünyasında hayat kurtarıcı olabiliyor. İnanıyoruz ki henüz bir emlak siteniz yoksa bu makale sizi bir web sitesi açmaya teşvik edecek.

Hali hazırda bir web sitesi olanlar ise makale içindeki ipuçları sayesinde daha fazla müşteriye ulaşmanın yollarını keşfedecek.

Bir gayrimenkul sitesi hazırlayıp yayına koyduğunuzda, bu site üzerinden çok sayıda gayrimenkul müşterisine ulaşmayı ve bu sayede bir müşteri portföyü oluşturabilmeyi amaçlarsınız. Tabi ki her işte olduğu gibi bu işin de bazı püf noktaları ve ipuçları vardır. Aşağıda sıralayacağız ipuçları, bir emlak sitesinin nasıl müşteri hazinesine dönüşeceğini görmenizde yardımcı olacaktır.

  • Kendin Yap’ olarak adlandırdığımız makaleler hazırlayarak, bu makalelerinizi Facebook’taki ilgili gruplarda paylaşın.

  • Favori olarak gördüğünüz alıcılarınızla iletişime geçerek onlara web sitenizin kaynak linkini gönderin. Bu, sitenin linki de olabilir, sitenizde onların ilgisini çekecek bir içeriğin linki de olabilir.

  • Sektörün diğer emlak siteleriyle iletişime geçerek link ortaklığı yapın. Yani karşılıklı olarak sitelerinizin bağlantısını paylaşın.

  • Cazibesi olan yerlerin inceleme yazılarını hazırlayarak sitenizde ve sosyal medyada paylaşın.

  • Turistler ve ziyaretçiler için özel içerikler yazın ve paylaşın.

  • Sitenize referanslarınızı ve onların görüşlerini ekleyin. Bunları, sitenizin kolayca görülebileceği ve okunabileceği bir yere konumlandırın.

  • Makalelerinizde ve kullandığınız içerikleri okuyanları yorum yapacak tarzda hazırlayın. Daha fazla yorum geldikçe daha fazla istek duyacaksınız.

  • Okunması ve yazılması kolay bir e-posta adresi alın. Kolay bir e-posta adresine çok fazla ‘spam’ postası düşebilir elbette. Ancak bu durum ziyaretçilerinizin e-posta adresini yanlış okumasından daha kötü bir durum olamaz.

  • Almak için ver.’ Müşterilerden dönüş istiyorsanız önce onlara bir şeyler vermelisiniz. Bol bol “Evinizi daha hızlı satmanın 10 yolu” tarzında makaleler yazın. Böylece ziyaretçiler sizde faydalanılacak bir şeyler olduğunu görsün.

  • Adınızı, firma adınızı ve adres gibi bilgilerinizi Google’layın. İnsanlar sizi mutlaka aratacaktır. Arama sonuçlarında hakkınızda ne tür bilgiler çıktığını kontrol edin ve bunları düzenleyin.

  • Sitenizde çekilişler, yarışmalar düzenleyin ve ufak ödüller dağıtarak ziyaretçileri kendinize çekin.

  • Site ziyaretçilerinin aranması, takip edilmesi ve sürekli meşgul edilmesi gerekir ki sizi ve sitenizi unutmasın. Onlarla iletişime geçin.

  • Kişisel olun. Yani sitenizde makale yayınlarken genel konulardan bahsederek sıkıcı olmayın. Kişisel hikâyeler ve deneyimlerden bahsederek ziyaretçilerinizi cesaretlendirin ve merak duygusunu uyandırın.

  • Kararınızda tutarlı ve istikrarlı olun. Bir zaman çizelgesi oluşturarak düzenli olarak sitenizle ilgilenin.

  • Marka isminizi, firma isminizi veya kendi isminizi her sayfada mutlaka kullanın. Ziyaretçiler sizin ve firmanızın kim olduğunu her defasında yeniden hatırlasın ve akıllarına kazınsın.

  • Sitenize müzik ve yanar söner javascript gerektiren veriler eklemeyin. Bunlar çok eskide kalmış ve demode olmuş tekniklerdir. Ziyaretçi bunları fark ettiğinde sizin geride kalmış olduğunuz hissine kapılır.

  • Sitenizi daima güncel tutun. Bu biraz sıkıntılı bir süreçtir ama sitenize yenilikler getirmeniz ve en az 3 yılda bir tasarımını değiştirmeniz iyi olacaktır.

  • Web siteniz üzerinden size ulaşıldığı zaman, onlara olabildiğince çabuk geri dönüş yapın. Onları önemsediğinizi gösterin.

  • Web sitenize sürekli makale yazmaktan sıkılıyor musunuz? Veya buna yeterli zamanınız yok mu? Sorun değil. Sadece ilgili videolar bulup yüklemeyi de deneyebilirsiniz.

  • Sitenizde eğer video paylaşımı yapmayı düşünüyorsanız, bunu Youtube aracılığıyla yapıp sitenize gömerek, videolarınızın Google’da daha üst sıralarda ve çabuk görünmesini sağlamış olursunuz.

  • Firmanızın hizmet verdiği bölge hakkında içerikler paylaşın. Eleştirilerinizi ve bilgilerinizi açıklayın. Gerekirse muhitteki yerel sakinlerle veya belediye sorumlularıyla röportajlar yaparak daha resmi ve gerçekçi bilgiler de paylaşabilirsiniz.

  • Stajyer öğrenciler tutarak firmanız ve web siteniz için ilanlar yapmalarını ve sosyal medyada paylaşımlar yapmalarını isteyin.

  • Web sitenizin istatistiklerini düzenli olarak takip edin. Siz sitenizle ilgilendikçe sayıların artış gösterdiğini görecek ve daha fazla şey yapmak isteyeceksiniz.

  • Sitenize ekleyeceğiniz görselleri her zaman kaliteli ve dikkat çekici seçin.

  • Eşinize, çocuklarınıza veya yakınlarınıza görevler verin. Mesela Facebook’tan çıkmak bilmeyen bir çocuğunuz varsa, ondan sitenizin paylaşımlarını yapmasını isteyebilirsiniz.

  • Web sitenizin SEO ayarlarının çok önemli olduğunu unutmayın. Bu konuda detaylı araştırma yapın ve gerekirse profesyonel yardım alın.

  • Web siteniz için hazırladığınız her makalede mutlaka en az 5 tane bağlantı verin. Bu, Google’ın ağında daha fazla görünmenize yardımcı olur.

  • Sitenizin ‘Hakkımızda’ veya ‘İletişim’ bölümüne “Google Maps” haritanızı gömün.

  • Eskide kalmış sayfalarınızı güncelleyin.

  • Facebook reklamlarından faydalanın.

  • Sitenize yerel reklamlar almaya çalışın.

  • Kar amacı gütmeyen kuruluşların linklerine sitenizde yer verin.

  • Yerel gazetelere veya online ortamlara reklam verin.

 

 

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Verimli Zaman Kullanımı ve Yönetimi

Zamanın verimli kullanımı; hangi sektörde ya da hangi mevki de olmanıza bakmaksızın çalıştığınız süre boyunca en dikkat etmeniz gereken noktalardan biridir. “Vakit, nakittir!” deyişinin geçmişten günümüze taşınmasının sebebi budur. Çünkü önemli olan kaç saat çalıştığınız değil, çalıştığınız süre içerisinde işinize ne kattığınızdır. Zaman yönetimi kısaca, gün içerisinde harcayacağınız enerjinin boşa harcanmaması ve doğru yönlendirilmesidir. Özellikle emlak sektöründe mobilizasyonun ve iletişimin önemli olması bu konuda daha dikkatli olunmasını zorunlu kılar.

Zamanınızı doğru kullanmak için yapmanız gerekenlerden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.

Beklentileri karşılayın

Eğer belirli müşteriler ile çalışıyorsanız, onlardan gelecek talepleri önceden belirlemelisiniz. Özellikle emlak işinde iletişim kanallarınız her zaman açık olmalı, o an cevap veremeyecek durumda olsanız bile, müşteriler sizin mutlaka geri dönüş yapacağınızı bilmeliler. Ayrıca, sizinle iletişimlerinin sürekli olmasını sağlamanız gereklidir.

Yeni projeleri, gelişmeleri ve haberleri ya da elinizde ki emlakların durumlarını bilgilendireceğiniz günlük, haftalık veya aylık mail gönderimlerinizi mutlaka düzenli yapmalısınız. Bu sayede, potansiyel alıcılar elinizde ki emlak çeşitleri içerisinden seçip, öngörü sahibi olarak size gelmiş olacaklardır. Emlak gösterimi için boşuna vakit kaybetmeden, potansiyel alıcınızın talep kriterlerini eşleştirme şansınızı bu durumda arttırmış olursunuz.

İşlerinizin önem sırasına göre dağılımını sağlayın

Bir ekip olarak çalışıyorsanız ya da danışman çalıştırıyorsanız günlük, haftalık ve aylık iş planlarının hazır olduğunu belirlemeniz gereklidir. Ofisiniz içerisinde görünür bir yerde planlanmış işlerin işaretli olduğu bir takvim mutlaka bulundurmalısınız. Tüm takımın ve sizin, iş planını sürekli takip edebiliyor olması önemlidir.

Ek bir tavsiye olarak, iş paylaşımını yaparken dikkatli davranıp doğru işi doğru kişilere paslamanız gereklidir. Örneğin; hangi müşteri tipinin hangi danışman ile daha iyi iletişim kuracağını göz önüne almalısınız.

Zamanı parçalara ayırın

Zaman yönetiminin, sadece çok çalışmak ile ilgili olmadığını, enerjinin doğru kullanımı anlamında geldiğini yazımızın girişinde belirtmiştik. Verimli çalışmak için sağlığınızın ve vücut direncinizin yerinde olması gereklidir. Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.

Bu planlama uyandığınız andan itibaren başlamalı, sabah egzersizi ve kahvaltınızı asla atlamamalısınız. Özellikle bu sektörde müşteri ile birebir iletişim söz konusu olduğundan dolayı karşınızdaki kişiye güven vermek için güçlü ve sağlıklı bir duruşa sahip olup sorulara yorgunluğunuzu yansıtmadan cevap verebilmelisiniz. Ofisinize geldiğiniz anda bilgisayarınızı bile açmadan önce, o gün için yapacaklarınızı, randevularınızı ve hedeflerinizi not almalı ve sıraya koymalısınız.

Gün içerisinde çalışırken ayrıca kendinize ayıracağınız küçük zaman boşlukları oluşturup 10-15 dakikayı geçmeyecek şekilde, hoşunuza giden her ne ise, sosyal medya, haber, spor takibi ya da oyun oynamak için vakit ayırmalısınız. Ancak bunun mutlaka bir sınırı olmalı ve çalışma içerisine sarkmamalıdır. Bu vakit ayırmaların sınırlarını kendinize hatırlatmak için, telefonunuzun alarmını ya da alarmlı bir saati kullanabilirsiniz. Ayrıca gün içerisinde mutlaka birkaç kez e-posta kutunuzu kontrol etmeyi unutmamalısınız.

Konuları çalışın

İletişim ve pazarlama açısından önemli araçlar olan reklam, site ya da sosyal medya bildirimlerinizi güncel tutmalı ve önceden hazırlamalısınız. Yeni bir haftaya başlamadan önce vereceğiniz reklamları, yazı konularınızı oluşturup, yayın tarihlerini belirlemelisiniz. Bunun için hafta yada ay başından planlı olarak harcayacağınız bir iki saatlik süre, aklınızı bu konu ile meşgul etmekten uzak tutacak; sürekli kontrol etme gereği duymayacaksınız.

Tutarlı olun

İnsanlar alışkanlıkları ve düzeni severler. Unutmayın ki; siz, çalışanınız ve müşterileriniz arasında bir koordinasyon sağlamalısınız. Planlarınızdan sapmadan, çevrenizi kendi düzeninize alıştırırsanız, zamanınızı dış etkenler değil siz yönetirsiniz.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Haftanın Kitabı: “Görünmeyeni Satmak” ve Emlak Sektörü İle Bağlantısı…

Haftanın Kitabı: “Görünmeyeni Satmak” ve Emlak Sektörü İle Bağlantısı

Bu haftaki kitap makalemizde, dünyanın en saygın şirketlerine pazarlamacılık ve tüketici davranışı konularında danışmanlık yapmış olan Harry Beckwith’in “Görünmeyeni Satmak” isimli kitabını ele alacağız.

Görünmeyeni Satmak, pazarlama üzerine bir kitap olmasının yanı sıra temelinde hizmet satmak ile ürün satmak arasındaki fark üzerinden yürüyor. Zaten kitabın adı da bu ayrımdan geliyor. Bir ürünü görebilir ve elle tutabilirsiniz, ancak bir hizmeti göremezsiniz. Dolayısıyla hizmet sektöründe görünmeyen bir hizmet satılır ve görünmeyen bir hizmetin pazarlaması yapılır.

Emlakçılık ve emlak broker/danışmanlığı, hizmet sektörünün en önde gelen alanlarından birini oluşturur. Bu nedenle kitapta belirtilen hizmet satmak ve pazarlamak konusundaki bilgiler bizleri de yakından ilgilendiriyor. Evet, emlak işinde gözle görülür bir ürün vardır. Mülk alınır ve mülk satılır. Ancak emlakçılık yalnızca bundan ibaret değildir. Aslında tüm emlak broker ve danışmanları, alıcılara ve satıcılara uzun bir sürecin her aşamasında farklı konularda danışmanlık yaparak hizmet verir. İşte bu yüzden emlak alanı hizmet sektörü ile çok yakın bir ilişki içindedir.

Bunun böyle olduğunu Beckwith’in kitabından kısa bölümler alarak irdeleyelim:

 Bir iş yapma tarzından çok bir düşünme tarzı olan yeni pazarlama anlayışıyla hizmet pazarlaması; hizmetlerin özelliklerini ve müşterilerin belirli özellikleri olan korkularını, sınırlı zamanlarını, bazen mantığa uymayan karar verme yöntemlerini ve en önemli dürtü ve gereksinimlerini anlamakla başlar.

Yazar burada, hizmet pazarlamacılığının temel sorunu olan hizmet kalitesini ele alarak konuya giriyor ve devamında geliştirilmesi gereken noktalara değinerek nihayetinde hizmeti pazarlarken müşterilerin satın alma davranışlarını anlamanın ve iletişim kurmanın önemini vurguluyor. Gayrimenkul sektöründe yaptığınız işin ne kadar insan ilişkilerine dayalı olduğunu bir düşünün. Beyin gücü, psikolojik güç, ikna gücü, yönetim gücü, yönlendirme gücü ve daha pek çok becerinizi müşteri karşısında adeta konuşturursunuz. Onların duygularını ve düşüncelerini anlamak, vereceği tepkileri önceden tahmin edebilmek, sizin için hayati önem taşır.

 Bir ürünün işe yarayıp yaramadığını çoğunlukla bilirsiniz. Müzik setiniz çalışmaz, debriyajınız tutmaz, sütün tadı felakettir. Buna karşılık bir hizmetin işe yaramaz olduğunu anlamak çok daha zordur. Mali danışmanınızın tavsiyeleri yerinde midir, boyacınız evi güzel boyayacak mı? Yani, üzerinde anlaştığınız hizmeti alacak mısınız? Kim bilir?

Yazarın verdiği örneklere biz de kendi iş alanımızdan örnek ekleyelim. Gayrimenkul sektöründe, müşterileriniz henüz kullanıp iyi mi kötü mü olduğunu deneyimlemedikleri bir evde oturmak için sizden hizmet alırlar. Belki uzun yıllar boyunca oturacakları evi önceden deneme şansları yoktur. Satın almadan önce onu gözleriyle görebilirler, ama satın aldıkları şey önceden kullanamadıkları bir hizmettir aslında.

 Birçok üründe bozukluk ortada ve kanıtlanabilir olduğu için, ürünlerin çoğu garantilidir. Oysa hizmetlerin çoğunda garanti yoktur. Bunun sonucu, birçok hizmetin kötü yapılması halinde insanların tek çaresi ya uzayıp giden tartışmalar ya da mahkeme kapılarında sonu gelmeyen davalar olur.

Gerçekten de hizmetler garantisiz ve daha büyük bir belirsizlik içinde satın alınıyor. Bir alıcı mülkü satın almadan önce, o evde yaşayacağı sorunların tamamını kestiremeyebilir. Eğer bir de karşısında hizmet veren emlak danışmanı yetkin biri değilse, satışın ardından ev ile alıcı arasında çıkan sorunlar, direkt olarak emlak danışmanına aksettirilir. Bu da daha büyük bir hukuk savaşının başlaması ile devam eder.

 İmalatçılar ürünlerini istikrarlı bir kalite sağlayan iyi bir test ve izleme sürecinden geçirirler. Hizmet şirketleriyse ürünlerini sunarken bir dizi girişim gerçekleştirirler. Bu girişimlerin güvenilir bir süreç olarak rutine dönüştüğü çok enderdir. Örneğin, devamlı güzel basılı ilanlar üretmeye uygun bir süreç tasarlayan reklam dehasına henüz rastlamış değiliz.

Aynı gayrimenkul sektöründe olduğu gibi… Bir emlak broker ve danışmanı her müşterisine aynı değerde bir mülk listesini veya hizmet kalitesini sunamaz. Bir ürünü imal ettiğinizde, fabrikada aynı üründen binlercesini yapabilirsiniz. Ama sunduğunuz görünmeyen bir hizmet, her farklı müşteri kişiliği karşısında değişkenlik gösterecektir.

 Satın aldığımız ürünler hiç karşılaşmadığımız insanlar tarafından kilometrelerce uzakta imal edilir. Bu yüzden ürün hatalarında pek kişisellik aramayız. Buna karşılık yararlandığımız hizmetler yüz yüze geldiğimiz, en azından konuştuğumuz kişiler tarafından sağlanır. Bu kişiler vaat ettikleri şeyleri yapamazlarsa, bunu genellikle kişisel yorumlarız. Biz ‘bunu nasıl yaparsın?’ diye sorarken, hizmet veren kişi bir yandan açıklama yapmaya çalışırken, aynı anda hem yalvarır, hem küfreder, hem dua eder, hem de deli gibi çark etmeye çabalar.

Açıkçası pek çok gitgellerin yaşandığı gayrimenkul sektöründe bu tür bir senaryoyu pek çok çalışan yaşamıştır diye düşünüyoruz. Aldığı hizmetten istediği gibi yararlanamayan veya sadece zorlayıcı, ukala bir müşteri olması nedeniyle size çıkışan pek çok insanla karşılaşmanız mümkündür.

Sonuç

Sonuç olarak yazarın kitabında belirttiği gibi, bir hizmet pazarlamacısı, hep endişe içinde kıvranan ve yapabileceğiniz en ufak hataya son derece duyarlı bir müşteri kitlesi karşısındadır. İşte kitapta sizlere başlama noktasının tam da burası olduğu gösteriliyor: Bu endişeli ruhu açık seçik anlamak ve hizmetinizi pazarlamak.

Kitaptan Çarpıcı Birkaç Cümle

  • Pazarlamacılar giderek karmaşıklaşan dünyamızda basitlikten daha etkili bir şey olmadığının farkına varıyorlar.

  • Hizmet pazarlamacılığının özü hizmetin kendisidir.

  • Hizmetiniz için, hedef kitleniz için cazip bir vaadi olan makul bir reklam yazamıyorsanız, o zaman sunduğunuz hizmeti düzeltmeniz gerekiyor demektir.

  • Pazarlama bir departman değildir. İşin kendisidir.

  • Pazarlamanızı düşünürken yalnız işi düşünmeyin. Becerilerinizi de düşünün.

  • Müşteriyi” memnun etmeden önce, içindeki insanı anlayın ve memnun edin.

  • Hizmet pazarlaması büyük ölçüde bir popülerlik yarışmasıdır.

  • Müşterilerin çoğu bir hizmet firmasını seçerken onun referanslarını, ürününü ya da sektördeki pazar payını satın almaz. Onlar, tıpkı yaşamımız boyunca olmaya devam ettiğimiz liseliler gibi, kişilik satın alırlar.

  • Hizmet işi ilişkidir. İlişkide duyguya bağlıdır. İyi ilişkilerde duygu iyidir, kötü ilişkilerde ise kötü.

  • Profesyonel olun ama daha da önemlisi; cana yakın olsun.

  • Ne yapacaksanız şimdi yapın. İş dünyasının ölüm ilan sayfaları beklemeyi seçen planlamacılarla dolu.

  • Olgulara” güvenmeyin. Planlamaya kesin bir bilim olarak yaklaşmayın. Planlama kesin olmayan bir sanattır.

  • Başarısız olmaya başlayın ki, başarıya yaklaşabilesiniz.

  • Eğer olası bir müşterinin yalnızca mantığına hitap derseniz, boşa hitap etmişsiniz demektir.

  • Hizmetinizi en kaliteli düzeye yükseltin, ama onu n az riskli hale de getirin.

  • Bir müşteri için yapabileceğiniz en iyi şey onun korkusunu ortadan kaldırmaktır.

  • İnsanlar aldıkları kararları kendilerine haklı gösterme gereği hissederler.  Bu yüzden de, kararlarını dayandırabilecekleri farklılık ararlar.

  • Seslendirdiğiniz kesimi genişletmek istiyorsanız, konumunuzu daraltın.

  • Her hizmet farklıdır. Bu farklılıkları saptamak, ortaya koymak ve yenilerini yaratmak başarılı bir pazarlamanın merkezinde yer alır.

  • Birçok kişiye birden birçok şey vermek kimse için, işkolunun en yenilikçi ve en kayda değer şirketi için bile, mümkün değildir.

  • Marka, paradır.

  • Markanızı oluşturmak için milyonlar gerekmez. Hayal gücü gerekir.

  • İyi bir misyon bildirimi bugünü değil geleceği tarif eder; müşteriler ise şu anda sizin kim olduğunuzu öğrenmek ister. Bir misyon bildirimi yazın, ama sizde kalsın.

Ve son birşey daha 🙂

 Her şeyden önce mutluluk satın. :)))

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Kolay Emlak Portföyü Oluşturma Yöntemleri Nelerdir?

indir

Basit Emlak Portföyü Arşiv Oluşturma Nasıl Yapılır?

1- Sahibinden, Hürriyet Emlak Milliyet Emlak gibi bir çok büyük emlak ilan sitelerinde gayrimenkul sahibi kişilerin iletişim adreslerine ulaşarak, müşterinin gayrimenkulu ile ilgilenebileceğinizi çeşitli çalışmalar yapabileceğinizden bahsederek gayrimenkul sahibini cezbetmeye çalışın. Bunu özel mesaj olarak, mail atarak veya telefonla bizzat arayarak gerçekleştirebilirsiniz. En etkili yöntem telefonla aramaktır. Ne şekilde iletişime geçerseniz geçin düzgün bir anlatım biçimi ile müşteriye nazik ve ikna edici bir tavır halinde olursanız emlak portföyünü satmaya daha çok yaklaşabilirsiniz.

2- Kendinize ait web siteniz mutlaka olmalı ve bu web siteniz içerisinde mutlaka “ilan ekle” bölümünü bulundurmalısınız. Büyük ilan siteleri haricinde bölgeye özel olan sitelere ilan ekleyen müşteriler hiçde azımsanacak sayıda değiller. iyi bir web sitesi sunumu yaparak müşterileri web sitenize ilan eklemeye zorlayın.

3- Ofisinizi açtığınız andan şimdiki zamana kadar olan, satış yaptığınız-yapmadığınız tüm müşterilerinizin telefon numaralarını kaydedin ve belirli zamanlarda yada özel günlerde kendinizi gösterin.

4- Çevrenizi kullanın, gayrimenkul danışmanı olduğunuzu herkesle paylaşın. Eş dost akraba demeden her girdiğiniz ortamda emlak sektöründen bahsederek kendinizi ön plana çıkarın. Bu ay olmazsa bir dahaki ay mutlaka gayrimenkulunu satmak isteyen kişiler size ulaşacaktır.

5- Hiç üşenmeyin. Sabah 7-8 de kalkıp bölgeyi turlayın sahibinden satılık veya kiralık ilanlarını not alın ve günün belirli bir zamanında bu gayrimenkul sahiplerine telefonla ulaşarak gayrimenkulu ile ilgilenmek istediğinizi söyleyin. Dışarı çıkmak size uymuyor ve ağır geliyorsa bölgeyi işi gereği gezmek zorunda olan, gazete dağıtıcıları, elektrik su doğalgaz okuyucuları gibi arkadaşlar ile anlaşarak bir arşiv oluşturma içerisine girebilirsiniz.

"EMLAK PORTFÖYÜ OLUŞTURMA" yazım için tıklayınız...

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Farklı Öğrenme Metotlarına Seslenebilen Pazarlama Kelimeleri

Tüm pazarlama stratejilerinin ortak amacı müşteriye belirli bir mesajı iletebilmektir. Bu mesaj bazen bir ürünü satın almalarını sağlamayı, bazen markanın bilinirliğini artırmayı, bazen de bir şirketin tanıtımını yapmayı içerebilir. Emlak piyasasında ise ürünleriniz listelediğiniz konutlardır ve danışmanlık hizmetinizi, yani aslında kendinizi pazarlarsınız.

Kullanacağınız tüm pazarlama stratejilerinde doğru mesajı verebilmeniz gerçekten çok önemli. Bunun için de müşterilerinizin psikolojisini anlamanız gerekiyor.

Nörolinguistik Programlama (NLP) adı verilen ve 1970’lerde matematikçi John Grinder ve dil bilimci Richard Bandler tarafından geliştirilmiş bir iletişim tekniği var. Bu teknik, kişilerin ve şirketlerin iletişim becerilerini geliştirmelerini ve başarıya daha hızlı ulaşmalarını hedefliyor.

Bu tekniğe göre, insanların edindikleri bilgileri işleme alabilmelerinin 3 yolu var. Daha doğrusu, her insan bu 3 bilgi edinme yolundan birisine çok daha yatkın oluyor:

  • Görsel

Görsel işlem gözler aracılığıyla gerçekleşiyor ve insanlar bilgiyi resimlerden ve görsel objeleri çağrıştıran kelimelerden ediniyor.

  • İşitsel

İşitsel işlem sesler üzerinden ilerliyor ve bilgi sesten ya da işitsel öğeleri çağrıştıran kelimelerden ediniliyor.

  • Kinestetik

Kinestetik konsepti dokunma veya duyguları ifade ediyor. Duygular ise içsel ve dışsal olarak ikiye ayrılıyor. İçsel duygular mutluluk, huzur, endişe gibi duyguları ifade ederken, dışsal duygular tat, koku, dokunma gibi fiziksel hareketleri içeriyor. Bu duyguları harekete geçiren kelimeler kinestetik işleme alınıyor.

visual auditory kinesthetic ile ilgili görsel sonucu

G-İ-K Metodu

G-İ-K, yani Görsel-İşitsel-Kinestetik metodu özellikle gayrimenkul piyasası için geliştirilmiş olmasa da, her türlü pazarlama aktivitesi için kullanılabiliyor. Bu yüzden siz de bu metodu rahatlıkla hazırladığınız konut reklamlarında kullanabilirsiniz.

Görsel kelimeler kullanarak gözlerini efektif kullanan müşterilerinizi yakalayabilir, işitsel kelimelerle sese duyarlı müşterilerinize seslenebilir ya da iyi kullanılmış kinestetik kelimeler ile duygusal müşterilerinizle iletişim kurabilirsiniz.

Kafanızın karıştığının farkındayız. Bu yüzden konsepti daha iyi anlamanız için şimdi bazı örnek kullanımlar göstereceğiz. Bu söz öbeklerini rahatlıkla hazırladığınız pazarlama materyallerinde kullanabilirsiniz.

Görsel

  • İç ferahlatıcı bir mekan

  • Bakış açışınızı değiştirecek bir yapı

  • Bir tabloyu andıran doğa

  • Tam bir görsel şölen oluşturan parklar

  • Manzaranın tadını çıkarabileceğiniz bir balkon

İşitsel

  • Kulak vermeniz gereken bir kampanya

  • Sesini duyurmak isteyen bir ev

  • İletişiminizi artıracak sosyal mekânlar

  • Doğayı dinleyebileceğiniz bahçeler

Kinestetik

  • Tadı damağınızda kalacak aktiviteler

  • İçinizin mutlulukla dolacağı yaşam alanı

  • Doğanın kokusunu içine çekebileceğiniz bir manzara

  • Endişelerinizi geride bırakabileceğiniz bir ortam

  • Huzurla çocuklarınızı izleyebileceğiniz park alanları

İyi pazarlama miktarlarla değil, nitelik özellikleriyle değerlendirilir. Paranızı, enerjinizi ve zamanınızı size en çok getirisi olacak aktivitelerde harcamalısınız.

Kullanacağınız pazarlama materyallerinde görsel, işitsel ve kinestetik kelimeler kullanmanız, bilgiyi işleme alma tarzı farklı olan tüm müşterilerinize hitap etmenizi sağlayacak. Ama broşürler, televizyon reklamları ya da sosyal medya paylaşımları gibi farklı materyaller kullanmayı da bilmelisiniz.

Doğrudan pazarlama kanalları emlak sektörü için daha efektiftir. Ama pazarlama kanallarını kullanırken hedef kitleye ulaşmanızı sağlayacak araçlara yönelmeli ve kendinizi pazarlamaktan vazgeçmemelisiniz. Pazarlama için uzun vadeli bir plan yapın ve sonuçlarınızı takip edin.

Yazıyı küçük bir beyin jimnastiği ile bitirmek istiyoruz.

Aşağıda herhangi bir ilan sitesinden aldığımız rastgele bir ilanı paylaşıyoruz:

Ana cadde üzerinde, deniz manzaralı, 200m2, 4+1, 2 banyolu, asansörlü, kapıcılı, prestijli binada, boya badanası yapılmış, spot aydınlatmalı, klimalı, beyaz eşyalı, kiralık daire.. Detaylar için lütfen iletişime geçiniz.”

Sizden ricamız, bu ilanı yazı boyunca bahsettiğimiz görsel, işitsel ya da kinestetik kelimeleri kullanarak nasıl baştan yazabileceğinizi düşünmeniz.

Hatta lütfen yazıların yeni halini yorum olarak paylaşmaktan da çekinmeyin. Ne de olsa bilgi paylaştıkça çoğalır.

Fiyatlandırma Hatası…

Beceriksizce Fiyat Düşürmek…


Diyelim ki portföyünüze(kaçırmamak için) çok aşırı değerlemeye sahip bir satılık ev aldınız. Bu konuda utanmaya gerek, böyle şeyler zaman zaman olabilir. Bu konuda yalnız değilsiniz 🙂

Sorulması gereken soru şudur: Şimdi ne yapacaksınız?

İşte çoğu emlak profesyonelinin yaptığı şey… Bir ya da iki ay beklerler. Daha sonra satıcıları arayıp fiyat düzeltmesi yapmalarının zamanının geldiğini söylerler.

Peki, her şeyden önce satıcıya ne diyeceksiniz?

Fiyat indirimi mi? Fiyat artışı mı? Fiyat ayarlaması mı? Fiyat düzenlemesi mi?

Bu sektörde kim böyle konuşuyor ki? Daha da ötesi, satıcıların fiyat düşürme konusunda iyi hissedeceğini mi zannediyorsunuz?

Bize inanın, müşteriler son derece akıllıdırlar ve sizin fiyatı düşürmeye çalıştığınızı hemen anlarlar. Bu şekilde aldığınız netice ise büyük bir hüsran olur.

Çünkü satıcılar, bir evin fiyatının düşürülmesinin, evin satılamadığı anlamına geldiğini düşünürler ve bunun alıcılar tarafından fark edilmesini asla istemezler.

Peki, o zaman ne yapmanız gerekiyor?

Bir Randevu ile Başlayın

Evin aşırı fiyatlandırma durumu ile karşılaştığınız andan itibaren satıcıyı fiyat indirimi için hazırlamaya başlamalısınız. Örneğin ilk aşamada ona şu tarzda cümleler kurabilirsiniz:

 Tamam, siz bir mülk sahibisiniz. Bu, sizin eviniz için isteğiniz fiyat. Ben de evinizin bu fiyata satılabilmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ancak sizin bir konudaki taahhütünüze ihtiyacım var. Eğer ev 2 ay içinde bu fiyata satılamazsa, bu durumda evin değerini piyasa değerine çekeceğiz. Tamam mıdır?

Bir randevu ayarlayın ve satıcıdan bu bağlılığı mutlaka alın. Taahhütler, özellikle yazılı şekilde yapıldığı zaman son derece güçlü olurlar. Bu randevu öncesinde mutlaka ön hazırlık yapın.

Satıcının profilini oluşturan kriterleri değerlendirin. Fiyat konusunda karar vericinin satıcı mı yoksa başka bir aile bireyi mi(pi fikirli komşusu da olabilir) olduğunu anlamaya çalışın ve ona göre bir plan geliştirin.

Genelde satıcının aklını karıştıran ve bu konuda kralcı davranan kişilerin sürece nasıl olumsuz bir etki yarattığını profesyonel emlak danışmanları çok iyi bilmektedir. Bu konu, satıcının aşırı fiyat istemesinin arkasında yatan gerçeklerden sadece biridir ve çok önemlidir.

İşinizde Mükemmel Olun

Eğer değerinden yüksek bir evi satmak zorundaysanız, normal değerinde bir evi satmaya çalışırken yaptığınız işten daha fazlasını yapmanız gerekir. Bu evi pazarlamada, bakımını yapmada, gösterimini gerçekleştirmede ve alıcılarla yapacağınız müzakerelerde son derece iyi bir çalışma yapmalısınız.

Hataya yer yok. Mal sahibinin evin pazarlaması konusunda sizin üzerinde olumsuz düşünceye sahip olamayacağı ve sizin sorumlu tutulamayacağınız kadar pazarlama anlamında iyi olmalısınız. Pazarlama konusunda tüm sorumluluklarınızı yerine getirin. 

Kim bilir, belki de işinizde gösterdiğiniz bu üstün iyi meziyetler sayesinde evin fiyatını düşürmeden bir satış yakalayabilirsiniz. Bu çok zor bir ihtimal olmasına rağmen bu şartlarda bir satışın gerçekleşmesi gerçekten inanılmaz olur.

Artık bundan sonra ki süreçte evin satılamamasının tek nedeni satıcı kaynaklı bir sorun olacaktır. Bu olumsuzluğu görüşmelerinizde elde ettiğiniz verilerle satıcıya açıklayın.

Düzenli Görüşmeler Yapın

Fiyatlandırma konularına bakılmaksızın, satıcı ile süreç boyunca düzenli olarak görüşmeniz çok önemlidir. Bir fiyat indirimi yapmanız zorunlu hale geldiyse, bunu asla telefon aracılığı ile yapmamalısınız.

Durum hakkında bir değerlendirme yapabilmek ve satıcıya bunları aktarabilmek için öncelikle onunla bir randevu ayarlayın. Bu randevu esnasında pazarlamanızı gözden geçirin, geri bildirim tartışması yapın ve güncel piyasa durumunun bir analizini yapın. 

Tüm bunları satıcı ile müzakere etmeniz, onun da süreci takip etmesi açısından önemlidir.

Yeni Bir Finansal Değerlendirme Yapın

Siz satıcı ile ilk görüştüğünüzde, onun biçtiği satış fiyatının piyasa değerinin üzerinde olduğuna kanaat getirdiniz. Aradan 2-3 ay geçti ve ev satılmadı. Bu aşamada ev, piyasa değerinin üzerinde olduğu için satılamadı diyerek kestirip atmayın.

Emlak sektöründe her an her şey değişebilir. 3 ay önce evin satış fiyatı piyasa değerinin üzerindeyken, şimdi tam da piyasa değerini gösteriyor olabilir. Bu nedenle satışını yapmaya çalıştığınız evin değerini yeniden kontrol etmeniz ve baştan bir değerlendirme yapmanız önemlidir.

En güncel örnek, son 3 ay içerisinde ülkemizde yaşanan döviz artışı…

Alıcıları Takip Edin

Potansiyel alıcılar, satmaya çalıştığınız evi görüyor ve neticede başka bir evi satın almaya karar veriyorlar. Bu durumu satıcıya göstermeniz önemlidir. Eğer satıcıya, alıcıların diğer evleri neden satın almaya daha değer bulduklarını gösterebilirseniz, fiyat düşürmeye de o derece ikna edebilirsiniz.

Bu nedenle satış süreci boyunca alıcıları takip etmeye devam edin. Onların neden bu evi satın alma kararı almadığını inceleyin ve bu sebepleri satıcı ile paylaşın. Bunları birer kanıt olarak kullanın.

Elbette ki bu yöntem biraz zaman alacaktır, ancak satıcıyı fiyat düşürme konusunda ikna etmek için son derece etkilidir.

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Mükemmel İş Planı İçin: “SWOT Analizi”

SWOT analizi işletme fakültelerinde öğretilmekte olan temel konseptlerden biridir; ama problem şu ki birçok emlak profesyoneli mektepli değil, alaylıdır. Bunda bir sorun yok, dünyanın en zengin ve en iyi girişimcileri bile okulunu yarıda bırakmış ve başarılı olmuşlardır, bu da ayrı bir konu. Sonuçta emlakçılık, bir çok farklı meslek gurubundan göç alan bir meslektir. Sizin çabalarınıza bağlı olarak tamamiyle her şey öğrenilebilir bu meslekte. Başarı tanımı tamamen sizin çalışmalarınızla doğru orantıda olacaktır.

Dünyadaki bütün enerjiye, odaklılığa ve de tutkuya sahip olabilirsiniz; ama iyice düşünülmüş ve üzerinde çalışılmış bir plana sahip olmadan, en hevesli emlak profesyonelleri bile içine düştükleri büyük görev dağılımından dolayı zorluk çekebilir ve kendilerini kısa bir süre içerisinde tamamlamaları gereken karışık bir iş yığınının içinde bulabilirler. Bunun sonucunda, emlak profesyonelleri tutarlı bir gelişim gösteremez ve hedeflerinden ve başarı çizgisinden çok uzaklaşmış olur.

SWOT analizinin emlak profesyonelleri için önemini ve iş planlarına nasıl uygulayabileceklerini derledik;

Temel Öğeler

Bildiğimiz SWOT analizi 60’larda ve 70’lerde başarılı bir yönetim danışmanı olan Albert S. Humprey tarafından geliştirilmiştir. Humprey güçlü yanları maksimize eden ve zayıf noktaları minimize eden bir araçtan daha çok; o güçlü ve zayıf yanların daha geniş iş çevresiyle nasıl etkileşim içinde olduğunu gösterebilen bir araç arıyordu. Araştırmaları sonucunda günümüzde herkesim(holding, kişisel, bakkal, rent a car, otel vb.) tarafından kullanabilen harika bir analiz şablonu ortaya çıkarmış oldu.

SWOT’un açılımı:

  • Güçlü Yanlar

  • Zayıf Yanlar

  • Tehditler

  • Fırsatlar

Şunu unutmayın, SWOT bir iş planı değildir. Fakat, iş planınızı daha zeki bir şekilde geliştirmenize yardımcı olabilecek stratejik teknikler içerir.

SWOT Analizine Örnek; Bu örneklemeler bulunduğunuz şartlara göre değişkenlik gösterecektir

Güçlü Yanlar

  • Genel olarak yüksek gayrimenkul fiyatlarına sahip olan elit bir bölgede iş yapmak

  • Pazarlama kampanyalarında uzman olmak

  • Bölgede/toplumda/meslekte saygı duyulan biri olmak

  • Güçlü iş bağlantılarına sahip olmak

  • Proje geliştirme hakkında uzmanlık

  • İki yabancı dil bilmek

  • İyi bir mentora sahip olmak

  • Düşük aylık harcamalar

Zayıf Yanlar

  • Yerel bölgede azımsanamayacak olan ekonomik belirsizlik

  • Kötü bilgisayar becerileri

  • Üşengeçlik

  • Yönetmelikler hakkında yetersiz bilgi

  • Nakit sermayesizlik

  • Pazarlama için sınırlı bütçeye sahip olmak

  • Zayıf yabancı dil

  • Zayıf iletişim becerileri

  • Benim gelirim, evin tek geliri

Tehditler

  • Faizler artıyor

  • Ülkedeki belirsizlik yabancı yatırımcılar için ürkütücü

  • Arz fazlasının yol açtığı karışıklık müşterilerde kararsızlığa yol açmakta

  • Benim bölgemde çoğu kayıt dışı emlakçı bu durum haksız rekabete yol açıyor

  • Birkaç satış yapamazsam nakit akışı problemleri basitçe beni işi bırakmaya zorlayabilir

Fırsatlar

  • Yerel bölge nezih bir hale geliyor

  • Yerel gazete reklamda indirim yapıyor

  • Bölgede yeni bir fabrika açılıyor ve istihdam yaratıyor

  • Askeriyenin bölgemde olması görevlilerin her üç yılda bir taşınması anlamına geliyor

Sizin Eşsiz Değer Pozisyonunuz Ne?

Her emlak profesyonelinin kendine has bir rekabetçi avantajı vardır. Bu belirli bir bölgede veya gayrimenkul pazarının belirli bir alanında uzman olmak olabilir. Peki, sizin “Eşsiz Değer Pozisyonunuz” nedir?

Neler yapabilirsiniz, becerileriniz nelerdir, bir emlak profesyoneli olarak diğer meslektaşlarınız çok daha iyi imkanlara sahip olsalar bile, sizi benzersiz kılan ve sizin yaptığınızın aynısını yapamayacakları neler yapabiliyorsunuz? Farkınız?  

Unutmayın! Ne kadar sıkı ve planlı çalışırsanız eşsiz değer pozisyonunuz o kadar kapsamlı olur; ama sadece kapsamlı olması yetmez, aynı zamanda odaklı olması da gerekir. 

SWOT’u Detaylı Bir Şekilde Açıklayın

Bir kere güçlü yanlarınızın, zayıf yanlarınızın, fırsatların ve tehditlerin listesini yazdıktan sonra izlemeniz gereken adım sağlam bir eylem planı geliştirmektir. Hazırlayacağınız plan aşağıdakilerin hepsini yapabilir olmalı:  

  • Her güçlü yanınızdan yarar sağlamalı

  • Her zayıf yönü minimize etmeli, hafifletmeli veya ortadan kaldırmalı

  • Her fırsattan yararlanmalı

  • Her tehdidi etkisiz hale getirmeli.

Bu adımları izlerken madde işaretli bir listeye sahip olmak tek başına yeterli değildir. Listedeki maddeleri öncelik sırasına göre dizin ve de her maddenin tamamlanması için kendinize bir süre koyun.  

İşte buna bir örnek olarak yukarıda yer alan ‘’Güçlü Yanlar’’:

Güçlü Yanlar

  • Yeni bir gayrimenkul pazarlama çalışması

    • Pazarlama çalışması için bir PowerPoint sunumu hazırla

    • Tüm pazarlama kanallarının stratejik hazırlıklarını-10 Mayısa kadar tamamla

    • Yerel medyada reklam çalışmalarını-15 Mayısa kadar tamamla

    • Pazarlama sürecinde e-mail adreslerini güncelle ve plan geliştir-20 Mayısa kadar tamamla

    • Sosyal medyada reklam kampanyaları oluştur(Facebook, Twitter vs.)-20 Mayısa kadar tamamla  

    • Geri dönüşümleri anlık olarak raporla ve değerlendir(satış işlemi başarı ile gerçekleşene kadar)

Ve bu liste sadece bir tane ‘’güçlü yan’’ için yazıldı. Güçlü yanlarınızı ve de eşsiz iş bilginizi kendi yararınıza kullanmak için yapabileceğiniz daha çok şey var.

  • Bir e-kitap yazın

  • Bir dergi makalesi yazın ve de onu reklam verdiğiniz dergiye gönderin

  • Bir blog üzerinde düzenli olarak bir köşe edinin veya misafir köşesine yazın

  • Bilgilendirici bir video hazırlayın

Bu saydığımız her görevin bir önceliği, kendine özel görevleri ve de son bir ‘’teslim tarihi’’ var. Neler yapabileceğiniz veya yapmak istediğiniz size kalmış.  

Eyleme Geçin

Tabii ki, bir noktada artık yazmayı bırakıp planınızı eyleme geçirmeniz gereklidir. Girişimci ruhunuzun analiz yapmaktan felç olmasına izin vermeyin ve planınızı uygulamaya sokun. Unutmayın, şimdi hayata geçirilen iyi bir plan her zaman için bir türlü eyleme dökemediğiniz mükemmel plandan iyidir.

Evet, bu SWOT analizi her zaman evrim geçiren bir strateji olacaktır. Hiçbir zaman tamamen tamamlayamayacaksınız. Güçlü yanlarınız ve zayıf yanlarınız evrim geçirirken, içinde bulunduğunuz pazar ve siz değişirken, içinde bulunduğunuz bölgedeki fırsat ve tehditler değişirken; kariyeriniz boyunca bu analizi güncelleyebilir ve düzenleyebilirsiniz.  

Eğer yola güçlü bir SWOT analizi ile başlarsanız, bunu detaylı bir plana dökerseniz; her görevi öncelik sırasına göre dizer ve de son günlerini belirlerseniz, elverişli ve de kullanışlı bir iş planına çok yakınlaştınız demektir. 

Bundan gerisi tamamen sizin kendi çalışkanlığınız, enerjiniz ve yönetiminizle alakalı.

İyi şanslar!

TANJU HAN

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçının Başarısız Olmasının 10 Nedeni…

Emlakçıların başarısızlık oranı ölümcül bir göktaşının dünyaya çarptığında oluşturacağı ölüm oranına oldukça yakın aslında. Anlayacağınız, emlak sektöründe başarısızlık çok sık rastlanan bir durum.

Tanıdığınız birçok emlakçı 5 yıl sonra bu işi yapıyor olmayacaklar. Bu bilginin sizi endişelendirmesi gerekmiyor, aksine, birazdan sıralanacak bilgileri daha dikkatli okumanızı sağlamalı.

Başarısızlığın 10 Nedeni

Uzun süre boyunca gayrimenkul uzmanlarına eğitim veren ve dünyanın bir numaralı gayrimenkul koçu Tom Ferry, bu sektördeki başarısızlığın en büyük 10 nedenini tespit ettiğini söylüyor. Birazdan Tom Ferry’nin ışık tuttuğu başarılı kariyer yolculuğunda, tuzaklardan kaçınmak, bu sektörde hayatta kalmanız için size oldukça yardımcı olacak.

1. İlgili/Adanmış

Yaptığınız işe ilgi duymak bu sektörde başarılı olmak için yeterli değil. İnsanların ilgisini çeken işleri daha iyi yapacağı inkar edilemez. Ancak, gayrimenkuldeki başarı kendini bu işe adamaktan geçiyor. Bu da, hedeflerinize ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olmanız demek. Kendinizi bu işe adamaya hazır değilseniz, kariyer seçiminizi yeniden değerlendirmenin tam vakti.

2. Stratejik Bakış Eksikliği

Gayrimenkul piyasasında tutunmak için piyasanın gidişatı, satış eğimleri ya da fiyatlar konusunda oldukça bilgili olmalısınız. Bu da, stratejik bir bakış açınıza sahip olmanız demek. Her gün haberleri takip etmek sizi piyasadaki en bilgili insanlardan birisi yapmak için güzel bir başlangıç. Evleri sevmek ve insanlarla çalışmaktan zevk almak tabi ki önemli, fakat piyasayı analiz edebildiğinizden ve kendi konumunuzu değerlendirebildiğinizden emin olmalısınız.

3. Hata Yapmaktan Korkmak ve İmaj Endişesi

Emlakçılar çok göz önünde oldukları için yanlış bir şey yapmaktan korkarlar. Ama başarılı olmak için hata yapmaktan korkmamak gerekiyor. Hata yapmak bilgelik kazandırır. Neyin yanlış olduğunu öğrenmek başarıya giden yolu sağlamlaştırır.

4. Yanlış Rol Modeli

Gayrimenkul piyasasında bir rol modeline sahip olmak, sonraki seviyeye ulaşmanız için en önemli noktalardan birisidir. Bir rol modelinizin olmaması, ya da daha kötüsü yanlış bir rol modeliniz olması, sizi yanlış yapmaya yönlendirir. Hem hayatta hem işte başarılı olan birisini bulun ve davranışlarınızı onun metotlarıyla modelleyin.

5. Eksik Pazarlama

Emlakçı olarak, 1 numaralı önceliğiniz müşteri çekmektedir. Bu meslek yarı zamanlı bir iş değil. Çok fazla insan, haftada bir kez pazarlama konusuna kafa yorarak en iyisine sahip olmayı umuyor. Potansiyel müşteri yaratma birincil odak noktası olmalı. Mesleğe başlayan her yeni insana bu odağı kazandırmanın bir yolu olsaydı, başarısızlık oranı oldukça azalırdı.

6. Memur Mantalitesi

Bu sektörde başarılı olmak için esnek çalışma saatlerine sahip olmanız gerekiyor. Özellikle yeni iseniz, kesinlikle çokça zaman ve çaba harcayacaksanız. Eğer 9-6 çalışmak istiyorsanız, acilen iş değiştirin.

7. Beceri Eksikliği

Yeni danışmanların büyük çoğunluğunun satış tecrübesi, pazarlama veya görüşme deneyimi olmuyor. Gayrimenkul piyasasında başarılı olmak için satış, pazarlama ve ikna konularında beceri sahibi olmak çok önemli. Eğer bu konularda kendinizi yeterli hissetmiyorsanız, profesyonel yardım alın.

8. Analitik Hedef Eksiliği

Eğer ki rakamsal hedefleriniz ve metotlarınız yoksa başarılı olmanız oldukça zor. Eğer ki bodoslama metotlar uyguluyorsanız, başarılı olmanız piyangodan büyük ikramiye kazanmanızla eş değer. Bu yüzden piyasadaki değerlere, sahip olduğunuz metot sayısına, sattığınız evlere, kısacası rakamsal her şeye hâkim olun.

9. Başarısız Program ve Rutinler

Eğer zamanlamanız hedeflerinizle örtüşmüyorsa, başarılı olma ihtimaliniz çok çok az. Bu yüzden, hedeflere ulaşmanıza yardımcı olacak faaliyetleri iyi planlamak lazım. Başarıda disiplinin rolü küçümsenemez. Her şeyi zamanlayın ve kendinizi sorumlu tutmanın bir yolunu bulun.

10. Mali Plan Eksikliği

Gayrimenkul piyasası rekabetin oldukça yüksek olduğu bir ortam. Hayatta kalmak için bir fon planına ihtiyacınız yok, ancak işinize yatırım yapmanız ve planlı olmanız gerekiyor. Başarısız olan danışmanların yüzdesinin bir parçası olmaktan kaçınmak için paranızı akıllıca yönettiğinizden emin olun.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Müşterilerinizi Can Kulağıyla Dinleyin…

Müşterilerinizle hiç iletişim sorunu yaşadınız mı? Müşteri görüşmelerinde yaşanan her iletişim sorunu satışın kaçmasına yol açabilir. Eğer dinleyerek öğrenme metodunu iyi anlayabilirsek müşterilerin gerçekten ne istediklerini öğrenmiş oluruz. Öğrenmiş olduğumuz bu bilgiler bizim çalışma alanımızı daraltarak hızlı sonuçlar almamızı sağlar. 

Müşterilerinizi etkili dinlemenin ipuçlarını sizler için derledik;

Her Zaman Not Alın

Not alma konusunda illa ki bir uzman olmanıza gerek yok. Sadece önemli konuları, problemleri, sorunları ve bilgiyi ilk elden alabilmeniz ve bir şeyleri atlamamanız için not etmeniz son derece faydalıdır.

Not alma eylemi sizin potansiyel müşterilerinize daha iyi odaklanmaya ve ne dediklerini daha dikkatle dinlemeye zorlar. Not alırken sadece ne dediklerine odaklanırsınız. Beyniniz birazdan ne söyleyeceğinize daha az odaklanır. En etkili teknik potansiyel müşterilerinize notlar aldığınızı söylemenizdir. Bu sizin onların gözündeki yerinizi yükseltir.

 Erdal Bey, şu an notlar alıyorum çünkü söylediklerinizden bir şey kaçırmak istemiyorum ve bu paylaştığınız bilgilere size daha iyi hizmet edebilmek için ihtiyacım var.

Müşterinizle bu bilgiyi paylaşmanız onlara bir şeyi tekrar sorduğunuzda, tekrar ettirdiğinizde ya da bir dakika izin istediğinizde şaşırmamalarını sağlar.

 Özür dilerim Erdal Bey, fakat bir konuda yardıma ihtiyacım var. Evin tadilatı ile ilgili vermiş olduğunuz bilgiyi netleştirmek istiyorum. O konuyu tekrar etmeniz mümkün mü acaba, böylece ben de rahatça not edebilirim.

Not alarak potansiyel müşterinizin sizin gerçekten onun ihtiyaçlarını önemsediğinizi hissetmesini ve size daha samimi duygular beslemesini sağlarsınız. Bu sayede potansiyel müşterileriniz sizin daha önce çalıştıkları kişilerden farklı kişiler olduğunuzu düşünürler.

Daha Fazla Soru Sorun

Kim daha fazla soru sorarsa konuşmanın kontrolü ondadır. Eğer öğrenmek istiyorsanız sormanız gerekir. Konuşarak bir şey öğrenemezsiniz. Eski bir söz aptalların ancak ağızlarını açana kadar bilge gözüktüklerini söyler. Zekâ sorulan sorularla ortaya çıkar. Siz de sorduğunuz sorularla müşterinizi etkileyebilirsiniz.

Müşterilerinizden bir şeyler öğrenmek için soru sormanız gerekir. Böylece bilmek istediğiniz pek çok detayı öğrenebilirsiniz. Tüm insanlar bir şeyleri paylaşmak ister ancak paylaşmak için sizin sormanızı beklerler.

Bazı etkili soruları sizinle paylaşacak olursak;

* Bu konuyu biraz detaylandırabilir misiniz?  

* Bu konu hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?

* Bana bunun nasıl işlediğini anlatabilir misiniz?

* Bunu benim için bir kez daha tekrar edebilir misiniz?

“Erdal Bey, tam olarak ne demek istediğinizden emin değilim.”

Tüm bu örnekler sizi dinlemede durmuş bir pozisyona getirecek ve potansiyel müşterinizden biraz daha bilgi almanızı sağlayacaktır.

Anlık Tekrar

Eğer ilk iki aşamayı doğru yaptıysanız üçüncü aşamada daha rahat olabilirsiniz. Zaten ilk iki aşamayı geçemediyseniz üçüncü aşamayı görme şansınız olmayacaktır. Bir emlak profesyoneli olarak kâğıt üzerinde ve beynimizde her şeyi doğru anladığımızdan emin olmamız gerekir.

Bunu yapabilmenin tek yolu anlık tekrarlar ya da özetlemeler ile duyduğunuzdan ve anladığınızdan emin olmanızdır.

Potansiyel müşterilerinizin her söylediklerini kelimesi kelimesine tekrar etmeyin. İşimiz söylenenleri hızlıca özetlemek, yanlış anlamaların önüne geçmek ve ne anladığımızı teyit etmektir. Yoksa papağan gibi müşterinin her söylediğini tekrar etmemelisiniz.

Anlık tekrarları yaptığınızda müşteriniz şunlardan birini yapar;

1) Tekrarınızın doğru olup olmadığını teyit eder,

2) Tekrarınızın doğru olmayan alanlarını düzeltir,

3) Size konu ile ilgili yeni ve daha detaylı bilgi verir.

Bu müthiş cevapların hepsini işi doğru yaptığınız için alırsınız. Müşteri özellikle sizin tekrar ettiklerinize bir şey eklerse bu çok önemlidir. Bu çemberin içine geçtiğinizi ve artık rakiplerinizin alamadığı içerden bilgileri de alabildiğiniz anlamına gelir. Bilgi çok kıymetli olduğu için dinlemeye odaklanma yeteneklerinizi geliştirmeniz gerekir.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Sizinle bilgi paylaştıkları zaman bilgiyi anlık tekrar ederken şu kalıpları kullanabilirsiniz;

 Doğru anladım değil mi?

 Erdal Bey, hala doğru çizgideyiz değil mi?

 Doğru ifade ettim mi?

Ev Sahiplerinizi Nasıl Eğitirsiniz?

Ev sahiplerinin pazarlama hakkında az şey bilmeleri ve kendi evlerini nasıl pazarlayacakları hakkında daha da az şey bilmeleri sizin şanslı olduğunuzu gösterir. Bu nedenle evlerini satarken yardımcı olması için bir emlak uzmanı ile anlaşırlar. Başlangıç toplantısından sürecin sonuna kadar mal sahiplerinin eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri gerekir.

Bu konuda ev sahibinin eğitilmesi son derece kritik bir süreçtir ve evlerini en iyi şekilde satmanız konusunda size daha fazla özgürlük verir. Eğer eğitim yöntemini uygulamazsanız ev sahibiniz sürecin her aşamasında kararları değişecek ve sizi yönetmeye çalışacaktır. Sürecin nasıl yürüyeceğine dair sınırlar belirler ve ev sahibinizi de eğitebilirseniz süreç istediğiniz koşullarda geçer ve daha hızlı ilerler.  

Ev sahipleri ne ister?

  • Evlerini mümkün olan en kısa sürede satmak ister.

  • Gayrimenkulden mümkün olan en çok parayı kazanmak ister.

  • Süreci mümkün olan en kolay şekilde yapmak ister.

Ev sahipleri ne istediklerinin farkındadırlar ama onları nasıl elde edeceklerini bilmezler. İşte siz tam burada devreye girmelisiniz. Sizden istedikleri şunlar olacaktır;

  • Mümkün olan en yüksek listeleme fiyatı

  • Pazarda evi alabilecek insanlarla etkileşim sağlama olanağı

  • Evin mümkün oldukça hızlı satılması

Yukarıda yazılan üç maddenin gerçekten kolay olmadığını biliyoruz, kolay olsaydı emlak uzmanına ihtiyaç duyulmazdı. Mal sahiplerine sizi, deneyiminiz ve itibarınız nedeniyle tutmuş olduklarını hatırlatın. Onlara sürecin her aşamasında yardımcı olacağınıza ve yol göstereceğinize dair güvence verin.

Daha fazla pazarlama ya da daha yüksek fiyat istemeden önce onları eğitin, bilgilendirin size vereceğiniz bu destek doğrultusunda teşekkür edeceklerdir.

Liste Fiyatı

Müşterinizin size fiyat konusunda yönetmeye çalışmasına asla izin vermeyin, “Komşumuz bundan daha fazlaya sattı” söyleyişleri ile size ikna etme denemelerine hazırlıklı olun. İki ev arasındaki farkları onlara anlatın. Her ne kadar herkes evinin mükemmel olduğunu düşünse de her evin mutlaka belli başlı sorunları olabilir. Bazı evlerle karşılaşırız, oldukça eskimiş ve yıpranmıştır ancak ev sahipleri bu durumu bir türlü kabul etmek istemez. Onları buna ikna etmek çok kolay olmaz ama bu bizim işimizin bir parçasıdır.

İnternet sitelerinde evler ve muhitler ile ilgili yapılan tahminler emlak uzmanları için gerçekten zorlu düşmanlardır. Bu tahminlere bakarak ev sahipleri evleri için fiyat belirler ve her ne kadar evleri fiyatın altında özelliklere sahipse de fiyatlarını değiştirmek istemezler. Burada ev sahibine bu fiyatların başlangıç noktaları olarak kullanılması gerektiğini, her evin özelliklerine göre fiyatın gözden geçirilmesi gerekliliği anlatılmalıdır.

Pazarlama

Doğal olarak ev sahipleri pazarlama sürecinde yapılacak reklam çalışmalarında evlerini mümkün olduğu kadar çok öne çıkarmak isterler. Anlamaları gereken ise evlerini satan şeyin hazırlanan ilan ya da broşürler olmadığıdır.

Emlak gazeteleri, dergileri, el ilanları ya da broşürleri üzerinde ya da internet sitelerinde yer alan ilanlardan çok daha önemli şeyler var. Bunlardan bazılarına değinecek olursak;

İyi fotoğraf
Evlerini sadece muhteşem fotoğrafların satabileceğini onlara söyleyin. Alıcıların %92’si bilgi kaynağı olarak interneti tercih ederler bu nedenle kaliteli fotoğraflar son derece önemlidir.  Eğer alıcı evin internetteki görselini beğenmez ise evi görmek istemez. Unutmayın ilk intiba son derece önemlidir.

Ev hazırlığı
Ev sahiplerinizi boş veya mobilyalı bir evi gösterime hazırlamanın önemi üzerine eğitin. Satışa iyi hazırlanmış evler diğerlerinden çok daha çabuk satılır. Bir evi satabilmek için duygulara hitap etmek gerekir. Bir evi satan şeyin kendisinden çok vaat ettiği yaşam tarzıdır. Hazırlıksız satışa sunulan bir çok evin uzun süre satılamadığı gerçeğini de mal sahiplerine anlatmalısınız. 

Profesyonel markanız
Ev sahiplerine markanız için pazarlama ve reklam çalışmalarınızda neler yaptığınızı gösterin. Kendiniz için reklam yapmanızın onlar için de reklam yapmak anlamına geldiğini açıklayın. Mal sahiplerinin evini satanın aslında reklam olmadığını evi satanın siz olduğuna onları ikna edin. Sizin reklamlarınız sonucu müşteri ağınızın gelişmesinin onlara daha çok alıcı getireceğini ifade edin. Reklam ve pazarlamanın nasıl yapılacağını bilmek, bu konuda deneyimli olmak reklamdan olumlu sonuçlar almanızı sağlar. Ev sahiplerine internette gayrimenkulleri ile ilgili yapacağınız çeşitli pazarlama tipleri hakkında bilgi verin. Bu onların hem size güven duymalarını hem de süreci takip edebilmelerini sağlar.

Etki
Emlak uzmanı olarak işinizi ciddiye alın. Yolunuzun kesiştiği potansiyel alıcıları nitelikli birer alıcı haline getirmek sizin işinizin bir parçasıdır. Bu hem sizin hem de ev sahiplerinizin zamandan tasarruf etmesini sağlar. Alıcı olmayan bir kişiye mal sahibinizin evini gezdirmek size olan güveni azaltır. Bu nedenle evi almak isteyen kişilerin gerçekten alıcı olup olmadıklarından emin olmalısınız. İşgüzar alıcıları sizin bilgi ve deneyiminiz ile engelleyebilirsiniz. Bu kişiler hem sizin hem de ev sahibinin zamanını boşa geçirmenize neden olur. Ev sahiplerinizin evlerini göstermek için sadece en kaliteli alıcıları getirdiğinizi bilmelerini sağlayın. Mal sahiplerinin evlerini satmak amacı ile onları kaliteli, gerçek alıcılarla karşı karşıya getirdiğinizi bilmek size duyulan güveni artırır.

Ev sahiplerinin üzerinizde baskı kurmalarına asla izin vermeyin. Onun yerine gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerin ve verdiğiniz bilgilerin değeri konusunda onları eğitin. Sizi neden tuttuklarını hatırlatın ve onları tüm süreç hakkında eğitmek için hazırlıklı olun.

Ev sahibi tarafından verilen kötü kararlar satış sürecini uzatır. Bu bilgiler ışığında artık değerinizi kanıtlamanın zamanı gelmiştir.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.

Emlakçıdan Arsa ve Konut Almanın Avantajları Nedir?


İnsanlar ev almak veya kiralamak, arsa, arazi satın almak için emlakçılara başvurmaktadırlar. Bunu yaparken de genellikle arkadaşlarına akrabalarının tavsiyesi üzerine gideceği emlakçıya seçmektedir.

Bölgedeki Emlakçıları Takip Edin Karlı Çıkın

İnsanlar ev almak veya kiralamak, arsa, arazi satın almak için emlakçılara başvurmaktadırlar. Bunu yaparken de genellikle arkadaşlarına akrabalarının tavsiyesi üzerine gideceği emlakçıyı belirlemektedir. Eskiden insanlar sokak sokak kiralık ev, satılık ev bakarlardı. İnsanların vakitlerinin daha çok değerli olduğu günümüzde ise, birçok insan direkt olarak emlakçılara gitmektedirler. Ev alacak veya kiralayacak insanlar ilk önce hangi bölgede ev almak veya kiralamak istediğine karar vermelidir. Bundan sonra ilk olarak o bölgedeki emlakçıyı veya emlakçıyı tercih etmesi gerekmektedir. 

Emlakçıya Uğrayın Piyasayı Daha İyi Tanıyın

O bölgede bulunan emlakçılar oradaki ev piyasasına daha çok hakim olacağından sizlere daha fazla yardımı dokunacaktır. Ayrıca bir emlakçı yardımıyla ev gezerken, aynı emlakçının sizi daha farklı ev göstermesine izin verirseniz, seçme şansınız daha çok artacaktır. Bir diğer yandan internetten de emlakçıları takip edebilirsiniz. Emlak ofisine uğramadan emlak ilan sitelerinden istediğiniz bölgeyi seçerek o bölgedeki emlak ofislerini görüntüleyebilir ve bu emlakçıların portföyünde bulunan evlerin fiyatını, kirasını, oda sayısını, resimlerini, bina yaşını ve özel durumları bu ilan sitelerinden öğrenip takipte kalabilirsiniz.

TANJU HAN’DAN SATILDI

Siz değerli takipçilerimi de bu değişimin birer parçası olarak görüyorum.

Beni takip etmeye devam edin…

YORUMLARINIZ VE PAYLAŞIMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR.